bugün

muhtıra yukarıdan aşağıya veya eşit güç dengeleri arasında verilen uyarı mesajı anlamını taşır. zira bir yaptırım gücü olmalıdır veren tarafından.

felsefi ve siyasi yazarların muhtırası bu bağlamda yerinde bir uyarı olmamaktadır. zira kale alınmayacağı aşikardır.

(bkz: sen hiç balinaları düşündün mü?)
"sözlük formu hayatın ufak bir simulasyonu niteliğini taşır" görüşündeki zihniyetin, aslında fazla da mantıksız gözükmeyen uzun bir uyarı yazısı ve bilumum imzasıdır.

ancak ve ancak dilerdim ki bu tür yazılar ve düşünsel dışavurumlar, sanat, toplum, sosyoloji, psikoloji vesaire içerikli başlıklarda da görüksün. onların kafası kel kalmasın.
yazarların çoğunun okumaya bile üşendiği, başlığına bakarak "ben de iki zırvalayayım bu konu hakkında" tutumunda oldukları, altında imzası bulunan yazarları yok sayma eğiliminde oldukları görünen, yeter artık bir şeyler düzelsin isyanının kaleme alınmasıdır.
imzası bulunan yazarlardan pek çoğu moderasyon ya da diğer yazarlarla problem yaşamamıştır eminim. ama bana dokunmayan yılan bin yaşasın düşüncesiyle davranmak istememişlerdir belli ki. kendilerinin bir sorunu olmaması, bundan sonra da olmayacağının garantisi değildir. ne zaman benim başıma gelecek diye düşünmek yerine, fikirlerimizi başkalarıyla paylaştığımız bu platformun saygı çerçevesinde varlığını sürdürdüğü güvenini yaşamak istemekteyiz.
"ilk yazıyı" sözlüğün geçmişini fazla bilmemem ve sözlükte de fazla vakit geçirmemem sebebi ile iyi anlayabilmek için iki-üç defa okudum.

bir takım problemlerin varlığını görünce üzüldüm. olmasa daha güzel olur. lakin çözüm kısmına gelince katılmadığımı söylemek mecburiyetinde hissettim kendimi.

burası çok sayıda katılımcının birlikte yaşadığı bir sosyal ortam. böyle bir yerde yönetim kadrosunun değişmesi, mevcut sorunları çözebilir ancak muhakkak yeni sorunlar üretecektir. ayrıca yönetim kadrosunu tanımıyorum, problemlerin varlığını başta söylediğim sebeplerden ötürü kesin olarak bilemiyorum vs.

şu temsil meselesi çok ilgimi çekti. renk, ırk, inanç tasnifine göre temsil konusu biraz fazla iddialı olmuş gibi geldi bana. benim sözlükte yönetimden beklediğim şey, kimliğimi temsil etmesi değil, sözlük kurallarını objektif olarak uygulamasıdır.

kimlik ve kimliğin temsili meselesi bence gereksiz ve zararlı olur. o temsil mekanizmasını işletmeye başladığınız zaman burada hepsi bir birey olan yazarları sağcılar, solcular, islamcılar, komünistler olarak gruplandırmış olursunuz ki sözlüğe faydasından çok zararı dokunur.

bırakın farklı kimliklerden insanlar, aynı kurallara uyarak ve birey olarak kendilerini ifade yoluyla bu ortamı paylaşsınlar.

şahsım adına beni temsil etme yetkisini kusura bakmayın ama kimseye veremem. hele bunu bir sözlükte asla yapmam.

umarım samimi fikirlerim, "boşa kürek çekmeyin" anlamında dalgacı bir üslup olarak değerlendirilmez. ben sadece şerh düşmek istedim.

