bugün

5 senedir konusmadigim adamlarin facebookta yalandan doğum günün kutlu olsun kanka yazmalarina uyuz oluyorum. ne kankasi amk 5 senedir yüzümü gormemissin nerden geliyor bu yavsak hareketler. tabi o adamlarin facebook listemde ne işi var o da ayrı bir mallik. neresinden tutulsa mallik amk. offff napicaz be kamil?
ilk kez bakınca gözlerimi birinden alamıyorum.şapkamı özenle takmasını, eldivenlerimi giydirmesini, buz tutan burnuma değen ılık nefesini seviyorum.
kendimden azcik tiksiniyorum ama tiksindigim huyumu seviyorum ve mutluluk icin yanlis kararlar vermek ne denli dogru gunlerdir bunu dusunuyorum.
aylar önce, çok derin bir üzüntü anımda onlarca dikişimin patlamasının acısını hala çekiyorum.
rüyamda persona n0n grata'yı askerken gördüm. balkonumuza mektup bırakıp savaşa gidiyordu. bu aralar hiç olmadığım kadar haşır neşir oldum sözlükle. vakti gelse de bavulumu toplayıp gitsem aq.
inancımla alakalı bana sorulan soruların, en azından birkaçını, bir bilene sorabildim nihayet. açıklamalarım olay yarajhjgldş yok be herkesin ateistliği kendine.
sözlüğü bırakıp giden en aşağı beş kişinin on birinci nesil olarak geri dönüşü beni epey ürküttü. iyki bırakmamışım. hayvanca geri dönüşümle biri taşak geçseydi çok bozulurdum.
çevremde özellikle birkaç kişi arkamdan cayır cayır konuşuyor. beni çok sevdiklerini iddia ediyorlar yüz yüzeyken. sevmek çok farklı stilleri olan bir his. stilini siktiklerim.
bunu gidip de hiçbirinin yüzüne elbette ki vurmuyorum. her şey çok boş geliyor çünkü. ben çürümüşlüğü biliyorum ama onlara öğretip de belki de kurtarmak istemiyorum bataklıklarından.
ben de müthiş bir bataklıktayım gerçi ama iyki ona buna çirkeflikten değil. bu huyum sanırım tek sevdiğim huyum.
portakal suyuna acayip bir düşkünlüğüm var. gün içinde litreyle tüketebileceğimi hissediyorum bazen.
hayatımda defter ayırdığım insanlar oldu. baya bildiğimiz defter. ne varsa yazdığım. tutanak misali. buna rağmen olan biteni hala unutabiliyorum.
94 yılının hey girl dergisindeki grunge akımına göre giyinmiş iki mankenin fotoğrafını çok net hatırlıyorum ama neredeyse her gün gördüğüm şeyi unutabiliyorum. geçenlerde arkadaşımı arayıp konuşma anında konuşmada olduğumu unutup sonra da telefonda olduğumu fark ettim. kızın sesini duyunca acayip şaşırdım. bu ara çok yoruyorum kendimi.
çok fazla telefon görüşmesi yapıyorum. hayatımdaki birçok insanın, sevgilim de dahil, şehir dışında yaşamasıyla alakalı olarak. yalnız üç beş tanesi dışında hepsinin sadece derdini döküp rahatlamak için araması, çoğu zaman beni sormayı unutmasına epey takılıyorum. la adam beni hayatından silmiş, yine de üşenmeyip derdini anlatıyor. iyi mi kötü mü bilemiyorum. dinliyorum ama, iyi bir dinleyici oldum hep.
iyi bir dinleyici olmanın avantajlarını acayip kullanıyorum.
ölmezsem ve gereken koşullar varsa yarın da buraya yazacağımı biliyorum. kimseye zaten bir şey anlatamazdım, iyiden iyiye kendi kendime konuşur oldum. karışık listede çalan şarkıların içinden "...bir de sabaahın dördüğğ..." sözlerini duyunca kahrettim her şeye bugün diycektim de ben bela okumam ki. okuyamam. beceremiyorum. ne kadar da şahane bir insanım.
ben bu zıkkımı içmek için içerim.*
evet yeniyim 11. nesilim ama bundan 10 sene sonra bende yeni gelenlere çöm muamelesi yapacağım.
işte yine yaptım.. yine kendimden uzaklaştırdım birilerini.. *
tercih edilen biri olmak nasıl bir duygudur ki?
