bugün

hazırlandıktan sonra tekrar yatağa girdim. umarım çıkabilirim. dinimiz amin.
Lisedeyim dişim ağrıyor. Haliyle doktora gittim. Tabi çok iri kıyım birisi değilim lise 2'deyim şimdiki filmlerdeki gibi saçlı sakallı da değilim ufak tefek sayılırım yaş onbeş falan. Gerçi şimdi bakıyorum lise son sınıfta okuyan ergenlere ben den fazla sakalı var da neyse o ayrı mevzu.

Gittim hastaneye bekliyorum tabi kimsenin umrunda değilim. neyse bir şekilde dişimin ağrıdığını söyledik hemşireye. hemşire dediysem böyle çıtı pıtı ( Başkent üniversitesinde vardı amon yorobbi dedirten cinsten onlardan kesinlikle değil 1999 da tabi neyse ) değil bildiğin sumo güreşçisi gibi izbanduta benziyor. Neyse çağırdı beni içeri. Girdim hangi dişin ağrıyor dedi. Gösterdim ama dayanamıyorum. Bastı iğneyi. iltihap varmı yok mu kontrol yok dayadı iğneyi dışarda bekle çağıracağız dedi. Neyse yarım saat geçti çağırdı. Uyuştu mu dedi yok dedim normal. Dedi uyuşmuştur sen bilmiyorsundur neyse yatırdı dişçi koltuğuna. bir iğne daha vursaydık dedim dememe kalpadı kerpeteni dayadı çeneme. Haşırt huşurt derken ben bayılmışım. Ayıktığımda doktorlar başhekimler hemşireler ortalıkta dört dönüyor. Karı diyor ben anlamadım nasıl oldu. Eskiden diş hastaneleri yoktu normal devlet hastanesinin içinde bakıyorlardı. Neyse uyandım tabi sağım solum biskivü kola meyve suyu dolmuş. Doktor diyor evladım bir isteğin var mı? Lan isteğini zikeyim yanlış dişi çekmiş ben okula gideceğim diye tutturdum. Yok gitme okula sana rapor yazalım istediğin kadar dediler. Lan ana yok baba yok tee bilmem ne memleketinde. Biz başka yerlerde yatılıyız. neyse bir an önce yurda gideyim de çürük dişi çekeyim kurtulayım şu azaptan diyerek 2 gün rapor yazdırdık. Doktor ne zaman istersen gel rapor yazarım diye de ekledi. Bu arada diş çekmek 30 lira mı demişlerdi ne demişlerdi içeri girerken ben de para yok öğrenciyim diye zorla para vermemiş param yok demiştim. Tabi diş faciasından sonra ceket gömlek çıkarılmış cebimde 50 lira bozuk para vardı onlar saçılmış fiş kesen karı paraları görünce bana demez mi hani senin paran yoktu diye.

Doktor tabi olaya daldı karıştırma diye. Olaylar olurken yani ben baygın iken ortalık karışmış hastanede. Doktorlar hemşireler havada uçuşuyor. Dişimi çeken hemşire korkudan bayılmış. Allahtan birinin üzerine düşmemiş. yoksa sakat ederdi adamı. neyse bir pırttım ordan. (bkz: pırtmak)

yurda geldim aynı azapla çürük dişi de ben söktüm. Aq hemşiresinin çektiği dişin yeri hala maden ocağı gibi çumçukur olarak kaldı. Karşıdan gören tünele giriyoruz beller (bkz: bellemek).

Uzun süre dişçiye korkudan gidemedim bizde ırsi olduğu için dişler çabuk çürüyor. 30 yaşına kadar hep korktum boş yere 3 dişim daha çürüdü azap oldu bana ve korka korka çektirdim. şimdi alıştım dişçiden korkmuyorum ama hala tereddüt ediyorum zaman zaman.

