bugün

hem "work" hemde "travel" günümüz şartlarında ülkemde, cennet kavramına eş niteliktedir. bunun ülkemde ki benzerliği ise yazın deniz kıyılarına gidip çalışan insanlar, yazdan sonra uzun bir süre eğitim, öğrenim görmek zorundadır.
bir dönem boyu gitmeyi hayal edip de gidilmesi en kolay olan böyle bir amerika fırsatını gerçekleştirmeyi başaramamış olmamla artık beni yurtdışına çıkamayacağıma inandırmış ve bütün hevesimi de kırmış olan program. kısmetsizim.
(bkz: work and umre)
giden bir çok arkadaşımın* hiç birinin de mutlu olmadığı, kimseye tavsiye etmediği, gidipde birde cebinden para harcadığı dil öğrenme, gezme, çalışma programı. şimdiye kadar kimseden gidin, çok güzel, çok eğlenceli, dil de öğrenip geliyorsun dediğini duymadım, okumadım!

ama gitmeye hak kazanmışların hazırlık aşamasını görmek hayli eğlenceli oluyor. notebook sipariş edenler, cep telefonu, iphone isteyenler... converse isteyenlerden hiç bahsetmiyorum bile*
sekil a da görüldügü üzere, genclerimizin beyin amciklasina sebebiyet vermektedir genelde.

--spoiler--
http://www.youtube.com/watch?v=NnqcrvXziqY
--spoiler--
seçtiğiniz şirket ve eyalet ile tatminkarlığınızın doğru orantıda olduğu güzel bir fırsat.

para kazanmak için gidecek olanlar kesinlikle alaska'yı seçmeliler. ama amerika gittim demenizin de bir anlamı olmaz belirteyim.

seçilecek olan eyaletler herkesin keyfine ve arzusuna göre değişkenlik gösterebilir, lakin new york'u görmeden amerika'yı görmüş sayılmazsınız hemen bunu da belirteyim.
yaklaşık 3000 dolara patlayan*, extra saat çalışırsanız paranın gözüne vurabileceğiniz ve fazlasıyla eğlenebileceğiniz bir organizasyon. * * * * zenci hususuna dikkat edilmesi gerek.
(bkz: work and work)
konuyla ilgili bir çok danışmanlık firmasının öğrencilere rehberlik ettiği ama bu konuda doğru yerin seçilmesi gerektiği ve her öğrencinin mutlaka yaşaması gereken güzel bir deneyim. (bkz: explore yurt disi egitim ve kariyer)
kesinlikle kucuk yerlere gidilmeli.faydasını cok gordum bu hareketimin.hem is sıkıntım olmadı hemde insanlar bana kucukken mahalleye gelen almancılar vardı, hayranlıkla bakardım onlara aynı oyle bakıyorlardı.bara gidince türkiyeden geldigimizi ögrendiklerinde barmenlerin icki ısmarlamaları, insanların kucaklamaları cok degisik duygular yani.para da kazandım.bazıları kölelik demis ama suan istanbulda bir ise baslasam en iyi ihtimal 1000 tl verirler orada ise 2500 tl asgeri kazandım, belki de sanslıydım ama kesinlikle sukelaydı benim icin. kız mevzusuna hic girmiyorum bak .
http://www.hurriyet.com.t...nomi/12138400.asp?gid=229
(bkz: work and work)
çökmeye başlayan sistem. bir zamanlar ben de gitmeliyim diye uzunca bir araştırma yapmıştım. programa katılanlardan duyduğum yorumların çoğu olumsuzdu. memnun olanlarsa çok azınlıkta. en büyük şikayet ise firmaların size söylediği işin olmadığını oraya gittiğinizde öğreniyor olmanız. birçoğu yeniden iş ayarlıyormuş amerika'da. hal böyle olunca amacım çalışmak dışında değişik bir ortamda eğlenmeyle ters düştüğünü fark ettim. aslında mevzu bahis haberde alaska'da bir öğrenciden bahsetmiş. yaptığım araştırmada genelde alaska'ya para kazanmak isteyenlerin gittiğini öğrenmiştim. bu kadar basit bir araştırmayla bu tarz bilgilere ben ulaşıyorsam herkes ulaşabilir. bu konuda kısmen öğrencininde hatası var. ya gitmeyecektin ya da gittiğin yerin şartlarına razı olacaktın. kaldıramayacağın yükün altına girmemeli insan. tabi ki yinede kimse insanlık dışı çalışma şartlarına zorlanmamalı.

