bugün

en zor nobettir gece 02-04 nobeti. uykunun en tatli yeridir. kalk dersin kalkamaz. sallarsin, durtersin uyanamaz. kiyamazsin uyandirmaya. sonra hava sogugun en soguk halidir. kat kat giyindirirsin, parkalar fayda etmez, isler soguk en icine. nobetini bitirir, sonra gider uykusuna devam eder, sanki hic uyanmamis gibi. yasadiklari bir hayal gibidir.

tum bunlar bir hayal olsa..
Deprem öldürmez müta it ve denetimi yapacak yöneticiler öldürür.
bağıra taş basılır, ölenlerle ölmek istenir, ancak borcumuz yaşamaktır.
bu ülkede sigara yüzünden ölmeyeceğimi bilmek tek tesellim. ya deprem ya trafik kazası, olmadı maganda kurşunu. o da olmazsa terör saldırısı...

sigara içerken müsterih oluyorum o nedenle.. o meretten ölmem diyorum..
https://video.haber7.com/...evletimize-zeval-vermesin
Bizim burada Gecemiz gündüzümüz kalmadı. Bölgedekileri düşünemiyorum. Ne zaman düzeleceğiz. Bunun kimsede cevabının olmaması çok berbat bir şey.
Senden haber alamadığım bilmem kaçıncı saat. yerin altında mısın buz gibi soğukta mı bilmiyorum.

Ölsen hisseder miydim, sesini bir kez duymak için neler vermezdim şimdi.

Nolur ara beni. Ne olur arayabil.
Dün Hatay'daki kuzenimden haber alamamıştık. Ta ki bugün öğlene kadar. Tüm kuzenler bir olup elimizden geldiğince sosyal medyadan telefondan yardım istedik.

Çok şükür Allah kocasını ve çocuklarını kendisine bağışladı. Hepsi enkazdan ufak sıyrıklarla kurtuldu.

Oturdukları ev ve site oldukça lüks olmasına rağmen binaları yan yattı.

Demem o ki deprem öldürmez, depreme dayanıksız bina öldürür ve hangi evin depreme dayanıklı olduğunu bilmemiz çok zor ve sevdiklerinizin kıymetini yaşarken bilin.
Malatyadakilere ulaşamıyorum, sadece sosyal medyadan gurbetçileri takip ediyorum, bir haber var mı diye.
Gündem çok ağır be sözlük.
08.02.2023 tarih,
ileride bir gün o büyük felaket diye diye bahsedeceğiniz olayları yaşıyoruz…
Evet , istanbul dayım ama kendimi felaket bölgesinde gibi hissediyorum.
Çok zor, çok büyük bir deprem, ölenler, kalanlar, sokakta yaşamak zorunda kalanlar.
insan kendi evinde yaşarken utanıyor. Uzaktayız elden gelenler limitli.
Yardım toplayıp göndermekten başka bir şey gelmiyor elden…
Yaşanılanlar, insanların çaresizce yardım talep etmeleri , yardım yalvarmaları kulaklardan gitmiyor.
Sosyal medyadan yerini tarif edip göçük altındayım mesajı atanlar
Kendi kurtulup evlatlarını çıkarmaya uğraşanlar.
Çok zor, ülke olarak bir tramva yaşıyoruz.
Sanmayın istanbul sıcak, istanbulda da üşüyoruz…
insan çocuğuna bakınca içi acıyor, orada annelerin babaların yaşadıklarını hayal ediyoruz.
Milyonların hayatları etkilendi, koca koca iller neredeyse yerle bir oldu.
Yaşanılanlar çok zor.
Zor be sözlük , insan elinden bir şey gelsin diye düşünüyor ama olmuyor…
Yaşanılanlara kör ve duymazdan gelinmiyor.
Yüreğim sızlıyor,
Allah kimseye yaşatmasın.
ileride bugünler için neler yazılacak, neler söylenecek bilmiyorum.
görsel
duygusal şeyler yazmakta oldukça yeteneksizim. fotoğraf yerine geçsin artık.
atlatacağız inşallah sözlük.
Geçmişte şikayet ettiğim her şey için çok pişmanım. Ailemin yanında kalmaktan şikayet ediyordum, ailem nerede, ben neredeyim... 1 dakika ancak konuşabiliyorum, çok şükür hayattalar.

