bugün

Amerikalı Luke tatil için ingiliz arkadaşı Adam ile Fas'a gider. Medine'de iken, Luke çok güzel olan Faslı hemşire Zahra ile tanışır zahra turist rehberi olmak ve amerikalı arkadaşını ülkesinin güzelliklerini göstermek için atlas dağlarında günbatımı göstermek ve bir otelde geceyi geçirmek ister. yolculuktan sonra atlas dağlarına gelirler ancak otel müdürü onları kabul etmez köylünün yardımıyla bir eve giderler. Luke gece tuvalete gider ve dağ kabinini bağlayan tünelleri keşfeder. Zahra ile tünellere bakınırlar ve tünel hakkında karanlık bir sırrı keşfederler fakat filmin sonu acıklı biter zahra doktor abisi (evi ayarlayan köylü kılığına giren abisi)ile amerikalı arkadaşlarına oyun oynar, tünelin sonunda abisiyle birlikte buraya getirdikleri insanları öldürüp organlarını alır.

başrol oyuncuları:
Sarai Givaty
Stephen Dorff
Neil Fluellen
Neil Jackson...
ders verme amacı ile yapılmış bir film.
aslında bir yerde amerikan halkının atlangoçluğu klişe bir şekilde vurgulanmıştır. kalkıp taa bilmem nerden bilmem nereye git ve sadece meraktan dolayı, bir parça da saflıkla başına olmadık işler gelsin ve öl!
film anlatmak istediği konu itibarı ile gayet başarılı, fakat olayın ilerleyişi, sahneler, geçişler vasat. ağır bir film izlenimi vermekte ve dram türünde yapılmış olmasından dolayı aslında iyi vurgulanmış film.
bir yerde adamın başına ne gelirse ya meraktan ya....mottosunu destekler nitelikte olduğundan izlenmesi gerekli filmlerden diye düşünmekteyim.
justin cronin isimli yazarın kitabı.
ayrıca bir üçlemenin ilk kitabı.
20th century fox 1,75 milyon dolar karşılığında kitabın film haklarını satın almış.
oldukça yavaş ilerlemesine rağmen fazlaca heyecanlandıran bir film. Adamın kolu pazarda dolanırken biri tarafından çizildiğinde huylanmıştım aslında. Önce doku uyumu sonra organlar gayet zekice açıkcası. Diğer arkadaşının doku örneklerini ise sevişirken tırmalayarak almak yılanın bile aklına gelmez.
Şu an 300. sayfasında olduğum kitap.

Tamam anlatım akıcı da, bir olay oluncaya kadar oku babam oku oku babam oku. Karakterlerin geçmişlerinin irdelenmesine Stephen King abimizden alışkınız, ilerleyen aşamalarda doğaüstü olaylar işin içine girince bu sayede daha inandırıcı oluyor tamam ama bu kadarı da fazla. Küçük rollü karakterlerin bile taaaaa anneannelerine kadar anlatılır mı be adam?

Tüm heyecanlı kısımlar başladı, umarım yine böyle saatlerce background anlatımı olmaz.

Şimdilik tipik bir Stephen King'in The Stand klonu gibi gidiyor ama bakalım. Yazarın sicili, the Stand'ın basit bir taklidini yazmaya yeltenmeyecek kadar parlak.
Trees of eternity grubunun en iyilerinden tam bi underrated tavsiye ederim herkese.