bugün

ne zaman ki türban zeka ve kişilik olarak gerekli olgunluğa ulaşmış kızların kendi iradesi ile seçtiği birşey olur; o zaman türban sorunu diye bir durum ortadan kalkar.
şöyle ki;
ülkemizde reşitlik 18 yaşında gerçekleşiyor olsa da asıl reşitlik üniversite okuduktan sonra ya da üniversite yılları sırasında gerçekleşir. kişiler neyin ne olduğunu, kendilerinin kim olduğunu ancak ve ancak o zaman öğrenirler.

ortalama 21 yaşına gelmiş kız bu yaşından sonra inancı gereği kapanmak ve kamusal alan dışında varlık göstermek istiyorsa kendi seçimiyle yapar. o yaşa geldiğinde türban takmak istemiyorsa takmaz.

demek ki 10 yaşındaki kız çocuğunun kapanmasının kendi iradesinde olmasının mümkün olmadığını kabul edebilecek mantığa sahipsek; reşit olmayan bir kişinin türban sorumluluğu altına girmesinin de bir anlamı olmadığını bilmemiz lazım.

bunun yanında hep unutulan nokta türbanın hem kapanırım hem de istediğimi yaşarım şeklinde değerlendirilebilecek bir sorumluluk olmadığıdır. türban bir kadının kendi hayatına koyacağı kısıtlamalar bütünüdür. ve karşılığı inancı doğrultusunda cennetle ödüllenmektir. ve herşeyin bir bedeli vardır.
türban sorunu resmen siyasilerin oy almak için başvurdukları maliyetsiz bir kavramdır.
amerika'da ve bir çok Avrupa ülkesinde öcü gözüyle bakılanlardır türbanlı kadınlar. hatta daha kötüsü bunların sokakta saldırıya uğraması, toplu taşıma araçlarına binemez hale gelişleri, dışlanmışlıklarının göstergesi. türbana batı ülkelerinde terör simgesi olarak bakılırken, türkiye'de irtica tehlikesi olarak görülüyor. laikliği yaptıkları mitinglerle sürekli gündeme getiren aydın(!) kesim, hiçbir zaman laik olmayan türkiye cumhuriyetini, tam tersine dini devletin kontrol ettiği bir türlü kabul etmiyor. lastik gibi çekilen bu türban sorunu için yapılan Baskının yarattığı mağduriyet ve haklılık duygusunun bir sonucu da, baskıya uğrayan tarafın giderek politikleşmesidir. Üniversitede okumaları ya da kamu kurumlarında çalışmaları engellenen türbanlı kadınların, kendi yaş gruplarından başı açık olanlara göre oransal olarak çok daha politik oldukları görülebiliyor. Hakları için mücadele etmenin onları politikleştirmesinin yanı sıra başörtüsünü bir politik sembol haline getirdiği de açıktır. avrupa'da da başörtüsü yasaklandıkça, bir isyan unsuruna dönüşüyor ve politk sembol haline gelmekten kurtulamıyor. türbanın politik bir sembol olduğunu söyleyip yasaklama yoluna giden devletin, her anlamda kemalist sembollerle donatılması politik unsur olarak görülmüyor. 12 eylül faşizminden sonra kitlelerin bilinç altına, Politika kötü bir şeyse onu simgeleyen şeyler de kötü demektir gibi bir anlam kazıtılıyor. * oysa ülkemdeki sorun türban sorunu değildir. eğer ortada bir sorun varsa, bu herkesin dini inancını ya da inançsızlığını serbestçe ifade edebilmesiyle, devletin dinden elini çekmesiyle, her türlü dinsel mezhepsel ayrımcılığa ve baskıya son verilmesiyle zaten çözülecektir. kadınları yasaklarla, cezalarla, baskıyla başlarını açmaya zorlamak, zorla örtünmelerini istemek kadar zorbalıktır. kadının türbanını kamu yerlerinde çıkarma zrunluluğu, elit kesimin ağzına sakız olan özgürlük ve demokrasi değildir. aynı şekilde madalyonun diğer yüzüne bakarsak, islami çevrelerin de türbanın, kadının özgürlüğünün bir sembolü olduğunu söylemesi de örtünmenin erkek egemenliğinin özgül bir sembolü olduğu gerçeğini değiştirmeye yetmiyor. aynı kadının başörtüsünü özgürlüğünün bir simgesi olarak görmesinin onun bir esaret sembolü olduğu gerçeğini değiştirmeye yetmemesi gibi. sonuç olarak, türban yüzünden kadın haklarının kısıtlanmaması, kamu kurumlarına girişlerinin yasaklanmaması, ve bu nedenle türbanın baskı unsuru olarak kullanılmaması gerekir. ama tüm bunlara rağmen türbanın kadının özgürlüğünün değil erkek egemen toplumun esaretinin sembollerinden biri olduğunu da unutmamak gerekiyor.*
Örtülü insan görmek istememek değildir , inanca saygısızlık değildir. inanç maskesine bürünmüş siyasal ideolojileri ile ve onların şakşakçılarıyla ortaya çıkan arbededir.