bununla beraber, sözlüğün ve yazarların problemlerinin ciddiye alınarak çözüm istenmesi, hataların gayet medeni ve tutarlı izahlarının yapılarak belirtilmesi, bunu yaparken şahsi sorunların değil de çoğunluğun problemlerinin ortaya konulması ve tasnif edilmesi takdire şayandır ve sözlük yönetiminin önerilen çözümleri beğenmese bile sayılan problemleri gidermek için özgün çözümler üretmesi gerekmektedir.
pkkya ve sempatizanlarına "özgürlük", "saygı" kisvesi altında göz yumduğundan dolayı karşı olduğum manifestodur
haddinden uzun bir muhtıradır. hazırlanırken benim gibi cahil zar zor okuyan sözlük yazarları düşünülmemiştir. ayrıca bu kadar yazarın kafa kafaya verip çıkartabileceği bir metin olmadığından bir kişi tarafından yazılan diğerleri tarafından da ben bilmem beyim bilir mantığı ile kabul edilen muhtıradır. ayrıca muhtırayı veren yazarlar arasında çok iyi yazarlar olsa da kendilerini adlandırdıkları felsefi siyasi yazarlar ne kadar itici ne kadar antipatik bir söylemdir. kısa zamanda cem uzanın image maker ları ile anlaşmalarını ve sözlüğe reklam vermelerini temenni ediyorum.
altına imza atanların, bahsi geçen istemlerin ne kadarını özümseyip özümseyemediği, ya da özümseyip özümseyemeyeceği merak konusu olandır. zira başlığın seyri içinde "bunlara tamam ama şu da olsun bu da yazsın" gibisinden entrylenmelerde olay biraz garip bir hal alıyor. zaten burası da garip bir ülke.
(bkz: anket lan bu)
beni içine almamış muhtıradır ayrıca. yani imzamı. yalnız, merkeziyetçi bir yalaka olarak kendimi gösterebilirim. artı bu şekil heyecanlı oyunlara da gerek yok bence. anket yapılsın bunun gibi falan eğlenelim işte. *
ben de butonuna basarak katılmak istediğim zirvedir.
net bir sonuç alabileceğine inanmasamda desteklediğim yazı şeysidir.
sözlük iç dinamiklerinin ikazı
bundan sonraki aşaması merak edilen muhtıra .
balans ayarı nasıl yapılır.
hak mahrumiyeti nasıl olacak.
filistin askısı size ne ifade eder.
ayar vere vere yazarların nereleri büyür.
tamamen, sözlüğün teknik olarak hızlanması adına bir çalışma olarak algılayıp, çok fazla işimin arasında, okumadan imza verdiğim muhtıradır. katıldığım noktalar vardır ama hala tam olarak inceleyememişimdir.
genel görünüş açısından hoş olan ve kendi içinde çelişkiler barındıran muhtıra. altına imzamı atmak isterim lakin atmayacağım.

bir kere orada yazılan ve kulağa hoş gelen şeylerden moderasyonun haberi olmayacağını zannetmiyorum ve biraz haksızlık edildiğini düşünüyorum. bu yazılanların moderasyona istek olarak herkes tarafından tek tek gönderilmesini tercih ederdim her ne kadar mümkünsüz olsa da. bu şekilde var olan sisteme bir başkaldırı gibi gözükmektedir. (bkz: buradan)

onun haricinde buranın demokratik bir ortam olarak yönetilmekte olduğunu söyleyebilirim en azından ben öyle düşünüyorum. ve şunu söyleyebilirim ki hiçbir demokratik yönetim yüzde yüz demokratik değildir. gelişmek için zamana ihtiyaç duyar, eleştirilere ihtiyaç duyar, ayarlanmaya ihtiyaç duyar ama bunun yolu yine demoratik olmalıdır. sözlüğün sistemi de buna benzemektedir. bana mükemmel işleyen bir sözlük gösterebilir misiniz? ekşi de dahil hayır.

demek istediğim herkes kafasında bir muhtıra oluşturup yayınlarsa bunun önüne kim geçecektir*. evet belirtmek istediklerimiz olabilir fakat bunun yolunun bu olmadığını düşünüyorum.

ayrıca altına imzamı atınca burada yazılanların hepsini benimsemiş mi olacağım, yazılanların hepsine uyacak mıyım? hayır öyle zannediyorum ki yapamayacağım. biliyorum ki altına imza atan diğer arkadaşlar da yapamayacaklar dikkat edin yapmayacaklar demiyorum. e o zaman bana sormazlar mı madem imzalıyorsun da neden uymuyorsun diye. o zaman durum bu ne perhiz bu ne lahana turşusu olmaz mı?

evet altına imzamı atmak isterim lakin atmayacağım. ama yukarıda yazılanların altına imzamı da atıyorum mührümü de basıyorum..
ceylon tea..
kimilerinin destekleyeceği kimilerinin desteklemediği bir kampanya...ha muhtıra yazılmış ama lafın gelişi. istense başlık silinir, o imz sÂhiplerinin hepsi de çaylak olur çok mu zor...

