bugün

evet, zamanında biz de bir şey sanırdık, değilmiş.
https://www.instagram.com...znjV3Z9DsLqdQQ0UNOSxn_M0/
güzel adam...
edebiyatçıların içinde kalitesi aleni bellidir.
dolu dizgin atlarla şiiri mükemmeldir.... ondan güzel okuyana rastlamadım.
allah her daim yardımcısı olsun...
birtakım güzel şiirleri bulunan şair ve yazar.
lisedeyken bizim okula gelmişti. bir sebepten herkesi azarlamıştı genel olarak da öfkeli bir konuşması vardı. "inşallah" yerine "umarım" kelimesinin kullanılmasına takıldığını hatırlıyorum bir de.
Ben Anadoluyum...
Yıllar yılı susuz kaldım, yıllar yılı aç.

Şükrederek, kalktığım sofralarımda
Ya soğan ekmek olur, yahut bulamaç.

Hastalarım ölüm yataklarında
Ne doktor yüzü gördüm, ne ilaç.

Zaman zaman nankör çıktı büyütüp okuttuğum,
Gölge vermedi çok kere diktiğim ağaç.

Devlet denince hep vergi geldi aklıma
Jandarma deyince kırbaç.

En gümrah ırmaklarım boşuna akıp gitti
Üç beş adım ötesinde toprağım vardı kıraç.

Gittim, yiğitçe döğüştüm gazâ meydanlarında
Ne tak-ı zaferler istedim, ne taç.

Savaşta çiğnetmedim hilâli düşmanlara
Barışta düştü üstüme gölge gölge haç.

Yolsuz, okulsuz köylerim, kasabalarım hâlâ
Alın terine muhtaç.

Ben Anadoluyum, acılı, mahzun;
Bende bitmez tükenmez dert kulaç kulaç.
işte Böyle

Yalnızım.
Gündüzler, geceler boyu yalnız,
Ne elimden tutan dost, ne yüzüme gülen kız Dolaşıp durduğum sokaklar ıssız.

Sokaklar unutturmaz yalnızlığımı,

Bekarım.
Beklemez yolumu penceresinde karım.
Ne bir türkü duyarım bekar odamda ince
Ne dağınık eşyama değer kadın eli
Ne olurdu her akşam eve gelince
Masal gözlü bir çocuk 'Baba' deseydi.

Rüyalar unutturmaz bekarlığımı

Çirkinim.
Usandım tek başıma türküler çağırmaktan Biliyorum güzel değil gözlerim, dudaklarım içinizden çıkıp gitsem bir gün diyordum Başladığım bütün türküler yarım
Öyle bakmayın yüzüme kahroluyorum...

Türküler unutturmaz çirkinliğimi...

Üstelik şairim bilemezsiniz
Her akşam rüzgar gibi sokaklara düşürek
Elleri ceplerinde birisi gezer
Bir yürek taşı gögsünde duygulu, ürkek
Ceylan yüreğine benzer

Mısralar anlatmaz şairliğimi.

Başlık eski bir dostumu hatırlattı ve bu şiiri.
arapçı bir şair.
Tip olarak alevi dedelerine benzemektedir. Sivaslı olduğu için belki soyunda bir alevilik olabilir. Sonuçta yavuz bingöl de alevi.
yaşayan tek tük etkilendiğim insandan biri, gördüklerim arasında her açıdan etkilendiğim yalnızca teki olduğu için yazıyorum.

