bugün

Telefondan entry girerken heyecanlanıyorum sözlük.
bir daha sittin sene elektrikle uğraşmam. öyle bir çarpıldım ki aklım gidiyordu az daha. o dört saniye içinde resmen kişiliğim değişti.
bilgisiyarımın masaüstü resmi bir inek. o kadar tatlı ki. ondan önce koalaydı. bi ara penguendi. kutup ayısı yapmışlığımda var. bir ara kediydi. ondan sonra ördek yapmıştım.
bu gece çok sevdiğim bir insanı kaybettim sözlük.. asıl zoruma giden haberi çevremin benden saklaması, benim haber sitelerinden tesadüfen öğrenmem oldu. içim yanıyor sözlük, söndürün şu acıyı..
sigara içerken hıçkırık tutuyor ya hani, allah o hıçkırığın belasını versin.
Manyağım ben! Hastayım!
Bir koltukaltı deodorantı için 6 market gezdim. illa o olacak diye 45 dakika oradan oraya yürüdüm.
Takıntılıyım sözlük!
biri çıkıyor karşıma konuşuyoruz herşey güzel gidiyor o gün. Diğer gün hayatımda yokmuş gibi oluyor. Konuşmuyor benimle. Herşey bu kadar güzelken neden diğer gün aynı şekilde gitmiyor anlamıyorum. Yoruldum artık tam bir şeyler olacak derken hayatımdan çekip gitmelerinden. Hayatımda onca sorun varken bir de böyle şeylerin olması beni bitiriyor. ilaç kullanmayacaktım artık ama sanırım tek çarem bu.
bir çırpıda her şeyin üzerine bir çizgi çekmek ve devam etmek; yeni duygularla, yeni düşüncelerle. bu süre zarfını çok zorlanarak, dahası acı çekerek geçirmek fakat bıkmadan, usanmadan "ya sabır allahım" demek. ve bilmek o sabredenlerle beraber.

