bugün

Prof.Dr. Emin Durul ÖREN dönemi hedesi
batılaşma ülkemize pek yaramıyor gibi. islamiyet'ten uzaklaşmamız halkın geleceğini değiştirebilir. ama halen başımızdaki lider avrupa birliğine girmek için elinden geleni yapıyor.
Rezillik.
kişi inanç ve özgürlüklerinin korunmasının öğretildiği yerlerde getirilen en saçma uygulamadır.güya,bilimin ilerlemesine katkıda bulunması gereken kuruluşlardır.taze bir zihnin işe yarayacağı ,verimli olacağı yerlerdir.öğrencilere daha fazla imkân sunulması gereken yerlerdir.
nitekim islam dininde zaruri hallerde olunmadığı müddetçe, terkedilmesi kesinlikle yasak olan bir ibadettir namaz.insanların zor duruma düşürülmesi son derece yanlıştır elbette.öğrencilerin uygun buldukları yerlerde namaz kılmalarını,bu yüzden normal karşılamak gerekir diye düşünüyorum.
* dedirtir.
anlatayım.

olayın çıkış tarihi, benim hazırlık öğrenimi gördüğüm yıllara dayanır. o dönemlerde davutpaşa kampüsünde hazırlık binasında ibadet edilebilecek bir mescid yoktu. kampüs içindeki cami ise tarihi eser niteliğinde, kapıları kilitli bir harabeydi adeta.

ben o dönemler namaz kılan, inançlı bir insandım. tabi namazımı aksatmak hoşuma gitmiyordu. okuldayken kılamıyordum, ama eve gelince kaza ediyordum. ancak kazaların birikmesi beni oldukça yıpratıyordu.

genellikle hademelerle sohbet halindeydim. daha doğrusu hepsi geçerken bana selam veriyorlardı. nedenini sorsanız bilmem. karşımdaki insan kim olursa olsun, saygı gösteren biriydim. inancımın da bunda etkisi vardır. tabi ilk irtibat, okula erken gelmemden kaynaklanan bir durumdu. koridorda pek fazla insan olmayınca onlar da haliyle selam veriyorlardı. bu sayede arkadaş gibi bişey olduk onlarla.

bir gün koridorda öylesine duruyordum. hademelerden biri yanımdan geçerken, o an aklıma mescid olup olmadığını sormak geldi. o insan da, benim samimiyetimi bildiği için, kendi namaz kıldıkları yere götürdü beni. sevindim. hademelerin odasına gittim. orayı adeta mescide çevirmişlerdi. toplanıp konuştukları ve ibadet ettikleri yerdi orası.

bunu öğrendikten sonra, öğle ve ikindi namazlarını kılmak için hergün oraya gitmeye başladım. ancak bir süre sonra, beni gören diğer öğrencilerin de orayı keşfettiklerini farkettim. hademelerin odası git gide kalabalıklaşmıştı. sürekli girip çıkanlar oluyordu. tabii bu durum yönetimin gözüne çarpmaya başladı. bir süre sonra hademelerin odasını kapattılar ve orada namaz kılmayı yasakladılar. hademeler de bu durumdan muzdarip oldular tabii. keşke böyle birşey olmasaydı.

yönetim, namaz kılmak isteyenleri, binanın merdivenlerinin çıktığı en üst köşesine yönlendirdiler. orada bir merdiven boşluğu vardı ve insanlar artık namazlarını orada kılıyorlardı. ancak orası da açık bir alan olduğu için, bir alt katın koridorundan geçenlerin dikkatini çekiyordu. bir süre sonra yönetim orayı da yasakladı. en altta, lavoboların ve fotokopicinin olduğu katta boş bir oda vardı. ancak ışıklandırması ve temizliği iyi yapılmayan bir yerdi orası. haliyle öğrenciler orayı kullanmaya başladılar.

ben ise, en son merdiven boşluğunda namazımı kılıyordum. yasaklanınca, durumun kontrolden çıktığını, ve hoş olmayan bir boyuta gelmeye başladığını gördüğüm için okulda namaz kılmayı bıraktım. ancak namazı bırakamayanları tenzih ederek söylüyorum, diğer namaz şovmenleri bu durumu hakaret olarak kabul etmeye başladılar. yasaklamaları ve o en alt kattaki terkedilmiş odayı boykot etmek istediler. bir süre sonra bir haber geldi. okulda namaz eylemi yapılıcaktı. fen edebiyat önünde, topluca namaz kılınacaktı. ben bu şov'a katılmayacağımı söyledim. çünkü benim için şovdan farksızdı bu eylem.