Kiraladığım evden nefret ediyordum. Evime girmeye korkuyorum. Kalacağımı hiç hayal dahi etmediğim yerlerde uyuyorum, o şikayet ettiğim ev bile elime geçmiyor kısaca. Elindekinin kıymetini bilmek çok önemliymiş..
Çocukken tek derdim, okulun yokuş yolunda yağan yağmurun ayakkabılarıma dolmasıydı. Oluşan dereciklerden geçmelisin; kaçış ne mümkün. Eski Türkiye sefaletti belki; ama gelecek hayalleri hep tatlıydı. Şimdi tatlıya eriştik, sefalet yine de yakamızda. Hayallerse bedbaht... Eskiyi özledim: Kadınların, sırf biz geçmeyelim diye merdivenlere set kurup, akşam oturmaları yaptığı günleri...
Allah depremden zarar gören herkesin yardımcısı olsun, tüm ülke canla başla elimizden geldiğince yardım etmeye çalıştık. inşallah enkaz altından da maksimum sayıda vatandaşımız burnu bile kanamadan kurtarılır.
allah bu ülke de yaşayan herkesin yardımcısı olsun.felaketlerin birisi bitiyor birisi başlıyor. artık ölelim de kurtulalım modundayım.
Burada bir sürü şerefsiz olduğunu biliyordum. Ayrıca çok iyi kalpli insanlar da var. Ama Pazartesi den bu yana ara ara geldiğimde hiç beklemediğim bazı yazarların bile kalplerinin ne kadar karanlık olduğunu gördüm.

Benim söylemek istediğim sadece buradaki iyi kalplilere. Üzüm üzüme kalp kalbe baka baka kararır. Burada fazla takılırsanız er geç sizin de kalbiniz kararır. Buradan ayrılamıyorsanız bile takıldığınız zaman kimseyi umursamayın, hayvandan aşağı yaratıklara da hak ettikleri gibi davranın. Kalbiniz hep temiz kalsın. Sevgiler.
Ne yaşıyoruz yarabbi. Deprem bölgelerinden kefen ve ceset kokusu için maske talep ediliyor. Yemin ederim çok büyük bir bedel ödüyouz. Ama kader deyip geçilecek bir şey değil. Bu halk, bazıları daha fazla kâr edebilsin diye, bazılarının şımarık çocukları yurtdışında bilmem ne yapabilsin diye bu halde. Söylenecek çok şey var. Yazabilecek sinir sistemi bile bırakmadılar insanda. Yine bölgede insanlara yardım eden de gariban halk. Yine kendimizden başka kimsemiz yok.

Ev, barınma temel ihtiyaçtır. Devlet yapmalıdır. Herkes insanca koşullarda, belirli bir güvenlikte konforda evlerde yaşamalıdır dediğimizde bize komünist diyen zavallılar. Ben hiçbir zaman komünist olmadım. Biz sadece bu milletin evlatlarını bütün olarak sevdik. işte şimdi bu halkın bu halde olmasının sebebi sadece kendi keyfini düşünen halk ve hak düşmanlarıdır.
Osmanlı döneminin etkili sadrazamlarının bir kısmı istanbul kaymakamlığı yapmıştır. 16. Yy’dasın, bilinen dünyanın en önemli şehirlerinden birini yönetiyorsun, elektrik yok yani yiyecekleri soğuk tutma şansın yok ve geceleri çalışamıyorsun, yol ve taşıt olmadığı için bütün her şey yavaş ve yürüyerek ilerliyor, sorumluluğun altında 300.000 kişi var ve bunlar daimi olarak taze gıdaya ulaşabilmeli, tedarik zincirinde hiç bir şekilde aksaklık kabul edilemez, bu görevleri afet ve kötü hava şartları altında da aynı biçimde yürütebilmek zorundasın, üstelik bütün bu malzemeyi yağmalamalak isteyen kötü niyetli insanlar var ve görevini iyi yapmazsan insanlar ölür, padişah da seni öldürür. Bunu başaran adam tabii ki, sadrazam olarak 60.000 kişilik orduyu macaristan’a götürüp, savaş kazanıp, ganimetlerle birlikte sapasağlam geri getirebiliyor.

ilk iki satırı ve son cümleyi atarsak; kalan cümleyi 16. Yy istanbul’u için mi, yoksa 21. Yy’da bir afet merkezi için mi söylediğimizi ayırt edemeyiz; en azından bana göre.

