bugün

Bu ülke mazoşist, kendine zulmetmeyi seviyor.
Uyku kutsaldır. ama aşk daha kutsal.
Benim halim memleketin hali.
hiçbir vejetaryan " senin hatrın için çiğ tavuk bile yerim" deyimini kullanmamıştır.
Her saniye ölüyoruz.
az kalana, azalmışa her zaman rağbet edilir.
buraya yazardım şimdi acitasyonlu bir şeyler ama gerek yok.
orjinalinde kendine özgü hareketler yapan hayvan videosunun altına ilahi türkü veya horon dayanıp paylaşıldığında maaşallah kuşa bak ne güzel oynuyor diyenler anadolu çomarı oluyor.
Çok troll yazar var.
Türkiye'de kime sorsan hobileri arasında kitap okumak var.Ama nedense en son hangi kitabı okudun? diye sorduğunda çoğu cevap veremiyor.Demek ki o kadar çok okuyoruz ki en son hangisini okuduk şaşırıyoruz.
görsel
Evet bu tespiti yapan bendim * .
diyelim ki bir sıkıntın var. insansın, haliyle paylaşmak,rahatlamak istiyorsun. Belki rahatlıyorsun ama bir şey keşfediyorsun. Yakın görüp dertleştiğin, içini açtığın insan "gizli bir mutluluk" içinde. Duyduğu dertlerin kendisinde olmadığından,başka birinin yaşamış olmasından entresan ve garip bir haz alıyor. O an karmakarışık duygular içinde kalıyorsunuz. Aslında ne demek istediğimi şair yıllar önce söylemiş:

'Aşığım dersin belâ-yı aşktan âh eyleme,
Ah edip âhından ağyarı âgâh eyleme,
Dertliyim dersen belayı dertten âh eyleme,
Ah edip dertsizleri derdinden âgâh eyleme...''
Bazen kalabalıkları seyretmek hoşuma gidiyor. insanların duruşlarından, bakışlarından, yürüyüşlerinden iç dünyaları hakkında tabi kendi tecrübelerime dayanarak neler yaşadıkları hakkında kendimce çıkarımlarım oluyor. bunu yaparken bir şey keşfettim zannedersem. insanlar hayatlarının bir yerinde birine ya da bir hadiseye fena halde "çarpıyor". Orada büyük bir yara alıyor. Ve geri kalan ömrünü bu yara ile geçiriyor. Gülse, unutmuş gibi yapsa da o acı hep orada kalıyor. Çıkarmadığı bir elbise gibi üzerinde, nereye giderse gitsin "taşıyor". Bakışına, konuşmasına, yürümesine tesir eden bir hasar... Her insan bir şey taşıyor...
Yabancı filmlerde dişi ajanların yaptığını bizim kadın ya da erkeklerimiz alışverişte yapıyor. Dişiliklerini ya da erkekliklerini kullanmak *
Kadın(Sabah mahmurluğunda bir yüz mimiği ve dalgalı sesle) - Ne oluuur üç kuruş daha düşemez miyiiiiiz.
Ya da erkek: - (Kalın ve oturaklı bir ses tonuyla) Bak ne diyeceğim. Bence sen( özellikle sen kullanıyor) bunu bana yaparsın...
Daha neler neler...
Kızların çoğu orospu oluyor.
Alın biraz dengesini bulamamış insanlara gelsin,
Bazıları gördükleri Sevgi karşısında ürker...taşıyamaz...
Kendini o Sevgiye lâyık ve değerli görmez...kendi hayatını da değerli görmez aslında...bencilliğinin ve vicdanının arasında ki sesi susturmaktır gayreti.
Ondandır tutarsız davranışları...
Beş parasız bir adama/kadına Piyangodan büyük ikramiye çıksa ne olur ?
Ne oldum delisi olur...Buldumcuk olur..
işte böyledir Gerçek AŞK karşısında Sevgi fakirlerinin hali...
Sanki iyi birşeymiş gibi zannedilen kahraman ve kahramanlık aslında kötü evet cidden kötü bence.
Düşünsene herşey yolunda gidiyorsa kahramana niye ihtiyaç olsun.
Yani herşey zıddıyla bilinir düsturu gereği nahoş durumlar olmalı ki bu durumları düzelten bir kahraman olsun.
Nahoş durum yoksa kahramana da gerek yok. Yaşasın kahramansızlık...
eskiden tırmanılabilen elektrik direkleri vardı. onlar artık yok galiba.
iyilik kaynağı mahalle bakkalı, en altta duruyor ama sol framede çıkmıyor. Biraz korktum.
tespit gibi tespit .
görsel
benim çocuğum yalan söylemez diyen insanların alayı yanılgı içindedir.
tanışmak bir ömür boyudur.
elimizden uçup gittikten sonra kıymetini daha iyi anladığımız, saymakla bitiremeyeceğimiz kadar çok şey vardır şu hayatta. kaybedince geride bıraktığı boşluğu doldurmak için ne yaparsan yap nafile. fakat içlerinde şu ikisi yok mu, sevdiklerini yitirmenin haricinde kıymetini kaybedince anladıklarımız içerisinde en mühim olanları bunlar sanırım.

biri sağlık, diğeri de bekarlık(!)

Kıymet bilmeyenlerden olmayın.
Gerçekler acıdır, dondurma tatlıdır, öyleyse dondurma gerçek değildir?!
Sözlükte konuşulacak doğru düzgün çok az insan olması.