Önce eleştiriler üzerinden...
Atatürk muhalifi olduğu doğrudur. Atatürk'ü sizden çok daha iyi tanıyan, sizlerden çok daha seven ve sizlerden onun hakkında çok daha fazla okumuş biri olarak kim olursa olsun atatürk'e laf ettirmeyeceğimi söyleyeyim. o benim kahramanım ve önderimdir. Atsız ile akif'e laf ettirmem onlar benim yolbaşçılarımdır. Bu isimler kırmızı çizgimdir. Yaş, yakınlık vb. Kabul etmem. Yelem kabarır, dişlerim uzar, pençelerim çıkar. Ben de süngü hücumuna kalkarım. Fakat atatürk'ü sık sık eleştiriyorsa, dil hususunda yapmış olduğu "dil devrimi" üzerinden eleştirir. Bu, haince ve alçakça bir eleştiri değil bilakis okuyan ve sorgulayan bir adamın sağlam dayanaklar üzerine kurulu bir eleştiridir. Eleştirisinde katılmadığım çok nokta var. fakat Eminim ki, Bakiler üstad, düşmanlarından 50 tanesinin Atatürk hakkında okuduğu toplam kitaptan çok daha fazla kitap okumuş ve 50'sinin Atatürk hakkındaki bilgileri toplamından çok daha fazla bilgiye sahiptir. Hakkında sırf Atatürk'ü şu yönden eleştirdi, yobaz ve atatürk düşmanı diyenlere bir Atatürkçü olarak gülüyorum. Niçin olduğunu yazmayacağım, huyum zaten uzun yazmak. Bir de kelimeleri sayfalara aktarmayayım. Gözlere ziyan.

Bilirsiniz, büyük adamlar, halktaki sıradan o bilinç yoksunu ve tekdüze insandan her açıdan çok farklıdır. Geçmişi, yaşayışı, düşünceleri halktan ve insanından çok ayrıdır. Onları da büyük yapan budur. Farklı bir zeka, farklı bir bilinç, farklı bir görüş...
Bugün sözlükte ve çeşitli zümrelerde tapılan, yıllardır gökte dolaşan Yılmaz Özdil gibi kalemi beş kuruş etmeyen, satılmış insan müsveddeleri hiçbir zaman büyük adamlardan olamazlar. Değil bunun imkanı, tasavvuru bile kabil değildir. bu zavallıların dünyayı kavrayacak kadar üst mertebe akılları yoktur. Farklı renkleri tasavvur edemezler ya renk körü olmuşlardır ya makineleşmişler yahut da en son ve en kötüsü aptaldırlar.

Ama ya Yavuz Bülent? Bu halkın yüzlerce yıllık derdini sırtına yüklemiş. Onu bir kanbur, bedeninin binbir hastalıklı ama iyileşmesi gereken bir parçası kabul edip diyar diyar gezmiş.
Türklük ve islam uğruna adanan koskoca bir ömür.
O ki, Yıllarını okumaya adamış, hayatı boyunca şerefiyle yaşamış, hiçbir mal, mansıb, makam ve övgüye tenezzül etmemiş... Yakın ve son zamanlarda rezil bir progopandaya, gözlerini toprağın dahi doyuramayacağı şahısların şeytani sömürüsüne meze edilen şiir ve davasını terennüm ederken, Her sabah gün doğmadan, ezan henüz minareden şehrin karanlığına oradan yeryüzüne karışmaya başlamadan evvel, birkaç parça uykusunu terk etmiş, ezanını eda ettikten sonra, tan, yerini almak için ardından sıyrıldığı ufuğun içinde bir müddet sıkışıp kalmış, ışımaya yakın. Uzaklara, fecr-i sadık'a doğru bakarken Acaba ben inzivadayım ama fikirlerim iktidarda ve insanlarda diyor mudur?

Pekala, samimiyetine halen inanmıyor musunuz? Üsküp'ten Kosova'sını ile birtakım şiir kitaplarını okuyun ve oturup karşılıklı konuşun! Gerçekten kalbiniz ve kalbinizde biraz olsun insanlık varsa, o konuşurken ağlarsınız. O vatan haini, cumhuriyet düşmanı bellediğiniz adamın ne denli temiz yürekli ve naif olduğunu görünce. Davasına sonsuz inançlı... Ne denli insan olduğunu gördükçe kaskatı kesilen yüreğinizde çınlayan kırılma sesini işitip hüngür hüngür ağlarsınız.
okudukça 2000 senelik bir rüyada kaybolursunuz. Şiirlerini okudukça, bu Dünya'da karanlığın ardında insanlığın, temizliğin, saflığın halen daha varolduğuna iman edersiniz.

Ağlamadım mı...