Birçok faraziyeyi bir kenara bırakıp mantık çevresinde toplanmak gerekmektedir. Siyaseti bir kenara bırakıp sosyoloji ve psikoloji alanlarından bakılacak olduğunda bireysel istekle değil de zorla taktırılan ve baskıcı bir zihniyetle oluşturulan cemaatlere aitlik hissi esas alındığı görülecektir. Dışlandığını düşünecek cemaat ve tarikatlara katılacak belli bir süre sonra kimliksizleşecek onun için de siyasallaşacaktır kanısındayım. An gelecek bulunduğu noktada nerede olduğuna bakacak ve hala olduğu yerde saydığını görecektir. Çünkü inancı ,aslında kendi düşüncesi değil küçük yaşta baskıyla öğretilmişlikten ileri gitmemiş olacak ve cemaat psikolojisinde harmanlanıp kaçış yolu olarak bir mekanizma oluşturacaktır.
Yine bir kısım bölgelerde kadını sosyallikten koparan olgudur. inancın değil de ataerkil toplumun kendine biçtiği rolü üstlenmek için kapattırılıyor.. evet ! isteyerek değil bu kapanış baskıyla yapılıyor.. kadın kabulleniyor.
Kısacası türban sorunu; siyasilerin türbanı uzun yıllar simgeleştirmelerinin sonucu ortaya çıkmıştır. Ama yine de salt inanç doğrultusunda bakmayıp bu simgeleşen olgunun da geleceğe yansımasının öngörüsü , şekilcilik, sosyal ve psikolojik bir çerçevede ele alınması gerekmektedir.
takanların baskı sonucu takmış olduğu sonra, olağanüstü düzeyde çağdışı ve çirkin olduğu için takmayan kızların kıskanıldığı ve son olarak, onlar da takmak durumunda kalsın da kocaları onları beğenmesin diye, gidip akp ye oy verdiren şey..
anlaşılamayan bir başka nokta da şudur;
kimse kimseye sokakta, evinde, işinde türban takma demiyor. sadece devlet kurumlarında takma.
bu kadar basit. nasıl ki öğretmenler devlet kurumunda mini etekle gezemiyorsa, nasıl ki öğrenciler okulda alkol almıyorsa, nasıl ki disiplini bozulmamış hocalar kirli sakallı öğrenciyi dersine kabul etmiyorsa; türbanla da bu sözkonusu yerlere gi-ri-le-mez.

yoksa ben nasıl senin sokakta giydiğin çarşafa nedir bu diye dadanmıyorsam senin de benim şortuma karışma hakkın yok.

