bugün

can korkusu insana neler yaptırmıyor. ingiliz gemisine bindi ama ingilizler bizim ''cihan padişahı''nı istemedikleri için maltaya bıraktılar. bir süre maltada yaşadı sonra hicaza gitti. ingilizler yüzünden burada da kalamadı sonra italyaya gitti. italyada öldü mezarı şama taşındı. yani ülkeden ''kaçtıktan'' sonra sürgün hayatı yaşadı. işte gemisini terkeden kaptanın hakettiği bir dram. acımıyorum.
(bkz: iş arıyordu)
Boğaz gezintisi. La azıcık tarih okuyun azıcık strateji nedir diye kafa yorun la. Kafa sadece saç değil beyin de taşımalı.
Kendine vurdurarak yurt dışına kaçıyordu. Böyle din adamlarının bu kadar korkak olması aslında her şeyin sözde olduğunu gösterir. Halife dediğin her şeyiyle kendine saygı durduran dik duran cesur adam olur. Bunlar artık sonlara doğru sapıttı sonra yok oldular.
KENDISI ALMAN TORIPODUSYLA KACAN GENEL KURMAY BASKANINI ARAMAKTADIR.
Tabi kide deniz havası almaya çıkmıştı.
Trolluk yapmak yerine az okusan keşke.
Tabi kide deniz havası almak için binmişti.
(bkz: sanki oradaymış gibi başlık açmak) .
ingiliz gemisinden başka binse şaşardım. ha bi de amerikanınkine.
Bu soruyu soran ve bu soruya vahdettin'in serefsizliği ve vatan hainliği vurgulamalarıyla cevap entryleri yazanlara tek bir sorum var, bu adam için sarayın altınlarını felan çaldı, şunu yaptı bunu yaptı, kaçtı felan diyenler, eğer o dediklerinizi yapmış olsaydı sefalet içinde mi ölürdü.
ondan önce ingiliz muhipleri cemiyetine neden imzası vardı neden üyeydi onu sormak gerek...

Burada insan müsveddesi bazı şakirt troller g.tlerinden tarih uyduradursunlar.

O belgeyi de Mustafa Kemal imzalatmıştır şimdi değil mi?

Yalanın en pisliği en çirkefi bunlarda..
bu sorulara şöyle de iddalar vardır:

http://www.haber7.com/kul...ahdettin-ve-aci-gercekler-------------

http://belgelerlegercekta...om/tag/vahdettin-hain-mi/

https://www.youtube.com/watch?v=qPLvjnvuwds

------------

Sultan Vahdeddin'in, resmi tarihin/ideolojinin gadrine uğradığı, 'günah keçisi' seçildiği ve nihayet 'kurban' edildiği kanaatini artık bizim gibi birçok tarihçi, araştırmacı ve yazar paylaşıyor.

Peki, Türkiye'de yıllardır kısır tartışmalara konu edilen "Vahdeddin'in hainliği" muammasının hakikati nedir?

Kaçtı mı, kovuldu mu?

1 Kasım 1922'de saltanata son verilmesi, Vahdettin açısından büyük felaketlerin habercisiydi. Vahdettin, saadetten dengesini kaybedecek kadar zatına tesir eden büyük zaferden sonra beklemediği bir anda "hain" yaftasını yemesi karşısında şok oldu, derin bir kaygı ve tedirginliğe düştü.

Saltanat propagandası yaptığı iddiasıyla gazeteci Ali Kemal'in linç edilmesi ve aynısının Vahdettin'e de yapılacağının ilan edilmesi huzurunu büsbütün kaçırdı.

Büyük Zafer'in ardından istanbul'da başlayan şenlikler sırasında, kalabalık bir grubun Yıldız Sarayı'na gelerek "Kahrolsun Vahdettin!" diye bağırması Son Padişah'ın tansiyonunu iyice yükseltti.

