bugün

sylvia plath şiiridir:

This is the city where men are mended.
I lie on a great anvil.
The flat blue sky-circle

Flew off like the hat of a doll
When I fell out of the light. I entered
The stomach of indifference, the wordless cupboard.

The mother of pestles diminished me.
I became a still pebble.
The stones of the belly were peaceable,

The head-stone quiet, jostled by nothing.
Only the mouth-hole piped out,
Importunate cricket

In a quarry of silences.
The people of the city heard it.
They hunted the stones, taciturn and separate,

The mouth-hole crying their locations.
Drunk as a foetus
I suck at the paps of darkness.

The food tubes embrace me. Sponges kiss my lichens away.
The jewelmaster drives his chisel to pry
Open one stone eye.

This is the after-hell: I see the light.
A wind unstoppers the chamber
Of the ear, old worrier.

Water mollifies the flint lip,
And daylight lays its sameness on the wall.
The grafters are cheerful,

Heating the pincers, hoisting the delicate hammers.
A current agitates the wires
Volt upon volt. Catgut stitches my fissures.

A workman walks by carrying a pink torso.
The storerooms are full of hearts.
This is the city of spare parts.

My swaddled legs and arms smell sweet as rubber.
Here they can doctor heads, or any limb.
On Fridays the little children come

To trade their hooks for hands.
Dead men leave eyes for others.
Love is the uniform of my bald nurse.

Love is the bone and sinew of my curse.
The vase, reconstructed, houses
The elusive rose.

Ten fingers shape a bowl for shadows.
My mendings itch. There is nothing to do.
I shall be good as new.
________________________________________________

Taşlar

insanların onarıldığı bir şehirdi bu.
Büyük bir örste uzanmıştım.
Yassı mavi gök çemberleri

Uçtu bir bebeğin şapkası misali
Düştüğüm zaman ışıktan dışarı. Girdim
Midesine umursamazlığın, sözsüz dolaba.

Eksiltti beni havan tokmaklarının anası.
Durgun bir çakıl oldum.
O göbeğin taşları huzurluydu,

Mezar taşı sessizliğinde, itilip kakılmayan.
Sadece ağız boşluğu ötüyordu
Tebelleş cırcır böceğinin,

Sessizliklerin bir avında.
Bu kentin halkı duydu bunu.
Avladılar taşları, suskunca ve ayrı ayrı,

Haykırır mevzilerini ağız boşlukları.
Bir cenin gibi sarhoş
Soğururum karanlığın lapasını.

Kucaklar beni yemek boruları. Süngerler öpüp uzaklaştırır likenlerimi.
Mücevher ustası götürür keskisini manivela misali
Açmak için taştan bir gözü.

Cehennem-ertesidir bu: Görürüm ışığı.
O ihtiyar kuruntucunun, kulak odasının
Tıpasını çıkarır bir rüzgâr.

Su yumuşatır çakmaktaşı dudağı,
Ve yayar duvara günışığı aynılığını,
Rüşvetçiler neşeli,

Isıtarak kerpetenleri, kaldırarak narin çekiçlerini.
Bir akım altüst eder telleri
Volt volt. Dikişler kapatır yarıklarımı.

Pembe bir gövde heykeli taşıyarak geçer işçinin biri.
Ardiyeler tıka basa dolu kalplerle.
Yedek parçaların şehridir bu.

Kauçuk gibi tatlı kokar kundaklanmış bacaklarım ve kollarım.
Burada iyileştirilir başları, ya da diğer uzuvları.
Cuma günleri küçük çocuklar gelir

Kancalarını ellerle takas etmeye.
Ölü adamlar bırakır gözlerini başkalarına.
Çıplak hemşiremin üniformasıdır aşk.

Bedduamın kemiği ve kirişidir aşk.
Onarılmış vazoya yerleştirilmiş
O nadir gül.

On parmak oluşturur gölgelerin bir kâsesini.
Yamalarım kaşınır. Yapacak bir şey yok.
Yeni gibi iyi olacağım.
Çeviren: ismail Haydar Aksoy
aynı zamanda yeşilköyde güzel bir mekan.
Plain Jane Automobile adlı grubun nokia 5800 cep telefonunda da bulunan şarkısı.