bugün

posta gazetesinin şiir pınarı merkezli bölümünde rahatlıkla çok daha iyi şiirlere ve kulampara gibi fırfırlı yaka takmadıkları için hakkı yenmiş şairlere rastlayabiliriz. basit dizelerin pestenkerani şairi.
william shakespeare'in gerçekte var olmadığını savunanlar da vardır. William shakespeare dediğimiz şahıs aslında aynı yıl doğumlu olan christopher marlowe'dur, der böyleleri. christopher marlowe'un bir ingiliz ajanı olduğu, ülke ülke gezdiği, hatta shakespeare eserlerindeki engin coğrafik bilgi derinliğinin buradan geldiği söylenmektedir. shakespeare eserlerinde yazdığı yerlerin hepsine gitmemiştir.

edit:
http://tr.wikipedia.org/wiki/Christopher_Marlowe
http://tr.wikipedia.org/wiki/William_Shakespeare

resimler arasındaki benzerlikler de enteresandır.
beni sev, ya da benden nefret et, ikisi de benim yararıma. seversen hep kalbinde olurum, nefret edersen hep aklında.
''bizler ki düşlerin mayasından yaratılmışız.''
sonnet 29:

When, in disgrace with fortune and men's eyes,
I all alone beweep my outcast state
And trouble deaf heaven with my bootless cries
And look upon myself and curse my fate,
Wishing me like to one more rich in hope,
Featured like him, like him with friends possess'd,
Desiring this man's art and that man's scope,
With what I most enjoy contented least;
Yet in these thoughts myself almost despising,
Haply I think on thee, and then my state,
Like to the lark at break of day arising
From sullen earth, sings hymns at heaven's gate;
For thy sweet love remember'd such wealth brings
That then I scorn to change my state with kings.

türkçe:
Bakışlarda küçümeyiş okuyorum
yalnızım, bedbahtım, tesellisizim.
Gökler sağır, sesim boğuk
ve lanet okuyorum talihime
kıskançlıktan kuduruyorum
kiminin ikbalini
aczimden utanıyorum.
Hazlarım iğrendiriyor beni.
O zaman sen geliyorsun aklıma ,
ve birden bire kanatlanıyorum, bir tarla kuşu gibi, mest
içim aydınlıkla doluyor, yükseliyorum yükseliyorum
neşideler söylüyorum hayata,
göklerin eşiğinden
bana ne toprağın çirkinliğinden
insanların zilletinden bana ne?
Hatıran öyle sonsuz bir hazine
ve sevgin öyle büyük mutluluk ki dostum!
En mağrur hakanların tacını
hor görüyorum

gibi çok iyi sözlere sahip gerçek bir şair. bir de bunu matthew macfadyen den dinlemek ayrı bir güzeldir.

http://s361.photobucket.c...t_29_by_W_Shakespeare.mp4
"senin dudakların
şarap gibi
ve ben
sarhoş olmak istiyorum"
william shakespeare

"senin ağzını yerim ben"
g.özen
(bkz: falstaff/#13932593)
(bkz: henry iv/#13933373)
"biz güle başka bir şey deseydik, o gene güzel kokacaktı!."
"sesini değil, sözünü yükseltmeli insan. çünkü gök gürültüleri değil, yağmurlardır yaprakları yaşatan..."
aslında her şeyden evvel büyük bir şairdir. oyunlarındaki şiirsel dili onu tanıyanlar çok iyi bilirler.
insanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor.
sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için.
düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için.
konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu icin.
duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için.
yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için.
unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için.
ve ölmekten korkuyor, aslında yaşamayı bilmediği için.

w.shakespeare
romeo ve julietle yolda ki ufak cocuk tarafından bile tanınan ancak macbeth oyunuyla(ingilizce versyonu) adamı etkileyen ingiliz aydın.
fuzuli'den daha fazla tanınır. bu ne acıdır ama.
bazen...
yıldızları süpürürsün farkında olmadan...
güneş kucağındadır...
bilemezsin...
bir çocuk gözlerine bakar...
arkan dönüktür...
yüreğinde kurulur orkestra...
duymazsın...
koca bir sevdadır yaşamakta olduğun...
anlamazsın...
uçar gider...
koşsanda tutamazsın...

w. shakspeare.

