bugün

8 yıldır bir fiil aldatılıyorum. Biliyorum, biliyor, biliyoruz. Herkesin herşeyden haberi var, yok gibi yaşayıp parcalaniyoruz. Biri kurtarsın beni bence.
Az önce sözlüğün 25291999. Entrysini girdim. Hayatta bazı şeyleri hep böyle ufak farkla kaçırıyorum. Bazen az farkla kazandığım da oluyor. 25292000. Entryi girsem ne olacaktı? Hiç. Sadece azıcık mutlu olacaktım. O yani.
ne kaybettikse hep soylemeigimizden.. ama bi siniri olmali di mi, herşey soylenmemeli.
bazen olmayınca olmuyor. Zorlamamak lazım.
boyle suraciga sizip kalmak istiyorum, ses etmeyin.
bugün annemin ağzindan az kaldı küfür duyuyordum sözlük ahalisi. şöyle ki evde yine aksama kadar bağıra bağıra aşk şarkıları söyleyip dolandım. yemekten sonra da buna devam edince anneciğim: oğlum bu ayrilik senin çeneni yordu başka bir şey değil, dedi. tabi ben de durur muyum yapıştırdım cevabı: çenemi yorsa iyi annem, kalbimi yordu be, diye. tabi annem de durur mu yapıştırmıs cevabı başlıcam ama senin kalbine diye. tabi babam da durur mu oradan yapıstırmış cevabı. yok babam bi şey demediydi o zaman. sanırım bu ayrılık beynimi de yordu be sözlük. olsun bak ne kadar eğlenceli ailem var lan. neyse bu da böyle bi anımdır.
en kötüsüde ne biliyormusun? bazen bir kere seviyorsun gerisi ya o oluyor yada hiçbiri. o gidince elinde bir şey kalmıyor. gülmeyi unutuyorsun sadece gülümseyebiliyorsun.
yaşar'ın sesine aşigim evet, deli gibi hem de.
Yahu bu sigarayı

Benim için icat etmişler.

Sağolsunlar.
bildigin asılıyom ay kaşınıyom.
ben şubat ta atanirsam mucize olur ve mucizelere inanirim ben.
Hamza kardesim.. Şarap icmeyi birakali on dk oldu. Ve ben sana buyuk bir ayip ettim. O neseli haline ben limon sıktım. Hayat ne garip sarkisini bir daha dinlemeyecegim.
Keşke Corvette kullanmasaydım. Aşık oldum unutamam artık.
Aramızda hiçbir şey olmamasına rağmen içten içe kıskanmaya başladım.
hayat bu aralar çok kötü davranıyor be sözlük. daha çaylağım ve iş hayatına yeni girmişim. ama insanlar buna o gözle bakmıyor. yaptığın her hata acemiliğine değil karakterine yoruluyor. o kadar ağır stres altında çalışmam bir yana eminim paramı da yatırmıycaklar bu şerefsizler. valla çok yalnızım be sözlük.. ya gerçekten patronun dediği gibi ruhsal sorunlarım var, yada patron bütün suçu benim üzerime atıp paradan sıyrılmanın derdinde. bendeki de şans olsa, ilk iş deneyiminde böyle boktan bir yere düşebileceğimi nereden bilebilirdim.. allah görüyor ya yukarıdakileri ben başka birşey demiyorum.
özlüyor muyum ölüyor muyum belli değil. nefes alamıyorum.
ben hiç bir zaman olmak istediğim insan olamamıştım.
belki birçok insana karşı burda bile yanlışlarım, kötü sözlerim, normal hayatımda da olmuştur. eyvallah.
ama şuna açıklık getirilmelidirki. bi insan ne kadar değiştim dese de değişmez. değişim farketmeden olan ve farkedilince zaten herkesin farkettiği bi dönemde farkedersinizdir.
şimdi bu senenin sonlarına doğru farkedip istediğim, olmak istediğim bir insanım.
ne özenti ne örnek ne de dalgasına sadece kendi dalgamda. kendi kafamda. karışmayınızdır. ben benimdir.
Ölüyorum. Bana karsi dürüst olan beni cidden seven kimse yokmuş sözlük.
süt içiyorum.
Ender gelişen osasuna ataklarında kaleyi koruyan kaleciyim ben. Maç boyunca ismim bir kere anılacak, belkide maç boyunca tek topla buluşmam bu olucak. Bu durum da bile gol yemekten alıkoyamıyorum kendimi. Bilmiyorum anlatabildim mi.
ilgilendiğimden ya da çok merak ettiğimden değil de, bir şeyler yaşamak istediğimden soruyorum halini hatrını. salak gibi mi görünüyorum ya da ne tür çıkarımlar yapıyor bu durumdan bilmiyorum tabi.
telefonda sesi hüzünlüydü, neyin var, dedim.

19 gün geçti aramıyor, aramayacak, sahiden ayrıldık bu kez, dedi.

ayrıldık kelimesinden sonra, sesi buğulu gelmeye başladı.

gittim evinden aldım,

amme hizmeti yapmıyordum, toplum politika ve tarihten de bahsetmiyordum, can dostumun sana ihtiyacım var ile başlayan, seninle konuşmassam kendimi unutacağım ile devam eden üzüntülü haline, derman olmaya çalışıyordum.

eve gitmeden önce şehir merkezinde yemek yedik, bir nevi ayrılığın en derinlere inmesini sağlayan parfüm kokusunu alınca, yüzü düştü.

mümkün olduğunca klişelerden kaçmaya çalıştım. sana kız mı yok, seni haketmiyor, daha iyilerine layıksın...

sınır çizgisine dikkat ederek, söylediğim en ağır cümlelerden birisi sanırım şu idi ; alkolden medet umma, affedemeyeceksen bakış biriktirme, yersiz duygu sarfiyatında bulunma, hemen bir yabancıyı hayatına dahil edip, unutmaya çalışmak ruhunu satılığa çıkarmaktır, tamam-devam arasındaki çizgiyi yok etmektir, gerek yok, sakin olmalısın.

eve gitmezse, gerçeği kabul etmek zorunda kalmayacak gibi bir hissiyatı vardı, sevdasına, kendini oluşturduğu kırmızı çizgilerine dokunmamalıydım, ayrılığın hediyesi ödünç bir ruh hali, yüzünde ise karanlık vardı.

uzun süredir okumadığın kitaplar, izlemediğin breaking bad seni bekliyor, gel hiç gitmediğimiz kentin görmediğimiz sokaklarına tanıklık edelim bu akşam.

melodram my woman - can gox.

bir süre özlemek kelimesinden çekineceksin dedim.

edit ; papatyalardan/krizantem yapılan taç, barış çiçeği spatifilyum, aşk/bilgelik çiçeği orkide akabinde okunan şiir,

can dostumu hayat arkadaşıyla barıştırmış, ortak paydada tek nota, geleceğe yelken açmıştır.

sevgiler.
insanlar değişmiyormuş sözlük.

ne kadar değişebileceğine inanırsanız inanın, bunun için ne kadar çabalarsanız çabalayın. sonuç yine hüsran oluyor, yine hayal kırıklığı.
üniv sinavlarina da giricem, kimse bilmiyo ama bunu.

ne okuyacagimi da düşünmedim.
Rimeli sürüp daha kurumadan hapsırmadıysan, - ki yüzün gözün kapkara- heleki derse geç kalmış durumdaysan, bana daha büyük bi acı söylemeyin. Bu arada uni kimligimide kaybettim, neyseki bi arkadas bulmus. Böyle bu günü hayırlısıyla
atlatmak dileğiyle...