olayın kameralara yansıyan boyutunu zaten biliyorsunuz. anlatmaya gerek yok.

bence bir insan bir kurumda bulunuyorsa, o kurumun kurallarına uymalıdır. bu kurallar zamanla değişebilir ancak değiştirmek için gereğinden fazla bir çaba sarfetmek, olayların varabileceği noktaları iyi görememek, o kurumun yapısında beklenmedik bozulmalara yol açabilir. ben bun karşıyım. o yüzden, günahı onların boynuna deyip okulda namaz kılmayı bırakmıştım. şov a da katılmadım zaten. allahın bu konuda bana günah yazmayacağını umdum.

o dönem, inancım güçlü olmasına rağmen bu tip şovenist eylemlere katılmıyordum. şimdi ise inançsız biri olarak, yine konunun ne kadar saçma olduğunu görebiliyorum.
bu yasaklama, okulun yönetiminin alacağı bir karardır.

başörtüsü konusu en çok rağbette olduğu tarihlerde, (beşiktaş kampüsünde) 2008-2010 arası ben o okulda pek çok başörtülü kız gördüm. derslere giriyorlardı hiçbir engele takılmadan. daha da kötüsü, cemaatçiler türlü türlü propagandalar yapıyorlardı. sakallı cübbeli öğrenciler türemişti etrafta. birbirlerini gördüklerinde yüksek sesle selam veriyorlardı. zannedersin ki okul değil dergah. duyuru panoları dine çağıran yazılar, kurandan alıntılar, hadislerle doluydu. her hafta yenileri geliyordu.

hiçkimseninde tek bir kez olsun bu konularda dışlandığını görmedim. bazen olaylar oluyordu. olmuyor diyemeyiz. mesela dinciler, ülkücüler ve koministler arada bir kavga ediyorlardı. yılda ortalama 8-10 kez çevik kuvvet kontrolünden geçiyorduk okulun içinde! nadiren okuldan uzaklaştırılanlar oluyordu.

yani anlayacağınız, ortada bir yasaklama olduğu şüphelidir!

ama benim fikrimi sorarsanız, yasaklama olması gerekir. çünkü beşiktaşta zaten okulun hemen karşısında kocaman bir cami var. hocalar da gidiyor öğrenciler de. davutpaşada ise son durumu bilmiyorum. ama ona da çözüm bulmuşlardır elbet. sonuçta türkiyede dine doğru bir gidişat var ve okul yönetimlerinin bu konuda yapabileceği pek fazla şey yok.

saygılarımla.
yıldız teknik üniversitesinde cami bulunmakta camide namaz yasaklanamaz.
bir yıldız teknik üniversitesi öğrencisi olarak, olayın gerçek yüzünü anlatmayı bir borç bilirim.

burada yasaklanan fakülte içinde mescid açılmasıdır. aynı olay yıldız teknik üniversitesi kimya-metalurji fakültesi'nde de meydana gelmiştir. fakülte dışında bir mescid bulunmasına kimse karışmamaktadır. fakat fakülte eğitim yeridir, ibadet yeri değildir. zira davutpaşa kampüsü'nde bir mescid var idi(fakülteler dışında), ona ne oldu bilemiyorum.

olayın aslı budur. haber tamamen yanlıdır. bu haberi okuyup kusanlara allah'tan akıl fikir diliyorum. "böyle bir saçmalığa nasıl inanırsınız?" diye de sormadan edemiyorum.
(bkz: yıldız terlik üniversitesi)
verilen linkteki habere zerre kadar inancım yok.yanlı bir gazetenin yanlı bir haberi olarak değerlendiriyorum.

gerçek olması durumunda ise şunlar söylenebilir;

herkes hakkını, imkanlar dahilinde, aramalıdır.''biz başvurduk, mescid yapmadılar'' diye sağı solu mescide çevirirsen, yarın birgün kantinin önünde istavroz çıkaran da olur, ayin yapan da...

