bugün

Ezildim, tekmelendim ve hakaretlere maruz kaldım. Fakat her şeye rağmen ayaktayım ve bahse girerim siz aptallar geri döneceğimi tahmin etmiyordunuz.
Az önce sahurda kardeşim annemden bir bardak su istedi. Ve annemin tepkisi "ne yapıcan" oldu.
Sanırım uykuyu tam üzerimizden atamadık.
yüzüklerin efendisi sevmiyorum.
24 yaşında bir insan olarak annemden sürekli şu sözü duyuyorum:"senin yaşındakilerin içinden enerji fışkırıyor." Bu cümle bana kendimi çok aciz hissettiriyor.bu insanlar ne yapıyor da annem onları benden enerjik görüyor çok merak ediyorum.kendisi beni şehirdışına okumam için göndermemiş biri olarak benden aile ortamında nasil bir hareketlilik bekliyor?bu insanlar sokakta takla mı atıyor parende atarak mı geziyor anlamıyorum.ne 24 müş arkadaş.daha bir ay var 24 olmama ama bana aşırı zor geldi bu yaş şimdiden.annem kendimi eksik hissetmemi sağlıyor ve bu çok rahatsız edici.çok arkadaş canlısı biri olmadığımdan ve daha doğrusu gerçek dost aradığımdan birkaç tane arkadaşım diyebileceğim insan var.onlar da başka şehirlerde yaşıyorlar,her zaman görüşebileceğim biri yok.çıkıp dışarı kafelerde boş muhabbetler yapacak kadar salak biri de değilim,bana göre değil.anneme "insanlar nasil yaşıyorlar acaba?" diye sorunca "bir şey de denmiyor sana."diyerek beni daha da delirtti.durum bu.
Şu şehre geldiğime çok pişmanım sözlük. Burada olmaz dediğim ne varsa başıma geldi. Hayatımda ilk defa saldırıya uğradım, ilk defa gözümün önünde değer verdiğim insanlar bu kadar zarar gördü. ilk defa bir silahı bu kadar yakından gördüm. ilk defa bu şehirde bu kadar kırıldı kalbim, ilk defa kendimi bu kadar çıkmazda hissettim. Ben yaşamam dediğim ne varsa yaşıyorum şu sıra. Büyük konuşmuşum, cezasını çok güzel ödüyorum.

Hiç iyi gelmedin Eskişehir.
* (bkz: yıldız teknik üniversitesi) üniversiteye her gittiğim gün okulda söylenecek durum bulmaktan bıktığımı itiraf ediyorum. ilk 1.5 yıl civarı yemekleri+pis olması+yeşil alanları yok edip ya şahşi araçlar için açık park ya bina yapmaları beraber söyleniyordum, yemekhane biraz düzeldi şimdi yemekler pişmemiş değilse söylenmiyorum ama diğerleri aynen duruyor. acaba mezun oluncaya kadar diğerleri düzelir de -tuvaletler temiz olur,şifonu düzgün çalışır, el yıkamak için sabunu olur ve inşaat yapılmazsa- görebilir miyim zannetmesem de merak ediyorum.
*minik bir tavsiye: olur da üniversitesime gelirseniz sakın taş binada lavaboya girmeyin, kesin pişmanlıktır ve okulun en pis yeri olmaya adaydır. daha temiz halini görüp de şaşırmadım. diğer binalarda dolanınca temiz lavabo bulunuyor da taş binada hiç bulamadım.
bana burs vermeleri için akrabalarıma akp'ye oy verdim diyeceğim.
"ben onun yoluna toprak oldum, o beni ezip geçti"

yine içimi dökecek senden başkasını bulamadım sözlük. kelimelerin bittiği yerdeyim. buraya kadarmış. anladım ki ne kadar sevsen de ne kadar beklesen de hiçbir anlamı yok. gözünde hep hiçtin, hep hiçsin. bu son çırpınışımdı, son çabam. en azından öyle olmasını umuyorum. yapmam gereken artık yaralarıma aldırmadan yoluma devam etmek. bizim için mutlu son yok, hiç olmadı. "biz" diye bir şey hiç olmadı, olmayacak. hep aynı kısır döngü, hep aynı yenilgi. ben tükendim artık. savaşacak gücüm kalmadı. "gidiyorum elveda" şarkısını söylemenin vakti geldi. mutlu aşk yokmuş. yine de biliyorum ki yıllar geçse, çıkıp gelse bir gün koşa koşa gideceğim ona. bu da benim lanetim. gelecekte beni -belki bizi- ne bekliyor bilmiyorum. tek bildiğim var o da gücümün tükenmiş olması. umarım hep iyi olur, hakettiği mutluluğu bulur. söyleyecek başka sözüm yok.

