bugün

Kült film. Turknet var. Bir daha izlerim.
görsel
görsel
görsel
görsel
1982 yılında çekilebildiğine inanmakta güçlük çektiğim John Carpenter'ın magnum opusu. Bu filmi çok sevenler Tarantino'nun The Hateful Eight'ine de bayılır, çünkü filmler nerdeyse tamamen aynı, hatta The Thing de kullanılmayan şarkılar bile o filmde kullanılıyor. Yazmadan edemeyeceğim bu film de Kurt Russell'a erkek halimle fena düşüyorum o nasıl yakışıklılık o nasıl karizmadır be? Escape from New York'da da düşüyorduk..
senaryosu mükemmel olan gerilim filmi. bir de bunun oyunu vardır. küçükken korkudan oynayamazdım. şimdi oynayım dedim görüntü o kadar kötü ki oynayasım bile gelmedi.
baştan sona kadar 1 saniyesinde bile sıkılmadım. gerilimi hissediyorsunuz. film kendinde merak da uyandırıyor. bana göre şah eserdir.
2011 versiyonu vizyona girdiği zaman fragmanını izlerken kallavi küfürler etmiştim. efsane 1982 versiyonu birebir kopyalamış pezevenkler diyerek sinemaya gitmiştirm. günümüz teknolojisi ile yapılmış cgı bile eskisinin yanında sırıtıyordu. başrol kurt russel gitmiş yerine buz gibi meymenetsiz bir karı koymuşlardı üstelik. neyse finale dorğru karı yaratığı haklamış erkek arkadaşınıda yanmış domuza çevirerek bi başına antartika da siki tutmuştu. perde kararıp jenerik akmaya başladıktan sonra sininirli bir halde ekrana bakarken birden yönetmen gavatı kendisinde beklenmeyecek bir biçimde o kısacık 3 dakikalık edingi piyasaya sürmüştü. helikopterle gelen bir mal kampı o halde görünce eşşek gibi anırmasıyla pencereden tüfegi ile efsane larsı görmemle kafamda şimşekler çaktı. o sibirya kurdu topuklayınca lars ve pilot bu kurdun peşinedüşünce aslında bu filmin 1982 carpenter'ın başyapıtı the thing in öncesi olduğunu anladım. bu arada gavat yönetmeni affettim.
Hollywood'un konu açısından ne kadar kısır bir döneme girdiğinin göstergesi.

Orijinali 1952 yapımı. Hadi 1982 versiyonunu anladık, 2011'e ne gerek vardı? Daha ne kadar geçmişin ekmeğini yiyeceksin ey Hollywood?

Bir başka boku çıkarılan film için: (bkz: carrie)
2011 versiyonu şu an tv 8'de verilen, zannımca aşmış film. 82 versiyonunu izleyenler ya da bilenler, bu filme de şans versin ve bağlantılarını iyi yakalasın derim. Salt korku filmi gözüyle bakmamak lazım, ki orada yaşamaya çalışanların yerine kendini koymak, klostrofobik ve karlar buzullarla kaplı bir ortamda öyle bir durumda yaşamaya çalışmak ve bunun kafada canlandırılması bile yeterli. John carpenter'ın yine kendisinin yaptığı müzikleri de muhteşemdir.
1982 yapımı john carpenter imzalı kült korku filmi. aynı zamanda sinema tarihinin en korkunç 10 filmi arasında yer alır. zamanının çok çok ötesinde makyaj ve görsel efektler kullanılmıştır filmde. yalnız gişede pek yüzü gülmemiştir, bunun sebebi de steven spielberg'in dost canlısı uzaylı temalı filmi e.t ile aynı yıl vizyona girmesidir.
2011 yapımı için konuşacak olursan hayatımda seyrettiğim en sağlam prequeldir. bunun en büyük sebebi de '82 yapımı orijinal filmin başladığı yerde bitiyor olmasıdır.
1982 yapımı kült filmlerdendir.

