bugün

kara propaganda örneği olan reklamdır, eğer böyle bir korku olmazsa cumhuriyet gazetesi de olmaz çünkü;

fakat yavşaklık mıdır, değildir.
ülkeyi karistirmak icin ellerinden geleni yapan insanlarin bitmez tükenmez oyunlarindan sadece biri..
reklamın yayınlandığı yıllarda gerçekten cumhuriyetimiz tehlikedeydi ama reklamı yapanlar tehdit ediyordu. yıllar sonra tarih kitaplarına bu olaylar girer belki o zaman kim bilir insanlar ne düşünecek.
yavşaklardan beklenen yavşaklıktır.
şöyle bir yazı okumuştum; "...peki tüsiad neden değişimden endişe duyuyor derseniz, bizdeki tüsiad burjuvaları, rekabet ile çalışma ile biryerlere gelmiş değil, aksine devlete yakın olup, ankara ve istanbula kümelenip çalıp çırpmak, ihale koparmak peşindeydiler yıllarca, avrupa ve amerikadaki gibi üretime dayalı bir ekonomiye alışık değillerdi, değişimin önünde bundan durmak istediler, zira cumhuriyet halk partisi ve onun temsil ettiği şeylerle bugüne kadar taban tabana zıt idiler..."

yani ortak düşman edinip, ülke menfaatine olup olmamasını önemsemeden, tamamen kişisel çıkarlarına göre hareket ettiler,

cumhuriyet gazetesi gibi, 20 bin tirajlı olup aylık zararını derin devletin karşıladığı bir gazetenin bu endişeyi duyması ve okurlarının korkularını onlara karşı kullanması, bu açıdan bakınca gayet normal, okurlarıda bunları sorgulayacak ve düşünecek kişiler değil zaten, hükümete söven herkese inanmaya hazırlar.
irtica veya başka bir anlatımla "tek parti diktatörlüğü" tehlikesine karşı halkı uyarma görevini yapan cumhuriyet gazetesinin bu uyarısında ne kadar haklı olduğu, geçen süreçte anlaşılmıştır. demokrasiyle sorunları olan iktidar, bugün türkiye bilimler akademesine kadar her yana kendi sığ ve liyakatsiz adamlarını doldurmuş, devlet imkanlarını yandaşlarına aktararak, kendisine bağlı bir sermaye sınıfı yaratmış, devlet aygıtını tamamen ele geçirerek sindirme aracı haline getirmiş, düşünce, basın, haberleşme, ve hak arama özgürlüklerini ihlal ederek mümkün olan en düşük seviyesine indirmiştir. son olarak, kanun hükmünde kararname ile, devlet yapısında bir temizlik harekatı başlatılmış, zaten denetim aracı olmaktan çıkan meclisin yasama yetkisi, yürütmenin eline geçmiştir. bu tehlike, daha karanlık günlere doğru artarak devam etmektedir. bu nedenle "tehlikenin farkında mısınız ?" uyarısı, yavşakça çarpıtmalara rağmen, geçerliliğini artırarak korumaktadır.