bugün

saat geç olmasaydı bir şarkı söylerdim. yine geç olmasaydı yemek söylerdim. saat her türlü eledi.
Asla pes etmeyin ve içinizde ki cehaleti yok edin.
5 sene uğraştığım şeylere 5 dakika bile harcamamak gerekiyormuş.

Güç oldu ama geç sayılmaz.
istanbul'a gitmeme 37 gün kaldı. Gider gitmez işe başlayacağım. Hesapladım aylık gelirim 61 bin 200 olacak. Fena para değil bence ama çok da değil. Orta halli sayılırım işte.
Gece ve gündüzün eşit olduğu bu ekinoks tarihinde; hayatımda her şeyin dengede, her şeyin eşit olmasını diliyorum.
Uzun gecelerin sessizliği içinde yalnızlık, ruhunun derinliklerine ince bir çizgi çizer. Şehir ışıkları söndüğünde ve sokaklar sessizliğe büründüğünde, o, kendi düşüncelerinin labirentlerinde kaybolur. Kalabalık mekanlarda bile, yalnız bir adanın sakinleri gibidir, adeta görünmez bir perde onu insanların arasından ayırır. Bir arayış içindedir, kaybolmuş hissi içinde, bir başkasının kelimelerinde ya da bir melodiye sarılıp, kendini bulmaya çalışır. Belki de yalnızlık, bir insanın kendi iç dünyasının derin sularında yolculuk etme ve kendi kendine sorma cesareti bulduğu bir denizdir.
Birtakım yanlışlar yapmak üzereyim.
Geceleri farklı bir kişiliğe bürünüyorum. Daha romantik daha edebi bir dil yerleşiyor klavyeme.

Bunu Uludağ sözlük yerine ekşi'de değerlendirmek daha iyi olur ama burayı daha çok seviyorum.

Yoğun şekilde çalışmak ve istanbul kaosunu dibine kadar hissetmek istiyorum. 1 yılım inzivada geçti. Bugünlerin acısını çıkarmak istiyorum. işten yorgun argın eve dönüp balkonumda buzlu kahve ve sigara eşliğinde kitap okumak, dev ekranımda play station oynamak şu anda bana çok çekici geliyor.

Bir de kendime Yalnızlığımı giderecek bir kız arkadaş edinsem değmeyin keyfime.
bir an olsun gözlerini unutup
açtım yeni sekmede youtube
önerilerde savaş sonrası ırak
yalvarırım sevmiyorsan beni burada bırak
bu gece de düştüm peşinde biraya
bir zamanlar çok istedim gelelim bir araya
ben kendimden çok uzaklaştım
müsait olunca sen beni bir ara ya.
Tesadüfen karşıma çıkan gönderilerde onu göreceğimi tahmin etmiyordum. Alnına çizgiler düşmüş, ela gözleri sanki daha renkli olmuş. Halen çocuk gibi gülümsüyor.
Benden güzellik götüren yedi yıl, ona güzellik eklemiş sanki.

Fark ettim de, ben çoktan affetmişim onu. Mutluluklar dileyebiliyorum ona. Hem de öylesine değil, içten dileklerimle. O da beni affetmiştir umarım.
neden böyle oluyor?...
bi 31 çek bişeyciğin kalmaz çiçek gibi olursun deseydin.
Önceden pudra pembesi gibiydim şimdi şarap kırmızısı bir kişiliğe büründüm.
ingilizcem yok benim ne diyor bu geblo.
Yeniden yaşım 17 olsa.. Yine sevgilim aynı kişi olsa.. Onu gördükten sonra birkaç gün yerde yürümesem yine havalara uçsam.. en büyük derdim onun omzuna yaslanmamak olsa...

Yine çok şey istedim, biliyorum.
Son zamanlarda yeni bir hobi edindim kendime. inanılmaz keyif aldığım bir hobi. Bu hobiyi edinmemde erlik'in ve Uludağ sözlük'ün payı büyük.

Yılmaz Güney filmleri izliyorum. Elbette kendisinin kürdistancı ve katil olduğunu biliyorum ama büyük bir sinemacı olduğunu da biliyorum.

Yol, sürü, umut, umutsuzlar ve duvar'ı izlemiştim zaten. Hepsi bir baş yapıt. Hepsi bir efsane ama son zamanlarda izlediklerim içinden bir tanesi var ki bugüne kadar izlediğim yılmaz Güney filmleri içinde en efsane olanı.

Zavallılar filmi. Evet, bu film adeta bir dostoyevski romanı, tarkovsky filmi. Mutlaka izleyin.

Arkadaş, baba, kaçaklar filmini de izledim ama onlar klasik yeşilçam filmi.

Zavallıları mutlaka izleyin. Pişman olmazsınız.
beni ne kadar seviyorsun diye bir soru kalıbı olduğu geldi aklıma gece gece.

yani bu en kanaatkar aşığın bile sevmekten çok sevilmeyi istediğini gösteren bir soru. acı lan bu hayat. bildiğin küçük, kısa, kırmızı, sivri biber..
hayat devam ediyor. içimde olsan da yanımda yoksun ve başkasının olmaması da benim hatam. buna devam etmek ve yalnız olmak istemiyorum. gereken tüm varlığımı önüne döktüm, yine olmadı. kendimi döktüm, yine olmadı. öyleyse bırakıyorum seni, zamanla azalacaksın. ben gerçekten güzel sevdim.
şahsen bir şeyi istediği için yapan biriyim. yapmıyorsam da istemediğim içindir. ısrarla nedeni sorulduğu için genelde sorulduğu zaman neden yaptığıma dair bir kılıf uydururum. acaba neden yapmış olabilirim diye düşünürüm. sonuç olarak bu sadece bir kılıftır. aynı şeyin diğer insanlarda da olduğunu düşünüyorum. sadece bu kılıfı genelde o şeyi yapmadan önce hazırlıyorlar. işin özü niyete değil de davranışa bakılması taraftarıyım yani. çünkü son derece dürtüsel hareket ediyoruz bence.
Dersteym anasını sikicem artık.
bunlar hep mutsuzlugu kendimize cok yakistirmamizdan oluyor. halbuki evlerimizden uzak durmasi gerekirken.
sürekli çaresiz ve umutsuz hissetmekten yoruldum. bu kadar...
Bdv senin derdin bir şeyler söylemek değil, senin derdin islam..
bazı şeyleri istemeye bile utanıyorum. çünkü istesem bile olmayacağını biliyorum. sanki istersem ben komik duruma düşeceğim. utanç verici bir şey yapmış olurmuşum gibi geliyor.
Sen beni mumla degil her türlü aydınlatma cihazıyla ararsın da asla bulamazsın...