yeter ulann!! özledim, özledim ki anlatamam!! özlemekten öldüm artık seni!! yokolup gidecek ruhum seni özlemekten.. bu nasıl bir imtihandır, nasıl bir işkencedir.. yapma gözünü seveyim bunu bana artık.. hasretinden eriyor ruhum.. hasretim nicedir sesine, gözlerine, dudaklarına, tenine, kokuna yanıp bitiyorum artık, tümüyle ruhuna.. yapma artık bunu bana..
düşersen yaninda anan olur gerisi yalan olur.
ne konuştuğum biri var ne bir dost. ha istiyor muyum? hayır. ama bir şeyler eksik be.
Adamın içine işliyor pezevenk yalnızlık. O'ndan bahsetmek istemediğinde bile; o'ndan bahsetmek istemediğinden bahsediyorsun.
Fazla bencilce davranıyorum. Çocuk çalışyor, yoruluyor. Elbette her dakika mesaj atamaz. Yok yere kuşkulanıyorsun. Gizlice izlemedin mi çalışırken ? Bir kızla konuştuğunu gördün mü ? Biraz güven artık.
yürüyen merdivenlerin sol unda duran ve bunu maharetmiş gibi gösteren kişilerin istanbuldan uzaklaştırılmasını istiyorum.
dürüstçe bekledim seni sabırla da bekleyeceğim. seni kazanmak için elimden gelen herşeyi çekinmeden usanmadan yapacağım. mutluluğun mutluluğum olacak.
sevgilimin lösemi olduğunu öğrendim sözlük. kendimi bok gibi hissediyorum evet. olmaz yani olmamalı. o giderse ben napcam peki. yok abi aklım almıyor nasıl yani neden biz olmak zorunda mı bu boktan işler hep bizi bulmak zorunda mı ? isyan edesim var herşeye herkese. sabah 9 dan bu yana aralıksız içiyorum. aklımı uyuşturmaya çalışıyorum. uyuşmuyor. ne yapabilirim bilmiyorum ya da ne yapmam gerektiğini. tek bildiğim tedaviyi reddettiği ve bir gün gidecek olması. terk etmesi tamam ama ölecek olması mantıklı gelmiyor bana.
çok sıkıldım amk. son itirafım da sıkılmak üzerineydi bu da öyle. sıkıldım, sıkılıyorum ve sıkılmak istemiyorum!
alıştım.. karıştım.
Kalp sıkısmaları, kalp agrıları yıne basladı zorluyor kalbı yıne her sey cok guzeldı zaten bır bunun olması gerekıyordu her sey mı kotu olur.
yine cok soguk bir kis gunu ve ustune-ustluk gribim de hala gecmedi. burnumu silmekten bitap dustum, yok arkadas ya birakmaya niyeti yok beni su virusun, 3 gun oldu artik. yorgunluk, halsizlik, of offf... yataktan da cikamadim bir turlu, yorganin altindaydim butun gun. bir kac kez lavobaya kalktim hepsi bu. pencereden baktim biraz, o tatli kedi yine herzamanki gibi duvarin dibinde oturmustu. diger odadan sarki sesi geliyordu, orhan olmez'in 'sana ihtiyacim var'iydi bu. masanin uzerinde duran laptop'u actim ve iste sunlari yazdim. neden mi? ne biliyim iste oylesine. kim bilir, belkide sicak bir temmuz gunu okuyuveririm de animsarim bu itici gunu...
küçükken bir keresinde anneme kızdığımda eteğinin astarını yırtmıştım sonrada ben yapmadım ayakları..
Buradaki eski nickim tutmayinkucukenisteyi idi. Sevmeyenlerimden gelecek eksiler baştacıdır.
itiraf ediyorum , içinizde bi psikiyatr varsa alırım bi tane * ) .
ankara benim yaşadığım yer değil aslında, ankara benim görev yerim. cidden bak, ben ankara'da olduğum her dakika ayrı bir stresle başa çıkmak zorunda mıyım, şu okul başladığından beridir öğrenciliğim öğrencilik gibi geçmiyor, her dakika bir kriz her dakika bir kriz. sadece okul olsa iyi, şimdi aile ayrı telden çalıyor, sevgili ayrı telden çalıyor, arkadaşlar ayrı telden çalıyor. ben milletin arasında denge kurayım derken, kimseyi kırmayayım kimseyi incitmeyeyim diye düşünürken en çok değer verdiğim insanlar hiç düşünmeden, çevreye bakmadan, azıcık düşünmeden benim ağzıma ağzıma sıçıyorlar.

