bugün

olunur olunmasına da tutulur mu orası meçhul. hele bir tutulursa o zaman işler değişir ama.

mevzu bahis yazarlık sözlük yazarlığı değil , bildiğin roman yazarlığıdır.
olmak için çabaladığımdır. iyi bir yazar olur muyum? hatta yazar olabilir miyim bilmiyorum.

belki yazar olamam ama bu da benim kalemimden :

http://mbsadam.tumblr.com...18518/bana-bir-hikaye-yaz
enteresan olduğu kadar yorucudur. sözlük yazarlığından bahsetmiyorum. kendimden bahsediyorum. 2008 yılıydı elime ilk kalemi aldığımda, şiir yazabileceğimi düşünmüştüm. sobanın üzerinde demlik tıslıyor ve sigara içmeme rağmen kısıyordum gözümü kağıda bakarken.
bir satır. bir satır daha. bittiğini düşündüğümde defteri kaldırdım ve dizelere baktım üstün körü.
o zamana kadar yapabildiğim tek şey okula gitmek ve tüketmekti. ilk şiirimdi ve işin ilginç yanı o zamana dek şiir yazacak kadar sevmemiştim kimseyi. şizofren bir aşktı benimkisi, çok sonra öğrendim bu ismin verildiğini.
mütemadiyen yazıyordum 2008 bitti, 2009, 2010.
hayatıma biri girdi o yıl. 2010. hayatımı sikti. hayatımdan gitti.
gerçekten sevmiş olmalıyım ki nefret daha baskın çıktı sevgimden. küfür etmezdim hiç. kalemi elime aldığımda "gittiğin yolları sikeyim" diye başladım şiire. büyüyordum sanırım. şahısa özel şiirimi de o vakit yazmıştım.
unuttuktan sonra devam ettim şizofren aşka yazmaktan. blog açtım kendime, orada biriktirdim. arkadaşlarımla paylaşıyordum ara ara. şiir yazmaya başladıktan sonra çokça ilişkim oldu iyi veya kötü, şiir yazdıklarımda oldu, yazmadıklarım da.
'bazen o kadar yoruluyor ki insan, kalem tutmak hak getire'
velhasıl insanların bakış açıları değişti, beklentileri de doğru oranda. kurduğun cümleler anlam taşımak zorundaydı, yadırganıyordu saçmaladıklarım. ben değişmemiştim ki. kalem tutmayı öğrenmiştim. zamanla 'duygusal ibne' yaftası yedim. ince bir insan olmak benim için her zaman önemliydi, ailem böyle yetiştirdi ve tevazuyu elden bırakmamaya çalışıyordum.
dengeyi sağlamak için kalp kırmam gerektiğini de çok geç anladım. (maalesef öyle, kalp kırmadan başını kaldıramıyor insan)
pişmanlıklarım da oldu elbet. vazgeçtiklerim de.
yazar olmak bandrollü bir kitabının olması veya bir statü kazanmış vasıfta bir insan olduğun için alınmamalı bu sıfat.
edebiyata başka bakmıştırım hep. babam da şiir yazardı ama marangozdu. ondan mütevellittir.
bu arada yazar oldum diyecek kadar ego sahibi olduğumu düşünmüyorum. zaten ben şair olduğumu da düşünmüyorum.
sorduklarında "yazıyorum, şiir oluyor" diyorum. sonra da egoist oluyorum.
çok konuştum kusura bakmayın.
ne zamandır biriktiriyorsam içimde amk.
bazen bir iki günde olunabilecek bir şeydir. az önce ben de olarak aranıza katıldım sözlük. hoşgeldim.
yeni muvaffak olduğum mertebedir.

itüsözlük'ten sebepsiz yere, neden belirtilmeksizin uçuruluşumun haberini bugün aldım. nasıl bir denk gelmekse, oradan uçuruluşum ve burada yazar oluşum aynı güne denk geldi.

esen olsun..
bence ben hakettim yazar olmayı ama 19 entryle hala beklemekteyim. önemli olan şahsi görüştür efendim. evet.
(bkz: alıyım ordan bi dal)
bambaşka bir duygudur ve şanslı bir insana ait bir duygudur. yazmak duygudur, hümordur, dramdır, şiddetli dışavurumdur ya da olabildiğine sakin... seksenlerdir, aşk şarkılarıdır, nefes almak ya da vermek gibidir. bu yazarlık harika bişey dostum.
yazar olmak için yazar olunmaması durumunda, zamanınızı faydalı ve yararlı bir şekilde kullanmanıza yarayacaktır diye temenni ediyorum. belki rahatlarsınız..
yazar olmak beyin orgazmi gibi. bosalmak lazim bi sekilde.
Lisede bir arkadaşım uludağ sözlükte 3 haftada yazar oldum diye hava atıyodu etrafta. Gaza gelip 1 haftada yazar olmuştum. Neye göre yazar oluyoruz hiçbir fikrim yok. Ama var ya hayatımın maçını kazanmıştım o yazar oldunuz mesajını görünce. Sonra dersler falan yazamadım kapandı o hesabım. Heyecanla tekrar o mesajın gelmesini bekliyorum.
Artık olması gerekendir.

Hadi gali yetkili dostlar beklemedeyim.
Elbet neticede olacak olandır. Acelenin faydası yok.
Çaylaklığa düşürüldükten sonra tekrar yaşamakla istediğim eylem.
(bkz: teşekkürler moderasyon)
Çaylaklığa düşürüldükten sonra tekrar yaşamakla istediğim eylem.
(bkz: teşekkürler moderasyon)
Artıkın olması gereken.

Çaylak çaylak nerelere kadar.
işte geldim. bütün ezberleri bozmaya.
az önce başıma gelen olay istemsizce sevindim . ayrıca buda yazar olduktan sonra girdigim ilk entry.
iki ay sonra süren çaylaklıktan olduğumdur.
Şu soğuk akşamdan içim ısındı, hadi bakalım heyecanla başlıyorum.
yazıyorum öyleyse varım.
Anneeeee! ben artık Yazar oldum deme sevincinin ardından iyi bok oldun cumlesinin arkasından terlik fırlatma seansına gecilmesidir
bir genç gelip Andre Gide'e, " sizce yazar olmalı mıyım?" diye sorar. "olmayabiliyorsanız olmayın." diye yanıtlar Gide. bence çok zekice bir yanıt. yazarlar, yazmaktan başka çaresi olmayanlardır çünkü.
Çaylakların spermlerin yumurtaya hücum ettiği gibi istedikleri olaydır.
Yazar olduktan sonra yapılan haraketler ;
1- i got the powa, eye of the tiger gibi şarkılar açılarak kutlama yapılır.
2- hevesle sözlüğe entry pompalamaya başlarlar, kalite düşer.
3- tutmayan entryleri direk silerler.
An itibari ile başıma gelendir.
Çaylaklık çok zor.
bu üyelik i açtıktan 1 ay sonra gelen onay sayesinde artık olduğumdur.

oh be.

ne trollerim şimdi.

şükür ÇALAP.