bugün

günümüz tıp öğrencileri piçtir kızlara göre.çok çalısır eder zıçar hatta ammaaaaa öteki tarafı da yamandır vesselam.
veteriner hekim öğrencisinden daha saygı değer öğrencidir kazanacağı paralar neredeyse eşittir bu bölüm öğrencilerinin lakin zekidir tıpcılar akıllıdır kavrama yeteneği yüksektir yazar olmaz onlardan caylak olur.
tıp öğrencilerini anlamaya çalışmayınız,kabulleniniz.
(bkz: hipokrat)
bir müzik grubu kurulması halinde, grup isminin latince olacağını düşündüğüm yaklaşık 2 sene önce kendimi içlerine dahil ettiğim öğrenci grubudur
sıradan bir tıp öğrencisine yapılan şeyleri bir köpeğe yapmak için iki başpiskopos tarafından imzalanmış, üç nüshalı bir lisans gerekir. (j.b.s. haldane)
başka bir şey demeye gerek duymuyorum yeterince açıklamış...
(bkz: bir tıpçıyla aynı evde kalmak)
biiiiiiiiiiiiiir sürü zırva genellemeye maruz kalmış lakin hiçbiri de birbirinin aynı olmayan güruhtur. yani normal insan abi nedir bu genel özellik merakı. bilmiyorum belki öyledir sizin gördüğünüz de içerden gözlemliyorum böyle bişey göremedim. kısmet.
6 yıllık eğitimin ardından pratisyen hekim olacak öğrencidir. pratisyen hekim de her ilaçı yazamayan hekimdir. okulu bitirmek yetmez üstüne birde iyi bir branşta uzmanlık gerekir. bu nedenle ortalama 10 yıl ineklemesi gereken öğrencidir.
güle güle girdiği fakültede ağlaya ağlaya okula devam edip güle eğlene okuldan mezun olan. ya da hastaneden. ne bileyim lan sistemi bilmiyorum tam. bir tıpçımız var okuyan, onunla beraber yaşayarak öğreneceğiz.
1- tıp fakültesini kazanmak için günde 12 saat çalışan sayısal öğrencisi,
2- türkiye'de ilk 7 bine girip tıp fakültesini kazanan,
3- 6 yılda sınıfta kalmaksızın okulu bitiren,
4- günde 15 saat tus sınavına çalışan,
5- tus'u kazanıp herhangi bir dalda uzman olan insan,

para için yapmayacağı bi' bok yokmuş anladık.

aynı zamanda onlarca sene eğitim görüp hayatını feda edebilecek kadar da boş biriymiş.

elini öpen gözümden salaktan öte değildir.

ha kimse doktor olmasın insanlar ölsün mü?

ölsün, yaşayıp da ne yapıyor. düzen içinde kendine yer bulmak adına saçmalıyor tekrar.
en derin duyguların insanıdır. o derece derindir ki tibet'te saatlerce meditasyon yapan bilgeler bile bu insanlar kadar azimli ve çalışkan değillerdir. tıp öğrencisi asla okuldan tam olarak kopmaz, kopamaz. zihninin derinliklerinde her zaman o vardır sınav çok uzaklarda olsa bile. ki eğer sınav yakınsa günlerce bir masanın karşısında durmaksızın kağıt parçalarına bakmak, satır altı çizmek, not almak gibi eylemleri yapmayı kendisine yol edinmiştir. ve bilir ki bu yoldan şaşanlar cezalandırılacaktır. şaşmayanlarınsa ne olacağı belli değildir. işte burada inanç devreye girer. tıp öğrencisinin bu haline islam alimleri yer yer medikal tevekkül de der. bu yorucu ve uzun çalışmaların ardından girilen komitelerde elde edilecek başarı veya uğranılacak hüsran önemli değildir. çalışmak araç değil amaçtır tıp öğrencisi için. çalışmaya devam edilecek, devam edilecek, devam edilecektir. allah yardımcısı olsundur.
(#1081260) doktorluk kutsal bir meslektir kesinlikle ama kesinlikle.
insan tamircisidir, bir yerlerimiz arızalandığında yaptırmaya gittiğimiz çok okumuş insanlardır.
"sempatik sevgilime bütün sempatik plexusumun exitasyonu ile. sizi ilk defa tanıdığım anı düşünüyorum. "musculus gracilis" lerimiz ile yaptığımız o mamboda ben zevkten decubitis dorsalis haline gelmiştim. zavallı gözlerim o kalabalık pistte sizi görmek için orbitadan dışarı fırlıyor; pupillam acomodation yapabilmek için dilate oluyor, tekrar contraction'a uğruyordu. macula lutea sizin hayalinizi kavrar kavramaz nervus opticus ciasmada çaprazlaşmadan kısa yoldan fissura calcarina'ya götürüyor ve glia hücreleri hayalinizi kucaklıyor, kucaklıyordu.