bu iş bu kadar basit.
korkularımızdı bizi asıl korkutan söyleminin maalesef hayata aksetmiş hali, bunca yıldır mağdur edilen insanların hiç mi hakkı yok bu ülkede bir yerlere gelmeye, belki kesimin kopardığı yaygarayla türban serbest olursa iran'a döneriz, malezya oluruz bunlar tamamen ütopik şeyler bu yersiz korkularımızı aşmamız lazım artık, değişen hiçbir şey olmayacaktır, kazanan türkiye olacaktır.
türban sorunu beraberinde laikliğin yokolacağı korkusunu getirmez.
bu yüzden 'korkularınızın üstüne gidin kazanan siz olucaksınız' önermesi de bu konuda geçerli değildir.
öncelikle (#2382410), ardından http://www.milliyet.com.t...7/09/27/yazar/dundar.html

afiyet olsun.
(bkz: 7 ekim 2007 şırnak saldırısı)

türban size asıl sorunu unutturmak için sunulmuş yemdir.
ne işe yarar bu hükümet?
her allahın günü şehit verirken hay ben böyle sorunun içine edeyim denilesidir.

1960 lardan sonra memlekete girmiş aslen siyasi sembol olan bir bezin sorun edilmesi durumu.
deniz baykalla tayyib erdogan aslında bir ortak paydada birlesiyor. anlastıkları bir nokta var; birisi universitelerde turban istemiyor, diğeri istiyor ama anlastıkları nokta su; ikisi de universitelerde bilim istemiyor. boyle sacma sapan konularla gencliğimizin vaktini calıyorlar... universitelerimizin itibarını zedeleyen basbelası sorun...
(bkz: turban sorunu aslinda penisin sorunudur)
türban ülkemizde yıllardır süregelen yakın tarihte de çözümü pek mümkün görünmeyen (kurallarla değil tarafların içine sinerek) bir sorundur. türban ilk olarak ihsan dogramacı başkanlığındaki yök tarafından üniversiteye başörtüsü ile girmek isteyen kızların görüntü kirliliği olusturgu dusuncesiyle daha cagdas bir görünüm olusturmak ıcın başörtüsünün estetize edilmiş hali olarak karsımıza cıkmıstır. bugun ise türban karsıtları tarafından ataturk un cagdas turkıye sıne kastetmıs insanların taktıgı bir simge olarak nitelendirilmektedir. insanların giyimiyle caga uygunlugun ölculdugu bir anlayısın da ne kadar cagdas oldugu akıllarlarda soru işareti bırakmaktadır.

kimilerinin türban kimilerinin başörtüsü dedigi bu sacları ortmeye yarayan örtünün de yasaklanmasının/yasak olarak kalmasının ıstenmesının sebeplerı de muhteliftir. söyle ki kimileri din için takıldıgını kabul edip laik ülkede dini bir simgenin kamu alanında takılmasının yanlıs oldugu savını savunmakta diger bir kesim ise anneannelerin taktıgı örtünün dini inanctan ötürü takıldıgını ve sorun olmadıgını lakin değişik bir şekilde baglanan bu örtunun ise siyasi bir simge oldugundan mutevellit üniversitelerde dahi yasaklanması gerektiğini iddia etmektedirler.

farklı yonlerden degerlendırılerek cok uzun acıklamalara gerek duyulacak bu tartısmada ben sadece en kabul edilemez buldugum universitelerdeki yasaga deginmek istiyorum. hiç bir turban takanın bunu siyasi bir simge olarak taktıgını acıkladıgını duymadım. bir tane mi cesur insan yok bunların arasında. peki siz karsıdaki söylemeden onun niyetini nasıl okuyabiliyorsunuz? bu yargıya hangı tespıtlerle ve gerekcelerle varabılıyorsunuz?
eger türban siyasi simgeyse bugun mecliste mhp li vekiller arasında eşi türbanlı olanlar da var geçmişte anap lılar arasında vardı dyp de vardı ve bugun akp de var, bu turban hangı sıyası akımın sımgesı? bu partı mensuplarının hepsı mı ataturk un kurdugu laik cagdas cumhuriyete dusman? hadi bu soruları cevaplandırmadan turbanın bır sıyası sımge oldugunu kabul edelim. bugun universitelere baktıgımızda her binanın ıcınde çeşitli siyasi görüşlerle ilgili afişler görebiliyoruz, gazeteler bildiriler dagıtılıyor ülkenin beyni olan universite de bir insan siyaset yapmayacak da nerde yapacak? diğer siyasi görüşlerin propagandasını açık bir sekilde yapan öğrencilere izin veriyorsunda siyasi oldugundan bile halkının emin olmadıgı bu simgeyi taşıyana okula girmeye bile neden izin vermiyorsun?

