bugün

almanya bu noktalara çalışa çalışa geldi de bizde niye böyle

https://youtu.be/BgSDeKJm4OM
“Sevdiğin işi yaparsan ömür boyu çalışmış sayılmazsın” anonim.
Hiç yapmadım daha önce. Kafamda tasavvur ettiğimde hep utanıp sıkılacağım geliyor gözümün önüne nedense. Uyuzca bir şey olsa gerek. Üstünden gelmenin kolay olmayacağını biliyorum. Bir de maaşın boksa işin daha kötü. Acı tarafı da ona muhtaç olduğun gerçeği. Zaruri kılınmış bişey. Sıkıntılı bir psikolojik ortam. Her an şutlanma riskin mevcut. Kuyunu kazanlar bile olacaktır. Kaotik durumlara gebe yaşantıların bireyselliğe açık mücadelesini elinden geldiğince vermeye çalışmak adilliğin ötesinde epey güç isteyecektir.
(bkz: sanayiye verin beni okumayacağım)
Sabah 7 de işaşırdım,
Akşam 5 de paydos .
Bu kadar lâfa ne gerek var lan.

Diyelim.
zorunda olduğum durum. ama çalışmadan durmak daha zor.
Bu hayata girmekten korkuyorum. Bir yolunu bulursam hayatim boyunca calismayi dusunmuyorum.
'alın teri' diye bir şey var.
çalışan demir pas tutmaz hem bir şeylerle muşgul olunca insan düşünmüyor ya da düşünmeme taklidini iyi yapabiliyor.

beden yorgunluğunu, kafa yorgunluğuna tercih ederim.
ibadetin yarısıdır.
sevdiğiniz bir işte çalışmak bir ömür boyu sizi motive eder. sevmediğiniz bir işte mecburi olarak çalışmak ise ömrünüzden yer.
Temasında hırsızlık olan film veya dizileri izleyince insana kendini kötü hissettiren eylem. Diyalogları o kadar güçlü ki; ne iş yapıyor olursanız olun, sistemin eşitsizliği ve adaletsizliği her defasında yüzünüzü tokatlıyor. Çalışmak tüm diğer anlam ve maksatlarından sıyrılarak salt "emek sömürüsü"ne indirgeniyor. ve bir an için tüm yaşamınız anlamsız bir hal alıyor.

Doğru bile olsa, Bana iyi gelmiyor bu diziler.
hayatı boşa harcamaktır.
bunu görememek kör olmaktır.

daha vahim olan ise bunu görüp çalışmak zorunda olmaktır.
5 ten beri yapılandır
Bi kahvaltıyı hakettim sanırım.
Ne güzel şeysin sen.
Kaç aydır beynimin ırzına geçen şeyler uçup gidiverdi.

Yorgunluk olmasa değme keyfime.
Çalışmak, en soylu iştir.
Thomas Carlyle.
Çalışmak insan avuntusudur der aylak adam adlı kitabında Yusuf Atılgan. Gerçekten de öyle.
dünyaya bir kere geliyorsunuz ve belli bir yaşınızdan sonra yıllarca, durmadan çalışıyorsunuz.

çalışıyorsunuz ama çalıştıkça daha çok borçlu oluyorsunuz bu koyduğumun hayatında.
çalışıyorsunuz ama çalıştıkça elinizde bir şey kalmıyor, zamanınız kalmıyor, hayat standartlarınız düşüyor.

halimize şükretmek lazım fakat halimiz itten beter.
adamı at yapar.

at nedir?
at koşan terleyen, yük çeken sonrada 1 kilo arpa ile mutlu olan bi varlıktır.

kötü demedim. hatta iyidir demek istedim.
çalışır yorulursan bi tas çorba ve dinlenmeyle mutlu olursun.
çalışmazsan adana kebap bile mutlu etmez. 12 saat uyusan gene mutlu etmez.

tabi ben genede çalışmamayı tercih ediyorum.
Yetenek daha önemlidir yeteneksiz yada yeteksiz sanılan insanların başarılı olması istisnai durumlardır.
türkiye de köleliktir.
uzaktan olmayan şey. adam akıllı ofise gidip gelmek lazım.
biz bu hayata çalışmak için gelmişiz abicim.
%90 motivasyon, %5 emek, %5 şans.

istersen bu motivasyonu ay sonunda ya da yıllık izinde yapacağın tatille bulabilirsin ya da sadece girdiğin borçları ödemenin verdiği yükümlülükle, belki de geçindirmeye çalıştığın ailenden alabilirsin ya da sadece aç kalmamak için.

kamçılarsın kendini ve çalışırsın. uyanırsın her sabah. şans eseri kaza geçirmezsen ya da kovulmazsan işten, alırsın emeğinin anca yarısı ederinde karşılığını.

bulmayınca motivasyonunu bu sefer günlük yaşıyor derler, bencil derler; kendine yaşıyor sadece diye bakarlar. oysa değil bir şeyleri kazanmak belki kaybetme korkusu bile harekete geçirmiyordur.

motivasyon,
şans,
emek.
zor ve yorucudur.
(bkz: bıhtıh ya vallaha bıhtıh ya)