bugün

Hatalarınla pişmanlıklarınla gel
Düzeltiriz hepsini, birer birer
Kızgınlıklarınla, kırgınlıklarınla gel
Altından kalkarız beraber
Yalnız değil
Yenik değil
Çaresiz hiç değilsin
Mevlam gül diyerek iki göz vermiş,
Bilmem ağlasam mı, ağlamasam mı?
Dura dura bir sel oldum erenler,
Bilmem çağlasam mı, çağlamasam mı?

Yoksulun sırtından doyan doyana,
Bunu gören yürek nasıl dayana,
Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana,
Bilmem söylesem mi, söylemesem mi?

Mahzuni Şerif'im dindir acını,
Bazı acılardan al ilacını,
Pir Sultanlar gibi darağacını,
Bilmem boylasam mı, boylamasam mı...
Gökyüzünde, yeryüzünde,
Gün doğdu mu, her gün ilk gün.
Her gün aydınlıktır.
Yoksa ümit, her yer loş karanlıktır.
Yar gurbette can yürekte
Bir kafeste ne amansız
Sonsuz ayrılıktır geçmez zaman
Her gece hep aynıdır.
Fırtınada, ak ayazda
Sürgün her yerde hep yalnızdır.
Gül açsa da, kuş uçsa da
Görmez dargındır.
Her durakta, her uykuda
Sürgün her nefeste yalnızdır.
Her şafakta, her yudumda
Hasret sancıdır.
Yol alsa da, ses duysa da, dağ aşsa da
Her adım son, her an son adımdır.
Tek başına
Yalnızlık, bir yankıdır.
Acısın canım, zaten oradasın.
ananı niyolay ye ye.
Yoktur haberin yaktım yıktım
Naraların idanın benim bir para...
Beni köyümün yağmurlarında yıkasınlar...@)))...
Ağrı dağın eteğinde uçan güvercin olsam.
Sen de benim hatalarımdan birisin
Sen en buyuk gunahlarin bedelisin.
arkadaş kurbanı olmadım, kurban arkadaşlarımdı.
Yana yana söndüm, çelindi gönlüm yaşamadan öldüm.
Öncelerden kararlıydım büyüyecektim çocuk yaşta.
Hediye yaptım kendime ve postaladım yıllara.
içini açtım baktım, karşımdaydı Süveyda,
Görülmez bir kaza dostum, büyümüşüm galiba!
El ayak çekilince
Sohbetler tükenince
Dostlar eve gidince
Bu geceler işkence
Öper iki hece
ismi dudaklarım

La-fa-la-sol
La-fa-la-sol

Sokakları kamçılıyor
Rüzgarın sesi
Gözlerim yanıyor
Yağmur öncesi
Her vesile ellerim
Ellerini arıyor
Her yanımı sarıyor
O müthiş acıların

Beni anlamadın ya
Ben ona yanıyorum
Birkaç yaralı ruh, birkaç bira şişesi. Elimizde bunlar var, mutlu olmaya yetmez ki. Aşk.
Hepsine alışıyor insan ne fena.
Başlığı romantizmden biraz realizme kaydırayım. 2010 yılından geliyor :

Sanki doğar doğmaz ilk duyduğuna inanmış
Hemen ardından da kapıları kapatmış
Yeter ki şu aciz beden tam doysun
Zaten ruh ve akıl bataklığa saplanmış

Hem cahilsin hem de akıl verirsin
Sana maruz kalan nasıl delirmesin?
işe yarar bir şey olsa aklında
iblis oturabilir miydi şimdi sarayda?

Apışının arasıyla düşünen
Yaradanı yapma dese de yapar
Ölünce elbet herkese bir ev var
Ve bir kısmının manzarası ateştir.

(Kurban - yobaz)
hatırlayarak yaşamak boynumuzun borcu ama ölürdün unutmasan.
Allah belani versin.

Ne bence en güzeli.
Kırıldı kanadım, kalbim yaralı, gönlüm yaralı. En güzel yarınlarla sen açtın aramı...
güzelliğin on para etmez şu bendeki aşk olmasa
"mutluyum artık beynim yok."
--spoiler--
bu yıldızlı gökler ne zaman başladı dönmeye? kimse bilmez
--spoiler--

hayyam'a rubailer dolusu selam olsun.
Kanat takıp uçurur da bu düşler
Uyandırır en tatlı yerinde
Gün ortasında sabah seherinde
Hatırlanır yeniden..

(bkz: incesaz)
(bkz: sevdayla hesaplaşılmaz)
"Sorma, kim diye sorma..."

Ahmet akif - badeler.
Seni gorebildigim yer ruyalar artik
Deli diyorlar bana ah bu ayrilik.