bugün

Mikrop ve bakterilerin mekanı.
çok sık ziyaret ederim neden bilmem ama 2 bardak su içsem belki de 2 kere tuvalete giderim. hastane kantininde vakit geçirirken sürekli bir şeyler içiyorum da, tuvalette yok işte. hep acile gidiyorum tuvalet için. günde 4-5 kere filan. neyse ki sirkülasyon fazla acilde sabit insanlar olmuyor. her gidişimde yeni yüzler görüyorum. yadırgayabilirlerdi aynı insanlar dursa yerinde.
ispirtosu vardı ama artık satılmıyor.
Kelime olarak violet ile tuvalet arasında bir kafiye, bir benzeşim kurdu paralı abihaha.
ayakyolu, kenef, yüznumara, lavabo.
sık kullanılmasına rağmen cahili ve kullanmayı bilmeyeni inanılmaz derece de çok olan ihtiyaç molası sembolü.
Pok ve çiş yapılan yer.
(bkz: memişhane)
--spoiler--
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ve Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) 2021 raporlarına göre, dünyada 3.6 milyar insan hijyenik olmayan, tehlikeli ve insanlık onuruna yakışmayan bir tuvalet kullanmak zorunda.
https://tr.sputniknews.co...isimi-yok-1050955770.html
--spoiler--
toplu yerlerde olanlara aptal kadınların asla yalnız gidemediği. mutlaka gerizekalı bir arkadaşları onla birlikte gider tuvalete.
dünya insanlarının tek ortak noktası, hangi ırk, hangi din,hangi dil olursa olsun,
hangi topraklarda yaşarsa yaşasın;
tüm insanlar tuvalete girer, erkekler sıçar, işer...
kızlar ise gül döker, çiş yapar.
görsel
görsel
görsel
görsel
helâdır.
ortalama bir insanın yılda yaklaşık iki bin defa gittiği yer.
dünyada her dokuz kişiden birinin içme suyuna erişimi yoktur. bunların çoğu temiz içme suyu için her gün kilometrelerce yürümek zorundadır. her üç kişiden biri de hayatlarını tuvaleti olmayan yaşam alanlarında sürdürmektedir.
insanları en iyi tanıyabileceğiniz yerlerden biri tuvaletleridir. insanın karakterini en çok tuvaleti ele verir giysileri ve ayakkabılarından sonra.
Çok haklılar.

görsel
Ders çıkartma yeridir.
Dünyada 1 milyar insan hala kapalı bir tuvalete sahip değildir.
Bir insan, ömrünün 3 yılını tuvalette geçirir.
az önce bir travma atlatmama yardımcı olan mekandır. şaka maka ben seviyorum cisim falan olmasa da klozetin üzerine oturup kitap okumayı, ne bileyim küvete falan uzanıyorum hoş oluyor. lavaboya bağdaş kurup sığabiliyorum, orada da vakit geçiriyorum oyun oynuyorum.

Ama az önce, elimde yarısı yenmiş bir muzla kitledim kendimi tuvalete. Koca evde tek başımayken neden yaptım bilmiyorum ama oraya gitmek istedim. Niyeydi bilmiyorum ama içim çıkana kadar ağladım. Hem de elimde yarısı yenmiş bir muzla.

Tamam belki biraz ankarayı, biraz da izmiri özledim. Okumak için neyse de, gerçekten bir hayat kurmak adına başka bir şehre taşınmak için belki de biraz gençtim. Daha doğrusu iki kıtaya yayılacak kadar büyük bir şehre, bir başıma taşınmak için gençtim.
Belki de bu kadar sık şehir değiştirip her seferinde eski insanlara elveda, yeni insanlara merhaba olayı da gereksizdi.

Ne bileyim ya, yeni boşalttığım çöp kutusunu ıslak tuvalet kağıtlarıyla doldurmama da gerek yoktu bence.

Allahım sen bilirsin de ben tuvalette ağlarken köpeğim gazetesi içeride kaldığı için kapının önüne işedi, yakıştı mı hiç 34 yasında adama?
evimdeki için konuşacak olursam: (bkz: oh mis)