dini bir simge olup, laik ülkede bunun üniversiteye girmek için bile bir engel oldugunu dusunenler de var. bir kişinin kendine göre dininin gerekliliği sana göre dininin simgesi olan bir örtüyle okula girmesinin ne gibi bir sakıncası olabilir? bu soruya o örtuyu takan ben daha muslumanım trıbı yapar diğeri de ya biz müslüman degilmiyiz kompleksine girer diye karsılık vermekten daha sacma bir cevap olabilir mi? o zaman senin dusuncene ve kabullerine göre de turban takan okulda turbansızı gorunce ben daha mı az cagdasım kompleksıne girmez mi?

ne komiktir ki savunulabilir hiç bir tarafı olmayan (en azından üniversitelerde) bu yasagın devamı ıcın mucadele verenler daha sonra bunun siyasete alet edilerek kullanıldıgından hayıflanmaktadırlar buna kendılerının ımkan verdıklerını görmeden..
Türk milletini bölmek yıpratmak için çıkartılan sorun.insanlar dini ile bir şeyler arasında seçim yapmak zorunda bırakılıyor.Bir devletin kendi halkına yapabileceği büyük kötülüklerden biridir.Hiç kimsenin başkasının kıyafetine karışmaya hakkı yoktur.Hele dini inançları ile ilgili ise hiç yoktur. Bu yasağı savunanlar şeriata karşı çıkma haklarını kaybederler.Şeriatı istememe nedenleri din ve vicdan özgürlüğünün kısıtlanması ise hiç konuşamazlar yoksa kendileri ve savundukları ile çelişirler.Ama aralarında sırf din düşmanlığı yüzünden bu yasağı savunanlar varsa onlar her türlü konuşabilirler.
amaci,bu ulkenin potansiyelini,enerjisini kendi arasindaki problemlerle heba etmesi olan projelerden sadece biri olan laik-anti laik kutuplasmasini tetikleyen sebeplerden.bu topraklar,yuzyillar boyunca degil turbanlisi turbansizi,onlarca farkli milletten milyonlarca insani barindirdi ve bagrindan dunyayi yonetebilecek devletler cikardi.fakat,bazi kurumlarin -kabul etmek gerek- uzun vadeli,hata payi minimuma indirgenmis,dunyadaki siyasi ve ekonomik dengeleri degistirebilecek nitelikteki projelerle guc kazanmasiyla birlikte,dunyanin g noktasi olan bu topraklar,cevherini kullanamamaya basladi.

bunun sebepleri hakkinda kafa yorulabilir,bircok sebep,binlerce komplo teorisi ortaya atilabilir.

bu ulkeyi 28 subat gibi bir utanci yasamaya surukleyen surecte,necmettin erbakan,'imam-hatipler bizim arka bahcemizdir' diyerek,bence,vatana ettigi hizmetlerin bircogunu noturleyecek bir harekette bulundu ve is,1400 yillik,hatta eselersek babile kadar giden* turbanin bir siyasi partinin simgesi olarak anilmasina kadar gitti.

turban takanlarin,bunu siyasi goruslerini belli etmek icin mi,yoksa gercekten inandiklarindan mi,ya da aile baskisiyla turban taktiklarini tahlil etmek gercekten zor,hatta imkansiz.bunu yanlis anlasilmamasini rica ederek,soyle bir ornekle aciklayabiliriz:ulusalciligin cikisa gectigi,turk bayraklarinin adeta muhalefetin simgesi oldugu donemde,bu kutsal olguyu hukumet karsitligi yonunde kullananlar oldu. fakat bu -bazi kesimler haric- toplumun tepkisini cekmedigi gibi,bu yonde herhangi bir yaptirim da uygulanmadi.