ilgili haber için:http://www.milliyet.com.t...inda%20skandal&ver=77
bazı türk öğrencilre kafayı yediren organizasyondur.
türk öğrencilerini fena halde bozan, bize yaramayan programdır.

oysa programın amacı bellidir; adam sana der ki, "gel bi yaz tatilini amerikada geçir. gez, ingilizce konuş, tatil yap. he bunları yaparken ben sana çalışma izni vereyim de basit işlerde çalış, masrafının bi kısmını karşıla, ailene yük olma."

neymiş efendim köle gibi çalıştırılıyorlarmış..yaptığın iş belli. sen ya lunaparkta ya fast foodta ya da hotelde çalışıyosun alt tarafı. türkiye'de bu işlerde çalışanların durumu senden farklı mı? değil. bunu diyenin ya dünyadan haberi yoktur ya da kendinden. ayrıca kimse zorla çalıştırmıyo seni. az çalışan öğrenci "ben burda az çalışıyorum para kazanamıyorum" diye şikayet eder, çok çalışan öğrenci "bizi burda köle yaptılar bilmem ne" der, sinir krizleri geçirir.
illa bizimkilere klimalı ofiste masabaşı iş olcak. çünkü bizimkiler üniverite öğrencisi. mezun olunca nerelerde müdür olucaklar. onlara yakışmaz. sanki gittikleri işyerinde hiç amerikalı yok. sanki bizimkiler köle de amerikalılara prenses muamelesi yapılıyo.

zordur türk öğrencilere yaranmak. iki kelam ingilizce konuşmaya kalktığında sıçıp sıvarlar, ondan sonra "beni neden çamaşırhaneye verdiler, ben koskoca üniversiteliyim" derler. sorsan herkes ya resepsiyonist ya da garson olmak ister. ama ne ingilizce bilirler, ne de tepsi taşımaktan haberleri vardır. işi beğenmeyip gitmezler, sonra da firmam bana iş bulamıyo derler.

yaklaşık 20 yıldır türkiye'nin 3 katı kadar öğrenci bulgaristan'dan, rusya'dan, irlanda'dan ya da brezilya'dan bu programa katılmakta, kimsenin de gık sesi çıkmamaktadır. çünkü çalışma hayatını bilir, bu programın bi çalışma programı olmadığını, çalışmanın sadece amaç değil, araç olduğununun farkındadır gavur. ama türkiye'de alt tarafı 6-7 yıllık bi mazisi varken bu programın, bizimkiler eşeğin bi tarafına su kaçırmışlardır. başka ülkelerde bi çocuk 12 yaşındayken gazete dağıtarak, komşusunun çimlerini biçerek, iş yapmayı, para kazanmayı öğrenirken, bizim türk öğrenciler, mezun olana kadar doğru dürüst bi işin ucundan tutmaz, staj yapmaya bile katlanamaz, bıraksan 30 yaşına kadar hala ana-babasından para isterler.

bizim öğrencilerin anne-babası da arızadır;

"kim karşılıcak benim çocuğumu ordaaa?" - çocuk dediği 23 yaşında herif. elinde adres var, indiği havaalanında taksi var.

"benim kızımın güvenliğinden kim sorumlu olcak?" - burda yolda yürürken kim sorumluysa orda da o olcak. korkma dünyadaki tek vajina kızındaki değil. kimse sikmez onu orda.

"iş garantisi veriyo musunuz?" - lan benim babamın işi mi? ben nasıl sana garanti vereyim? adam seni beğenmezse işe almaz.

velhasıl bizim milletimizin güvenlik, garanti gibi sözleri duymak çok hoşuna gider. ondan sonra da köylü kurnazı danışmanlık firmaları da başlar sallamaya. işin doğrusunu anlatınca da "aaa siz de yok mu bunlar? ama bilmem kimin firması bunları yapıyomuuuş" derler ve oraya gidince ebelerinin bi tarafını tersten görürler. ondan sonra da danışmanlık firması sanki bu programın herşeyiymiş gibi, "çocuklar evde 5 kişi kalıyo, ama 3 tane tabak varmış" diye şikayet etmeye başlarlar.