Bu ara da bana dolgu güzel hemşire. Ellerin dert görmesin eline yüzüne sağlık kurban olayım o iş yapan ellerine. Hem beni cesaretlendirdin hem işini sağlam yaptın. Şimdi de Bursa taraflarında imişsin sağolasıca. Ömrün de senin gibi güzel olsun emi.
Eskiden müzik dinlerdim, resim yapardım, okurdum, yazardım, boş durmazdım yani şimdi soklanmış balık gibiyim.
Hiçbir sey yapmak istemiyorum...
Sözlüğe sevgilimi takip etmek için girdim. Ne haltlar yiyor, kimle tanışıp kimlerle takipleşiyor diye. Böyle de bi kıskancım.
Görüşmeyeli daha 15 günü yeni geçmiş ama bana sanki aylardır görüşmüyoruz gibi geliyordu. Bu sürede üç dört kez rüyama girdi. Alışkanlık bir yandan işsizlik bir yandan zaman geçmiyor.
(#35123579)
"Senin kolun kanadı bana ne bundan"
Bilmiyordu kanayan kalbimdi.
Kafam burda da rahat bırakmadı ki beni ..
kalorifer deli gibi yanıyor.

ama ev buz gibi.
evin, binanın ve muhtemelen şehrin tüm fertleri istisna yok titriyor.

-23 derece soğuk mu olur Allah'ım?

sibirya mı burası?

türklere sibiryadan hatıra diyerek mi bu kadar soğuk kıldın bu küçük şehri?
kendimi berbat hissediyorum. canım ağlamak istiyor ama ağlayamam. ortam müsait değil. ama bi şekilde içimdekileri boşaltmam gerek. yazmayı seçtim. aslında canımı sıkan şeyleri yazmak istemiyorum ama eğer bi gün böyle bir anda sakin kalamaz da kendime zarar verirsem ya da kafayı yersem belki birileri merak eder "neden?" diye. benden olsun cevabı.

daha önce de bahsetmiştim. annem komşumuzun bebeğine bakıyor. (#34910184) adı melek.

ben dün evde değildim. nöbet vardı. iyi ki de değildim.

evimizde bir muhabbet kuşu var. adı boncuk. benim melek çocuğum kuşu çıkarmak istemiş. uçunca hoşuna gidiyor. seslenince ötüyor kuş da. bi iki tur atıyor evde, sonra yerine koyuyoruz. bu! bu kadar!

kafesin kapağını açmak isteyince benim bu dünyadaki belam olan babam olacak adamın inadı tutmuş. neden bilmiyorum. izin vermemiş çıkarmasına. ulan zaten adı gibi melek çocuk. bu çocuk yastıktaki çiçek desenlerini seven bir çocuk. öyle sevgi dolu gülüşüne kurban olduğum. bırak gülümsesin işte. ki normal zamanda o kuş sürekli dışardadır. yok tutturmuş bu çıkarma diye. 50 küsür yaşında adam yapıyor bunu. ee çocuktan ne bekliyosun? normal zamanda izin olan bi şeye angarya koyuluyor. basmış yaygarayı.

babam ağlamaya tahammül edemez. ister inanın ister inanmayın ben küçükken suratıma suratıma bağırsa bile ağlamayayım diye ölümüne sıkardım kendimi. ne abim ne ben, ağlarsak da sessiz sessiz ağlardık zaten. hala da öyle.. (#35122621) burada da söylemiştim, robot gibiyim. hissiz, duyarsız.. içimden bi şey yapmak gelmiyor. neyse..

