bugün

Dahi yönetmen Spielberg imzalı bilim kurgu dalında yapılmış en iyi dizilerden biridir.
Uzaylıların insan ırkı üzerinde yaptıkları "doğal" seleksiyon uygulaması üzerine kurulmuş efektlerle bezenmiş ve bir grup insan üzerinden anlatılmış başarılı bir hikayesi vardır. türk televizyonlarında geçen sezon yayınlanmış ve yayınlayan kanal (bkz: kanal d)tarafından yayın saati ve günü sürekli değiştirilerek katledilmiştir.
married * kadar olmasa da o anlama yakın bir çevirisi vardır.şu anlamlara gelir bu ingilizce kelime:

- aşığı/aşık olduğu biri var
- sevgilisi var
- sahibi var
- sapı var
- damı var
- kavalyesi var
- tokmakçısı var
- metresi var
- gönül eğlendirdiği biri/birileri var
- kalbi boş değil
- asılmayın bu kıza/erkeğe.. gidin kendi kendinize asılın
- avcunuzu yalarsınız o başkasını seviyor
- gelin olmuş gidiyorsun bana veda ediyorsun
- arkadaşımın aşkısın
- seni kimler aldı ?
ülkemizde 96 saat adıyla vizyona girmiş ve sevdicekle bayıldığım 22 milyona sonuna kadar değen, haftasonuma renk katan çok güzel bir film.
56 yaşındaki Liam Neeson'dan beklenmeyecek hareketlilikte, "Jason Bourne" tadında bir Pierre Morel*** filmi.Senaryoda Luc Besson imzasının olması da filmin izlenebilirliğine olumlu katkıda bulunmuş.
ing. take fiilinin ucuncu halidir.
2002 yılı Speilberg yapımı olan 10 bölümlük mini-dizidir. izlenesi, izlettirilesidir.

--spoiler--
Final sahnesinde bir ağlayasım geldi. utanmasam ağlayacaktım. o bu değil de o mary crawford akıllı olsun.
--spoiler--
senaryosunda luc besson'un imzası olan aksiyon-gerilim türü, 2008 fransız yapımı film.

batman begins'teki kötü adam Ra's al Ghul (henry ducard) rolüyle hatırlanan liam neeson'un başrolde oynadığı film ülkemizde ve dünyada olumlu eleştiriler almış.

--spoiler--
Kızının kaçırılışını, cep telefonu bağlantısında hiçbir şey yapamadan dinleyen bir babanın durumundan daha kötü ne olabilir? Kabus gibi bu durum, eski bir gizli ajan olan Bryan'ın başına gelir. Genç kadınları satan bir çetenin elinden kızını kurtarmak için önünde çok kısa bir zaman vardır. Ancak Bryan'ın önünde çözülmesi gereken ilk sorun, kendisinin Los Angeles'te, kaçırılan kızının ise Paris'te olmasıdır (http://www.beyazperde.mynet.com)
--spoiler--

http://www.imdb.com/title/tt0936501/
türçeye 96.saat olarak çevrilmiştir.
Banlieue 13 ile ilk yönetmenlik denemesini yapan ve gözümüze fazlasıyla giren Pierre Morel'in son derece vasat filmi.

senaryo sürükleyici olmak adına inanılmaz ucuz olmuş. kolaya kaçmış luc besson. bu tarz filmler bana gençlere uyarı niteliğinde geliyor. 80 ler hollywood sinemasının korku kuşağı da gençlere uyarıdır mesela. bir grup genç tatile gider. özgür hayat özgür seks hayali kurarak. fakat ne olur? onlar bu ayıp düşünceleri yüzünden cezalandırılır. kötü adam gelir ve onları öldürür. bizde bundan ne anlam çıkarıtırız? gençler sıcacık evlerinde akıllı uslu oturmalı ve sistemin gerektirdiği gibi (atraksiyona kaçmadan) yaşamalı. muhafazakar düşünceyi körükleyen bir senaryo karşımızda yani... son derece basit ve ucuz.

filme dair kısa notlar verelim;

* sürükleyici fakat klişe ötesi senaryo yazma üstadı luc besson yazmış filmi.
* Pierre Morel ve luc besson ikilisi daha önceden Banlieue 13, danny the dog (Pierre Morel görüntü yönetmeliği yapmıştır) filmlerinde beraber çalışmıştır.
* normalde 1983 doğumlu olan Maggie Grace filmde 17 yaşında bir genç kızı oynamakta. rolünün hakkını verebilmek içinde* spastik gibi koşuyor filmde...
* Holly Valance salağı da oynamış filmde ufak bir rol. bir insan bu kadar mı çirkin olur? ses desen yok tip desen yok. görüyoruz ki oyunculuk da yokmuş. ne var lan it?

--spoiler--
* liam nesson fransa'nın altını üstüne getirip onlarca adam öldürüyor ve sırf luc besson'un mutlu son saçmalığı yüzünden gözaltına bile alınmıyor.
* amanda mıdır mandanda mıdır nedir!? bu kızın ailesi yok mu? piç midir bu şırpıntı? insan bir haber eder lan kızın ailesine...
--spoiler--

evet efenim canınız sıkılıyorsa, uykunuz kaçmışsa, boş vaktiniz varsa ve luc besson'ın imza attığı işleri seviyorsanız bu film tam sizlik. izleyin. fakat imdb nin 7.9 puanına aldanmayın.