bu kafayla giderseniz daha çok düdüklerler sizi.
sayılarını unuttuğum kadar rus ve ukrayna'lı kızla sevişmemi, seks yapmamı, eğlenmemi, içki içmemi, aynı evde kalmayı sağlamış organizasyon.

teşekkürler atlantic city.
teşekkürler kızlar.
abd'nin kültürler arasında yakınlaşma sağlamak ve dönemlik vasıfsız eleman ihtiyacını karşılamak amacıyla dışişleri bakanlığınca denetlenen 'değişim ziyaretcisi' programı.
dil öğrenmek için değil, para kazanmak için gecesini gündüzüne katarak amerika'nın en pis işlerinde peşkef çekilen türk gencinin çalınan emeğine örtülen kılıfın ismidir.
kesinlikle emek hırsızlığı,fakat eğer oraya gidiceksen sadece para kazanmak için gitmiceksin gezmek ,stres atmak ,yani burda yapamadığın şeleri yapmak için imkan varsa gidilmesi gereken bi program he bide ingilizcesi gerçekten kötü olanın iki kere düşünmesi gerekir çünkü bi kaç tanışdığım arkadaş vardı ama gerçekten kötüydü ingilizceleri bazıları geri döndü,bazıları zor günler yaşadılar ayrıca çalıştığın yerde hertürlü ibneliği yaparlar ama takmıcaksın biraz oluruna bırakacaksın ,iki defa gitmişmişliğim var ilki gerçekten zordu fakat ikincisi gayet güzel oldu ve eğlenceli oldu amerikalı manita bile yapmıştım ama sakin olmak lazım dır..
türkiyede benzer bi işte sabahtan akşama kadar 20-30 lira verirlerken amerikada günde 120 dolar yapabildiğin,akabinde türkiyede 1 yıl rahat rahat öğrenim hayatını devam ettirebildiğin program.sermayenin ülkesi olmazmış.
(bkz: karl marx)
aa sömürüymüş!!!yılda 10 000 dolar vercek arkadaşlar varsa seve seve kendimi sömürtmeyeceğim program.ayrıca amerikada kaçak kalma anahtarı.
sömürüymüş...

Sen kimsin, ben kimim, biz kimiz ?

Norveç miyiz, isveç miyiz, isviçre miyiz ?

biz, başbakanı belirli zaman aralıklarıyla obama'nın yanına rapor vermeye giden bir ülkenin evlatlarıyız. biz, başbakanı rte olan bir ülkenin evlatlarıyız.

Adam sana çalıştığın saat başına 8 dolar para veriyor. daha ne yapacak, domalacak mı ?

kalacak yer veriyor, daha ne yapacak, kendi evinden çıkıp seni mi yerleştirecek ?

asıl sömürü bulunduğumuz topraklarda...
iyice cilki cikmis olan programdir.

amerika'da insanlar issizlikten kirilirken bizim burda hizla artan wat sirketleri hangi roadshowlarla is ayarliyorlar gercekten merak ediyorum.

gecen sene staj icin gittigim new york'ta 6-7 tane issiz gucsuz gezen wat ogrencisine denk gelmistim tesadufen...gidecek olan arkadaslar eger rezil olmak istemiyorlarsa once is bulsunlar,sonra o isvereni arastirip iletisime gecsinler.

yoksa o arkadaslar gibi perisan olurlar...
ingilizce öğrenme ayağına gidilip, asıl amacın manitalarla fink atmak olduğunu düşündüğüm program.
manitalarla fink atmak için yaklaşık 3000 doları gözünden çıkarmış olan insanların yapmaya yeltendiği ve bu sayede wat*** programlarını yapan işletmelere abazalıklarıyla büyük katkı sağlayan insanlara bir wat programcısı olarak teşekkür ediyorum.*
En kötü pizza dağıtacağını zanneden elalemin nazlı çocuklarını alaska'da en ağır koşullarda tomruk kesmeye gönderen dolandırıcı sistem.
amerika'da yaşanan birçok atraksiyonun ülkemizde yaşanamaması ve yaşam standartlarındaki kalitenin türkiye'ye dönünce birden düşmesi ile öğrenciyi 3 vakte kadar depresyona sürükleyen program.