bağırmış çağırmış. böyle kısaltıyorum ama çok bağırır babam. susmaz.. tamam dersin olmaz, ses çıkarmazsın olmaz.. ya dersin allahım al canımı nolur. öleyim ama duymayayım şunun sesini. anneme de bağırmaya başlamış. annem 45 yaşından sonra bu çocukla para kazanmaya başladı. işi de seviyor. kendine güveni geldi. normalde çok karamsar bir kadındır, neşelendi de. "böyle olacaksa bakma, ben istemiyorum.. gitsin kime bakıtırsa bakıtsın.." bla bla bla.* * *
bizimkiler fark etmiyor ama babam bize bağırdığında eğer melek de bizdeyse, ablası* bi bahaneyle kapıyı çalar. ya anahtar sorar ya yoğurt ister. bugün de gelmiş. kontrol ediyor çocuk. kime bağırıyor diye. kardeşini korumak için. neyse.. bu sefer ablasına ek olarak melek in babası da evdeymiş ama. bizim duvarlar kağıt gibidir. seslensen duyulur ki babamın sesi de gürdür yani. üst komşumuz "sizi evde yok sanmıştım, ismail de telefonla konuşuyo herhalde diye düşündüm." demişti bi kere. duymuş ne var ne yok. canı sıkılmış, üzülmüş de. hadi bizi üzüyor, biz çekmek zorundayız da ev sınırlarını aşmasaymış keşke.

annem biraz önce çaya geçti. demiş ki "abla bu adam sana eziyet ediyor. biz melek i kreşe verelim. sana da zorluk çıkmasın." "tamam," demiş annem de. ne desin kadın? mutfakta şimdi. parayı dert ediyorsa neyim, çocuğu daha az göreceği için üzgün. babam da içerde oturuyor. öyle üzgün üzgün de oturamazsınız onun yanında. yine takar kafayı, yine kavga gürültü.. kendini temizliğe verdi. ben de ders çalışıcam birazdan.

buna benzer o kadar çok olay oluyor ki, o kadar çok kırılıyorsunuz ki. ben kendimi paramparça hissediyorum sözlük. hani öyle bi muamele var ki bizim evde taaa en başından beri, "senin bok kadar değerin yok!" "sen sevilecek bi varlık değilsin." düşüncesi kafamın içine girdi. çıkaramıyorum. olmuyor. hele aile dışından biri seviorum seni dediği zaman kafamda ilk düşünce "yalan söylüyor." oluyor. çünkü babam sevmemiş ki beni, babam değer vermemiş ki! en yakından tanık olduğum evlilik annem ve babam ve öyle bi hayatım olacağına ben seve seve atarım kendimi köprüden.

çok zorlanıyorum.. çok zorlanıyorum normal gibi davranırken..
dün geceden beri yalnızlar için neden tek kişilik banklar yok onu düşünüyorum.
tatlı krizim yüzünden şekere dönmeme az kaldı. biri bana dur desin. şeker komasına gircem az kaldı.
Hastayken çok duygusala bağlıyorum lan. Az önce yavru kedi fotoğraflarına bakıp bakıp çok tatlılar diye ağladım amk.
Yüzüme bakmıyor sözlük.
Gece 3 de kalkma şifresini bilen var mı merak ediyorum.
Yok biz bununla kardeş olamayız, mümkün değil.
birimiz kesin evlatlık alındık.
Bazı insanlar iyi ki var.
Bugün öyle güzel bir gündü.
Basima aniden bi agri girdi 2 saattir kivraniyorum. Gozlerimi kapatip acarken bile tik tik diye ses geliyo agriyla beraber. Kafam yine karisik. Ya mesaj vermeyi birakinca geliyo ya da devam edince. Ne biraktim ne de devam ettim. Ikisindede gelmedi. Hep birileri icin bi seyler yapmaktan zorla ikna etmekten yani ya bi seyler yapmaktan yoruldum iste. Bi kere de bi baskasi beni dusunsun amk. Sadece bi kere ya. Soylicegim kelimeyi agzimdan alsin, yanima o gelsin diyim ki ay yeter simardim.
Bugün çok pis taktım kafayı nihat doğan'a.

Görsem burnuna indiririm kafayı o derece.