kişisel görüşüm ise asl böyle bir grupta olmamaktır. imzâ atanlara baktım da aralarında bana küfreden birisi de var ayar vermeye çalışıp haddini bilen de...kısacası güvenmiyorum. güvenmem de...

yazımın geri kalanında siz olarak belirttiklerim, sözlüğün düşünme sıkıntısı yaşayan genelde yeşil kullanıcılarınıdır. üstüne alınmak isteyen alınsın. çok da tın...

ahmet necdet sezer için "en azından apo'ya sayın dememiştir" şeklinde girdiğim entry'nin 3 kez eksilendiği bir sözlüktür burası. ha oy zikimde bile değil, milletvekili mi olcam lan sanki. ama insan şaşırıyor. bu ve bunun gibi yazıların eksilenme sebebi sÂdece ideoloji şovu ve çekememektir. yanlış bir şey yoktu bu yazıda. sÂdece sen kör gibi rte'cisin ve yarana dokunuyor ülkenin cumhurbaşkanı...

yalan mıyım lan...

"sen de yapmıyon mu yapraaam" diyen yeşiller için; ata'ma, ilkelerine, devrimlerine -üstü kapalı şekilde ettiğiniz- sataşmaları size yedirirler. adınız sanınız buradan anlaşılmıyor diye yüzsüz gibi hedef belirleyip saldırma yeri değildir burası...

moderasyon...en gereksiz sözlük klonlarında bile 10 tÂne mod bulunurken uludağ da neden 5? bilmediğimiz bir format maddesi midir bu? bu kadar adam arasında mod olmaya lÂyık birisi mi yok? ahahahhaha ne var be mod olmakta, çok mu zor, gidin allaaasen...
işin kötü yanı tüm modlar da ilgili değil ki. günde 2000 başlık açılıyor maşallah...ama bakıyorum 1 mod debeleniyor garibim...e yazık değil mi yaa?

konuyu toparlarsak keşke uludağ sözlük kaynaşmış saygılı insanların sözünün geçtiği bir yer olsaydı...ama değil...pkk sempatizanı, şeriat yanlısı, vatan haini insanlar olduğu sürece bu mümkün değil...

o imz atanlar arasında gözüme çarpan 3 5 kişi asla bu sözü tutamaz. ne mal oldukları çok açık. rte tadında "değiştim geliştim" laflarını çoğunlukla açlar yer. körler yer.

kısacası size güvenmiyorum, yemezler...güzel düşünce ama eldeki malzemede çürükler var...

gene de seviyorum sözlüğümü...gül ve diken.

haberdar edilmediğim halde ismimi gördüğüm yazı.
ilginçmiş...
ben imzalar mıydım bilemedim ama vekilimin belki imzalayabileceği bildiri, muhtıra, öneri artık her ne ise. bi ona sorayım. vekilime yani. ama önce bulmam gerek. bilseydim buradaki yazarların vekilleri oldğunu edinirdik bir tane.

şaka bir yana nasıl bir insan bir insanın fikir vekili olabilir? bir başkasının adına fikre imza atar? şöyle mi olmuştur acaba. okudum evet falanca da bunun altına imza koyar yaz sen onu da. bu bir organizasyon yapıp tamam filanca da gelir demekten başka bişey zira.

bilmem "komiğime gitti"

aklım almadı bu işi.

edit: tuhaf gelen böyle bir bildiri yazılması değil sözlükteki vekillik müessesesidir. yoksa kankilik mi demeli. yoksa bir takım yazarlar sözlüğün gidişatı veya iyiliği adına böyle bir çaba göstermiş olabilirler, katılırsınız katılmazsınız o ayrı.
(bkz: toplumlar hak ettikleri sekilde yonetilir)
muhtemelen terbiyesiz ve ortamı geren bir entry başlangıcı...

ilintili olarak bir ek: 12 eylül 1980 mahsulü türkiye cumhuriyeti yasalarına uyum sağlanmalı ve sözlükte özgürlük, anti-militarizm ayağına bölücülük yapan bünyelere haddi bildirilmelidir.

mezkûr metin muğlak bir alana işaret ediyor.

