bugün

ilkokul birinci sınıfta annemin terketmesi > lise sonda ilk terkedili$im ve seni seviyorumun siklenmeyi$i. uu beybi.

berbat anılardır.
ortaokulda ilk reddedilişim.
Askeri lisede hava(istanbul kuleli) kazanmama ragmen saglikta gozde kusur bulunarak gecememem. halbuki pilot olma hayallerim vardi icten ice.yil 2004 efes pilsen yildizlar seciminde guzel bir amac basip finishi koyduktan sonra transferimi kutlamak yerine smac dususunde ayak bileginin hemen hemen 360 derece donmesiyle birlikte sakatlanisim ve sozlesmemin feshedilmesi. gitti nba hayallerim.
o kadar çok hayal kırıklığı, gönül yorgunluğu yaşadım ki, ilkini hatırlayamıyorum bile..
takip edemeyişimdir hayal kırıklığımın oluş sırasını.
belki de ilk kalp kırıklığı benim için:

bundan 8-9 yıl öncesinde çok sevdiğim bir arkadaşım (karşı cins) sevdiği kişi kıskanıyor diye benimle olan arkadaşlığını bitirmek durumunda kalmıştı. şu an bu yaşımda dahi tamamen olgunlukla karşılanabileceğim bir durum değil elbette ama o zaman olağanüstü kırılmıştım. o zamana kadar hep duyduğum "bir şeylerin şurana düğümlenmesi" hadisesini yaşadığımı hatırlıyorum "arkadaş dahi kalamayız artık, bir seçim yaptım." dediğinde.

o varken diğer tüm herkes herhangi birisiydi diyordum; tek yakın arkadaşı oydu. sonra o gidince ve "herkes" kalınca sadece geriye, epey uzun bi müddet ağır yalnızlık çektiğimi hatırlıyorum kuru bi kalabalığın içinde.
lisedeyken bir kız reddetmişti.hayallerim kırılmıştı.
Gecikmişlik en büyük hayal kırıklığım oldu .
Ben 5 yaşındayken çitoslardan promosyon kartlar çıkardı. Hala var gerçi ama bizim zamanımızda o promosyon ürün o kadar büyütülür, dallandırılıp budaklandırılırdı ki tüm çocukların hayali olup çıkardı. Kazananlar, bi' türlü çıkaramayanlara hava atar, mahallede statü kasardı. Ben de sonunda çitosumdan çıkan kartla haftalardır hayalini kurduğum kırtasiye setini kazanmıştım. Aldım hemen kartı elime, -annemin arkadaşındaydık o sıra, onların da bi karşı komşusu vardı, kızları vardı iki tane, biri benimle yaşıttı adı Tülay- bacaklarımı popoma vura vura hemen gittim Tülaya göstermeye, mutluluğumu paylaşmaya. Koştum bastım zili, o zaman da meşhur kuş sesli ziller. Bekledim kuşu, kuş öttükçe heyecanım artıyordu, bugün piyango haberini vermeye nasıl gideceksem öyle işte. Annesi açtı kapıyı, aldı odaya, çekyata oturttu beni."Tülay tuvalette bekle biraz" dedi elinde tığı danteliyle uğraşırken. Ben de bekliyorum ama zaman geçmiyo ki anacım. "Tülay artık çıkmayacak mı" dedim başladım hevesli hevesli anlatmaya kazandığım kırtasiye setini, içindeki kokulu silgiyi filan ki daha almamışım seti, elimde sadece "tebrikler kazandınız" zımbırtısı var. "Versene bir bakayım" dedi , uzattım. Hiç bir şey demeden aldı ve elindeki dantel poşetine attı kırtasiye seti kazandığım kartı.Başka hiçbir şey olmadı, beni eve yolladı... O gün akşam orospu Tülay annemin arkadaşının evine geldi - karşı daire zaten- elinde kırtasiye setiyle, seti bana gösteriyor, "bak" diyor "ben kırtasiye seti kazandım". "Kokulu pembe silgiyi de ablamla bölüştük"... O günden beri Tülaydan ve annesinden nefret ediyorum. Bir kadın bunu neden yapar? Daha da önemlisi bir anne bunu nasıl yapar? Ki benim babam bile yokken. "Bir de ben vurayım götüne şunun" demek için mi, ya da anneme veya kaldığımız yerdeki arkadaşı Hanife teyzeme duyduğu herhangi bir duygusunu benim üzerimden çıkarmak için mi? Ne olursa olsun küçük bir çocuğun mutluluğu neden çalınır ki?
Benden hoşlanan kızın beni kıskandırmak için en yakın arkadaşımı kullandığını fark etmem.
Annenin o arabaya binip gidişine ve birdaha da gelmeyişine şahit olunan o an.
Babanın terk edişi.
aklıma başka bir şey gelmez (bkz: http://galeri.uludagsozlu...1-atari-kasedi_125320.jpg)
Ilk hayal kirikligimi hatirlamiyorum.Bu siralar etrafimdaki herkes bi hayal kirikligi benim icin.Enterasan buldugum kim varsa ne kadar sığ olduklarini görmek bi hayal kirikligi.Herkes ayni tüm yüzler benim icin.tüm karakterler.
Babamın bana itfaiye almaması. 4 yaşında bi çocuğa sussun diye tamam alcam denirse o da heyecandan uyuyamazsa almadığında hayal kırıklığına uğrar yemeden içmeden kesilir...
Annemle güne gittim yine bir gün çocuğm ya hep götürür beni de zorla, bende meraklı bir tiptim kadınların eteklerini açar bakardım falan, neyse zübeyde vardı sarı çilli kedi gözlü şeytan ama çok tatlıydi, ben bunu öpecem izin vermiyor yaklaştırmiyo yanına falan allem ettim kullem ettim gözünü yumdurdum dudagindan öptüm zilli ağlayarak gitti şikayet etti, o gün bu gündür işim hiç rast gitmedi...