Kodumun medya delisi..
Bir bejna zirav vardı çawreş idi zifiri karanlıkta ışık olabilecek hengame vardı ruhunun derinliklerinde lakin yok şimdi zifiri karanlık tam karanlık, ne akarsu eski akarsu ne dağ eski karı sırtında taşıyor sadece ve sadece sağ kalmaktan başka hiçbir vasfı olmayan bir yaşam var fakat bu yaşam da derenin kenarında yaşamak gibi bir durum.
insan özler be sözlük.
Gececi tayfa olarak çok tatliyiz bence.
Uzun süredir, yorgun, bitkin ve keyifsizim. Bedenimi sık sık yoklayan ağrı, tadımı tuzumu kaçırdı...
Bugün " ayağa kalk " emri verdim kendime. Emre itaat etti bedenim ve ruhum.
Evi derleyip topladım bi güzel. Açtım yemek tariflerini önüme, alengirli, antin kuntin bir sürü yemek yaptım. Çoktandır mutfağa giremediğim, paso sıvı beslendiğim için kendimden pek ümitli değildim lakin oldu valla.
Çorbasından, salatasından, etinden, pilavından, tatlısından hunharca yemek yaptım.
Özlemişim mutfağımı, yemek yapmayı, soğan doğrarken şıp şıp akan gözyaşlarımı...
Aradım dostlarımı... Aylardır bana yemek taşıyan, çorbamı, kompostomu eksik etmeyen, beni sarıp sarmalayan, yüreğimin şifacılarını...
" bana yemeğe davetlisiniz bu akşam" dediğimde, " ohaaa" , " neeeey" , " hadi canım", " nasıl yani " gibi abuk ünlemler alsam da, davetime sevgiyle, mutlulukla biraz şaşkın icabet etti hepsi.
Deli gibi bir masa hazırladım. Çiçekli, böcekli masa örtüsü, mumlar, çiçekler , peçeteler, rengarenk bonibonlar serptim masaya.
Masam sevinçten kuduran bir çocuk gibiydi...
Çok güzel bir gece geçirdim bu gece be sözlük. iyileşiyorum galiba. Pır pır kelebek gibi hissettim bu gece, bir posta misafiri daha ağırlayacak kadar iyi...
Hem kendime, hem can dostlarıma iyi geldi...
Yarın muhtemelen burnumdan gelecek bu enerji patlaması...
Amaaan gelirse gelsin ameke...
Kim korkar hain kurttan!
Her zaman hızlı karar vermemle övünürüm, hatta test sınavlarda soruları okumadan şıkları okumadan en hızlı nasıl cevap verebilirime çalışır beynim.
Ama artık bakıyorum da hızlı karar verdiğim herşey beni daha çok yoruyor. işte bi sorunla karşılaşınca hemen anında aklıma gelen yolu seçiyorum, oysa birilerine danışabilsem(öyle insanlar da yok çevremde ama) beni daha da çok uğraştıracak yollara girmemiş olurum.
Hayatım gittikçe ciddileşti, vereceğim kararların önemleri arttı, ben oysa eski kararsız, rahat, sorumsuz halimi seviyordum.
Değişmem ben diyordum,ölesiye bir inatla..Değiştim..
Sıcakkanlıyımdır ama insanlar beni ilk tanıştıklarında çok soğuk havalı bi tip sanıyorlar. Ben ilk tanışmalara inanmıyorum, kimseyi ilk görüşte falan tanıyamam, belki de bu yüzden mesafeli miyim acaba?
Arkadaşlarımın hepsini aynı ortama soksam ne kadar alakasız tipler çıkar ortaya şaşır insan, artık insanları daha mı kolay sever oldum, ya da artık çevremdekilere mi mecbur kaldım bilmiyorum.
her yıl en az bir kere yeni hat alırdım. acaba diyorum yeni yıla yeni hatla mı girsem ? turkcell de güzel kampanyalar varmış mesela. olur da şuan aramız hayli bozuk olan sevgilimden falan ayrıldığımı öğrenirsem direk böyle bi karar alıcam çünkü. öyle bi hata yaparsa bana ulaşamasın çünkü.

neyse ben gene de bi kampanyaları araştırıyım.