eğer rektör bu konudan dolayı protesto edilecekse, bu protestoya namazın karıştırılması son derece yanlıştır !

ytü'nin duruma biran önce el atması ve imkanlar dahilinde öğrencilerine bir mescid inşa etmesi gerekmektedir.kilise isteyen olursa bu isteği de değerlendirmelidir...

ama dediğim gibi, haber yanlı...
yenişafak gazetesinden okullardaki labratuar ve bilgisayar yetersizliği hakkında da bir haber bekliyoruz ...
okula cami yapılması hususunda bu kadar hassas ve inatçı olan bazı ytü'lü öğrenciler acaba bu kurumunun diğer eksikleri konusunda da böyle hassas ve inatçılar mı? mesela laboratuvarların eksikliği ve köhnemiş olması, yeteri kadar bilgisayarın olmayışı, hoca başına düşen öğrenci sayısı ya da sağlıksız sınıflarda eğitim gibi meseleler.
yok ama cami olsun da diğer şeyler olmasa da mı olur diye düşünülüyor yoksa, "aman ne gerek var laboratuvara camimiz var ya, aman ne gerek var bilgisayarlara camimiz var imamız var hem o bize diyiverir" mi diye düşünüyolar acaba, neden bazı öğrencilik hakları için ufacık bir direnç ya da biraz kararlılık göstermiyorlar acaba?

tekrar söylüyorum: (bkz: bunlar reklam kokan haraketler mayk).
(bkz: yetişin agalar din elden getti)*
tüm gündür sol frame den inmemiş başlıktır ayrıca.*
anayasanin 24. maddesine gore suc teskil eden bir harekettir.
eger sinagog veya kilise isteyen varsa tabii ki imkanlar dahilinde biryerler tahsis edilmeye calisilmalidir. bu konu 'ulkede cok cami var'in tartismasi olmamalidir, ogrencilere kolaylik sunmak anlayisi olmalidir.
keske empati yapabilsek...
ya hala okul ve camı karşılaştırması yapılması şaşırtıcı bir durumdur. okul eğitim yuvasıdır. cami dinsel ibadetin yapıldıgı yerdir. camilerin çok olması bize ne kaybettirir hiç birşey kaybettirmez aslında kazandırır arkadaslar uyanın maneviyatımızı kaybediyoruz.hem eğitimli olup hemde dini hayatını yaşayabilir insanlar. üniversitelerinde bunu engellememesi gerekir. bu sadece müslümanlar için değil eğer hristiyan yada yahudiler istıyorsa onlarada bu haklar verilmelidir.eğer laik bir devlet isek din özgürlüğü varsa bu boyle olmalıdır.
laikliğin gerçekten de uygulanmadığını gösteren hadise. çünkü özellikle ''laiklik'' gerçekten de, din ve devlet işlerinin ayrılması olarak salt görülmemeli, aynı zamanda din hürriyetini de kişiye bırakmaktır, olayın da iç yüzü tamamiyle bilinmemekle beraber, gidip de namaz kılma hakkı olan bir kişinin, boş kaldığı zaman süreç içerisinde ''namaz kılma hakkının sınırlandırılması'' akıl dışı olaydan farksızdır, açıklanması da imkansızdır, provakasyondur.
ağlıyorum ulan ülkemin durumuna,
ilim irfan yufası dediğimiz üniversitemizin cahilliğine ağlıyorum.
özgürlükmüş ! *,
ama istenilen sınırlar içerisinde öyle mi? demek istiyorum.
söylemek istediğim birçok şeyde içimde bir ukde olarak kalıyor.
şimdilik özgür olduğumuz kadarını söylemekle yetiniyorum.
çok ilginçtir namaz kılanlar kimsenin açık saçık denize girmesine karışmazlar. üniversite de kızların mini etekle nerdeyse gögüsleri açıkda bırakacak dekolte ile dolaşmasına karışmazlar ama hernedense bazı kendini bilmezler namaz kılanlara oldukça art niyetli bakmakta yapmadıkları birşeyden korkmaktalar. çok çok ilginç hakikaten. *
(bkz: noli la noli)
(bkz: oha yani)
(bkz: hayvansın sen)
(bkz: nasıl bu kadar salak olabiyorsun)
türkiye'yi ileriye götürecek, akedemik beyinlerin ne hallerde olduğunu gösteren vahim olay.
bu yasaklar bırakın türkiye'yi ileri götürmeyi, olduğunda da geri getirecektir.

