bugün

(bkz: günahkar kullarını yakmak)
adem ile havva bir elma yedi diye bu kadar insanın çektiği nedir sorusunun muhatabıdır.
ilah anlamına gelen, esmaül hüsna da geçmediği için bir kısmı kızdıran, "Yaratan niyete bakar ne ile seslendiğin önemli değil" diyen kesim içinde sorun teşkil etmeyen kelimedir.
tanrı insanların artık düşünemeyecek kadar yorgun düştüklerinde çıkardıkları bir sestir. (edward abbey)
sana geleceğim bir gece.
yarısında değil.
sonunda.

sana geleceğim.
sana gelmemi beklemediğin bir anda.
sen ki bana şah damarımdan yakın olduğunu iddia edip de,
binlerce ışık yılı uzaktayken.
ben geleceğim işte.

kapını çalmadan gireceğim ofisine.
sekreterinle yaşadığın kaçak aşka şahit olacağım.
onlarca yıl bir şirkette çalışıp da patronunu göremeyen,
genç bir adamın heyecanı olmayacak içerimde.

sana bakacağım çıplak gözlerle.
çıplak ellerimle boynuna dokunacağım.
okşayacağım hafifçe.
sonra sıkacağım nedensizce.

gözlerin dönecek yuvalarında.
dilin hafifçe dışarı çıkacak.
benim gözlerim de sulanacak.
ağlayacağım belki.
tek bir damla gözyaşım senin yüzüne düşecek.

tuzlu olduğunu hissedeceksin.
benim tuzlu olduğumu anlayacaksın,
ellerimi ısırırken.

kanlar içinde kalacağız o boktan ofiste.
sekreterin iç çamaşırlarını almadan kaçıp gidecek.
giderken çığlık atacak.

aranacak bir polis olmayacak.
ahlak bekçileri ise görmeyecekler bu şöleni.

sana geleceğim işte.
bir gece.
yarısında değil.
sonunda.

tepeden tırnağa öfkeyle dolu olacağım.
tıka basa hayal kırıklığıyla.
sana geleceğim işte.
bir gece.
yarısında değil.
sonunda.

ruhum delik deşik bir şekilde.
dilim dimağıma yapışık.
tırnaklarım kırık.
yanaklarım çürük.
ayaklarım kesik.
sakallarım eksik.

sana geleceğim.
bir gece.
yarısında değil.
sonunda.

gözlerine bile bakmayacağım belki.
çenemin altından yakalayacaksın.
sol elimle çenemdeki elini söküp,
devam edeceğim,
sonsuz tekrarlarıma.

ölüm bile çare olmayacak bana.
bir çıban gibi sana geleceğim.
irinli bir yara gibi.

sana geleceğim işte.
bir gece.
yarısında değil.
sonunda.

o sonda sen olmayacaksın belki.
ruhum kaldıramadığında bu hiçliği.
patlayacağım ben.
tek bir hücrem kalmayacak.
ben de yok olacağım..

sana geleceğim.
bir gece.
yarısında değil.
sonunda.

sana gelmezsem bir gece.
sen bana gel.
yarısında değil.
sonunda.

ben, sana gelirken de seni bekliyorum zira.
her yüze gözlerimi kırpmadan bakıyorum,
seni görürüm ümidiyle.
her teni sen diye öpüyorum.
her yüze senindir diye dokunuyorum..

bana gel.
bir gece.
yarısında değil.
sonunda..
inandığım, güç aldığım, adaletini tecelli ettiren ve bunu bana gösterendir...
türkçe'de allah ın * değil de, allah dışında insanların rab edindiği her şeyin ismidir.

para olur, put olur, adamın teki olur, veya ruhani bir güç olduğuna inanılan şey olur. ama allah değildir. zaten hıristiyanlarla bizim taptığımız yaratıcı da aynı değildir. onlarınkinin çoluğu çocuğu falan vardır. allah ise doğurmamış ve doğurulmamıştır. allah'ın haram ve helal kıldıkları ise hıristiyan tanrısınınkiler de farklıdır.

alakası yoktur işte daha ne diyeyim...
(bkz: kreator)
onun bizi yarattığını düşünerek, bizimde onu yarattığımız gerçeğini unutmamamız gerekendir.
sadece götümüz sıkışınca akla gelendir.
aciz halimizi üzerine yıkıp suçlamak için birilerini aramaktır.
çok yüksek seviyede refaha erip, teknolojinin ve bilimin doruğuna gelindikten sonra inkar edilendir.
''her yerdedir, herşeyi görür, her zaman insanları sever ve kollar, açlık noktasında yaşarken doğurulan çocuğun rızkını verir'' diye götümüzü bağlayıp iş yapmamak yan gelip yatmaktır.
dünyanın daha iyi bir yer ve insanların daha mutlu yaşamasını istemek yerine, olmadık işlerle uğraşıp ''ben ne yapayım, tanrı onlar için bunu layık görmüş'' gibi saçma şeylerin arkasında yatan 'sahte' gerçektir.
bize cennet ve cehennemi vaat etmese kendisine inanmayacağımızı çok iyi bilendir.
dünyadaki herşeyi onun yarattığını söyleyip, yarattığını düşündüğümüz şeylere saygı göstermemek, katletmek, 'din, dil, ırk, mezhep, renk' gözeterek yarattıklarını hiçe saydığımız varlıktır.
iki kuruş menfaat için alet edilendir.
insanları koloniler haline getirip birbirine düşürmekte kullanılan yegane silahtır.
birdir.
yücelerden yüce gördüm
erbabsın sen koca tanrı
bu allahlığı sen nerden
satın aldın kaça tanrı