ve gelelim asıl meseleye; asıl çelişkiye düşülen mesele şu ve zaten krizler hep milletin bu çelişkisi yüzünden çıkıyor. ilk başta dediğim gibi, ankara benim yaşadığım yer değil, görev yerim. bu yüzden insanların benden acayip bir beklentisi var(sanki ben olağanüstü yetenekleri olan biriymişim gibi), ama insanların bana tam güveni yok. size de çok saçma gelmiyor mu ?

yanlış anlamayın. şu anda "kimse beni anlamıyor" tribine girmiyorum, bunu yazıp yazmamak arasında bugüne kadar çok gidip geldim ama aylar yıllar sonucu verilmiş bir karar bu. gerçekten kimsenin beni anladığı yok, ben kendimi en zararsız yoldan nasıl anlatırım diye düşündükçe karşı taraf ağzıma sıçıyor, gerçekten bak. buraya yazmadan önce defalarca karşımdaki insanlarla konuşayım, bir orta yol bulmaya çalışayım diye düşündüm ama yok, her defasında yoğun tepkiyle karşılaştım veya küçümseyen bakışlara maruz kaldım. bu yüzden artık kimseye derdimi anlatamıyorum, kimseyle oturup iki kelime ciddi ciddi konuşamıyorum. herkes benden çok şey bekliyor, ama kimsenin beni de taktığı yok. zaten beni asıl üzen, yaralayan şey bu.

ne yapayım ? kırıp dökeyim mi ? mafya mı olayım ? bütün herkese siktiri çekip tamamen tek tabanca mı kalayım ?

yemin ederim samsun'da daha mutluyum. evet, bazen sıkıldığım oluyor, ama kafamın en boş olduğu, hiçbir şey düşünmediğim tek yer samsun. ankara'ya geldiğim anda aile, sevgili ve alternatif çevreler anında emir görev yağmuruna tutuyor ve ben zerre rahat olamıyorum ve kendimi azıcık anlatmaya kalkıştığım zaman suçlu ben oluyorum.
Sanırım aldatılıyorum lan sözlük, tam emin olmamakla beraber yinede içimdeki hislere güvenerek diyorum ki aldatılıyor olma olasılığım çok yükse birader. Atılan mesajlara cevap verilmemeler, açılan telefonlara işim var,eee şey ııı şeklinde cevap vermeler, tek tatil günü pazar günü olan benim için o tüm günümü ona ayıracağımı belirtmeme rağmen geçen hafta pazar günü ekilmem vs vs.

Yani anlıcağınız bi nevi boynuzlanma olayım yüksek, ama ginede vazgeçemiyor olmam, ya çok sevdiğimden yada çok değer verdiğimden dolayı anlamış değilim, bugün öğle saatlerinde aradığımda işte olduğunu ve sonra aramamı istediği bir mesaj attı tamam dedim bunaltmıyım. yarım saat sonra kadar iş için dışarı çıkmam gerektiğinde klasik yeşilcam olayına benzer bir dalga oldu, kendisini yanında bir diğer arkadaşı (benimde tanıdığım) ve bir erkekle bir AVM de gördüm, onlardan sadece diğer arkadaşı beni gördü 2-3 saniyeliğine kadar bir bakışma oldu, ardından birşey olmamış gibi yoluma devam ettim. bilmiyorum durum nedir, beni gördüğü ve tanıdığı halde neden acaba selam verme veya merhaba deme gereğinde bulunmadı.

Tuhaf şeyler oluyor, öğleden beri aramadım, ne tuhaftır ki oda aramadı. arkadaşıda aramadı, aslında iyi bir insan olmak iyi birşey değilmiş be müdür onu farkettim.

Hayat bazen insana baya bildiğin çalım atıyor, olmadı bir çelme takıp düşürüyor,senin toparlanman baya zaman alıyor bazende hiç toparlanamıyorsun. Üstüne gitsem mi ? Yoksa bıraksam bu şekilde devam etse mi diye düşünüyorum şu an. Bu durumları konuşabileceğim veya açılabileceğim çok fazla insan yok aslında hiç yok. 3,5 yılın hatırına demek kalıyor insana...
Kac dega olmeyi dusundum bilmiyorum. En son karar verdigimde eski sevgilim vardi yanimda ve o cigerci babanin onrda ona bakarken ben ucurumun kenarina kadar geldim atlamayi dusundum. Oan annem aradi beni telefonun calmasiyla kendime geldim annemin dedigi eski sevgilimin yanina gidip onun yanimdan ayrilmamamdi ogun ben ogun olmeyi dusundugumde kizin hic biseyden haberi olmamasi suan ayrildik ayriyiz. Napiyo nasil bilmiyorum ama bunu itiraf etmek istedim. Bakma bana semin yuzunden degil. Baska sorunlarim vardi annem ve sen olmasaydin ben sua yoktum. Hayattt