bugün

tipik tarantino filmi.django dan iyi değil ama bu kesin.ayrıca filmde kendisini göremedim.genelde kendisi de kısa bir süre rol alır .neyse filme gelecek olursak diyaloglar uzun olmasına rağmen sıkmıyor . film 6 bölüm halinde gidiyor. geri dönüş sahneleri çok gerçekçi. tavsiye edilmez izlenir. o derece iyi.
sanırım epey uzun zaman sonra hakkında olumsuz eleştiri yapacağım film. gerçi film eleştirisi yapmak benim gibi sinematografinin ne demek olduğunu dahi bilmeyen, * hatta merak dahi etmeyen birisi için ne kadar ölçülü bir tabir olur burası tartışılır. ama yine de içimde kalmasın diye bir şeyler yazacağım.

şimdi öncelikle oyunculuklar muhteşem, kadro adeta 99 ajax kadrosu gibi, yönetim, diyaloglar vs inanılmaz ince düşünülmüş, seyirci çok güzel uyutulmuş *
ama şöyle bir geriye dönüp bakınca koltuğunda satranç oynayan yaşlı adamın ne tür evrelerden geçip general olduğunu merak ettim. adama söylenen sadece "iyi geceler, günaydın, hoşgeldiniz" dersin idi. adam bir anda zencilere bütün nefretini kustu. John Ruth'a "hain" diyecek kadar da iyi oynadı rolünü. valla helal olsun amcaya.

biraz daha geriye dönersek, celladı oynayan abinin de adaletle, soğukkanlılıkla ilgili verdiği dersler muazzamdı. ama es geçilen bir nokta var; bunları koltukta oturan adamı öldürüp, koltuktaki kan izinin üstüne örtü örtecek kadar rahat adamların yanında olan birisi söyleyemez. ancak celladın kendisi söyleyebilir.

şimdi soruyorum, filmin sonunda düz geri zekalı üyelerinin olduğunu anladığımız bir çete, nasıl oluyor da john ruth geldiğinde rollerini bu kadar kusursuz şekilde oynayabiliyorlar?

kısacası sevgili arkadaşlar, tarantino seyircileri çok iyi kandırıyor. büyük ihtimalle kandırılmalarının imkansız olduğunu falan düşünen yüksek seviyede ego sahibi arkadaşlar da gelip buralarda filmi dünyanın en iyi filmiymişçesine övüyor. bana göre senaryosu baştan savma yazılmış, ama yönetmen, kadro kalitesi ve diyaloglar sayesinde açıkları örtülmüş bir filmdi. yine de yorumu siz sevgili yazarlara ve filmi izleyen tarantino mağdurlarına bırakıyorum.
dendigi gibi ekibi muazzam olan tarantinonun tarzini begendigim icin diyaloglari ve olaylarin siralamasi hosuma giden, ozellikle samuel l. jackson in oyunculugu yine sahane olan ama bir yerinde oturmayan biseyler olan film. belki sonu farkli olabilirdi belki senaryo kurgu filan degisebilirdi biraz. oscarlik film cikabilirdi bence biraz daha ugrasilsa.
iyi bir sinema izleyicisiyim.

bir filmi ilk kez yarıda bıraktım.bu kadar sıkıcı ve uzun diyaloglu film görmemiştim daha önce.

o kadar sıkıyor ki, filmi durdurmadan , sigara içip gelin birşey kaybetmessiniz.

zincirsiz filmi güzeldi, bu olmamış malesef.

diyalog olacaksa , matrix'teki , the martian'daki gibi olsa bari.felsefe barındırsın,bilim barındırsın.
Tarantino amcanın ustalık eseridir.
Güldük, şaşırdık, üzüldük.
büyük beklentiler içerisinde izlemezseniz güzel film. bazı sahnelerde güldüm. samuel l jackson'ın mimiklerine tepkilerine bayılıyorum ya. sırf onun için bile izlenir bence.
tarantino'nun kan dolu bir filmi. bu yaz gecesinde çok güzel gitti.
Bir yönetmen kendi duygu, düşünce ve beğenilerini ne kadar iyi anlatabilirin adıdır, Nefret Sekizlisi.

Tarantino 8 kişinin birbirlerini kandırma çabasını, ödül avcılığını, ve her filminde olduğu gibi zenci-kölelik-özgürlük tabirini çok çok iyi kullanarak yine çok başarılı bir filme imza atmış.

Konusu itibariyle her kesime hitap etmeyen fakat yönetmenlik açısından bence izlenmesi gereken bir film. Tabiki ben konusunu beğendim.

Samuel L. Jackson gerçekten tam bir kurnazlık abidesini canlandırmış. O fikir yürütmeler sende bende olsa az para kazanmazdık.

Filmdeki karakterler ise doğallıktan ödün, karakter özelliklerinden sır vermeden son ana kadar ilerliyor. Yine de az çok da olsa tahmin etseniz de nerede ne olacağını, bir noktada sizi şaşırtmayı başarmış, Tarantino.

Özellikle Mobray (Tim Roth) gerçekten ters köşe yapmayı başarmış.