Biz biraz bu tatbikat, hazırlık, falan filan konularını fazla hafife alıyoruz. Deprem tatbikatında “çocuklar tek sıra yürüsün, yeter”den ileri gidemiyoruz. Depo kontrollerini soğuk hava deposuna bakıp öyle yapıyoruz, tüm ayarlamaları gündüz, ayakkabılarımızın boyası kirlenmeden, beş dakikada yapıp, formu imzalayıp, bitiriyoruz. Ama afet demek, çamurla ya da elektrik kesintisiyle, soğukla, sana muhtaç yığınlar dolusu kalabalıkla, hırsızlarla ve kafa karışıklığıyla mücadeledir. Afetin kendisi için yerine getirmen gereken görevlere odaklanmadan önce, bu düşmanlara karşı hazır olman gerekir.

Bizde aslında yapı mevzuatı güçlüdür, hatta bazı noktalarda fazla bile sıkıdır. Ama uygulaması delik deşiktir, yaptırımları çok zayıftır. Bununla birlikte, olan afete karşı hazır olmakla, hazır olduğunu düşünmek arasındaki dağlar kadar farkın da bilincinde değiliz. Görülen o ki, uygulayıcı bürokratların bir çoğu da, tüm iyi niyetlerine ve afet dönemi fedakarlıklarına rağmen, afet durumu ortadan kalktığı anda “tın”lar.

Ha, sen Osmanlıcı olduğunu mu iddia ediyorsun, arabanın arkasına tuğra sticker’ı yapıştırmakla olmuyor o, al bu da osmanlı…
YARDIM KOLiLERiNE MUTLAKA KADIN PEDi KOYUN. EN TEMEL iHTiYAÇLARDAN BiRiSi. MARKETTEN ALIP KOYARKEN ASLA UTANMAYIN ANNENiZi BACINIZI DÜŞÜNÜN O DURUM BAŞLARINA GELSE NASIL BAŞA ÇIKACAKLARINI DÜŞÜNÜN VE KOLiLERE PED KOYUN. NUMARASI EBATI ŞUANDA ÖNEMLi DEĞiL MUTLAKA OLSUN.
Depremi bizzat yaşarken asıl fay hattının bizim insanlığımızda olduğunu anladım. Paranın bir işe yaramadığını, yalnızlığın ne ağır yük olduğunu anladım. Depremin olduğu gün dışarıda felaket yağmur yağıyordu. Dışarı çıktığımızda herkes arabalara binip bir yerlere giderken bizim kıyafetlerimiz kurşun gibi ağırlaşıyordu. Daha fazlası da var ama.....
Bu günleri elbet atlatacağız ancak ben bir daha eskisi gibi olabilir miyim emin değilim.
Sabah 6-7 ye kadar uyuyamıyorum. Depremden sonra ruh halim sanki bir kabustasın da rüya olduğunun farkındasın ama uyanamıyormuşsun gibi.

Muhabbet edecekte doğru dürüst kimse yok. Konuşacak pek bir şey de yok sanırım. Çok hissiz ve belirsiz her şey. Sözlüğe bakıyorum ara ara, sabaha karşı kimse kalmıyor. Bugün de cuma akşamı olmasına rağmen kimse yok.

Hayat boş gerçekten.
Umudunuzu kaybetmeyin.
Sevgili sözlük yazarları, beni bugünlerde hep sorduğunuz, dualarınızı esirgemediğiniz için hepinize teşekkür ediyorum...

Tamamen yabancısı olduğum bu şehirde mahsur kalmış hissederken, beni mutlu ettiniz. Gerçekten, iyi ki varsınız, iyi akşamlar...
hayır olsun ama çok hayırlı bir yere gitmiyormuşuz gibi hissediyorum.
ülke olarak değil, küresel anlamda.

20 yıl içinde hiç tahmin etmediğimiz, edemeyeceğimiz şeyler gerçekleşebilir gibi hissediyorum.
umarım yanılırım.

sanki final perdesinden önceki büyük olaylar için gerekli olan etkenler bir bir oluşuyormuş gibi geliyor.
hayırlısı olsun her şeyin, allah yardımcımız olsun.
Hayat sürprizlerle dolu. Mesela beni iş yerinden aradılar, demin alelacele hazırlanıp, sahra hastanesi çadırına geldim sjsjsj.