turbani simgelestiren marjinal kesimi engelleme amaciyla konan yasalar,suphesiz turbani diger sebeplerden dolayi takan insanlari magdur etmekte.gozardi edilemeyecek sayilarda genc kiz,gayet aci bir sekilde,inanc-egitim tercihine zorlanmaktadir.hatta buram buram deha kokan kamusal alan terimi ile neredeyse toplumdan dislanma seviyesine gelinmistir.anneler,nineler evlatlarin,torunlarin mezuniyet torenlerine alinmadi.kamuoyu,adeta 1950'lerin,irkciligin kol gezdigi amerika'sina flashback ler yasadi.cinsiyet,irk vb. konularda ayrimciligin en az yasandigi ulkelerden biri olan ulkem,bu ve bunun gibi sebeplerle ayrismaya yuz tuttu.modernlik diye yirtinan bunyelerin bu konu hakkindaki degerlendirmelerini merak etmiyor degilim.

modernlik konusunda da ayri bir parantez acmak gerek diye dusunuyorum.oncelikle kime gore,neye gore modernlik?belirli periyodlarla uluslararasi bir kurum tarafindan aciklanan modernlik kistaslari var da bizim mi haberimiz yok?yoksa bu,hakim populist kulturun,orf,adet,gelenek,gorenek,inanclarimizi kendi kaliplarina uydurabilmek adina uzerimize saldigi bir zorlamalar butunu mu?

turban-basortusu ayrimi konusunda;sahsi kanaatim,,boyle bir ayrim bulunmamaktadir. zamanla birlikte basortusu de degismis,kimilerine gore daha guzel gorunen,kimilerine gore daha islevsel bir hale burunmustur.en son ulasilan seklin kullanilma orani -ki artmasi normal- ile hakkindaki siyasal simge soylentileri paralel bir sekilde artinca,'ya arkadasim neden sikmabas degil bu, al iste bunu tak aha bagla boyle,yok yok igne kullanmiyoruz olmaz oyle' diyebilme ozelligi olan organizmalar turemistir.bunlara diyecek birsey diyemiyor,turgay seren e havale ediyoruz.
bu ülkenin hiçbir zaman güdemden düşmeyecek sorunudur.
elektrik ve doğalgaz fiyatlarının yükselmesi ile birlikte tekrar beliren hastalık.
istikrarsız bir ülkenin tek yapması gereken şey isteyene istediğini vermektir. nedir bunlar? yalın bir anlatım ile konuya yaklaşacağız, kısaca ve açıkça belirtelim;

1. sorun: terör nedeni ile şehit düşen askerlerimiz, halk'ın tepki göstermesi, halk'ın "artık çözün şu terör sorununu demesi."
1. çözüm: 2 mağara, 3 in "abd'nin verdiği istihbarat" ile bombalanır (boşaltılmış mekanlar) halk'a göstermelik istediği verilir.
2. sorun: işsizlik, hayat pahalılığı nedeni ile halkın büyük bir bölümünün açlık sınırında yaşıyor olması.
2. çözüm: ihracaat arttı, türkiye büyük bir hızla yatırımlarını tamamlıyor, bilmem kaç okul, bilmem kaç ünv açacağız.
3. sorun: tüm kaynaklarını dış ülkelerden ithal eden ülkemiz, elektrik ve doğal gaz sorunu yaşamaktadır. yeşil bir çevre için abone olduğumuz doğal gaz iran ve rusya'dan fahiş fiyata alınmakta ve iran'ın doğal gaz'ı kesmesi rusya'nın kısması sonucu elektrik'li cihazlara yüklenen halk gelen faturalar nedeni ile şaşkın durumda!
3. çözüm: türban aşılması gereken bir sorundur, yeni anayasa ile bu sorun ortadan kalkıcaktır.
4. sorun: kredi kartları, taşıt kredileri, ev kredileri nedeni ile bir çok insan borçlarını ödeyemedikleri için haciz ve hapis cezası ile karşı karşıya.
4. çözüm: 2006 ve 2007 yılı itibari ile bilmem ne kadar araç "ihraç" ettik.

