bugün

Şeytanın icadıdır.
Toplumsal eleştiri, sistem eleştirisi ve düzenin apallaştırdığı kitleyi alaya alma sanatı.
gazapizm'in sevilen parçasıdır.
toplumun büyük bir kısmının bakamadığı yönden bakar herkese hitap etmez yazar olarak aklıma ilk gelen isim bukowskidir yerli yazarlar olarak emrah serbes ve hakan günday'dır.
kendimi ancak burada anladığım gerçek diğer insanların deyişi ile.
(bkz: hades yayınevi)
iyisi iyidir fakat kötüsü adam öldürür.
Yerli yayınlardan pek haz etmiyorum. Samimiyetsiz geliyor. Zorlama olmuş gibi.
Benim için (bkz: hakan Günday)demektir. Ne zamandır bu tarz okumadım, özledim galiba.

Edit: Hakan Günday için özenti diyenlere sesleneyim ben de napim. Özenti olsaydi bile sevmeye devam ederdim.
Türkiye de gençlerdeki karşılığı bohem takılıp kız düşürmek olan akım.
John fante gibisi yok.
Alkolünü alanın, otunu saranın, bir de hıyar var denildiğinde tuzluğuyla koşanın doldurduğu, mundar ettiği muhabbet.

Bir de Böyle samimi ve vurucu olucam diye "Marilyn orospusu" falan diyorlar ya tilt oluyorum. Hayır kadın yaşasa ve karşısına geçsen ağzını açamazsın bu ne afra tafra. Kaldı ki askerlik arkadaşın falan da değil, mahalle kavgasında yılmazı silecesin meseneden diye duvara sıkıştırdığın Ayşe hiç değil. Bi sakin ol ama dimi.
Hakan Günday romanlarının sonu nedense hep zor geliyor.
görsel
(biz:fight club)
(bkz: Chuck Palahniuk)
bazen çok iyi bazen rezalet olabilir. ama kaptırınca rezalet denenlerden bile bir şeyler kapılır. richard brautigan önerilir.
Tzara,braton,aragon öncülüğünde kurulan fakat kendini daha kanıtlayamadan ölmüş Dadaizmin günümüzde hatta popüler kültürde kendine başka bir form bulmuş halidir bana sorarsınız gereksizdir tamamıyla bilinçaltına sıkıştırılmış dizginlenmiş ve hiçbir değer kaygısı gütmeden duyguların dışavurumu olarak nitelendirilir bence sürrealist bir anlayışla da fakat çok ince bir ustalıkla duygular yine yazıya dökülebilir.
Pek çok kişinin aklına gelen ancak sormaya cesaret edemediği, beyninin kıvrımları içinde sakladığı soruları, yada söylemeye çekindiği, dilinin ucuna geri gidip sadece kendine fısıldadığı cümleleri bir araya getirip göz önüne sunan bir edebiyat türü. Bu edebiyatın en önemli temsilcilerinden birisi de hakan günday'dır.
Hakan Günday
Emrah Serbes
Burak Parmaksız
Murat Uyurkulak

Okuduğum Türk yeraltıcılar. Hepsi kuvvetlidir.
yeraltında yapılan edebiyattır.
Pek çok insanın zihinlerinin karanlıklarında olan düşünceleri kelimelere dökme sanatıdır.
bana " yeraltından notları" hatırlatır istemsizce.
kaybedenler klübü hayran edebiyatıdır.
hakkında ilk defa bugün haberdar olduğum edebiyat türü. duyduğum andan itibaren "edebiyatın da yeraltısı mı olurmuş be! mısra, betimleme, düz yazı, redif, ikinci yeni falan filan işte. ne yeraltısı, edebiyat bu, toptan bu!" diye tekrarlayıp duruyorum nedensiz bir sinirle.

galeride otururken kadınlardan konuşuyorduk çocuklarla. en son hayasızca "selma da doğum yaptıktan sonra o muhteşem kasayı dağıttı be abi" dedi hadsizin biri.

neden sonra apansız belediye avukatı mehmet arkadaş boğazını temizleyip söz aldı;

"çirkin kadınları sevmeli en çok aslında. en derin acılar, en büyük tutkular, en sarsıntılı sevişmeler hep onların elinden çıkar. çok seviştiğimden değil ha çok okuduğumdan"

deyince şaşırdık. mehmet arkadaş çok sevişirdi ama o yalan beyana değil de çirkin kadınlarla ilgili ne okuyup nasıl bu kanıya varabilir diye şaşırdık. hayretimize tahammül edemediğinden zağar devam etti;

"yeraltı edebiyatı! varoluşçu adamların, bir derdi olan kalemlerin, boku, lağımı anlattığı kitaplar. kusursuzların değil, hayatın ve hayalin aksine, kötü, çirkin, küfürbaz adamların kahraman olduğu kitaplar. pembe değil gerçek, kurgu değil kader, olması gereken değil olup biten. güzel kadınlar değil ayva göbekli kadınlar. sözüyle ıslatan değil erken boşalan adamlar. mutlu son değil intihar babako anlıyor musunuz?"

anlamıyorduk. "selma bahsini kapatın evli barklı kadın" deyince ben, utandılar; konu dağıldı. "valentino rossi de ne adam be akıyor akıyor!" diyecek oldu mehmet arkadaş. "edebiyat bitti resme mi geçtik yeter yahu daraldım" deyince konu kapandı.
Toza Sor, Yolda, Yatak Odasında Felsefe gibi etkili kitaplar okumama rağmen Yeraltı Edebiyatı her şeyden evvel Celine ve Gecenin Sonuna Yolculuktur, Dostoyevski ve Yeraltından Notlardır.
Bir gün sırtımızı sıvazlayan bir yalana aldanıp da dayatılan bu yangında yanıp söndük.
Bunu elbet uzaklardan birileri görür, sonra içimizdeki tüm güzellikler ölür.

'Gazapizm-Yeraltı Edebiyatı
güncel Önemli Başlıklar