bugün

(bkz: iz sürme)
jacques derrida nın başından çıkma okuma ve metin tahlil yöntemi. çok afilli ismi var meretin.
Derrida'nın dildeki kodlanmışlığı yıkma, "sökme" çabasıdır.

“Bu sözcükleri çevirirsek ne olur? Hiçbir şey, her şey. (...) Kitabın tümünde ve başka bir yerde bu iki sözcük ile iletişim kuran tüm anlamsal, sessel ve yazısal oluşumları duyulur hale getirmek (ya da duymak) mümkün müdür? Asıl sınır, bir dilin başka bir dilin gövdesine aşılanamayacağı ile ilgilidir.”

Edit:
Alıntı: Derrida, Joyce için iki kelime
Yapısöküm (dekonstrüksiyon) sadece felsefeciler tarafından değil özellikle sanat disiplinleri ve sosyal bilimler alanında da pek çok sanatçı ve bilim insanına ilham kaynağı olmuştur. Özellikle günümüz mimarisinde göz ardı edilen simetrik olmayan tasarımlarda etkisini bariz görebiliriz. Yine 3. Dalga Feminizmin Queer teorisi ve hatta yeraltı edebiyatı ciddi anlamda yapısökümden beslenir.

Çünkü yapısökümün babası derrida; hayatı boyunca felsefe yapmanın herkesin hakkı olması için çalışmıştır. Totaliter rejimlere, düşünceye sansüre ve hatta kendi ülkesi fransa'nın göçmen ve sömürge politikalarına karşı mücadele etmiştir.

Derrida'nın ve yapısökümün, Kendisinden önce Batı metafiziğinin artık bittiğini ve destrüksiyona tabii tutulması gerektiğini belirten heidegger en büyük ilham kaynağıdır. Metafiziğin hiyerarşik karşıtlıkları mevcudiyet/yokluk, ruh/beden, akıl/duygu, duyumsanan/kavranan, kadın/erkek vs....tüm bu diyalektik süreç düşünme biçimimizi, karar mekanizmalarımızı kısaca yaşam tarzımızı belirlemekte ve hakikatle olan yüzleşmemizi zorlaştırmaktadır.

Yapısöküm işte tüm bu metafiziğin gizli varsayımlarını açık hale getirir, sorgular ve anlamı kendi yeniden üretir. Diyalektik olmayan bu dinamik hareket dolayısıyla ereksel değildir. ( bu anlamda hegel ve marx'a kadar gelen felsefe tarihinde diyalektisizme karşı geliştirilmiş en güçlü düşünce sistemidir fikrimce.)

Ereksel ve diyalektik olmayan bu yeni dinamik harekete ise derrida; farklılıkların oyunu anlamına gelen "differance" adını verir.

Özne nesne ilişkisi önceliksiz, aynı anda temelsiz kurulur. Tüm metin tüm zıtlıklarıyla tekrar tekrar, yeniden yapısöküme uğratılarak Yeniden yazılmalıdır.

"metnin dışı yoktur." Özneyi ve nesneyi, mevcudiyeti ve yokluğu önceleyen Oyunun kuralı işte postyapısalcıların bu meşhur cümlesidir ve yine gerçek metnin içinde gizlidir.
bir metnin tek bir anlamı olmadığını, metnin taşıdığı mesajın zamana, şartlara ya da mesajı alan alıcının durumuna göre değişebileceğini öne süren bir şey..derida isimli kişi çıkardı bu şeyi.
yazarın yazdığı şeyin okur tarafından tekrar ve belki de farklı şekilde yorumlandırılmasının kaçınılmazlığı gibi bi şey. okur da işin içinde diyor yani, ben yazdım oldu yok diyor. piç ya...