felsefi,
siyasi,
köken,
din,
emekçi,
işçi,
diğer yazarın yazı kalitesini kendi öznel algıları ile hakir görmek gafleti,
insan onuru,
kişisel hırslar,
bu ülkenin ekmeğini yiyen, suyunu içen ve her fırsatta dedelerimizin köken belirtmeden inşasında canları ile bir tuğla koyduklarını belirttiğimiz vatanın üzerinde geçerli olan kanunlar,
anayasal süreç içerisinde kendisine yer bulmuş bir düşünce,
birçok kesimce rüştünü ispat etmiş kişilerin kalemleriyle yazdıkları entryler,
karşıt görüşlerle saygı ve hoş görü çerçevesi,
bir aydınlanma ve bilinçlenme zemini,

bu entry ardından gelen kayıpları ihmal edebiliriz.

şimdi ben üç hilale sığınıp demokrasi adına böyle bir imza çakacaksam varın gidin derim!

(#2040845)
hiçbir şekilde tehdit öğeleri içermeyen bir bildiridir. orada yazan kurallar ve altında olan imzalara bakarsak, imzası olan kişiler bile o kuralları zamanında ihlal etmişlerdir(buna ben de dahilim). bu bildirideki amaç: sözlüğü daha iyi yerlere taşımak, hep birlikte dahay keyifli vakit geçirmektir. "nerede çokluk orada bokluk" tezini bir nebze de olsa azaltmak içindir.

burada birçok kişi var. birçok görüş var. ve bu kadar farklı etnik yapıyı bir arada tutmak kolay bir iş değildir. bu bildiride körü körüne moderasyonu suçlama yoktur. moderasyondan beklenen, istenen şey tarafsız olmalarıdır. sorunlarla daha bir yakından ilgilenmeleridir. asla buradaki yazarlara yüksekten bakmamalıdırlar. çünkü öyle bir durum olduğunda yönetim ve yazarlar arasında büyük bir uçurum olur. bu da gerçekten sözlüğün kötülüğüne olur.

burda verilen şey sözlüğümüz içindir. kalkar biri der ki:

-kardeşim madem memnun değilsiniz, s.ktirin gidin o zaman

be hey cahil! zaten gitmeye niyetimiz olsa neden böyle bir şey yayınlansın ki? neden altına imzamı atayım ki? burada daha güzel günler geçirebilmek için yayınlandı bu yazı.
altında imzası olan yazarlar haricindeki yazarların muhtıra(?)da yer alan "istek/öneri, kural"ları bilmedigini düşünen kişilerce yazılmış olma ihtimali olan muhtıra gibi geldi bana. zira yazılanların hiç biri de anormal olan şeyler gibi gözükmedi bana, yani sözlükte yazar olan birinin zaten farkında olması gereken şeyler gibi geldi yazanlar.

tabi ki bu, muhtıranın yazılmaması gerektigi anlamına gelmez. ona bir şey dedigim yok, bunları belirtmekte bir zarar yok sonucta.

aslında felsefi ve siyasi olan ama ortamı kötü oldugu icin bu birikimini hiç kullanamayan.
içerisinde geçen;

--spoiler--
bir yazarı çaylak yapılması birçok haklarından feragat etmesine sebebiyet vermektedir. mesela çaylak olan yazara en azından modlarla iletişime geçebilmesi için üçüncü şahıslar olmaksızın en azından yönetim birimine yazması fevkalade iyi olacaktır. bu tip uygulamanın olması en azından sözlükte kıvılcımların yangın olmasını engelleyecektir
--spoiler--

ifÂdesi için sıkıntılı yazarların, msn listelerine iletisim@uludagsozluk.com adresini eklemelerinin uygun olacağı bir bildiriye sÂhip muhtıra(!).

yalnız eklemezler, hiç online falan olmazlarsa bana değil modlara gidin. şikÂyetlere ben bakmıyorum mâlumunuz...
kısmen katılınabilecek muhtıra... ama altına imzamı atmam o ayrı...