VAHDETTiN BESMELE iLE TAŞLANSIN

Hele de 30 Ekim'de, Meclis kürsüsünden Diyarbakır Mebusu Hacı Şükrü'nün sarf ettiği şu sözler padişahı hepten kahretti: "Şeytandan, Lloyd George'dan daha şen'î (fena) alçak olan Vahdettin'in besmele ile taşlanmasını teklif ederim."

Aynı gün istanbul mebusu Neşet Bey'in, "Derhal bir istiklâl Mahkemesi'nin kurulmasıyla istanbul'da kendilerine hükümet adı veren şahıslar hakkında ceza tayinini teklif ederim." demesi..

Mustafa Kemal'in saltanatın kaldırılması vesilesiyle mecliste yaptığı konuşmada Vahdettin hakkında mebusların "Allah Kahretsin! Taçlı Hain!" nidalarıyla bağrışmaları, Sultan'ın kulaklarını çınlattı.

Hâsılı Vahdettin, cereyan eden hadiselerin ağır psikolojik ve ruhî baskısıyla hayatının tehlikeye girdiğine inanmaya başladı. San Remo'da da dediği gibi kendisinin muhakeme ve idam ettirileceğine dair bir korkuya kapıldı. Ülkeden ayrılmasında başına bir felaket geleceği yönünde çevresindekilerin menfi telkinlerinin de rolü büyük oldu.

ÖZEL DOKTORU KANDIRDIĞINI iTiTRAF ETTi

Vahdettin'in yeğeni Mediha Sultan'ın torunu Fethi Sami'nin anlattığına göre Vahdettin'in özel doktoru Dr. Reşat Paşa'nın, San Remo'da son nefesini verirken Vahdettin'e söylediği şu sözler bunu ispatlıyor:

"Beni affediniz Efendimiz! Ben sizi kandırdım, kendi vatanınızdan çıkartıp buralara getirdim. Anadolu'dan teminat almıştım; sizlerin ve hepimizin bir süre sonra geri çağrılacağına...

Bu nedenle parçalayacaklar, öldürecekler diye size yalan söyledim. Sizi ve ailenizi vatan haini olarak asacaklar diye korkutarak, tesir ederek ayrılma kararını vermenizi sağladım. ingiliz makamları da beni kandırdılar, kullandılar."

KOVMAYA KORKTULAR AMA TEHDiTLE KENDi KAÇMAYA ZORLADILAR

Mustafa Kemal'in beklentisi de Sultan Vahdettin'in vatandan ayrılması gerektiği istikametindeydi. Ankara'yı temsilen 29 Ekim'de saraya giden (daha doğrusu baskın yapan) Refet Paşa, sultanı istanbul'dan ayrılması için ikna etmeye çalıştı. Bu gidişin geçici olacağını, ortalık yatışınca tekrar dönebileceğini söyledi.

Mustafa Kemal, şartların Vahdettin'i zorladığını tahmin ediyor ve hatta Refet Paşa'ya "kaçmak isterse mani olunmamasını" emrediyordu.

Refet Paşa'nın bu doğrultudaki sözleri şöyle: "Padişahı ingilizler kaçırırsa, Türk Milleti hiçbir gün Vahdettin'in bu hareketini affetmeyecektir. Biz tutar ve yakalarsak, bu sefer millet bizi affetmeyecektir. Halk zamanla onu mağdur görecek ve bizi kabahatli sayacaktır. Bırakalım gitsin, işimizi kolaylaştırıyor! Kaçan bir hükümdarı halk hiçbir zaman affetmeyecektir."

VAHDETTiN'iN AYRILIŞI iÇiN HARRiNGTON'A TEŞEKKÜR ETTiLER

Atatürk'ün yakın arkadaşı Kılıç Ali'nin hatıratında temas ettiğine göre "Firar hazırlığı Ankara'ca malumdu." istanbul'daki ingiliz görevli Ryan, ileriki yıllarda yayınladığı hatıratında bu bilgileri doğrular: "Benim o sıradaki hissiyatım ise Kemalistlerin Sultan'ın gidişinden haberdar olmamalarının imkânsızlığıydı."