gerilerden gelen büdüt : elhamdülillah.
Beklenmedik anda çıkıp gelen ufak mutluluklar var ya. işte onlar en güzeli. Bir de sev beni. Onlar gibi değil ama anlar gibi..
Kafka'nın Milena'ya yazdığı mektuplarda kendini görmek gibi sözlük,anlıyor musun.
6. nesil olmama rağmen 18 yaşındayım ve 14 yaşında aldım. herkes beni yaşlı zannediyor. hayır, genceciğim.
evet.
benim, o mahmut tuncer şarkılarını yollayıp yazarlara rahatsızlık veren.
evde 5 şişe tekila var ama ben içmeye kıyamıyorum .
bazen gireyim buraya bir şeyler yazayım diyorum, kafadan yirmi dakika başlıklara bakıyorum, bazılarına bir şeyler yazıyorum, yok abi olmadı diyip siliyorum. sonra aman beya aç fm aç diyip gidiyorum. ancak bugün anladım ki, işin ciddiyeti büyüyor. bi' tane ekmek abi
hayırlı işler
iyi günler
5 lira diyip otobüs kartı uzatmak
he bir de demir dışı alaşım dersinde hoca yoklamada ismimi soylerken burda demekten başka konuşmuşluğum olmuyor.
son madde tabiki ekstra bir şey sadece çarsamba gününe özgü bir durum.
ne anlattım beya neyse bunları bir parantez içi kabul edersek sosyal hayattaki konusma kıtlığım buralara da sıçradı diye düsünüyordum artık bu entryden sonra vazgeçtim yok öyle bir şey. sadece bir burak yılmaz sendromu. nerde kalmıştık, lucas viatri candır. fm severlee gelsin. kendimle alabildiğine konuşmaya bir son vermeliyim. zira konuştuğumu insanların anlamaları için dediklerimin yanında kafamdaki her detayı onlara da aktarmam gerekecek.
ilkokulda;
-müslüm gürses'in yaşlandığını fark edip 'noolurr ölmesin' diye oturup ağlamıştım. *
-sınıfta teneffüste ismail yk şapur şupur dinlemek için her gün okula teyp getirirdim.
-okuldan birine kafayı takmıştım. öğlenci olmama rağmen sabahtan okula gelir her teneffüs onu izlerdim.
her insan farklıdır. Ki ben de farklıyım her insan gibi. Şimdi bunun itiraflık bir tarafı var mi bilmiyorum ama yalnızlığı seviyorum mesela. Sadeliği, içtenliği... iç huzurunu arıyorum. Arada buraya bakıyorum. Vay anam vay ne itiraflar ne itiraflar: bugün saçımı kestirdim.
Kendime köklü bir değişim yaptım sözlük, hayatımı değiştireceğim artık.
Yine yağmur, hava serin değil tam anlamıyla soğuk. Oturduğum cafenin sıcaklığı mutluluk verici. Buğu oluşan cam'a yazı yazıp keyif aldığımı farkettiğim anda; bunun da bir çeşit romantizm olduğunu hissettim. Bir şekilde aksini ispatlamak lazım, hayatta olmaz öyle şey!
aynaya her baktığımda küfür ediyorum kendime, boktan bişeyim çünkü.
fark ettim ki sözlük şu hayat 1 yaşında ki yeğenim tatlı tatlı uyurken, uyanmasın diye parmak uçlarında yürümek ve açılan üstünü örtmek için bile çekilir.
edit: fark ettim ki benim gibi deli gibi yatıyor yatak başı başka taraf ayaklar başka taraf.
mutsuzluktan ölüyordum. Aglarken sakizim düstü agzimdan. En kötüsü de oydu...
içimde sanki varoluşumdan süregelen, hep taşıdığım bi suçluluk duygusu var. kemiriyor beni , kurtulamıyorum bi türlü.
Bu duygu yüzünden hiçbişeyi hiçkimseyi sevemiyorum,sahiplenemiyorum. kendimi herhangi bi yere ait de hissedemiyorum. Sanki girdiğim heryerde fazlalığım, öylesine araya kaynayıvermişim gibi.5 kişilik bi ailem var,ben son dakika çocuğuyum, bulunduğum ortamda hep en küçük ben oldum. Bu iyiydi aslında, hiç bi zaman kabahat bende olmazdı, küçüktüm ben. hep korunur kollanırdım, sevilirdim.ama ailece bir restorana gittiğimiz zaman 4 kişilik masaya eklenen daha doğrusu sıkıştırılan ekstra servis ve kenara yanaştırılan sandalye hep benim olurdu. Bilmiyorum, belki de bu yüzden belki de alakası yok...var bi yerde bi sıkıntı, ama sonuç şu; kendimi hiç bir yere ait hissedemiyorum ve insanlara rahatsızlık veriyormuşum hissi taşıyorum içimde bi yerde.
geçen lisedeki matematik hocamı gördüm sözlük keşke görmeseydim. görür görmez ellerine sarılmak geldi içimden sonuçta matematikte bana büyük katkıları olmuş birisiydi kendisi. tam elimi uzattım yaşlanmissin dedi. yüz ifadesine baktım şaka mahiyetinde mi söylüyor diye. yüzünü hafif eşkitip aciyarak baktığını fark ettim. mimikleri çok iyi yorumlayabiliyorum yıllarca tiyatroda rol almıştım. içim kıyıldı sözlük, bildiğin gibi değil. kalbimin kırıldığıni görmesin diye yüzümü başka tarafa dönüp bu işler böyle hocam diyebildim. hiç durmadan uzaklaştım ordan. geriye bile bakmadım. o gün oraya 92 model bir araçla, üstümde kırışık ve yer yer lekeli kazakla gitmiştim. marketten alacaklarımi alıp eve dönecek yorgunluğunu çektiğim kesilen kurbandan mangal yapacaktım. aynı yere evde duran 2013 model araç ve kaliteli bir kıyafetle gitseydim belki de beni ovecekti. çok kırıldım sözlük çok bildiğin gibi değil. sonra durdum ve empati yapmaya çalıştım. evet evet haklıydım kesinlikle haklıydım. hocam kendisindeki eksiklikleri vicdanına kabul ettiremediginden diğer kişilerdeki eksiklikleri onların yüzüne vurarak vicdanını rahatlatmaya çalışıyordu. mimiklerini tekrar hatırladım adam hem acıyor hem de orgazm oluyordu deyim yerindeyse. vicdanını dizginlemis ve rahatlamisti. evet sözlük acidim o hocama hem de fazlasıyla. başta sinirlenerek gereksiz bir şey yapmıştım. üzülme hocam üzülme ama bizi de uzme. empati yap sözlük insanları anla. sen yine de adam gibi adamsın mesut hocam..

edit: üniversite 4. sınıftayim.
bu başlığa entry girip kendinden bahsetmek için fırsat kollayarak sözlük formatını siken, belki karı-herif düşürürüm umuduyla libidosunun esiri olup neoabazanlık yapan, herkesin kendisini izlediğini zanneden sefil sözlük yazarlarından ve buna göz yuman moderasyondan nefret ediyorum.

sefil insanlar.
itiraf ediyorum bugün hayatımda ilk defa otostop Çektim. Kızma ya derse geÇ kalcaktım kampüs iÇinde kaybolunca zorunda kaldım