bir çok örnek verilebilir bu noktada uzatmanın bir anlamı yok "yalın" bir şekilde belirgin hey şey.
devlet'i bir kenara bırakalım, şu ortamda bile kendi arasında uzlaşamayan bir birine saygısızca davranan, dinine inancına, atasına, bayrağında saygısızca davranan bir çok insan var.
söz'ün özü "insan yetişmiyor" artık bu ülke de, yetişen insanlar ise gördükleri durum karşısında ya yurt dışına gitmek istiyor ya da suskun bir şekilde köşesine çekiliyor.

bu sorun, bu dilimize pelesenk edilen "türban", "laiklik" kavramları hiç bir zaman çözüme ulaşmayacaktır.
suni gündem falan olmayan, kesinlikle bu ülkenin en önemli sorunlarından biridir. bunu itiraf edemeyenlerin empati yoksunu olduğunu düşünüyorum.

öncelikle türban sorunu denince akla gelen, insanların türban takması ya da takmaması değil. bana göre türban sorunu başı örtülü insanların üniversiteye alınmaması sorunudur. anayasaya göre kamusal alanlarda yasaktır türban tamam da, kamusal alan derken içinde bir ayrım vardır. atıyorum mudanya nüfus müdürlüğü'nde çalışan bir memur türban takamaz. diğer taraftan nüfus cüzdanını kaybeden bir türbanlı, türbanıyla nüfus müdürlüğüne gidip yeni kimlik için başvurabilir. yani hizmet alan-hizmet veren ayrımı bu konuda belirleyici olmalıdır.

"inanç gereği mi değil mi?" tartışmalarını ise yersiz buluyorum. dünya müslüman kamuoyunda türban/başörtüsünün inanç gereği takıldığı konusunda tam olmasa da büyük ölçüde mutabakat vardır. hem olmasa ne olur ki? kur'an-ı kerim'de mahrem yerlerinizi örtün denir. insanlar mahrem yerlerini anayasaya göre belirlemeyecekler herhalde. benim arkadaşım müslüman, radikal islam'la uzaktan yakından ilgisi yok ve başörtüsü takıyor. yani türbanlı.** sen nasıl onu kazandığı üniversiteye almazsın? nasıl inancından feragat et dersin? unutmayın devlet, insanların oluşturduğu bir örgütlenmedir. bireyin özgürlüklerini sınırlamak kadar korumak da devletin görevidir. ne yazık ki türkiye, yıllarca üniversitelere haksız yere almadığı insanlarına çok şey borçludur.

nihayetinde demek istediğim kurunun yanında yaşın yanmamasıdır. hukuk caydırıcılığı oldukça hukuktur. ağır yaptırım oldukça üniversitelerde türban, sol, sağ, ateist, gay kavgaları çıkmaz. vukuatını yakalayınca kes okulla ilişkisini bakalım gıkı çıkıyor mu? bırakın insanlar eğitim alsınlar.
(bkz: kurtlar vadisi türban)
turban sorunu diye bir sorun yok, ismi yanlış konulmuş bir mesele var ama, o mesele de, türkiye de, kendilerine jakoben denilen, asılları ittihatcılıga dayanmış, kökü dışarda örgütlere mensup kişilerin, anadolu halkını hazmedeme sorunu var, gaz yapıyor anadolulu bir genç kızı görünce, aslen azınlık olan, gizli cemaatlere mensup bu kişilerin, sayıları da aslında hayli fazla. bu nokta da, türk tarih kurumu başkanı yusuf hallaç oglunun açıklamaları bir kısım çevreyi rahatsız etti, isimleri ahmet mehmet olan bu kişiler, dede isimlşerine bakınca, agop un, bilmem ne isimli gayri müslim çocukları oldukları ortaya çıkacak diye endişeye kapıldılar ve toplu saldırıya geçtiler, ama fitil ateşlendi, insan olmakta, en azından demokrat olmakta fayda var ey gizli azınlık.
bilerek özellikle türbanlılar tarafından yaratılan sorun. neymiş dinin gereğiymiş? dini savunan şahsiyet allah'ın kur'an-ı kerim'de kapanmayla ilgili cümlesi "süslerinizi ve baldırlarınızı örtün" şeklindedir ve yine kur'an-ı kerim'deki diğer surelere de bakıldığında süs kelimesi göğüsler için kullanılmıştır. türban ya da çarşaf islam'ın değil arap geleneklerinin gereğidir. islam'ın çıkış noktası arabistan olduğu için arapların giyim tarzı islam'a mal edilmiştir.