Ah ulan zübeyde seni bir bulsam...

Allah belami verdi.
Ilk hayal kirikligimi iyi bir and. Lisesine yerlesemedigimde yasamistim tembelde degildim halbuki.
1.sınıfa giderken öğretmenimiz herkesin cin ali serisini alması gerektiğini söylemişti.
eve gelince babama söylediğinde "gerek yok kocaman set almaya, bir kaç kitabını alırız yeter" demişti babam.
sonra ertesi gün öğretmene birkaç kitabı olur mu hocam? babam hepsini almaya gerek olmadığını söyledi dedim.
öğretmen ısrarla olmaz, set olarak almalısın demişti.
ben de yine eve gelince babama "baba tek kitap olarak olmuyormuş, illa set alacakmışız" dedim.
babam da buluruz demişti, ben de tamam deyip almasını beklemeye başlamıştım.
derken cuma akşamı babam kahvehaneden gelirken elinde poşette kitaplarla gelmişti. ben de cin ali seti aldığını düşünerek acayip sevinmiştim falan derken babam poşeti açtı bi de baktım ki ikinci el, kullanılmış, yıpranmış cin aliye benzeyen afacan ali gibi ne olduğunu bilmediğim cin ali alternatifi kitaplar getirmiş, o poşeti açtığında anlatılmaz bir hayal kırıklığı yaşamıştım. ( sonradan öğrendim ki babamın parası yokmuş set almak için, o alternatif seti de yan komşunun 2.sınıfa geçen çocuğundan almış )
ayrıca okula götürüp hocam cin ali yerine bunlar olur mu dediğimde hocanın "oğlum nerden buldun bunları? bunlar eski ki, olmaz bunlar" demesi ayrı bir hayal kırıklığı daha olmuştu.
karşılıksız sevmek o acıyı tatmak yaşamak içmek ve düşünmek.
ilk değil aslında... 4 yılda çok kez yaşadım ama yine kabullendim, yine yenildim.
Bu son pes edişim...
Evde ve ailedeki herkesin sarışın ve renkli gözlü olması ama benim esmer ve kahverenkli gözüm olmam. Babam bile ilk yüzümü görünce "bu kimin benim olmadiğı kesin ama karımın bile olmaz kesin karıştı" demiş. Yıllarca insanlar sordu bu kim diye annem ve babam karıştı derdi. Sürekli evden kaçıp ailemi arardım. Büyüdükçe değiştim. Yanlız ben bile ilkokul tesimlerimde ben hangisiyim diye bakınıyorum annem gösterir busun diye. Gelde evrime inanma.
Gerçek hayatta Richie rich gibi piçlerin de olduğunu ve benim asla onlardan olamayacağımı anladığım an.

5 yaşından beri hayallerim kırık.
aylarca harçlık biriktirip aldığım, üzerinde "9999999 in 1" yazan ateri kasetinin içinde aslında 6 farklı oyun olduğunu gördüğüm o an!
Zengin bir akrabamız vardı, muharrem enişte.
bayramda elini öptüğümde 1 lira verip üçünüz bölüşün demişti.

Muharrem enişte, o günleri Unutmuyoruz. 1, 3'e bölünür mü hiç?