hatırlar mısın balkonda semilunar mehtap ne şahaneydi. pupillam pupillanda hafif bir extantion ile substantia albakadar beyaz omzunun üzerindeydi. sense hafif cilveli tremorlarla bana yaklaşıyordun.

etrafta çıt yoktu. ikimizde aphasie halindeydik. nihayetnervus hypoglossusumun bütün kuvvetiyle dilimi kımıldattım ve alveollerimden gelen havayı rima glottiste nazikleştirerek şu iki kelimeyi söylemiştim:"sizi seviyorum".

o anda metilen mavisi renkli gözlerin nasıl ışıldamıştı. insan fovea centralisini ilk defa o zaman gördüm. yüzün aşkımın vazodilatasyonu ile kızarmış, başın küçük fonticulusu ile gelen fetus masumluğu ile öne flexione olmuştu. cauda equina halindeki saçlarının arasına kırmızı kurdela filum terminale gibi uzanıp duruyordu.

uzaktan gelen hafif müzik tympan zarlarımızı tatlı hazlarla ürpertiyordu. o anda sesleri niye yavaş duyduğumuzu sonra anlayabildim. zira n. acusticus'ta novaconi fazla kaçırmış, o bile mest olmuştu.

daha çok birbirimize yaklaşmıştık: sol elinle mesocardial bölgeyi palpe ederken apexinin tatlı vuruşlarını hissetmeye başladım. hiperventilation ile çıkardığın tatlı nefesindeki carbondioxid seni aminocardol almış kalp hastası gibi ferahlatmıştı.

pencerenizin altından geçerken sizi görmek hevesiyle başım yukarda sağa baka baka torticolis olmuştum.
o anlar geçeli aylar oldu fakat hala o günleri hatırladıkça hypoglisemik komaya girmiş hasta gibi terler kendimden geçerim.
sen benim küçük sevgilim:

aşkının antijenleri kanımda öyle septisemi yaptı ki onu hiçbir antikor nötralize edemez. ne önce geçirilmiş tatlı macera aşıları, ne de flört alerjisi testleri bana hiçbir immünlük vermiyor.

şimdi frontal sinüs gibi kapalı karanlık bir odamda o tatlı günleri fossa sacci lacrimalisten taşıp sulcus nasolacrimalisten inen küçük, tuzlu damlacıklarla yad ediyorum. "