öyle görülüyor ki; 'lan burası sanal ortam, neden bu kadar ciddiye alınıyor' diyenler aslında çok ciddiye alıyorlarmış burayı... garipsedim...

kişi (yazar ve diğer tekil kişiler) kurum hakareti ve anayasa ile ilgili madde hoş...

ama düşünce özgürküğü vs. yemezler... tabi ki saygı olmak zorunda... ama göte de göt denmeli aynı zamanda... kişisel düşüncem, beğenirsen ekime beğenmezsen.... heh işte herkes bunu her yazısı için söyleyebilmeli...

ayrıca neden insanlar düşünceleri yüzünden yakıştırılan sıfatlara pöykürüyor anlamadım... bana da faşist diyorlardı, hatta yine diyorlar -ben faşist değilim- ama sallamıyorum... neden? yüzünü görmediğim bir insanın benim için ne düşündüğü önemli değil... çünkü ben onun için bir şey düşünmüyorum... neden bu kadar önemseniyor? ha hakaret mi var hakkında? mesaj atarsın, yaptırım vardır mutlaka, uygulatırsın... bu kadar basit... yok yani, bu bana bunu dediii diye ağlamanın anlamı ne? çocuk muyuz yahu?

evet apolitikleşen bir türk gençliği var... ve sanırım bu durumu klavye başından düzeltebileceğini düşünen arkadaşlarımız da mevcut aramızda... kolay gelsin cümleten...

ha bir de; çaylaklık konusuna değinmeden edemeyeceğim... sadece bir kişi çaylak olduğu için canım sıkıldı... ki kimsenin entrylerini takip etmeyen ben, o kişinin ilgi alanıyla ilgili bir başlık gördüğümde sadece o kişinin yazısını arardım... o kadar... bencilce belki böyle düşünmem ama diğer çaylaklıklar açıkçası pek umrumda değil...
yoksa o haksız yere çaylak yapıldı bu bana böyle söylemişti de ben öyle demiştim... nedir bu aklanma ve karalama çabası anlamadım... belki de yazar olduktan sonra çaylak olmadığım için böyle düşünüyorumdur... gerçeği çaylak olsam da pek sallayacağımı düşünmüyorum... bir sürü sözlük var, çaylaklığım geçene kadar gidip oralarda yazarım... tek yer burası mı? ne bağlıyor ki buraya insanları? ayın beşinde maaş mı yatırıyor?

dağınık oldu sanırım; saate verilsin...
ama toparlayalım...
en nihayetinde, bilgisayarın fişini çekince ekran kararıyor ve gerçek hayat başlıyor... ama birçok kişinin yerine bu gerçek hayatı yaşayanlar var sanırım, bu arkadaşlar da burayı dünyanın merkezi yapıyor... arada bir işlemciyi soğutmak, hava almak lazım...
(bkz: osuruk)
oncelikle muhtıra kelimesinin seçimi yanlıştır muhtıra, mutlak hakim güç veyahut denk kuvvetler tarafından verilir...
muhtıra doğası gereği zimni yada açık şekilde yaptırımını belirtmelidir.
hazırlanan yazı muhtıra değil manifesto, ortak bildiri, niyet mektubundan ote bir beyan değildir.
şekli eleştiriden daha önemlisi, içerik bakımından felsefi siyasi yazarlar ın * * bildirilerini hazırlanırken görüşü alınmayan yazarların hatta haberi bile olmayan yazarların adını izinsiz kullanarak zaten baştan verdikleri mesajı, çağrıyı bizzat kendileri sabote etmişlerdir.
bu bakımdan, altına imza atmanın otesinde ciddiyeti, ciddi şekilde tartışılması gereken beyandır.
dikkatimi çeken ikinci husus ise, daha düne kadar küfür, hakaret ve benzeri sebeblerle çaylak olanların yada çaylaklıktan hiç kurtulamayan birkaç yazarın bu metnin altına imza atmalarıdır.
bu traji-komik durumun yorumunu zaten sozlukte yeteri kadar zaman geçirmiş her yazar yapmıştır.
sahsımı uzaktan yakından bağlamayan (en azından beyanın altına imza atmış kişiler kadar bağlamayan diyelim ) muhtıradır.
devletçilik oynamaca, siyasi otorite olmaca, çakma roman felsefesi yapmaca, ilkokul mezunu siyasetçisi nutuk atmaca, yasadışı örgüt manifestosu hazırlamacadır. * kısacası sözlükten bunalmış ve sözlüğü iliklerine kadar ciddiye almış yazarların muhtırası.
kasmayın kendinizi bu kadar, relax olun, salın kendinizi çayıra çimene yada kumsala.
(bkz: kuzum sizin i$iniz gucunuz yok mu)