"belki bir gün bir şiirin içinde rastlaşırız seninle"
Hayatıma girecek olan kimsenin beni gerçekten ben olduğum için seveceğine inanmıyorum. Doğrumlarımla, yanlışlarımla beni çekeceğine inanamıyorum.
Eski erkek arkadaşım “ seni benden başka kimse çekmez” demişti. Sanırım bu lafı söylediği için haklı çıkacak ve ben haklı çıkmasından korkuyorum.
bi sevgilim olsa
aynı şeylere gülsek. birbirimizi anlasak.
güvensek.
iyi anlaşıp eğlensek.
atlasak arabaya beraber tatile falan gitsek.
bizimki de hayal işte.
Şu an kanepede oturuyorum.
Ben aslinda liberalim.

( ? )
bazı şeyler yolunda değil. yani çok sevdiğim ve hali hazırda kullandığım tabiriyle; “yolunda olmayan bir şeyler var.” içime bir huzursuzluk, bi tatsızlık çöktü, bi hafakanlar bastı yine anasını satayım ya… bi hayatım yok. bir boks ringinin ortasında meydan malı olmuşum. arzularım bir yandan, inançlarım bir yandan, zayıflıklarım bir yandan, tembelliğim bir yandan, gamsızlığım bir yandan, vicdanım bir yandan… beni şamar oğlanına çevirdiler! gavura vurur gibi vuruyorlar, resmen orospuları oldum onların lanet olsun ya! bir insan, kendine karşı ne kadar acımasız olabilir? bir insanın içinde yaptığı harp, ne kadar şiddetli olabilir? bu kadar da olmaz, savaşın da bir adabı var!

ulan bi de bu sorunları böyle ortaya döküp konuşmasak içimize dert, konuşsak “sököcö döprösöf önsön” oluyoruz ben bi bok anlamıyorum. ama çok haklısınız çünkü mutlu bir insan çevresindekileri mutlu yapamaz ama mutsuz bir insan çevresindekileri mutsuz yapabilir. eğer bu saçma geldiyse, mutsuz olduğunuz bir an yanınıza gelip neşeli neşeli “neyin var, neden mutsuzsun?” diyen bir arkadaşınızın ne kadar faydasız bir teselli çabası içinde olduğunu hatırlayın. onun o an mutlu ve neşeli olması sizin mutsuzluğunuzu gideremez ama siz o mutsuz halinizle onun neşesini kaçırabilirsiniz. %99 bu böyledir, mutsuzluğun gücünü görün! bakın siz mutsuz insanları küçümseyip aşağılıyorsunuz, onlardan olabildiğince uzak durmaya çalışıyorsunuz, (ki çok doğru yapıyorsunuz çünkü onlardan korkmalısınız, zira onların hiçbir şeyden korkuları yoktur ve en korkulacak insanlar korkacak bir şeyleri olmayan insanlardır,) ama onlarla uğraşmayın, onlara laf atmayın! bırakın kendi mutsuzluklarında kalsınlar. siz onlarla uğraşmayarak o sefil mutluluğunuzdan bir şey kaybetmezsiniz ama onları aşağılayarak canlarını yakabilirsiniz. belki de yakamazsınız. ama yine de yapmak haddinize değil. değil ulan!



+yolunda olmayan bir şeyler var.

-ne lazım?

+bilmiyorum. ama bir hayvana dönüşebilirsem belki neşeli hissedebilirim en azından. galiba.

-nası yeani?