--spoiler--
daha filmin başından acayiplikler başlıyor. helikopterli bir norveçli grup bir sibirya kurdunu yol boyu öldürmeye çalışıyor ve amerikalıların kampına kadar kovalıyor. işin ilginç gelen kısmı bunu sniperı bırakın el bombalarını bile kullanıyorlar ta ki amerikalılarla çatışıp ölene kadar. bizim amerikalılar norveçlilerin yanmış kampını bulup mutasyona uğramış bir ceset bulunca ve üstüne üstlük kendi kamplarına bunu getirince olay patlak veriyor.virüsün canlıları çok iyi taklit etme özelliğini öğrendiklerinde asıl film başlıyor. filmde öyle bir atmosfer vardır ki. virüsün bir kişinin içine girip taklit etmiş olma olasılığı herkesi şüpheli duruma düşürüyordu. virüs öyle akıllı ki bizim macreadye * komplo bile yapmıştır. filmin sonunda macready ve childs arasındaki diyaloglar ve oradaki psikoloji mükemmeldir. macready'nin childs'ın da virüslü olabileceği ihtimaline karşı açıkça konuşması çok iyiydi. korku gerilim ve uzaylı temasını istiyorsanız izleyebileceğiniz yegane filmlerin en başlarında the thing * * vardır.
--spoiler--
john carpenter'ın 1982 yapımı filmi. the thing dendiğinde ilk tanım bu klasiğin esası olan 1982 yapımı olanıdır. 2011 yapımı olanını filmin birçok fanatiği gibi izlemeye yanaşmamıştım ben de. zaten remake olayından nefret eden bir izleyici olarak, bir de başucu filmlerimden birinin ticari kaygılar nedeniyle piç edilmesi fikrinden nefret ediyordum. 2011 yapımı remake'in dışında bir prequel. 1982 yapımı filmin başlangıcında gördüğümüz norveç'li grubun hikayesini anlatıyor. bunu öğrendiğimde en azından aynı sahneleri farklı oyuncularla çekmece oynamayacaklar demiştim.

ilk filmin imajına zarar vereceği korkusuyla izlemekten çekinenlere, filmi böyle değerlendirmenin haksızlık olacağını söyleyebilirim. film, abisine büyük bir saygı duruşu şeklinde. atmosferiyle, yarattığı psikolojiyle hassas davranılmış. film, 1982 yapımını sevenlere tadımlık bir ek paketini sunuyor. yenisine korkuyla yanaşamayanlara gönül rahatlığıyla izlemelerini öneriyorum.
2011 yapımı hakkında.

--spoiler--
gemiyi o salak yaratık yapmamıştır heralde ?
--spoiler--
çok kötü bir senaryo ve saçma sapan oyunculuklarla dolu sözde gerilim filmi. ciddi ciddi seyretmeye başlıyorsunuz, 2. part ortalarında ''iğrenç film'' demeye başlıyorsunuz. hani başladım bari bitireyime dönüşüyor sonra film, o bile daraltıyor insanı. filmle taşşak geçmek ve olanlara gülmek en güzeli. bir de herkes eline almış bi ateş tabancası millet birbirini kebap yapıyor felan canavar ayağına, tamamen fiyasko sırf güldüm lan bu nedir 1982 deki orjinal senaryosu buna 5 basar. filmi izlemediyseniz hiç başlamayın, ben bir başladım sonuna kadar seyretmek zorunda kaldım, sakın arkadaşınıza felan önermeyin rezil olursunuz.
yıl olmuş 2011, böyle götten kürekten korku filmi yapmaya çalışıyorlar ya cidden gülüyorum.
--spoiler--
iki filmde de olan olaylari aciklayici guzel bir klip yapilmis. tam da benim yukarida anlatmak istedigimi anlatan. izlemekte fayda var:

http://www.youtube.com/watch?v=lzb5biydjgc
--spoiler--
2011 yili yapiminin neden bu kadar itin götüne sokuldugunu anlamadim dogrusu. tamam bir halt begenmiyorsunuz da arkadas yani en azindan iyi olan bir seyi kotulemeyin yahu. film ilk filmin eksik kalan yapboz parcalarini yerine koyar cinste bir film olmus. Bildigin taslar yerine oturuyor. simdi ben bu filmi izlemeden once gittim 1982 yapimi izledim ilk. Sonra yeni yapim 2011 versiyonunu izledim. Filmin en sonunda cast yazisi cikar cikmaz sinema salonunu terketmedigim iyi oldu. 2011 yapimi izledikten sonra 1982 yapimin ilk yarim saatini tekrar izledim. Evet biraz karisik oldu ama anlatabilirim.