"kadınların namusuyla, erkeklerin gururlarıyla, insanların manevi duygularıyla oynamak; kapanmaz yaralar açar" fatih sultan mehmet
olayın tam içinde olduğum için bazı bilmeyen arkadaşlara özetleyeyim..

öncelikle sorun okulun yıldız kampusunde değil davutpaşa kampüsündedir..yıldızda ki kampüsün hemen yanıbaşında zaten bir cami mevcuttur..geçen sene kimya-metalurji fakültesinde merdivenlerin altında öğrenciler kendi imkanlarıyla temizleyip getirdikleri halılarla oraya küçük bir mescid yapmışlardı..ama ikinci dönem ne oldu ise rektör durul ören bey çok rahatsız olmuş olmalı ki bu durumdan burayı kaldırttı..bu sene de gördüğünüz gibi demir parmaklıklarla kapatıldı o merdiven altı (görmeyenler için:http://image.haber7.com/haber/44740.jpg)..

gelelim bu seneye..rektör beyimiz bu sene işi abartarak dini konularda da fetva vermeye başladı..'kılamadıkları namazları kaza yapsınlar' gibisinden gazetelere demeçler falan filan..neyse..herkes bilir itü ve ytü arasındaki rekabeti..bugün itüde kampüsün içinde çok güzel bir mescid varken bizim okulumuz özgürlükleri kısıtlamak adına elinden geleni yapmakta..bazen itünün neden bizim okuldan daha büyük olduğuna şaşmıyorum doğrusu..bizim rektörümüz yemek fiyatlarını artırsın, iki kampüs arasındaki servislere ücret koydursun..çalıştırsın yani döner sermayeyi..fakat nereye gidiyor bu değirmenin suyu diye sormak geliyor içimden..ne diyeyim daha..siz karar verin artık hayatımız kimlerin elinde..
anyasamızda, hiç bir dine imtiyaz ve kayırıcı hak tanınamaz ibaresi geçer, doğal olarak şimdi namaz kılanlar için "üni. gibi tarafsız kalması gereken bir kurumda" mescit açılması bu tarfsızlığı yıkar, ayrca bir sürü hiristiyanda var orada okuyan, yarın birgün onlarda çıkıp "bizde ufak bir kilise istiyoruz ya da ufak bir şapel talep ediyoruz" deseler ne olacak, acaba bu ibadet özgürlüğünü savunan arkadaşlar onları da hoş görecek mi? kısacası okul gibi hassas bir mekan da bu tip yerlerin açılması başta hatadır. ne cami olur ne kilise, orası öğretim kurumu; cami'de ya da kilise'de ibadet etmek isteyen arkadaşlar, fakültenin 50 metre uzağında yaklaşık 2 camimiz var, bir zahmet oraya kadar yürüyüversinler, hem de spor olur! fakülte önünde namaz kılıp protesto etmeler, merdiven altlarına girip orada cuma namazı kılmalar... bunların hepsi reklam kokan hareketler maykk dedirten olaylar! ayrıca öyle kimsenin dini ya da ibadeti yasakladığı da yok! güzeide ülkemizde 72 bin cami biz inanları beklemektedir, 72 bin camiden bahsediyoruz, o molla diye dalga geçtiğimiz 80 milyon nüfusa sahip iran'da bile 12 bin cami varken!
yasakların değil özgürlüklerin kalesi olması gereken kurumlarında bir bir kaybedilmeye başlandığına işaret eden hadisedir.
(bkz: bokunu çıkarmak)
çaktırmadan islam düşmanlığı yapan kenelerin savunduğu olay.bari delikanlı olun da dürüstçe söyleyin dine düşmanız diye.*
üniversite bir kamusal alan olduğu bahanesi geçersiz olan durumdur. mescit yada cami yapılırsa bu sorun ortadan kalkar. isteyen gider mescitte kılar, isteyen çıkar içkisini içer. bu tarz olaylar, laikliği korumak adına, hem laikliği antipatikleştirip yanlış anlatır hem de islamı kötü bir şeymiş gibi gösterir ki bu ülkenin rakamlara göre %99'u müslümandır.