bugün

artık güvenim kalmadı kimseye sözlük. (dur lan ergen sanma hemen, hep özeniyodum yapayım dedim)

4 günlüğüne köye gittim. şöyle teknolojinin götüne koyim, telefonu kapatayım, odun ateşinde kızartma yapıştırayım, modern hayattan kaçayım hesabı haceli.

biz tabi hayallerde yaşıyomuşuz. giderim bakkalın önünde tavla atarım, köy kahvesine afilli bi girişle "selamun aleyküm" derim tanımadığım adamlara, bi muhabbet dostluk ortamı falan.

mına kodumunun bakkalı, algida cornet promosyonunu parayla sattı. hayır büyük şehirde olsa anasını bellerim, kasılıp kaldım lan. hani aklımda köylü naifliği, imece, ihtiyar heyeti falan geçiyor o zaman; o yüzden ağzımı açamadım. ama çıkarken hayırlı işler demedim aga! ders olsun pezevenge.

bi akşam da kahveye çıktım, merhaba çektik millet dalmış okeye, batağa. kimse siklemedi, döndüm geldim şehre. kimseye güvenim kalmadı sözlük, o algidacının da mına koyacam sen gör bak!
bazı insanlar neden birilerinin mutsuzluğundan mutlu olur, olabilir, hiç anlamıyorum sözlük. neden onu üzmek, ağladığını,mutsuz olduğunun görmek için kendi içindeki yaratığın ortaya çıkışına olanak sağlar...
kapasitesinin onu mutsuz etmeye yetmediğini farkettiren konuşmanızın karşısında, saçmalamasıyla sizi mutlu etmesi bonusudur bu salağımızın.
ben seni tecrübemle döverim yafrum, bakma öyle pısırık duruşuma. niyeti bozsam yerim seni, şimdilik oruçluyum şükret. kaşıntın sürerse orucumu bozup tövbemi de ederim senin için. ne de olsa herşey insanlar için.
öptüm nişanı bozuk gözlerinden.
sözlük itiraf ediyorum ben bir meleğim ve okuduğum entrylere hoşuma gitmese bile artı oy veriyorum.

edit: hayır yani eksilemekte ki amacınız ne ha sorarım size benim içimde ateş var !
ağlamak istiyorum bügün sözlük cemaati. en az 1500 tane başlığın altında yer verebileceğim isyanım var bugün, lanet olası gözyaşları bir türlü akmıyor gözümden. acıda vermiyor, hırslanamıyorum.
sömürüyorlar beni de herkez gibi.

devrim yapmak istiyorum ama, devrimci olmak istemiyorum sözlük.
F2 tuşum yok klavyemi elektrik süpürgesiyle temizlerken oldu. *
çok yoruldum bu koşuşturmadan. biraz sakinlik istiyorum. yaz geldi artık be!
itiraf ediyorumki
iphone kullanıyorum.
itiraf ediyorum hayatıma girip çıkmış tek insanı çok yordum her fırsatta duygularını tekmeledim sevilme şımarıklığıyla çantada keklik muamelesi yaptım iğrençleştim insanlıktan çıktım. istikrarlı bi çalışmayla onu bıktırdım. hep küçümsedim hiçbi dediğini ciddiye almadım hep dalga geçtim hep dalga geçtim. zaten felek vurmuştu ve vuruyodu her fırsatta bi de ben vurdum. sonra yorgun düşüp pes edince o küçümsediğim insanı baş tacı yaptım ama haberi yok. içimde yaşatıyorum ama bilmiyo. hala da onu sevmediğimi sanıyo. resmen hayran oldum adama ya. 1 senedir acı üstüne acı çektim söylesem koskoca adamım demez oturur ağlar ama gurur yapıyorum gerizekalıca. itiraf ediyorum hiç mantıklı davranmıyorum sözlük. mantıksızım ben sözlük. kocaman oldum ama çocuk kaldım sözlük. sözlüğk!
bir anlığına da olsa rapidshare ın premium hesap dağıttığına ciddi ciddi sevindim.**
itiraf ediyorum uludağ sözlükten bir yazara aşık oldum. SENi SEViYORUM yazar sen farketmesende ben seni izliyorum.
acaba okan mesaj mı atar yoksa arar da davet eder mi beni bi yerlere. yada diğerleri bi organization yapmış mıdır ki acaba. psikoloğum çok güzel ve özel bi kız olduğumu kafama onu bunu şunu takmamam gerektiğini söyledi. öteki dünya varsa eğer mezara girdikten sonraki sonsuzluk beni ürkütüyo. bi de onun aşkı bana extra large.
edit: okan ve diğerleri bi organization yapmamış. işte bu gerçekten genç bi insanın doğumgününde yaşayabileceği en kötü şey.
Yalnız olmak..sevdiğim bişey değil miydi? Şairinde dediği gibi kitap okumaktan da zevk alıyodum en son hatırladığım. Noldu tüm bunlara.. nedir bu dibine düştüğüm kuyu..?nedeni ne.. sevilmemek mi?sevilen biriyim ayrıca.. egoist düşünceler mi sardı yine beni. Mutlu olduğunu sanan bir aptaldan öteye geçemiyo muyum yoksa?