--spoiler--
simdi efendim. ben 1982 yapimini izlerken mini mini birlerden bir cocuktum. Daha cok kucuktum. Zaten the thing filmi aklimda boyle hayal meyal bir goruntuden ibaretti. en net hatirladigim sahne o zamanlar tabi bilmedigim norris karakterine aletle kalp masaji yapilirken adamin gogsunun birden iceri gecmesi ve kalp masaji yapan elemanin ellerinin kopmasi ve bagiris cigiris. dusunun bunu 6 7 yasimda izliyorum. simdiki cocuklar altina yaparken bu cesit sahnelerde biz 80'ler cocuklari neler neler izlemedik ki neyse 2011 yapimina gelirsek.
Joel Edgerton'u warrior filminde izleyip hayrani olmustum zaten. kendisinden bir macready olmasini beklemedim tabiki ama benim beklentilerimi karsilamistir kesinlikle. film biraz yavas basliyor. fakat hizlandigi vakitte hizindan hic kesmeden sonuna geliyorsunuz filmin. keske biraz daha uzun olsaymis diye icimden gecirmedim degil. ilk film ile alakali sahneler cuk diye oturuyor gercekten.

-ikinci filmin son sahnesinde, lars kurtulur ve helikopterle olay yerine gelen elemanin helikopteri ile kopek sekline burunmus yaratigin pesine takilirlar. kopek kacar bunlar kovalarlar. zira ilk filmin acilisi da bu sahne ile baslar. boylelikle ilk filmde kopegin nereden kactigini, lars'in derdinin ne oldugunu, o kopekten uzak durun lafinin nerden ciktigini daha iyi anlamis oluyoruz.
-ikinci filmde carter kate ile birlikte yaratigi kovalarken elindeki balta ile yaratigi oldurmeye calisir. yaratigi ikiye ayirir. balta duvara saplanir kalir. tam baltayi geri alacakken kate birak kalsin dokunma der. ilk filmde macready ve doktor yanmis kul olmus kampa geldiklerinde icerde duvara sapli olan baltayi da gorurler.
-balta haricinde 2011 yapiminda duvari delerek disari cikan yaratigin izi de acikca gorulmektedir 82 yapiminda.
-2011 yapiminda 82 yilindaki olaylarin gectigi kampin baz alindigi bir gercek. macready ve doktor kampi dolastiginda odadan odaya geciste bu cok belli oluyor. en son 2011 yilinda yaratigin icinden firlayarak ciktigi buz kalibi yine 82 yapiminda gorulmektedir.
-en sahanesi de cift kafali yanmis olan yaratigin hikayesinin cok guzel bir sekilde 2011 yapimda islenmis olmasi. cift kafali bu yanmis yaratik 82'de macready ve doktorun eski kamptan beraberlerinde getirdikleri yaratik.

evet benim bu anlattiklarim biraz kafa karistirici olabilir. ben izlerken benimde kafam karisti. ben sayet ilk 2011 yapimini izlemenizi sonra da 82 yapimini izlemenizi tavsiye ederim. ilk 2011 yapimini izleyince, 82'de gelisen olaylarda 'haa bak bu su odadaydi, ha bak yaratik surdan cikmisti, bak bu boyle olmustu' diyebiliyorsunuz. daha iyi anliyor insan. 2011 yapiminin 82 yilindaki filmin herseyine sadik kalmasi bence bu filmi cok guzel kiliyor.

john carpenter'in the thing filmi kesinlikle efsanedir ona hicbir sozum yok. olamaz da. ama 2011'de denildigi kadar kotu degil be! bir sans verin. ben 82 yapimi ile buyuyen birisi olarak sevdiysem, sizde seveceksiniz. bu kadar onyargili olmayin.

bunun haricinde cevaplayamadigim iki sorum var. evet o kadar izledim hala sorularim var.
1- 2011 yapiminda kate carter'i oldurdukten sonra arabanin icine girip orda kaliyor. ne oldu bu kadina? oldu mu kaldi mi? film bunun hakkinda hicbir sey soylemiyor. orasi bir muamma.
2-lars o kadar hengame icersinde nasil sag kaldi?

