bugün

hayıtın en acı yanıdır bilader. hem vallahi hem billahi. dj koy ordan bi orhan baba, hancı şarap getir, dertlendim.

malum serdar ortacı bile yoran bu hayat bizim ebemizi sikertiyo çoğu zaman. tecavüzüne ugruyoruz ve zevk almayıda beceremiyoruz. belki de ben malım, zevk alamıyorum falan neyse.

şincik geçmişe dönüp bir bakıyorum hayatım makara gırgır şeklinde geçmiş ama anılarımı canlandırmak istediğimde aklıma üç beş tane güzel anım gelir hep, en çok önemsediğiniz seks anılarınız bile aklınızdan çıkar unuttuğunuz ayrıntıları olur. ama gel gör ki akılda kalan anılarım nerde üzüldüysem, bozulduysa, kırıldıysam o anlardan anılar. öyle bir zamk olmuş ki beynime talihsiz anılar, unutmayı bir türlü beceremem. unutmak istedikçe o olayın üstüne üstüne gelir hayat. en basitiden bisal bisikletten düşüp karpuzdan pekmezi akıtmışsınızdır hastanye akraba ziyaretine gidersiniz yanında yatan hasta bisikletten düştüğüm yaşlarımda olan eleman, kafası sargılı yatıyor. o an hayattan öyle bir sıkılırsınız ki. diyecek söz bulamazsınız. aklınızın bi köşesinde kazınır yine o an. bisiklet gördüğünüzde de aklınıza gelir, sargı bezide.

anlamam arkadaş. hayatın yarısı uyuyarak kalan yarısı tuvalette banyoda işte geçiyor. zevk almak, yaşamak için çok az zamanımız var. en azından bu zamanların iyi olanlarını hatırlamak istemek de mi yanlış? aklımızda kalan neden kötü anılar. sanki hayat çok zevkliymiş gibi. dağınık bi entry oldu farkettim ama depresifim be sözlük.

tanım: hayat enerjinizi anlık da olsa elinizden alan boktan durum. en olmadık zamanda yaşadığınız kötü anı aklına gelir, hayattan soğursunuz.

bide bunun aksi durum vardır ki onu başka başlıkta inceliycen en efendi oluncak durumda gülme krizine girmek.
zamanında unutamadığı şeye uzun süre unutamayacak kadar bağlanmak eylemidir.

en keskin yol, unutulmayanın eksilerini akla getirmektir. yaptığı yanlışları düşünüp hakedip haketmediğini tartarsa insan, gayet de güzel soğuyabilir. hayatta karşılaşılan ufak bir şey, güzel günlerden anıları hatırlatabilir. zaten o anılar sonradan hatırlanmaması için yaşanmamıştır. önemli olan kişinin o anı hatırladığında yüzünde tebessüm olmaması, kalbinin çarpmamasıdır. 'nasibimizi aldık' tavrıyla hatırladıklarına yaklaşmasıdır.

en sayko yol, başka biriyle olarak unutmaya çalışmaktır. başta kolay gelecektir, yeni şeyler yaşarım unuturum der bu hatıralardan kurtulamayan organizma. ancak bilmez ki başka birinin duygularını alet ettiği geçmişi ona daha da üzüntü verecektir. an itibariyle alçalacak, bunu hissettiğinde hayatına yeni aldığı kişiyi çok saçma bi sebepten terkedecek, geçmiş ona daha ağır yüklenecektir.

unutmayı deneyen herkesin varacağı tek sonuç, hatırlayacak yeni şeylere ulaşması olacaktır. anneni kaybedersin, babanı, kardeşini. bir daha kimse annen, baban, kardeşin olamaz. ama senin hakettiğin unutmak istediklerin ve sürekli acı çektiğin hatıralar yerine, hatırlamaktan mutluluk duyduğun anılarsa, bunu sana yaşatacak bir kişi elbette çıkar. *

bir kişinin hayallerindeki insan asla hayal kırıklığı yaratmaz, diye yazılası durumdur. *

edit: konu sonsuz tarzda ele alındığından ben gönül meselesinden girdim.
biri sorduğunda, mesela,
-yaa xxx vardı, noldu ona?
+ayrıldık biz.
-aaa ne zaman?
+sessizlik)(içinden hesap yapmalar) 4 ay olmak üzere.
_hadi yaa, pardon.
+ay boşver unuttum bile.
- :S &/%+%+%^%^/%(+'^&/()(/

şimdi yaşamımızın diğer safhalarındaki "efeninm, birşeyi istemek, yapmanın yarısıdır" sempatizanlığı unutma olayında pek işlemez. bu örneğimizde görüldüğü gibi, unutmak istemek; unutmanın yarısı olmayı bırakın bir milyonda biri bile olamaz. çünkü unutmak diye birşey yok. yok. olamaz da. insan organizması unutmaya değil, olayları sürekli kendine hatırlatıp, iç acıtmaya programlıdır. ne acıdır ki, bünye unutamadığının da farkındadır. o farkındalığın da farkında değilmiş gibi davranır. daha da yeşilçamsı, acıklı bir hal alır. hay ben böle bünyenin. aaa sanırım ağlayacağım.
sonuç: unutmak isteyip de unutamayanın ben ta...
karşısındakini farklı biri olarak görmeyi bırakıp sıradan bir kişi olarak görmeyi başaran unutabilir.