ali ile bir olmuşsun
bir mektepte okumuşsun
ali olmuş hafız kelam
sen okursun hece tanrı

kıldan bir köprü yapmışsın
gelsin kullar geçsin deyu
hele biz şöyle duralım
yiğit isen sen geç tanrı

yaratmışsın bağ-u cennet
kulların etsinler sohbet
cehennemi ne yarattın
be akılsız koca tanrı

unuttuk diye namazı
bizi ateşe atarsın
kul yanması abes değil
gel bas kızgın saca tanrı

senin kulların anılır
atası anası ile
senin anan baban yoktur
benzersin bir piçe tanrı

seni her yerde görürüm
için dışını bilirim
sırrın halka faş edersem
halin nice olur tanrı

kaygusuzum der buradan
cümle mahluku yaradan
kaldır perdeyi aradan
gezelim beraber tanrı

kaygusuz abdal
http://www.facebook.com/v...v=217692998928&ref=nf
yalnızlıktan korkan insanın kendine bulduğu arkadaş.
beni terketmiştir, zaten çoğu zaman pek yanımda olmadı ama hep inandım varlığına.. bugüne kadar pek bişey istemedim tanrıdan, şimdide bana bişey vermesini istemiyorum ama alması için çok yalvardım bari bu sefer dinlese beni..
merhametli, şefkatli ve affeden olarak sıkça tanıtılır. bu kadar merhametli bir varlığın, kendisine inanmayanları ceza olarak cayır cayır yakacağını bildirmesi kafa karışıklığı yaratmaktadır. şayet tanrı varsa gelmiş geçmiş en büyük diktatördür.
kuşatmadır.
vardır! ve bu onun problemidir...
tanrı biz insanlar vasıtasıyla kendisiyle dertleşir.
an itibariyle tanrının var olup olmadığına dair elime geçen bir bilgi yok, ancak bizlerin var olmadığını artık açıklayabilirim. evet tanrı kendisini sorgularken şizofreni belirtileri göstermeye başlamış ve karşısında küçük insancıkları bulmuştur. ve bu insanlar konuşmalarıyla tanrının hoşuna gitmişlerdir (bkz: kalu bela). tabi tanrı kendi benliğine çok inandığı anlarda peygamberler yarattığı gibi, kendini sevmediği ve bazen kendisinin bir hayal olduğunu düşündüğü anlarda ise nietzsche, darwin gibi insanlar yaratmıştır kafasında. mesela beni de yazdıklarına kafası takıldığı anda yaratmış olmalı.
yani, tanrı varsa bile ölümden sonra hayatın olmaması mantıklı. sonuçta hepimiz hayaliz ve tanrı, biz yoluyla kendiyle dertleşipde işlevimizi tamamlanmış olduğumuzda ölüyoruz. intihar edenler ise tanrının derdiyle yüzleşmekten kaçıp bastırdığı insanlar. bebek ölenlerde hemen çözülmüş problemler.

*ne dedim ben öyle be? bence sağlam kurgu. inanmayın lan ben deliyim.
çocukken rüyamda cami minaresi canlanıyordu göz,el kol vb. ortaya çıkıyor b,şeyler söylüyordu nitekim hatırlamıyorum .
tüm rahatsızlıkların kaynağı.
dünyanın olmazsa olmazı.
insanların aslında olmak ve ulaşmak için çaba serfetiği mevkidir. ondan dolayıdırki kendi yaratıkları mükemell halerine tapar ve ondan korkarlar. bu korkudan kurtulup kendini sıyıranlar bilimde ilelemeye başlarken bağzı toplumlar bu korku aktında ezilir ve silik bir kalabalık olarak yaşar. özetle tanrı olmak istediğimiz şeydir.
ölüm döşeğinde inanmayan kalmaz ona.
(bkz: tengri)
elinde kamçısı olan arada bir dünyayla temasa geçen ve her temasa geçtiğinde de emir yağdıran , bu emirlere uymayanları cehenemin dibine yollayacağını iddaa eden üstün varlık, yaratıcı ha birde yeni bir yazar hoşgelmiş kendileri.