cok uzun bir enrty oldu ama tum filmde tek gozume batan mantik hatasi kate'in carter'i oldurdugu sahne. carter'in bariz sekilde agzindan cikan buhari goruyoruz. netice de carter yaratik olduguna gore o burari gormememiz gerekiyordu. elbette soylemeden olur mu. film harika bir jenerige sahiptir. 2011 yapiminda bu jenerigi daha fazla duyabilseydik keske.
--spoiler--

film benden 8/10 alir.
1982 model filmi izlemeden bu filmi izledim. açıkçası izlesem de pek bir şeyin değişeceğini düşünmüyorum. fazlasıyla vasata kalmış. her konuda ciddi eksiklikleri var. olmamış diyerekten filme en fazla 10 üzerinden 5 puan veriyorum.
1982 versiyonu gibi 2011 versiyonuda muhteşemdir.
gerim gerim gerilirsiniz izlerken , özelliklede 2. filmle yani devam filmiyle kurdukları bağlantılar neredeyse ağlatacaktı beni. bu aynı filmin yeniden çevrimi değil ilk filmde buldukları üste neler olduğunun bir yanıtıdır.

--spoiler--
ağlatacaktı diyorum zira gerek devam filmlerinde olsun gerek ön-film lerde olsun piyasada adam gibi birşey çıkmıyordu artık. resmen rezalet şeyler vardı. misal underworld. misal resident evil hepside osuruktandı. sadakat yoktu.
ama bu... resmen devam filmi ile çelikten ağlarla bağlanmış.
-devam filminde leşini gördüğümüz 2 kafalı yaratığın esrarı açığa çıktı. eleman resmen ortamın ağzına etmiş. zaten devam filmindede ortalığı karıştıran onun leşi idi.
-lars baba resmen kral adam. azıcık ingilizce bilmeyince vurulup ölmek kötü tabi.
-alevli teli kana dokundurmak yerine daha ilkel olan dolgu yöntemi de baya başarılıydı.
-şimdi şu yaratığı kademeleyecek olursak birkaç sınıfı var diyebiliriz.
1-esas yaratık. filmin başındaki buzdan çıkan eleman buydu. orjinal hali budur yani. avını hemen sarmalayıp kopyalamak için muhteşem bir kesesi mevcuttur. enfeksiyon bazda saatler sonra yapabileceği kopyalamayı bununla neredeyse 30 saniyede yapabilmektedir.
2-ilk evre enfeksiyon. kararsızdır ne ara saldıracağı belli değildir. her an coşabilir. misal o helikopterdeki gibi.
3-ikinci evre enfeksiyon. hatun gibi pusu kurabilir. kenara köşeye çekilebilir. devam filmindeki profda bundandır.
4-son evre enfeksiyon. kopyalama işlemi bitmiştir. eleman küpe bilem takmış. şerefsizin tekidir bu.

-insanı gerim gerim geren yerler var. omuzundan taşıdıkları adamın omuzları kopup seni emmeye çalışıyor nasıl bir kafa lan bu? hele o elemana yapışma sahnesi... çok korkunç adama gitti yapıştı resmen.

-lars ı gördük. şu kıza ne oluyor? canlı kaldı en son nerededir bu?

9/10 diyor devamını istiyorum.
--spoiler--
1982 versiyonu gibi 2011 versiyonu da gayet dandik ve başarısız bir filmdir. eğer 103 dakikanızı çöpe atmak istemiyorsanız izlemeyin.
1982 yılındaki güzel hikayenin ekmeğini yeme amacı güdeceğini farzederek önyargı ile yaklaşmıştım 2011 versiyonuna.

önyargımı peynir-ekmek ile birlikte yemiş olmaktan mutluyum.

gerek gerilimiyle, gerek şahane makyaj ve efektleriyle, gerekse 1982'deki filmin öncesinde yaşananları anlatarak hikayenin arkaplanını güçlendirmesiyle olsun, her bakımdan oldukça güzel olmuş diyebilirim.

tek kötü yanı başroldeki kadın oyuncunun öküz gibi oynamasıdır. o ne ruhsuzluk lan, üssü uzaylı basmış, arkadaşlarının kılığına giriyor, millet takır takır yanarak ölüyor, hatunun suratındaki bakış fix aynı.

ama onun haricinde pek güzel, pek şukela.

7/10
r5 versiyonu nette olan film.
türkçesi şey olan kelime.