bugün ülkede kimse kimsenin dinine karışmıyor, isteyen istediği dine inanabilir hatta hiç inanmayabilir. ancak siz bir bez parçasına bu kadar ağır anlamlar yükleyerek devletin ilkelerini savunan kurumları töhmet altında bırakmaya çalışırsanız bu dini yaşamak olmaz, üzüm yemeye değil bağcıyı dövmeye gelmişsiniz demektir.
Koskaca bir dağın oturupta o kaya yosun kaplı bu kayada yosun yok diye düşünmesi kadar komik bir sorun!
(bkz: abi bunlar sorun nedir bilmeyen kesim)
Siyasi partilerin propagandalarına konu olmuş meseledir.

AKP, türbanı halledeceğiz düstüru ile yola çıkmış ve kuşkusuz bu sayede oy toplamıştır. MHP de, fırsat bu fırsat demiş midir dememiş midir, demiştir. CHP ise, sevgili atatürkçüleaaarr, şeriatçılar geliyor, mahalle baskısı geliyor, diyerek milyonları gaza getirmemiş midir, getirmiş ve oylarını bu sayede korumuştur. Bu nedenlerden dolayı, meseleyi çözerken siyasileri dinlememekte yarar var diyorum, siyasiler sorunu çözmek falan istememektedirler, onlar ancak kullanırlar. Nitekim kadın hakları hukukları sadece türbanda sınırlı kalmamaktadır, türban hakkı dışında kadınlar için ne kadar savaş vermektedir ki bu partiler?

Yine bu türban tartışmalarının sonucu, uluslararası arenada TR'nin konumunu belirleyecek gibi görünüyor. Türban kararları AKP'nin isteğine yaklaştıkça TR daha da islami bir ülke olarak yorumlanmaya başlıyor dış basın tarafından. Bu ne kadar doğru? Tuhaf, türbana özgürlük veriyor adamlar, diyoruz, ama dışardan daha da islamileştiğimiz şeklinde yorumlar alıyoruz. E hani demokratikleşiyorduk biz?!! Bunu niye demokratikleştiğimiz şeklinde anlamıyor sevgilim NYTimes??
E, çünkü TR'yi bu şekilde göstermek işlerine geliyor. TR islami bir ülkedir, çünkü??!! TR'nin iSlami bir ülkeye dönüşmesi orta doğu projesine de, Avrupa'ya da yarayacaktır. Nitekim avrupadaki muhafazakar hristiyanlar da islami TR'yi, kendi seçim propagandalarında kullanmaktadırlar, AB üyeliği söz konusu olduğunda. Onları da dinlememek lazım.

Sonra, siz skindirik bir AB ülkesine gittiğinizde, karşılaştığınız ibişler hiç bir şekilde Türklerin avrupalı olabileceğine inanmazsa ve yakkardeşim sen içion, bilmem napion, sen nass müslümansın hacı, diye soru işareti olurlarsa, üzüleceksinizdir. Üzülürsünüz. * Çünkü ne TR hakkaten bir islam ülkesiydi, ne biz müslümanlar onların düşündüğü kadar katı şartlarda yaşamaktaydık. Elbette TR'de bir sürü problem var ama bunu genele yaymak, 70 milyonluk ülkenin yaşam tarzını iki kelimeye indirmek TR'ye haksızlıktır. TR herhangi bir skindirik AB ülkesinden daha avrupalıdır, bu bir gerçektir... ama ne zamana kadar koruyacaktır varlığını ben onu düşünüyorum.

