bugün

eski ve pek sevgili bir oyundur. bizim çocukluk zamanımızda esamesi okunmamasına rağmen bir büyüğüm sayesinde öğrenip oynama şansı bulduğum, eminim sözlük insanlığından iyi bilenlerin oyunun oynanış biçimini anlatıp bizleri aydınlatacakları nerde o eski günler oyun.
hatırlanan kadarıyla biri küçük ve biri de elinizde tuttuğunuz iki sopa bulunmaktadır.takımlar ayrıldıktan sonra küçük çomak açılan bu çukura konur ve elinizdeki diğer çomakla bu çomağı havaya atıp bir kaç kez sektirdikten sonra atabildiğiniz kara uzağa atarsınız.rakip takımdan biri bunu yere düşmeden tutarsa sıra onlar geçer,eğer tutamazsa yere düştüğü yerden çukura en yakın mesafeye atmaya çalışır.çukura denk getirirse oyun yine rakip takımın olur.getiremezse yakınına atmaya çalıştığı çomaktan çukurun olduğu yere atlamaya çalışır...
(bkz: gevende)
(bkz: ev)
rte'nin, muhalefetin eline verdiğini iddia ettiği oyun... sonra ortaya çıktı ki; rte kendi oynuyormuş bu oyunu... milletvekili arkadaşlarıyla, hep beraber oynadılar... kim, kimin eline verdi çok net gördük hakikaten...
ilk okul yıllarımda arkadaşlarla oynadığımız, çok eğlenceli, sevilesi bi oyundur.
zamanımızda ne yazık ki çocuklar bu tür oyunlar yeni counter strike gibi oyunlar oynuyolar.
çeşitli veriyonları bulunmaktadır. çomak; elinizde tuttuğunuz ve tenis oynarken kullanılan raket görevi gören uzun sopa,
çelik; kısa, bir karış civarında bir ağaç dalı parçası.

1. versiyon; küçük bir çukur üzerine çelik konur ve çomak ile dürtülerek havalandırılır. karşıdakiler tutabilirse çomak ve çelik kullanma hakları onların olur. tutamazlarsa elleriyle çukur üzerine konan çomaka çeliği vurmaya çalışırlar. vururlarsa yine çelik çomak onların eline geçer.

2. versiyon; oyuncuları içine alacak şekilde bir daire çizilir. bu kez çukur yoktur. tenis topuna vurur gibi el ile çelik havaya atılır ve atan oyuncu çomak ile vurarak uzaklaştırır. yukardaki versiyondan farkı yakalamaya çalışan oyuncular daire içine çeliki atmaya çalışır. atan taraf ise çomakları ile havadaki çelike vurabilirlerse vurarak sokmamaya çalışırlar. sokana kadar daire içine atılır.

3. versiyon; göt(kuyu) kazmacadır. ikinci versiyondaki gibi her oyuncu kendi etrafına bir daire çizer. sırayla oyuncular çeliki birbirine atarlar. çeliği sırası geldiğinde diğer oyuncuya aktarması gereken oyuncu uzağa düşen çeliği almalıdır. bu arada mecburen kendi dairesinden uzaklaşması gerekebilir. çeliğe ulaştığında oyuncular kımıldayamaz ve eliyle yada çomak ile atarak diğer oyunculardan birine değidirmeye çalışır. değidremezse kuyusu kazılır. değdirirse ebe değen arkadaş olur.
(bkz: celik comak)
beyler bayanlar!
kaydıraktan kayanlar
salıncakta sallananlar
kendini salamayanlar ve kimseyi sallamayanlar.
ihtiyacınız olan biri uzun biri kısa iki tane sopa
kısa olanı al
koy iki taşın arasına
uzun olanı da kaldır havaya
sonra vur uzağa çelik çomak başlıyor ahali!

e hadi oturmaya mı geldik biz biliyoz da mı oynuyoz?
öğrenene kadar can çıkartır -yada benim gerizekalılığımdan, bilemiyorum.- . oynadıkça oynayası gelir insanın. eğlencenin dibine vurulur. tabi kaşım, gözüm çıkacak diye meydana gelen * korkusu ayrı mesele.
çok güzel bir çoçuk oyunudur ama şimdilerde göremezsin artık oyunlarda bilgisayarlarda ....
çok güzel bir oyun. hala arada bir buluşup arkadaşlarla oynarız.
türk yapımı oyunlar arasında yer alır. özellikle de kırsal kesimde fazlaca oynanır.
çocukluk zamanlarının meşhur oyunlarından.
şarkıcı çelik ve köpeğinin isimleri yan yana olan sözcük öbeği.
keyifli bir oyun. günümüz çocukları maalesef bilmiyor. evet.