Bir kitap fuarında, onu ölüm yalnızlığının içinde ölgün gözleriyle önüne bakarken buldum. Zira tüm arkadaşları davasını satmış, davasına saygı duymayanlar bu dünya'da olduğu gibi orada da tek kişilik, aydınlığının içinde bırakmış...
yıllarca Kalbime tüm kan pompalayan damarlar heyecana kesmiş merhaba dilerken. uzun bir sohbet faslından sonra kitabıma attığı "bazı tabular karşısında çaresiz kalmış bir adamdan ...'a sevgilerle." notundan sonra, hiçbir ölçüde istemediğim ayrı dünyalara yürüyeceğimizi hatırlatan alçak zaman yavaş yavaş yaklaşmış. vedaya yakın ellerimi ellerine almış okşamaya kalkışmışken, gözleri yaşarıp, yüzüme insanların yüreğinin hiçbir yerinde barınmayan uçsuz bucaksız şefkatli, o çiçekten örülme ruhunun parçası gözleri ile derininden bakıp "bir gün bu alemde, muhtemelen ben toprakta olacağım zaman insanlara görünecek ve insanların akıllarından yazdıkların ile silinmeyeceksin, yüreğin de davan da kalemin kadar büyük" derken, ben hafifçe eğilmiş, o ise ayak uçlarında hafif şaha kalkmış birbirimize sıkı sıkı sarılı ağlamaya başlarken sizler yoktunuz...

Biz, aynı coğrafyanın topraklarından çıkıp yüzyıllar önceden bugüne gelen acının izlerini taşıyan 'göç'ebeler...
eski feto hav havı ve atatürk düşmanı bir işgal artığıdır.

iyi şair olması kendisini kötü olmaktan alıkoymuyor maalesef.
https://youtu.be/bTLAYhjD3tc
Şu harika dizelerin sahibidir.

Sözde senden kaçıyorum Dolu dizgin atlarla
Bazen sessiz sevdasız ipekten kanatlarla
Ama sen hep bin yıllık bilenmiş inatlarla
Karşıma çıkıyorsun En serin imbatlarda
Adını yazıyorum Bulduğun fırsatlarla
Yüreğimin başına noktalarla, hatlarla
Başbaşa kalıyorum sonunda heyhatlarla
Sözde senden kaçıyorum Dolu dizgin atlarla
Ne olur bir gün beni Kapından olsun dinle
Öldür bendeki beni Sonra dirilt kendinle
Çarpsam kara sevdayı En azından yüzbinle
Nasıl bağlandığımı Anlarsın kemendinle
Kaç defa çıkıp gittim Buralardan yeminle
Ama her defasında Geri döndüm seninle
Hangi düğüm çözülür Nazla, sitemle, kinle
Ne olur bir gün beni Kapından olsun dinle
Şaşırdım kaldım işte Bilmem ki nemsin
Bazen kız kardeşimsin Bazen öp öz annemsin
Sultanımsın susunca Konuşunca kölemsin
Eksilmeyen çilemsin
Orada ufuk çizgim Burda yanım yöremsin
Beni ruh gibi saran Sonsuzluk dairemsin
Çaresizim çaremsin
Şaşırdım kaldım işte
Bilmem ki nemsin
türk-islâm münevveri, yaşayan efsane, şair, hukukçu, edebî türkçesiyle insanlara bir şeyler öğretmeyi maksat edinmiş büyük adam. ömrü uzun olsun.
https://www.youtube.com/watch?v=8gtKVLN-qdk

bu adamı sadece beyni ve aklı hür olanlar dinler.
--spoiler--
'Çıkıp gitsem diyorum şimdi bir gece
hiç kimse bilmese yerimi
Ne olur şöyle yaşasam şöyle gönlümce
Yeni baştan çocuk günlerimi'
--spoiler--
Huzur ellerinin güzelliğidir.
Gözlerin karşımda mutluluk denizi.
Her sabah soframızda ekmeğimizi
Sen bölsen yeter...

diyen büyük usta. durumu kritik sanırım Allah şifa versin...
Sözde senden kaçıyorum dolu dizgin atlarla.
https://youtu.be/xaF2Wh_AYdo
Türk insaninin sevincini, samimiyetini işlemiştir.

Şiirleri: yalnizlik, duvak, seninle, harman şiir.

Antoloji: sivas a şiir, şiirimizde ana.