Ben başka şeyler de düşünüyorum okur; dini propagandalar siyasette kullanılınca tehlikeli olurlar. Din tehlikeli bir şey değildir ama yanlış yorumlanması büyük yıkımlar getirir. * Bunlar bir yana, şanlı tarihimizde sadece ideolojileri yanlış yorumlayarak/birbirimize karşı kullanarak birbirimizi kırma örnekleri bulundurmaz mıyız? Şimdi ideolojilerin yerini din mi almaktadır? Evet evet evet, peki daha tehlikeli olma ihtimali nedir? CHP serzenişlerimle konuyu saptırıyorum evet, ama düşündüğüm bu değil, asıl sorum şu; TR bunu kaldırabilir mi? Pendik'te mesela, bu iki aslında çok da zıt taraflar olmayan yaşam biçimlerinin yanyana yaşadığını zaten görmekteyim. * * Her sokağa çıkışımda sorunsuz * yanyana gittiklerini görünce içim rahatlıyor ama öte yandan haberleri izliyorum, arkadaşlarımın yaşadıklarını dinliyorum, bir de sözlük okuyorum ve biliyorum ki bu sadece iyi bir örnek falan, artı ben CHP'nin korku politikasına maruz kalmış ama haklılığını tartışmış biriyim, sonuç olarak siyasileri dinlemeden önce ve dinledikten sonra yedi yüz kere düşünüyorum amaaa yine biliyorum ki biz kolay gaza gelen bir milletiz ve gaza geldiğimizde neler yapabileceğimizi ve sonuçlarını iyi hesaplamamız lazım. Benim korkum budur. Gaza gelip de bu konu yüzünden birbirimizi yediğimizi görmek istemiyorum. Türbanlılarrrr!!! diye her türbanlıya öcü gibi yaklaşmak istemiyorum yaklaşanı da kınıyorum * * ve onlar tarafından da dinsiz bu sürtük diye yargılanmak is-te-mi-yo-rum!!! Bunun önüne hakikaten geçebileceğimize emin misiniz? Apolitik gençlik !!! gaza gelmez mi nasıl olsa?!!! Bu arada erkek etine dokunmamak için pantolon üzerinden iğne yapan türbanlı hemşireler ve namahrem diye erkek çocuğun şişen penisine müdahalede bulunmayan türbanlı ultrason görevlisi ve paranız yoksa gidin evlenin diyen milli eğitim müdürü ve türbanlı diye iş görüşmesine çağrılmayan kız ve türbanlı diye ödülü verilmeyen öğrenci ve ve ve ... sadece aşırı örnekler mi, bunlar daha da çoğalır mı yoksa hepsini aslında halledecek, sindirecek kapasiteye sahip miyiz, nasıl olsa islami-avrupa ülkesiyiz biz ?! ... puhaoauaha.

Abartıyor da olabilirim *. Belki de olayı çözecek şey sağlam bir ekonomik krizdir. Nitekim, AKP istikrarı ekonomik istikrara bağlıdır, ekonomi çökerse akp de çökecektir * *... de akp döneminde şiddetlenen sorun akp gidince eski şiddetine mi dönecektir yoksa kronikleşecek midir, bilmiyorum. Tek bildiğim, olaya pozitif yaklaşmamız gerektiğidir. Negatif yaklaşımlar yaranın kanamasına neden olacaktır yani birbirinizi yemeyiniz/birbirinize küfretmeyiniz, birbirinizi anlamaya çalışınız... hiç yoktan bir deneyiniz! Biliniz ki, propaganda tadında çıkışlarınız tuttuğunuz partiye olduğu kadar gıcık olduğunuz partiye de yarayacaktır.

minik bir güncelleme hedesi
http://w9.gazetevatan.com...d=158806&Categoryid=1
din üzerinden siyaset.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar