bugün

farkında olmadan 27 yaşına gelmek.
Biri önemli bişey anlatırken dinliyomuş gibi yaparken ufak bi açık verip yakalanmak.
10 saniye önce dişlerini fırçalamışken dalgınlıktan yeniden fırçalamak.
en aptalcası mı bilmem ama geçenlerde yumurtanın üstüne tuz yerine 1.5 litrelik suyu döktüm sırılsıklam oldu yumurtacağızım yine de yedim afiyetle.
Başka bir mahalleye taşınmıştık koşa koşa dersten çıkıp otobüse yetişmiştim. Otobüs şoförüne eski mahallemin adını söyleyerek buraya gidiyor mu diye sormuştum. Gidiyormuş. Gittim....
Metroya girerken metrodan çıktığını sanmak sonuç : turnikelere yapışmam.
Arkadaşlarla ev kiralamaya gittik. Daha önceden bi ev sahibi ile gelip evi göreceğiz diyerek konuşmuştuk. Sabahtan gittik ve başladık kiralık evlere bakmaya. Evi göreceğiz dediğimiz adamı telefona kaydetmedim. ilandaki numara kızının numarasıymış oradan görüştük, kendi telefonundan dönüş yapmıştı ama hep kızının numarasından aramıştım ve ismimi de almıştı eve bakmaya geleceğimiz için. Biz evlere baktık yorulduk eve döndük henüz o eve bakmamıştık. Bi numara beni aradı. Dedi ki Edirne'ye geldin mi? Bende evet dedim. Bi arkadaşımın sesine benzettim. Sonra adımla birlikte ne zaman geliceksin bakmaya dedi. Bende bakıyoruz zaten dedim. Bakacak mısınız bakmayacak mısınız? dedi. Bakıcaz oğlum dedim. Tamam kapat tamam dedi. Allah Allah dedim. Bu çocuk niye eve bakacak mısınız? diye soruyor derken numaraya baktım. Sonra evine bakacağımız adamın numarasına baktım aynı numara. O an yerin dibine girdim. insan bi numaraya bakar değil mi? Adamı da arayamadım utancımdan...
Daha cok taze ... hem biraz sözlükte takılayım hemde tv izliyeyim dedim uzandım koltuğa .uzağı göremiyorum koltugun kenarında bir gözlük belirdi aldım taktım aynı buzlu cam gibi daha beter göremiyorum - ana buğulu görüyorum nasıl pislenmiş dedim çıkardım temizledim hohladım sildim tekrar taktım - anaa yine aynı dedim benim gözlerim iyileşmiş gözlüksüz daha iyi görüyorum dedim (çok sevinmiştim) .bir an elim kafama gitti gözlüğüm kafamda ,taktığım annemin gözlüğüymüş ...
Yolda yürürken kartondan yapılmış orhan gencebay maketine çarpıp pardon abi demiştim.
Telefonu şarja takmaya çalışırken, elinde ki " çay bardağına takmaya çalışmak"
Ve bu eziyeti yaşarken herkesin ibretlik izlemesi.

Demek ki bardakta sarj yeri yok ilginç.
Sigarayı ters yakmak,En aptalca degildir ama aklıma gelen şimdilik bu.
Bi gün eski sevgilim ve annesiyle beraber onların evinin önünde oturup çay falan içiyoruz.

Sevgilimin annesi şunu sordu;
-sizin damat nereli, sivaslı mı?
+yok b.. abla sivaslıya kız verilir mi ya?

Dedim, dedikten sonra onlar gülmeye başladı.. ben sonradan hatırladım sivaslı olduğumu.
Telefonum elimdeyken benim telefonum nerde ya diye aramışlığım var.
Salataya az kalsın bulaşık deterjanı dökecektim.
metroya bindiğim güzergaha otobüsle tekrar gitmek yer tav havalimanları yıl 2009.
atm denilen icattan para çekmek isteyip tutarı tuslayip hesaptaki paranin tamamını cekmek.
buraya kadar her şey tamam.
eski bir atm
agirdan karti alip cuzdana koyup geri dönüş. ..
ortalama elli saniye ve on on beş adimdan sonra bir film sahnesindeymis gibi en derinden bir hasssssikkkktirrr efekti...
lan!
parayı almayı unuttuk!!!
hemen geri dönüş ve bomboş bir atm.
rüzgar hafif
bir çınlama.
seslerden uzaklaşma.
hemen hesaba tekrar bakış.
para yok...
para gitmiş. ..
civarda dedektif edasıyla bir yoklama.
para yok...
kimse yok...
yok...
yok...
yo...
y..
yea!
nasıldı?
heh
her şey çok güzel oldu.

varoluş tarihimde en büyük malligim dalginligim..
artik ne dersen...
B.evlerde otururken elektrik faturasini yatirmak icin elektrik idaresine babamin arabasini alip gitmistim. Isim bittikten Sonra 20dk kadar yurudukten sonra eve yaklasiyordum ki araba aklima geldi. Geri dondum tekrar.
ketıldaki suyu ısıtmadan içinde kahve bulunan bardağa döktüm az önce suyu. Üstelik son kahvemdi. içim burkuldu.
Farkında olmadan kız arkadaşımın arkadaşının götüne dalmam ve farkında olmadan boş azar işitmem.

keşke baksaydımda azarı normal olarak yeseydim dedirtir.
en'i olmayan aptalca dalgınlıklar silsilesidir.

yakın zamanda, geçen günlerin bir gününde annemin isteği üzerine komşunun bizde kalan tencere tavalarını komşuya götürmek için yola koyuldum. Komşunun evi de bizim evin yukarısındaki uzun caddede. Caddeye çıktım. Yanıma kulaklığımı aldım elbette. Yürüyorum, kendimi müziğe öylesine kaptırmışım ki, kafamı kaldırdığımda komşunun evini elli metre civarı geçtiğimi fark ettim. Geri döndüm sonra. Müzik dinliyorum gene. Yok artık, gene mi? Kendimi müziğe kaptırıp gene geçmişim komşunun evini, kafamı kaldırdığımda fark ettim. Fark ettiğimdeyse kendime bir yuh çektim. Aptallığa bak. Bu sefer dalmamak üzere geri dönüp komşuya bıraktım.

Bir keresinde de dalgınlığımdan yakın bir arkadaşımın anlatmasıyla haberim oldu. Belediye meydanının bulunduğu caddede kulağımda müzikle yürüyormuşum. O sırada da arkadaşım ve babası cadde üzerinde bulunan bir bankta oturuyorlarmış. Beni görmüşler, önlerinden öylece geçmişim dalgın bir vaziyette. Arkamdan babası seslenmiş, duymamışım. Arkadaşım da bu hallerimi bildiği için boş ver, duymaz demiş babasına. Sonradan arkadaşımla görüşünce öğrendim.
Pilav yapmıştım tuz yerine şeker dökmüşüm. Yerken farkettik şekerli pilavı.
ilkokulda öğle arasında yemek için eve gitmiş, yemeğimi yedikten hemen sonra evden çıkış yapmış ve pembe simli terliklerimle okulun önüne kadar gelmiştim.
Okulun önünde giydiğim terklikleri fark etmiş ve eve doğru depar atmıştım.

Not: derse geç kaldım.
kız arkadaşımla ilk buluşmamda kutu kolayı ayran gibi çalkalamam.

kız ne yapıyorsun? diye sorunca ne yaptığımı fark edip. "çok asitli biraz asidi kaçsın diye çalkaladım." demem.
Üst katımıza yeni taşınan komşumuzdan bahsediyorduk evde. Ben annemi kızdırmak için yakışıklı oğlu varsa tanışırım falan diyorum neyse aynı gün dışarı çıkıp eve geldim. Nasıl dalgınsam asansör yanlış katta durmuş farketmedim gittim evin kapısını çaldım. O ara içimden 'allah allah bizim kapının önünde paspas vardı ama' diyorum. O arada kapı açıldı benim yaşlarda biri. O bana baktı ben ona baktım çocuk tabi noluyo bakışı atıyo bana ben rengarenk oldum naptım ben diye sonra pardon diyip koşarak uzaklaştım. Saat gece 12'ydi. 2 gün sonra da apartman kapısında karşılaştık ve bana korku dolu gözlerle baktı sanırım beni apartmanın delisi sanıyor...
Sabahın köründen yollara dökülen bünyenin, evin önündeki çöp konteynırına atılacak bir torba çöpü, işe kadar götürmek ve hiç farketmemek.
Ev, iş arası mesafe yaklasık, 1,5 saat.
Halk otobüsündeyim.
Balık istifi .
Çöpün ağırlığı, 4-5 kilo.
Aylardan Temmuz.
Varın düşünün işte!