Vahdettin vatanı terk ettiğinde de Refet Paşa hadiseyi anında telgrafla Ankara'ya muştuladı. Refet Paşa'ya gayet soğukkanlı bir tavırla, "Generale (Harrington) bizi büyük bir yükten kurtarmış oldukları için hemen teşekkür edeyim!" dedi.

TERK ETMEZSE ÖLÜMLE TEHDiT EDiLDi

"Son Osmanlı Vahdeddin" kitabımda konuyla ilgili vardığım hüküm şu: Vatanı isteyerek terk etmedi, terk etmek zorunda bırakıldı. iç savaş çıkmaması, devletinin ve hanedanın onur ve itibarını korumak için mecburen "hicret" etti. Üzerinde oluşturulan ağır baskılar, zorlamalar, tehditler neticesinde çok sevdiği vatanını terk etmeye mecbur kaldı.

iŞGAL KUVVETLERi KOMUTANI HARRiNGTON ANKARA'YLA iŞBiRLiĞi YAPTI

Bu hususta Ankara Hükümeti, Refet Paşa, hatta Vahdeddin ile değil Ankara ile işbirliği yapan ingilizler, istanbul'daki işgal Kuvvetleri Komutanı Harington büyük rol oynadı.

Refet Paşa'nın takındığı sert tavır, onu ölümle tehdit etmeye varan tazyiklerinin etkisi büyük. Paşa, Vahdeddin'den, istanbul Hükümeti'ne son vermesini ve Ankara Hükümeti'ni tanımasını talep etmedi, resmen dayattı. Daha ileri giderek istanbul'dan ayrılması gerektiğini dikte etti. Aksi bir tutum sergileyecek olursa "ölümle tehdit etti".

Dolayısıyla, ne Ankara ne de Refet Paşa, Padişah'ın yurttan ayrılmasını engellemek için herhangi bir tedbire başvurmayı gereksiz gördü. Netice itibariyle Padişah'ın yurdu terk etmesine göz yumuldu, zemin hazırlanıp el altından tazyik ve teşvik edildi.

-------------

edit: imla.
hazineden en küçük bir parçayı dahi almadığı için sefalet içinde ölen bir padişahın naaşına el konulduğunu bilmeyenler burada ağır ithamlarda bulunuyorlar.
ithamda bulunmak isteyen istediğini söyleyebilir herhangi bir problem teşkil etmez ancak buna bir dayanak veya bu yoruma ulaştıracak bazı kaynaklar göstermedikten sonra iki cümle ile hakaret etmek tarihi bilmek ya da yorumlamak değildir. diğer her şeyi bildikleri gibi bunu da kendilerininde bildiği için sadece bir hatırlatma amacıyla yazmak istedim.
Ulan cahilsiniz, cahil kalacaksınız.
kaybeden taraftaydı ve tarihi kazananlar yazdı. ihanet kısmı kenarda dursun. var yok bilemeyeceğiz. belki de belgeler sonradan yazıldı. tek emin olduğumuz kaybeden tarafta olduğu ve ingilizlerin elinde oyuncak olduğu. ve gitti. gittiği gün milletin gözünde bitti. tarihi ise kazanan yazdı.
düşündüren sorudur.
ingilizlerin ayağı kirlenmesin diye güverteyi paspaslıyordu.
çocukları ingilizlere göbek atarken mutfakta mis gibi çiküfte yuğuruyordu.
arsenal - liverpool maçını izlemeye gitmiştir. çünkü premier lig osmanlı'da çok pahalıydı.
Polemik yaratmak istemem ama hitler dusmanin eline dusecegine intihar etti.
oradan irlanda'ya gecip irlanda'nin bagimsizligi icin canini ortaya koyacakti.
ENVER PASAYI KISKANMISTIR,
MALUMUNUZ ODA ALMAN TORPIDOSUYLA KACMISIR.
EDIT: MALUMUNUZ ENVER PASADA GENELKURMAY BASKANIYDI.
(bkz: cihan padişahı)

Hangi cihan amk? Başkenti bile işgal edilmiş cihan padişahı mı olur?
(bkz: at yalanı sikeyim inananı)