10/5*
liam nesson'un, steven seagal tadında adam dövdüğü, hareketli ve izlenilesi bir film. senaryoda boşluk olduğu kesin ama sahneler iyi.
laf aralarında biraz spoiler var filme dair, okurken ona göre okursanız siz bana sövmezsiniz, benim de kulağım çınlamaz.

öncelikle dark man izlememiş adamın liam neeson'ı sevmesi pek olası değildir kanımca. o yüzden filme fazladan acımasızlık etmemek lazım; mel gibson filmi olsa takla ata ata anlatacak tonla adam türerdi. lakin elemanın aldığı istihbaratlar, yatağın altındayken kızına verdiği direktifler gibi detaylar çok gerçekçi; "film işte" denecek pek bir yanı yok. karakterin mesleğine ve geçmişine bakıldığı vakit olay zaten yakın dövüş ve rehine kurtarma üzerine kurulu. bir de kızı kaçırılmış adamın, ne bekliyorsunuz ulan. sopa yesin de sedat peker'den yardım mı istesin herif.

not: steven seagal yaşayan en hızlı aikidoculardan biri olmasına rağmen, liam neeson'ın dövüş sahnelerini daha keyifli buldum, ne yalan söyleyeyim. bambam gibi her tuttuğunu duvardan duvara vurmuyor en azından.
kuru aksiyon filmi. isledigi konu hakkinda yiginla film olmasina ragmen "olsun lan biz de sööyle fazla aksiyonlu olaninda yapalim" demisler. sadece aksiyon filmi izlemek isteyen kisiye tavsiye edilebilir. gerisi bos.
bir babanın kızının bakareti için verdiği savaşı anlatan film. kara murat'ın günümüz versiyonu.
(bkz: work and travel)
first person shooter türündeki film.
bir babanın kızının bekareti için değil kızının canı için verdiği savaşı anlatan filmdir. babadır bu bekaret mi düşünür bu saatten sonra.

--spoiler--
ama yine de kızını bakire olması sayesinde bulmuştur esas abimiz kızını. bekaret bu film de zaman kazandırmıştır. yoksa hepimiz gördük amanda'nın başına geleni.
--spoiler--
filmde akillara kazinan su sahne ayni zamanda sinema tarihinin de onemli monologlari arasinda yerini almistir benim gozumde.

kizi kacirilan babanin, kizini kaciran adamla telefonda yasadigi su sahnedir az yukarida mevzu bahis edilen.

"I don't know who you are. I don't know what you want. If you are looking for a ransom, I can tell you, I don't have money. But what I do have are a very particular set of skills. Skills I've acquired over a very long career.

Skills that make me a nightmare for people like you. If you let my daughter go now,
that'll be the end of it.

I will not look for you.
I will not pursue you.

But if you don't, I will look for you. I will find you...
and I will kill you."

-kizi kaciran elemandan gelen yanit: * Good luck.

sekiz ay sonra gelen edit: hala tuylerimi tiken tiken ediyor. ne diyalog be.
2011 temmuz edit: Tüyler hala tiken tiken oluyor.
2012 eylul editi: 21 ay sonra hala tuyler diken diken.
2013 Mayis editi: Hala tiken tiken.
Türkiyede "96 saat" adı altında gösterime giren çok güzel bir filmdir.. kızı kaçırılan eski bir ajanın, yeminini bozmasını konu alır.
süper filmdir. sonlara doğru şöyle bir diyalog vardır ki:

--spoiler--
- please understand it was all business, it wasn't personal.
+ it is all personal to me. *tak tak tak tak*
- hınk.
--spoiler--
müthiş akıcı bir filmdir. ne çabuk bitti lan. yalnız bazı sahneler malkoçoğlu'ndan aşağı kalmıyor.
başrolünde liam neeson oynadığı türkçeye 96 saat olarak çevrilmiş amerikan fransız ortak yapımı film. biradamın kızı kadın tüccarları tarafından kaçırıldıktan sonra 96 saat içinde onu kurtarmak için verdiği mücadeleyi anlatıyor.
seçilebilecek en klişe konular top on listesinden seçilmiş konusu ile bayan, neler olacağı tahmin etmeyip direk bildiğiniz öylesine bir hollywood filmi.
the godfather'dan ç alıntı replik barındırır.
full aksiyon, başroldeki babanın tak tak elemanları indirdiği güzel, seyirlik film. kaçırılan kızın görüldüğü yerlerde biraz burun kıvırıyorsunuz, zira kız resmen hoplaya zıplaya hareket ediyor.

not: ayrıca babanın kızın peşinden gitmesini bekareti kurtarmak gibi mal bir düşünceye nasıl bağlıyorsunuz anlayamadım. dedim ya, malca bir haraket yani. adam kızının canının derdinde, sen, ''bak şimdi sikecekler kızı'' derdindesin.
mantık hatalarına takılınmaması gereken süper film. Özellikle babanın Arnavutların mekanında duman attırdığı sahnede aradığı adamların onlar olduğunu anlayınca ben çekip gider sonradan tedarikli gelir diye bekliyordum. Sizi bana sayıylamı verdiler diye direk olaya girmesi çok karizmatikti. Zaten bu herifi Rob Roy dan beri severim. Bu sahne fransızca konuşulsa daha iyi olurdu ama o kadar da olur artık. Ayrıca burada arka planda, efe rakı, itimat fırını, ay yıldız dövmeler felan olsa da gerçek hayatta da avrupa daki kadın ticareti arnavutların elindedir.