Nesnelere bel bağlamayı lisede bırakmış olmam gerekiyodu.. gözlüğe,, kilolara.. yapamıyorum işte..aşık olmaktan usanmıyorum..karşılıksız..ne olduğumu unutuyorum yine.yalnız olmaya mahkumsun sen kızım unutma bunu. Sabah kalktığında kimse günaydın mesajları çekimicek sana ,,yağmurda yürüyemeceksin birinin elini tutarak..başkalarının mutluluklarında yan rolu oynamaya mahkum kızsın işte. Bir romantik komedi de gelinin komik eğlenceli arkadaşısın işte.. kendi filmin olmıcak..

Küçükken yağmur altında aşık olucam gibi gelirdi..tentenin altına saklanmış iki kişisin mesela..farklı şehirlerde çok yağmur yağdı üstüme..sayısız tentenin altına girdim..çok otobüs bekledim. Çok çok uzun yolculuklara çıktım üstelik..noldu diye sormazsın umarım belli değil mi? Aynı hikayede dönüp duruyorum işte..

Yazdıklarıma başlarken daha neşeli bi yazı bekliyodum kendimden..maske hazır nasıl olsa.. ama bu yazı böyle depreşif ,üzgün,hastalıklı, sakat,kırık.. ben işte.. dolabın kapılarını dıştan kapattım bu sefer içine girmedim.. işte tüm çıplaklığı ile ben..

Çok şey bekliyorum ben..biriyle saatlerce film izlemeyi...çok şirinsin değil çok güzelsin denmeyi..sana kahve yapıyım mı ?dayanamıyorum seni görmeliyim denmeyi..

Et olmuş dünya..eski kalıp gibi acımasız soğuk ve zalim değil sadece artık.. et.. sadece yalın et olmuş..sen ki bir gülüşe 5 yılını vermiş sen.. cok mu geri kaldın..çok mu türk filmi seyrettin ..naptın nerde yanlış yaptın..çok gelmiyosun sen kimseye kandırma artık kendini lütfen.. bi ülkenin başkentini ilk senin söylemen önemli değil anlasana..meraklı olman ..konusabilmem uzun uzun her şey hakkında.. bişeyi bilmediğinde sıkıntıya girip bilmek istemen önemli değil.. sen etsin unutma bunu..yazmak ,kusmak gibi eylem oldu artık bende..çıkar içinde ki tüm pislikleri..kıskançlık aksın tüm damarlarında.. en sade insan duygusu.. bitir içindeki tüm sevgileri..kıskanc ol,sıkıcı ol,yapmacık ol,salağa yat.. bol bol saçmala.. et ol bitsin bu iş yorma kendini…
Cinlerden korkuyorum lan!
ve diğer doğa üstü varlıklardan da.
neredeyse bütün kliplerdeki dans figürlerini ezberliyorum ve o şarkılar çıkınca da kimse yokken evde hoplaya zıplaya o figürlerle dansediyorum.
aktarmalı sefer ile türkiye ye dönerken amsterdam havalimanında 9 saat geçirip döndüğümde, "o sen şimdi kim bilir neler yapmışsındır" sorusu karşısında, red light senin, maruanna benim tarzı hikayeler anlatmak zorunda kaldım. gerçeği söylemedim. arkadaş uçak stres yapıyor mallaşıyorum.
saatlerdir ağzımı hayvan gibi açıp esniyorum. arada esneyemediğim de oluyor tabi..
delgado için 100 top kaybı ile oynuyor diye yazdıktan sonra adam uzun süre top kaybı yapmadı entryimi silme noktasına getirdi. neyseki son dakkalarda 2-3 tane seri top kaybı yaptı da rahatladım.
bugün eksi oy almaktan korkmayanların hepsine eksi oy verdim.
(bkz: eksi oy almaktan eşek gibi tırsan yazar)
bugun basima gelen pismis tavugun basina gelmemistir sozluk valla bak. az daha ucagi kaciriyordum allahtan rotar yapmista oyle aldilar beni. ayrica easyjet kadar soyguncu bi firma daha gormedim bagaj yuzunden bana yaptiklari yok mu bana yaptiklari butun tatil parami bagaj parasi olarak sabah easyjet e vermek zorunda kaldim. *
annemler bir şort almış, tatilde giy diye. lan yemin ediyorum almancı şortu. neyse değiştiriler umarım, dardı zaten.

ha bir de mutfak masasının köşegenleri biraz uzun olduğundan bir köşeden öbürünü silmeye çalışırken zorlandım, masanın üzerine çıktım, kendimi bikiniyle araba yıkayan paris hilton gibi hissettim. uu şok şekşi.
tekrar kandık başkasına sonu yine sinir.
nike'ı nayk diye okuyorum.en önemlisi neyin yanlış gittiğinden haberdar değilim.
yanlış adama yazılar yazmışım yanlış adama aşık olmuşum... platonik de olsa bizim de bi gururumuz var bu aşk burada biter ve ben çekip giderim...
koduğumun tatilinde adam gibi konuşacak kimseyi bulamıyorum. ulan herkes pasif, anca facebook. e, benim de facebook hesabım yok, almak da işime gelmiyor. sohbet kıtlığı yaşıyorum, tek zevkim 1-2 saat boyunca şehrin havalı caddelerinde bisiklet sürmek.* yoldaş olun bana canlar!
her başlığa klişe bir bakınız vermekten kendimi alamıyorum. bu sefer yapmayacağım diyorum ama olmuyor.

(bkz: adam haklı beyler)