Son olarak da Daisy Domergue (Jennifer Jason Leigh)'ın seslendirdiği Jim Jones şarkısını dinleyin.

kaynak http://fatihuslu.org/kategori-detay/1046
görsel
tarantıno'nun son filmi. ve ben her zamanki gibi yine çok beğendim bu filmi de.
tim roth varmış.

o halde yarın ben bunu izleyeyim listesine eklenecek filmdir.
tarantino'nun şimdilik son filmi.

--spoiler--
filmde aklıma takılan bir sahne oldu. kimse oswaldo mobray'e lincoln mektubundan söz etmiyordu ama chris mannix'e lincoln mektubu sende mi diye soruyordu. sonrasında john ruth mektubun zencide olduğunu söylüyordu. şimdi oswaldo mektubu nasıl biliyordu? daisy yada o.b mi söyledi, hayır. geriye başka karakter kalmıyor zaten. ufak bir hata sanırsam...
--spoiler--
Bu filmi beğenmeyen gitsin 3.sınıf aksiyon filmi izlesin hiç sıkılmaz.Yok ilk yarı çok sıkıldık bilmem ne.Bunların hepsi sinemadan anlamayan dingillerin yorumları.Filmin konusu da görüntüleri de muazzam.
samuel lee jackson'ın muzip rolleri beni benden alıyor. gerçekten yetenekli bir adam. morgan freeman gibi mimik özürlü de değil. gözüyle yüzüyle sesiyle her şeyiyle oynuyor adam.

ben şahsen bol diyalogla geçen (içi dolu olmak kaydıyla) ara ara hareketlenen filmleri seviyorum. bu açıdan benim için iyi bir filmdi.
Tarantino'nun en iyi üçüncü filmi, diğer ikisini herkes biliyor zaten.
Spoiler içerir.

Mükemmel bir filmdi. Ne kadar Samuel L. Jackson hayranı da olsam sonunda Daisy'nin o silahı alıp ikisini de öldürmesini istemiştim, tarafım Mr. Blonde ve Mr. Orange reislerdi. Özellikle Mr. Blonde'yi çok severim, Reservoir Dogs da döktürmüştü. Çok Underrated bir oyuncu. Neyse filmde Samuel L. Jackson'ın taşaklarından vurulma sahnesine yarıldım, yemin ederim gözümden yaş geldi, 2 saat güldüm ve üstünden yarım saatten fazla geçti hala gülüyorum. O sahne defalarca izlenir tıpkı Pulp Fiction da ki Royal With Chesee, Big Kahuna Burger ve Ezekiel 25:17 gibi. Western filmlerin hastası oldum Tarantino sayesinde, Django: Unchained da harikaydı. O kar teması ve o tuhafiyede ki ortam bana bile bir huzur, bir rahatlık verdi. Tek kelime ile izleyin. Özellikle Samuel L. Jackson'ın taşaklarından vurulduktan sonra böğürmesi favorimdir.
Binbaşı Marquis Warren: Ağır ol bakalım seni lanet olası haya düşmanı. Ulan ne yarıldım ya.
>>>>SPOILER iÇERiR<<<<

Ayrıca Reservoir Dogs'ın sonu gibi düşünenler için söyliyim o filmin sonunda herkes ölmüyor, Mr. Pink sağ dışarı çıkıyor ve çantayı alıp kaçıyor. Bu filmde herkes ölüyor.
Çok soğuk bir gecede sinemada izlemiştim. Harbi iyiydi hele şu zencinin taşaklardan vurulma sahnesinde kopmuştum gülmekten.
Michael Madsen'e (nam-ı diğer Mr. Blonde) bu kadar dandik ve küçük rol verilmesine rağmen acayip keyif almıştım izlerken, hiç sıkmadı.
Mr. Blonde reisin tekrardan arz-ı endam ettiği film. Bir adam 60 yaşında bile bu kadar karizma mı olur lan? insan 7'sinde neyse 70'inde de odur dedikleri doğruymuş amk. Django Unchained kadar iyi olmasa da aşık olduğum Tarantino filmi. Binbaşı Marquis Warren'ın taşakları üzmüştür. R.i.P Binbaşı Marquis Warren'ın taşakları. Samuel'in "Haya katili eşkiya herif" ve "ağır ol bakalım seni lanet olası haya düşmanı" replikleri gülmekten ağlatmıştır.
binbaşı, general sanford'un oğlunu o şekilde öldürmemiş. (bkz: https://culturasinema.com...efret-sekizlisi-elestiri/)
görsel

bir quentin tarantino filmi. tam anlamıyla başyapıt. ultra panavision ile çekilmiş. bildiğimiz anamorfik format. (bkz: anamorphic) Bu yüzden amerika'da belli sayıda salonda gösterime girebilmiş.
mekan filmidir. herkese hitap etmeyebilir. kanımca gayet sürükleyici bir filmdir.
"O tabelada ne yazıyordu, biliyor musun sinyor bob? Meksikalılar ve köpekler giremez....tabelayı neden kaldırdı biliyor musun? Çünkü köpekleri almaya başladı."

Çok Güzel filmdi. Bir ara bir şeyler yazacağım buraya.