Gezi: üsküpten kosovaya, türkistan türkistan.

Deneme: sözün doğrusu.
Ve büyür gözlerimde güvercin güzelliğin
Sonra bıkıp usanmadan sabahlara dek
Biri durur kapında korkulu ürkek...
O duran benim.

Bir gölge gibi düştüm ardına yıllardan beri
Sordum seni şehir şehir
Şimdi her gece yarısı rüzgâr değildir
Pencerene vuran benim.

Bir gün bölerse uykunu bir saat çıngırağı
Birdenbire yatağından kalkıp oturma
Öyle korkulu gözlerle etrafına bakınma
Saatleri kuran benim.

Senin bir suçun yok kabahat bende
Bitsin bu kıskançlık gayrı diyerek,
Boy verdiğin aynaları istemeyerek
Tekrar tekrar kıran benim.

Bir ceylan gibi durma artık gecenin ortasında
Ceylan gibi bakma oraya
Seni bir beyaz duvağa, altın halkaya...
Duyuran benim.

Kolay kolay unutulmaz adına yaktığım türküler
Kapanmaz yüreğime açtığın yara.
Her akşam saçlarını karanlıklara...
Savuran benim.

Şu harikulade şiiri her okuduğumda kıskanırım kendisini. Nasıl bir tarif, nasıl naif bir anlatım, nasıl zarif ve asil bir özlem.

Tanım: okurunun yüreğini dağlama kabiliyetine sahip yazardır.
Sözde, senden kaçıyorum dolu dizgin atlarla..
Bazen sessiz sedasız ipekten kanatlarla..

Ama sen hep bin yıllık bilenmiş inatlarla..
Karşıma çıkıyorsun en serin imbatlarla..

Adını yazıyorsun bulduğun fırsatlarla..
Yüreğimin başına noktalarla.. Hatlarla..

Başbaşa kalıyorum sonunda heyhatlarla..
Sözde, senden kaçıyorum doludizgin atlarla.

Ne olur bir gün beni kapında olsun dinle..
Öldür bendeki beni..
Sonra dirilt kendinle!

Çarpsan karasevdayı en azından yüzbinle..
Nasıl bağlandığımı anlarsın kemendinle..
Kaç defa çıkıp gittim buralardan yeminle..
Ama her defasında geri döndüm SENiNLE..

Hangi düğüm çözülür.. Nazla.. Sitemle.. Kinle..
Ne olur bir gün beni, kapında olsun dinle..

Şaşırdım kaldım işte, bilmem ki n'emsin..?
Bazen kızkardeşimsin.. Bazen öpöz annemsin..
Sultanımsın susunca, konuşunca kölemsin..
Eksilmeyen çilemsin..
Orada ufuk çizgim, burda yanım yöremsin..
Beni ruh gibi saran sonsuzluk dairemsin..

Çâresizim.. Çâremsin..

Şaşırdım kaldım işte bilmem ki neyimsin...
vakti zamanında iki üstteki entryde geçen şiirini seslendirmiş olduğum şair.

bu eser tekrar daha profesyonelce seslendirmeyi istediğim şiirler arasında yer alıyor.
Her iyi şair gibi fikrî dünyası karmakarışıktır.
sade ve çok derin bir anlatımı var. aşkı en güzel yazan şairlerden bence (bkz: sen sen sen) (bkz: şaşırdım kaldım işte) sevdiği kimdir, nasıl sevmiştir, çok sevdiğinden mi böyle güzel yazar; keşke bilsem. herkes güzel şiir okuyamaz; bu adam kendi şiirlerini çok güzel seslendiriyor üstelik.
fetöcü ama iyi şairdi. şimdi nerelere kendisi acaba?
şaşırdım kaldım işte şiirinin sahibi şair ve yazar. bu şiiri ve şairi tanımama vesile olan kişiyle kadıköy'de gördük bir ay önce kendisini. otobüse yetişmeye çalışıyordu konuşmaya fırsat bulamadık. âh.

şiir. http://www.youtube.com/watch?v=iiY93h_UJeU
(bkz: doğu perinçek) tip olarak. gerçi mevlanalıkta da bir fark yok ya... saygılar.