bugün

mustafa kemal atatürk'ün aslında şimdiki birçok gerçeği anlatan sözü. arkasından ne mutlu türküm diyene demiştir.
türklüğün türk olmanın tek kelimede açıklaması istendiğinde yapılabilecek tanımdır. şöyle bir örnekle örneklendirilebilir bu durum. eğer bir insan ingilizse ben ingilizim dememelidir. i am english demelidir. çünkü türkçe söylediğinde o insan türk olmaktadır. *
"yes abicim türkçe eğitime benden de okey" zihniyetini benimsemeyen insan düşüncesi.

(bkz: panslavizm)
milli birliği, coğrafya gibi suni yahut ırk gibi ilkel bağlarla değil, tarih ve dil gibi sapasağlam, ayrışma bilmez bir harçla oluşturmayı savunan harikulade yaklaşım.
atatürk'ün en güzel sözlerinden birisidir. Bugünku atatürkçü geçinen, türkçeyi s*kip kendini entel bir bok sanan dallamaların okuyup adam olması gerekir.
turkish = türk
turkish = türkçe
türkçe = türk
**
anayasaya göre türk demek türkiye cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan kişi demek. atatürk'e göre türk demek türkçe demek.

peki ülkeye vatandaşlık bağı ile bağlı olup anadili türkçe olmayanlar ne olacak?

ya anayasa yanılıyor ya atatürk.
atatürk'ün çok önemli bir sözü. türkçe'nin türkler için ne kadar önemli olduğunu, dilin kültürde ne kadar büyük etkiye sahip olduğunu anlatmak istemektedir. ben de atatürk'ün bu güzel sözünü okuduktan sonra yazarlar için küçük bir sözlükümsü hazırladım.

aşağıdaki yabancı kelimelerin türkçe'sini kullanmaya özen gösterelim.

kopyala-yapıştır değil. tamamını bir kaynaktan yazdım.

a

abes: anlamsız, saçma
abluka: kuşatma, çevirge
abone: sürdürümcü
absürt: saçma, usdışı
amatör: özengen, deneyimsiz *
anket: sormaca *
aroma: hoş koku
atom: ögecik

b

bilboard: duyuru tahtası
bone: başlık
boykot: direniş
burjuva: kentsoylu
buton: düğme
biyografi: özgeçmiş

c

camia: topluluk
cengaver: savaşçı
cetvel: çizelge
check up: tümtanı

d

data: veri
debriyaj: kavrama
demo: tanıtım
download: yüklemek
driver: sürücü

e

ecnebi: yabancı
edat: ilgeç
egoist: bencil
egzersiz: alıştırma
ekstra: fazla, fazladan

f

fahri: onursal
fail: yapan, eden
faiz: getiri
final: son
fanatizm: bağnızlık
fullemek: doldurmak

g

garp: batı
grafik: çizge, çizenek
gramer: dil bilgisi
grev: iş bırakımı
gurup: gün batımı

h

hakiki: gerçek
handikap: engel
hard-disc: ana bellek
hit: gözde

i

imtiyaz: ayrıcalık
iskonto: indirim
izolasyon: yalıtım

j

jenerasyon: soy, kuşak
jeneratör: üreteç
jenerik: tanıtımık

k

kabine: bakanlar kurulu
kabotaj: gemi işletimi
kainat: evren
kalite: nicelik
kampüs: yerleşke
komünikasyon: iletiş
kozmik: evrensel *
l

laboratuvar: beklemelik
limit: sınır, uç
literatür: yazın
lojman: kurum konutu

m

mecmua: dergi
mega: çok büyük
mesaj: bildiri, ileti
montaj: kurgu
metot: yöntem
misyon özel görev

n

naçizane: önemsiz, değersiz
nafaka: geçimlilik
nağme: ezgi
nasihat: öğüt
nezaket: incelik

o

obje: nesne
ofis: işyeri
oley: yaşa!
organizasyon: düzenleme
orijinal: özgün

p

plaza: iş merkezi
provakasyon: kışkırtma
prömiyer: ilk oyun

r

radyasyon: ışıma
rakım: yükseklik
rapor: yazanak
reyting: izleme oranı
rezervasyon: yer ayırtma

s

sabotaj: kundaklama
sav: tez
seans: oturum
sekreter: yazman
sempatizan: duygudaş
staj: uygulamalı öğrenim, yetişim
spiker: sunucu
slogan: savsöz

ş

şantaj: göz korkutma
şark: doğu
şofben: su ısıtıcısı
şoför: sürücü
showroom: sergi evi
show: gösteri
şok olmak/şoke olmak: çok şaşırmak *
t

taahhüt: üstlenme
tahkim: pekiştirme
tahlil: çözümleme
tansiyon: kan basıncı, gerilim
taviz: ödün
tebliğ: bildiri
transparan: saydam
trend: yönelme, eğilim
torpil: kayırma
test: sınama
teknik: yol, yöntem

u

ufuk: çevren
uhde: görev, sorumluluk
uzuv: örgen
ultraviyole: morötesi

ü

ümmi: okur yazar olmayan
ünite: birim
üniversite: evrenkent, bilimtay
üryan: çıplak, yalın
ütopik: hayali, düşsel
ütopya: hayal, hayal ülke

v

versiyon: sürüm
vesaire: ve benzeri
vestiyer: askılık
video: izlemece *
vuslat: kavuşma
vizyon: ufuk, ileri görüş

y

yakamoz: parıltı
yeknesak: tekdüze
yekûn: toplam
yevmiye: gündelik

z

zaaf: güçsüzlük, düşkünlük
zabit: tutanak
zamir: adıl
zevat: kişiler
ziraat: tarım
zirve: doruk

"dil bir ulusun aynasıdır. Bu aynaya baktığımız zaman, orada kendimizin gerçek yankısını görürüz."
SCHiLLER