google amcanın yalancısıyım.
kayfaltıda tere yağ üstüne reçel yiyen adam severim kendisini.
ingiliz şair ve tiyatro oyun yazarıdır. soneleri günümüzde de popüler olmakla birlikte oyunlarındaki parapsikolojik öğeler ile felsefe alanında da ışık tutmuş bilgin kişi.
"sevgisinin kepaze edilmesine,
kanunların bu kadar çabuk yürümesine,
kötülere kul olmasına iyi insanın
bir bıçak saplayıp göğsüne kurtulmak varken?
kim ister bütün bunlara katlanmak
ağır bir hayatın altında inleyip terlemek,
ölümden sonraki bir şeyden korkmasa,
o kimsenin gidip de dönmediği bilinmez dünya
ürkütmese yüreğini?

bilmediğimiz belâlara atılmaktansa
çektiklerine razı etmese insanı?
bilinç böyle korkak ediyor hepimizi:
düşüncenin soluk ışığı bulandırıyor
yürekten gelenin doğal rengini.
ve nice büyük, yiğitçe atılışlar
yollarını değiştirip bu yüzden,
bir iş, bir eylem olma gücünü yitiriyorlar.

ama sus, bak güzel ophelia geliyor.
peri kızı dualarında unutma beni,
ve bütün günahlarımı."

william shakespeare
"othello" adlı oyunu takdire şayandır.
adını ilk kez okuyan ve dil bilmeyen
birine "şekerpare"yi çağrıştırması
kuvvetle muhtemel olan oyun yazarıdır.
'Yağmuru sevdiğini söylüyorsun ama yağmur yağdığında şemsiyeni açıyorsun.
güneşi sevdiğini söylüyorsun ama güneş açınca gölgeye kaçıyorsun.
rüzgarı sevdiğini söylüyorsun ama rüzgar çıktığında pencereni kapatıyorsun.
işte bundan korkuyorum çünkü beni sevdiğini de söylüyorsun.william shakespeare .
"two beer or not two beer"
imza: william shakes-beer.
(bkz: şekspir den de büyük bir şair)
orta okulda ingilizce dersindeyiz. konu "is he/she/it... or ...?" falan. tahtada ki sorulardan biri şu;

-is shakespeare a writer or a singer?

40 kişilik sınıf. çoğumuz üçerli oturuyoruz. sınıftan "bu kim ya, kim olum bu, bu ne demek ya" gibi mırıltılar çıkıyor. ama öyle bir şey ki shakespeare in okunuşunu bilmiyor kimse. ingilizce hocası şok olmuş. "cevap verin, bu ne falan" diye bağırıyor. kızın teki kalktı,

-öğretmenim şekerpare mi? dedi.

hoca tebeşiri yere düşürdü yemin ederim. ama şöyle bir durum var, daha vahim, hiç kimse gülmedi ya. hepimiz evet olabilir diye düşündük herhalde. yahu sanki ingiliz dili okuduk. şekspir in yazılışını nereden bilelim. zaten güzel eğitim sistemimiz, her sene başında 2 ay istiklal marşını irdele irdele, başka şair okuma. ömer seyfettin hikayelerinin "bu hikayede ne anlatılmaya çalışmıştır" sorularını cevapla, sonra da kalk orta okul çocuğu şekspirin yazılışını bilmiyor diye şaşır.
"bir yahudi ile el sıkıştıktan sonra, parmaklarınızı saymayı unutmayın, birkaçı eksilmiş olabilir!”
sone 110:

ah, doğrudur kendimi sağa sola attığım,
vazgeçmediğim ele güne soytarılıktan,
canevimi yıktığım, sevdiğimi sattığım,
eskileri kırdığım yeni uçarılıktan.
gerçeğe göz ucuyla yan baktığım da doğru,
ama gönlüme yeni gençlik verdi bu suçlar;
değersiz tutkuların ortaya attığı şu:
her sevginin üstünde, sana olan aşkım var.
hepsi yapıldı, bitti; bu aşk sonsuz sürecek;
artık iştahlarıma yenilecek değilim,
eski dostu sınamam yeniyi deneyerek;
aşk tanrısını buldum: onun oldu benliğim.

bağrına bas, cennete buyur et beni sen de
ve yaşat o tertemiz, en sevecen göğsünde.

william shakespeare

kelimelere yüklediği anlamlar bir başka derindir yüreğimde.