+bak şimdi şu dünyada neşeli neşeli dolaşabilen kimi gördüysem hassasiyetlerini kaybetmiş. ya da bilmiyorum, belki bana öyle geliyordur. ama onlara bir bak! hiçbir şeyi kafaya takmıyorlar… kafaya takılacak bunca şey varken bu kadar tasasız olmak nasıl mümkün olabilir? bir insanı biyolojik olmayarak hayvanlardan ayıran özelliği düşünebilme yeteneğiyse, biyolojik olarak hayvanlardan pek bir farkı olmayan ve düşünmeyen bir insanı insan yapan ne özelliği kalır? homo sapiens olmaktan bahsetmiyorum ulan! insan olmaktan bahsediyorum, insan!

-tamam. o zaman bana şunu söyle: Bu kadar kafaya takacak ne var? neymiş bakalım seni insan olmakla şereflendiren o hikmetli dertler? söyle biz de bilelim.

+bak şimdi insan dediğin illa mutsuz olacak, illa da neşesiz olacak demiyorum. insan dediğin mutlaka dert eder diyorum, mutlaka bir düşünmelidir, mutlaka kafaya taktığı bir şeyler olmalıdır, ama maddi şeyler değil bak, iyi anla: daha derin ve önemli şeyleri kastediyorum, yani ne olursa olsun, gülümserken içinde bir yerde bir burukluk hissetmelidir, içinde bir yerlerdeki bir kuyuya hapsolmuş çıkamayan hayali bir klonunun olması gerekir, aksi olamaz diyorum, insan dediğin böyle bir dünyada mutlak mutluluğa kavuşamaz diyorum! homo sapiyens olmaktan bahsetmiyorum, insan olmak diyorum!

-yani insan olan herkesin bir homo sapiens olduğunu ama homo sapiens olan herkesin bir insan olmadığını mı söylüyorsun?…

+bak şimdi bu hayatta sadece gülüşüp koşuşmakla, itişip kakışmakla bir halt olmaz diyorum, homo sapiens doğmak kolaydır ama insan olmak zordur diyorum, bilmiyorum belki de yine saçmalıyorum ama insan dediğin istese de istemese de saçmalamaya mahkumdur diyorum!

-boş konuşuyorsun. sen konuşmasan daha iyi. azıcık bi sussana.
Kardeşimle ne kadar büyük kavga edersek edelim sabah olduğunda hiç bişey olmamış gibi gelip bana bişeyler anlatması, benimle konuşması çok hoşuma gidiyor.
bugün çevremdeki 14 arkadaşımın akp ye oy verceni söz vermesiyle etmesiyle oldukça mutlu oldum.
2 gün önce eve gitmek için sokağa girdim, apartmanın en alt katında da kuran kursu var. Kadınlar bana genellikle girip çıkarken selam verirler, selamlarını alırım.
Neyse yine girdim sokağa, hayatımda belki de ilk defa gördüğüm kadın bana selamünaleyküm dedi sanarak Aleykümselam dedim. Meğer telefonda konuştuğu kişiye demiş...
Yalnız ölcez.
Evet beklerim bekleyeceğimi de söylemiştim sana.
yalniz olmek ayri mesele; bir de yalniz dirilecegiz. yalniz gidecegiz mahser yerine. ve yalniz hesap verecegiz.
klibini saymazsak yıldız tilbe' ye ait olan yalnız çiçek şarkısının aleyna tilki yorumu dilime dolanmış bulunmaktadır. 3-4 gündür ev arkadaşımla beraber açıp açıp dinliyoruz. *
bir yandan istediğim her şeyi yapabilirim hissi geliyor içime, fazlasıyla mutlu oluyorum. fakat bir yanda da bu isteklerin gerçekleşmesi için gereken diğer şartların, benden bağımsız olan ne varsa, bu hissi yavaş yavaş ezdiğini hissediyorum. öylece oturup bu gelgiti yaşarken yine gece oluyor. yine kalan zaman, içimdeki yersiz kavgayla geçiyor, gidiyor.
Kardeşimin bir youtube kanalı var.
ilerde bakıp bakıp güleceği, şimdiyse büyük heveslerle attığı videoları var.
izlenme sayısı arttıkça gelip benle paylaşır falan..
Masum..
ayakkabılıktan çıkan o kokuyu seviyorum.
olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu olsa da, varlığım olmasa da olur diyorum. ve oyum ince'ye!
Bazı şahıslara ağız dolusu küfretmek istiyorum ama işte yaşanmışlıklar var diyip susuyorum.