bugün

çıkış noktası fransa olan sinema akımı.
(bkz: nouvelle vague)
fransada 1950 lerin ortalarından 1965 e kadar suren sinema akımıdır. genel ozelliklerini inceleyecek olursak dusuk butceli bir cok film cekilmistir. genel olarak ozgurlukcu bir sinemadır ve geleneklere baglı degildir. oyuncular sıradan insanlardan secilirken cekimler studyoda degil sokaklarda yapılmıstır. dogallık da ha da fazla belli olsun diye sıkıcı ve gubdelik diyaloglara sık sık yer verilmektedir. bir baskasının yazdıgını baska biri hakkıyla cekemez dusuncesiyle salt senaristlik yapanlar ortadan kalkmıs sadece yonetmenlerin yazıp yonettigi sinemalar ortaya cıkmıstır. (bkz: auteur sineması)
(bkz: la nouvelle vague)

bu dalganın yonetmenleri
francois truffaut
alain resnais
jean luc godard*
(bkz: dışavurumcu alman sineması)
(bkz: yeni gerçekçilik)
(bkz: şiirsel gerçekçilik)
(bkz: özgür sinema)
(bkz: deneysel sinema)
(bkz: yeni sinema)

akımları gibi çıkış noktası fransa olan bir sinema akımıdır. öyküleme ve kurgulama teknikleri o güne kadar alışılagelmişin tamamen dışında, seyirciyi şaşırtmaya hatta hatta abandone etmeye yöneliktir. truffaut'un 400 darbe'si, godard'ın serseri aşıklar'ı yakışıklı örneklerindendir.

süper sinemadır..
az şekerli kahvedir...
ikinci dünya savaşı sonrası gelişmeler sonucunda 50'li yıllarda ortaya çıkan, jean paul sartre'ın varoluşçuluğundan beslenen ve yönetmen auteur olmalı mottosuna sahip sinema akımı. beş adet yönetmen tarafından oluşturulmuştur. Bunlar için;

jean luc godard
francois truffaut
jacques rivette
eric rohmer
claude chabrol

eğer bugün izlediğimiz bir filmden yönetmenini tanıyabiliyorsak, katkıları büyüktür.
1957 yılında fransa'da çıkan le'prass isimli gazetede savaş sonrası gençliğini tanımlamak için kullanılmıştır. 1959 yılından sonra ise bu kavram sinemayı tanımlamak üzere kullanılmaya başlanır. sinema ilk kez bir sanat olarak kabul edilmeye başlanmış ve çeşitli dergilerde üzerine makaleler yazılmıştır.

bu akımın doğuş kaynağı varoluşculuk kavramıdır. filmlerde anlatılan karakterler marjinaldir, düzene karşı çıkarlar, ahlaksız olabilirler, aile bağları zayıftır. kısacası anti-kahramanları anlatmaktadır bu akımın filmleri.
bu sinema akımının fransada ortaya çıkan yönetmenler tarafından ortak noktaları;

doğrusal zamana karşı çıkmaları, yani zaman içinde ileri ve geri büyük sıçramalar yapmaları; öykü bütünselliğine önem vermemeleri, eliptik bir anlatım yeğleyerek, anlam bozulmaksızın öykünün bazı öğelerini dışarı bırakmaları; aynı film içinde kendilerini hiç kısıtlamadan belgeselden yaptınıya dek çeşitli sinema stillerini kullanmaları; çekim sırasında doğaçlama kendiliğindenciliğe ağırlık vermeleri.
kendinden önce gelen fransız sinemacıları reddetmeleri ve onlardan tamamen bağımsız, kişisel eserler vermeleri
camera stylo yani kamera kalem anlayışını benimsemeleri.
yani senarist yönetmen ve kameraman gözüyle bir film yaratımcısı olmaları.
dekora en ince ayrıntıya kadar önem verirlerdi, bunun sebebi; gerçek mekanlarda yapılan çekimlerde dekor kullanmak zorunda kaldıklarında onun gerçeği yeniden üretici olarak değil, açıklayıcı olarak kullanmaları.
dışavurumsal olmaktan çok işlevsel olan klasik düzgün görüntülere karşı çıkmışlar ve kullanmaktan kaçınmışlardır.
doğal mekanlarda yıldız oyuncusuz minimumdan daha az elemandan oluşan çekim ekibiyle daha çok hassas ham film kullanarak, hiçbir dağıtım güvencesi ya da herhangi bir yükümlülük olmadan gerçekleştirilen daha çok emek yoğunluğu olan bir yapım sistemine bağlı kalmışlardır.