şu mektubu yazmış kimse.. ahaha hayatımda böyle gülmemiştim.. mektup "bir tıpçının aşk mektubu" diye forumlarda sitelerde feysbuklarda bulunan bi mektup.. ben yazmadım bana yazılmadı.. baştan söliyim de kıskanıp eksilemeyin..
yurt ortamlarında sağda solda sürekli otlanan otlanmak zorunda kalan öğrenci kardeşlerimizdir. halleri öğrencilik yıllarında acınasıdır ama okul bittiğinde parayı hem kazanmasını bilen hemde harcamasını bilecek insanlardır.kutsal meslektir demiyeceğim çünkü her meslek kendi capında kutsal ve gereklidir.
ileride parayı kaldırması muhetmel kişilerdir.
(bkz: tıpçı)
biraz burnu havadadır. istisnalar var tabii.
ney kursunda hocanın tamamiyle formalite icabı müziğin tanımını yapmasıyla birlikte bu da olur mu hocam? şeklinde müziğe sayısız tanım getirip onaylatmaya çalışarak hocayı isyan noktasına getiren ezberci insan tipidir.
tanıdığım en geri zekalı insanın dahil olduğu güruh. **
okulu bitirdikten sonra parayı götürecek olan öğrencidir.
görüldüğü ilk anda kadavralar hakkında soru bombardımanına tutulan kişilerdir. ayrıca tanıdığım ilk tıp öğrencisi çok çalışan ama gayet kafa bir adam olduğu için bilinçaltımdaki yerleri çok da kötü değildir.
lanet olası okula geldiğim 4aydan beri uzerime yapışmış etikettir. 3gün sora sınavların var,sen çalışmıyorsan ve tıp öğrencisiysen hayat sana guzeldir. iğrenilesi kadavraları mıncıklamak da cabası.
aşırı derecede manyakça çalışanları olduğu halde, hayatını sürdürüp normal şekilde çalışıp aynı notları alan bünyeleri de içinde bulunduran güruh.
hayatlarını ders kitapları arasına atan, dünyadaki insan nüfusunun %99 unun bu kadar çalışmaya tahammül edemeyeceği şekilde ders çalışan ve sonucunda kendini bu %99 luk kesimin hayatını kurtarmaya adayacak olan kişidir.

insanların gözündeki "ah ulan parayı götürcen." bakış açısına rağmen aslında olaylar o kadar basit değildir. uyku düzenleri yoktur. her gün ders çalışmak zorundadırlar. her bilgiliyi bilmeleri gerekir. eğer siz puanı en yüksek üniversitenin en zor mühendislik bölümünü seçerseniz sınava son 1 ay kala çalışıp ya da ayrıntılara çalışmadan 15 gün çalışarak sınıfı geçebilirsiniz. ama tıp fakültesinde her cümle ayrıntıdır ve ayrıntı atlarsanız çalışacak hiç bir şeyiniz kalmaz. hayatının en güzel dönemlerinde bahar şenliği adı altındaki oluşuma katılacak zamanları bile yoktur.

fakülteyi kazanmak için çok çalışırlar, okulu bitirmek için daha çok çalışırlar, uzmanlık kazanmak için daha daha çok çalışırlar, doktorluk ünvanını aldıktan sonra tekrar fakülteyi kazanmak için çalıştıkları kadar çalışırlar ve ömür boyu böyle devam eder.

tüm aşamalardan sonra alanına göre ameliyat denilen gerçeğe gireceğinin farkındadır. bunun için tüm bilgiler kafasında olmalıdır. en ufak yanlışında kendi vicdan azabı yetmezmiş gibi bi de ölen kişinin yakınlarının size katil gözle bakma sorunu ortaya çıkar. ameliyattan önce stresten uyuyamaz, ameliyat kötü geçerse büyük ihtimal bir daha hiç bir zaman rahat uyuyamaz.

bunlar sadece özet olarak yaşanılan stresler. şu ana kadar zaten sıkmışımdır daha fazla sıkmamak için burada bırakıyorum. haa bunca şeye rağmen öğrenciliğin ilk ayında beyaz önlükle fotoğraf çekilip facebook a koymasını görgüsüzlük olarak gören bir kıskançlığınız varsa şu kadar söyliyim o fotoğrafı koymayı dünyada bu adamlar kadar hak eden başka kimse yoktur. o fotoğrafı koyar çünkü bi hemşireyle, sağlıkçıyla, kimyacıyla vs vs. kıyaslaması imkansız ve senin için bile değerli bir mesleği vardır. o fotoğrafı koyar çünkü 15 sene içinde saçlarının stresten döküleceğini, göz altlarının moraracağını, arkadaşlarıyla çıkıp eğlenme eylemini unutacağını bilir ve hatırlayacağı belki de en son mutlu, huzurlu anı o fotoğrafı olacaktır. çünkü o saatten sonra o kişi kendini başkasının mutluluğuna ve huzuruna adamış olmaktadır.