bugün

geri döndüğü zaman facebook albümü oluşturup, yaklaşık 400 adet fotoğraf koyan öğrenci türüdür. gittiği ülkeyi anlata anlata bitiremez. kendisini, gittiği ülkede doğup büyümüş gibi hissetmeye başlar ve o ülkeyi "bizim oralar" diye anlatır. erasmus isimli program olmasa, o ülkeye giden uçağın biletini bile alamayacağını anında unutur. sen erasmus ile giderken, ben nice ülkelerde tatil yapıp döndüm be görgüsüz.
nice ülkelere gidip ama ülkesindeki güzelliklerden haberdar olmayan tiple aynı kefeye koyulacak tiptir.
ülkesinde istanbul-ankara-izmir-antalya gibi büyük şehirler dışındaki şehirleri degerli görmeyip ama yurtdışı olsun en bokuda olur dien tipten daha adamdır daha gerçektir.
üzülmesin hiç göremeyen tipler de var ben gibi..
ülkemizdeki birçok üniversite öğrencisi genç için geçerli olan hakkı kullanan tiptir. gidip geldikten sonra "birgün demeentemuseum den haag" da takılıyoruz ile başlayan cümleler kurarsa da gayet normaldir. fakat doğma büyüme den haag'lıymış gibi konuşursa ayıp etmiş olur* ve insanlara hava atması da yadırganır. yapma öyle şeyler yiğidim. bak biz hiç grünerlokkeat ile majorstua'da şöyle eğlendik, auro nehri kenarında huzur bulduk, eyfel'e karşı işedik gibi şeyler söylüyor muyuz? yapma yiğidim, yapma.
(bkz: ben amerikadayken)
- sen nerdeyken, nerdeyken?
+ amerikadayken...
- haa amerikadayken!
+ evet ıhhm. bi gün arkadaşlar beni özel bir partiye çağırdı. bu farah da geldi. o zaman figürandı tabi. bana çok asıldı ama yüz vermedim karıya.
- ulan ziya, anladık, atıyorsun ama bari yutulur cinsten olsun be oğlum.
+ abi sen de benim hiç bi sözüme inanmıyorsun yaaa.
- ulan sen de biraz ölçülü at!
+ e tamam ölçülü atarız, allah allah!

münir özkul ve şener şen'in harika diyaloğunu akılıma getirten bir çok kişide gördüğümdür. bir şey söylersiniz, onunla alakalı en az 3 anısını veya söylediğiniz şeyi kesin gittiği ülkeyle kıyaslayarak anlatır. bu ben amerikadayken olayı da bizzat rastladığım bir olaydır.
baba parasıyla gidip victoria secret ı izleyip ülkesinde hava atan tipten daha onurlu bir tiptir.
kendi emeğiyle bir yerlere ulaşmaya çalışan tiptir.

artı şöyle de bi durum vardır, erasmusa hak kazanınca gideceğin ülke sana kapılarını açıp da "gel evladım senden pasaport, vize falan hiçbişey istemiyoruz" demez. yine pasaport ve vize işlemlerin için para bayarsın, evrak doldurursun bu erasmusla o ülkelere gitmeyip, baba parasıyla artistik yapan tipler gibi. yani bu durumda bunları yapan insan kendi kafasına eserse yine aynı şeyleri yapıp basıp gidebilir.
nice ülkelere gidip ama ülkesindeki güzelliklerden haberdar olmayan tiple aynı kefeye koyulacak tiptir.
ülkesinde istanbul-ankara-izmir-antalya gibi büyük şehirler dışındaki şehirleri degerli görmeyip ama yurtdışı olsun en bokuda olur dien tipten daha adamdır daha gerçektir.
kendini bir bok sanıp, gece dışarı çıktığında bütün kızlarla yatabileceğini düşünen tiptir. keza hiç bir eylem gerçekleştiremeden de geri dönecektir.
başka şekilde görmeye imkanı olmayan tiptir. benim gibi.

bunun görgüsüzlükle ne alakası var acaba? fon her şeyini ayarlıyor, kalacak yer artı geçimini sağlayacak parayı da veriyor. farklı bir üniversitenin derslerini alıyorsun, farklı insanlar tanıyorsun, yeni bir kültür görüyorsun, dil öğreniyorsun üzerine para alıyorsun. asıl başvurmayan enayidir.

ayrıca çok eğlenceli. öyle bir ortamı sen kendi paranla gidip bulamazsın. ben çok güzel şeyler yaşadım. istersen yaz özelden anlatıyım. biraz daha çatla, kudur. görgüsüzmüş... beyinsiz yazar.. sözlükte beynini kenara alıp yazılar yazan bir yazarı sallandıracaksın, bak bir daha düşünmeden yazıyor mu?
gelecekte yurtdışını erasmussuz görme ihtimali yüksek olan tiptir.