bugün

21 yaşındayım, hiç seni seviyorum diyen olmadı. hiç sevgilim de olmadı.

siz anlayın yani..
gülü savunan tek bir dikenim sanki ulaşmak isteyene batıyorum. ayrıca

görsel
3. dereceden yalnizim falan mi yani ne bicim sorgudur bu.
o kadar yalnızımki kendi kendime konuşup kendi kendimi dinliyorum.
sanalda iyiyim ama gerçek hayatta karşılığını bulamıyorum.
(bkz: ben şizofren değiliz)
O kadar az konuşuyorum ki gün içinde yaşadığım şaşırtıcı olayları zihnimde toparlayıp kendime anlatıp kendim yorumluyorum. Hatta bazen -o kadar ilginç değilmiş- diyorum. Yakında fıkra anlatıp kendim güleceğim. Belki bu fıkrayı daha önce duymuştum bile diyebilirim.
yalnızlık benim eski sevgilim, yalnızlık benim en vefalı yarim.
buhar oldu artık yok...
Yalnızlıktan ölünseydi şimiye ölmüştüm o derece.
elime kadar düştüm.
bir tek ailem olsun gerisi yalan olsun(asosyallikten ölmekte).
kayda değer bir derece...
über yalnız.
ailem bile yok.
(bkz: kendime puanım bin kamka)
Nasıl anlatılır bilmiyorum da, hani barcelona'da kaleci filan olmak değil, san marino'da forvet olmak gibi. O derece yani.
10 üzerinden 31 kadar.
aile dışında samimi olduğum insan yok doğal olarak.
şarjım bir hafta gidiyor. *
okyanustaki lepistes kadar. hahahaha.
öyle çok derinlerde bir şey değil

akıl ve fikrimi götürüp, salaklığım ve unutamamazlığıma esir etmiş bir yalnızlık derecesi bu.
Aşağı yukarı 250-300 derecededir.
10 ay önce terkedildi o günden beri her konuştuğu insan garip çıktı, bir hoşlandığı gay çıktı, en son flörtü ben hazır değilim diyerek reddetti. şimdi cumartesi gecesi yalnız çekirdek çitliyor.

arkadaşlarıma aileme şükür.
2 yıl.

entry nerde? entry içimizde. sabah güneş doğarken içimize dolan bir umut, batarken sokaklardaki tatlı koşuşturma. entry burda. hepimizde!