bugün

pişik olmuşum çok büyük acılar içerisindeyim sözlük. ayrıca gittikçe artan endişelerim ve bu endişelerimin geçmesi için en fazla on güne ihtiyacım var...
evimden uzaktayım, ailemden uzagım. sadece telefonla görüşebiliyoruz. ve bugün bir ölüm haber alıyorum. yanlarında olamıyorum, gidemiyorum oraya. burada elimden hiçbir şey gelmiyor, oturup ağlamaktan başka. çok bunaldım, çok üzgünüm. resmen işkence görüyor gibiyim.
neneme bir şey olacak diye çok korkuyorum..
karnım 3 gündür felaket gurulduyor.

sesi kessin diye 2 gündür yemek yemiyorum.
pazartesinden bugüne 5 kilo kaybettim.
hükümsüzdür. ( ayaküstü espri de yaptım )

afedersiniz ama tuvalete çıktığımda gökgürültülü sağanak yağış yaşıyorum 3 gündür.
kaçtır uykudan uyandırıyor akşamları beni meret.

çözüm üretemedim.
5. vitese hiç geçmedim.
en beğenilen entrylere göz attımda. benim onlardan neyim eksik sözlük?
Toplumun %80'inin AVM'ye karşı olduğu, %95'inin de AVM'den çıkmadığı bir ülke düşünün.. Çok düşünmeyin la o ülkede yaşıyorsunuz zaten.
acımak diye bir duygu vardı bugün ölmüş sözlük...
Sabahın köründe kalkınca kendimi bakkal dükkanının yanına bim açılmış esnaf gibi hissediyorum. Öyle mutsuz, öyle çaresiz.
başkalarının değer yargılarını, hayat anlayışını , yaşam tarzını , düşünce yapısını eleştirip başkasına kabul ettirmeye çalışıp hani ben haklıyım dedirtme telaşında olan, sıfatı mühim değil, insanlıktan nasip alamamış tüm karaktersizleri kazığa oturtmak istiyorum.

Ha bir de sorsan, kimse böyle değildir * )
hala seviyormuşum, hala içimde birşeyler var...
en korkunç itirafımı bu gece saat on ikide yapıcam.
Hele şükür tahlillerim iyi çıktı ve hastanede yatmaktan kurtuldum.
bankacı olmak zormuş ya.hapishane gibi sabah gir akşam çık.güneşi unuttum.
ilk defa kendimi depresyonda hissediyorum lan. nedenini bilmediğim bi mutsuzluk, aklımda her an aynı şey. sıkıldım akoyim.
''ne zaman kendini kötü hissedersen bana mesaj at. belki sevgilim değilsin ama hayatımdaki önemli insanlardan biri olacaksın. iyi geceler.''
erken uyanmanın yolları başlığına biri "kevser suresını inanarak 3 kez okuduktan sonra allaha ;kalkmak istediğimiz saat için dua edip uyumak.ve sabah cin gibi o saatte uyanmak..tecrübeyle sabittir." yazmış.

ayıp değil mi lan. niye çalar saat muamelesi yapıyonuz adama.*
o kadar çocuk ölürken kılı kıpırdamayan tanrının birini erken uyandırmak için efor sarfedeceğini düşünmek de ayrı bi mesele.
bu entry i girip çok rahatladım lan sözlük. genelde buraya yazıp rahatlardım ama başka konu altlarına yazınca da rahatlayabiliyormuş insan.
matrix'e dönmek isteyen ve her şeyi unutup zevk-i sefa içinde bir yaşam arzulayan Cypher sembolizmi, diyor ki aslında;
cehalet mutluluktur.
öyle mi?
bence değil. belki bazen.
bilmeden - ki burada bilmekten kastım farkındalık- yaşamak ne kadar boş ve anlamsız.
ve yine bazen boş ve anlamsız bir sürece girmek istiyorum.
bir anlığına tüm düşüncelerimden sıyrılmak.
sanki özgürleşecekmişim gibi.
değil ama işte.
özgürlük değil bu.

kendimden korkuyorum. kölelikten tiksindim.
Gün itibari ile bir sosyoloji öğrencisiyim sözlük. Örgün olarak okuduğum bölümü de varsayarsak. Beynimi yakmasam iyi.
Kakam geldi.
Özlüyorum ama nasıl yapsak ki onu.
Açılmayan telefonlarım var buna karşılık bir şişe içkim var bir de kuzguncukta mavili sahili...
sürekli olarak konuştuğum 2 3 kız vardı, onlarda silik yemiş çaylak olmuş. tek kaldık ya la buralarda.
zihin mi bir kalp mi bir bilmiyorumda bu kadarda olmaz arkadaş,bu kadar aynı anda hissedilmez herşey,iyi yapmıyosun bana,kendinede iyi yapmıyosun,ha göt bi herifsin tamam o ayrıda amaan neyse ben çok karışığım bu aralar galiba.
erkek kadına dedi ki: -seni seviyorum, ama nasıl, avuçlarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp parmaklarımı kanatarak kırasıya çıldırasıya...
erkek kadına dedi ki:-seni seviyorum,ama nasıl,kilometrelerle derin, kilometrelerle dümdüz,yüzde yüz, yüzde bin beş yüz,yüzde hudutsuz kere yüz...
kadın erkeğe dedi ki:-baktım dudağımla, yüreğimle, kafamla; severek, korkarak, eğilerek, dudağına, yüreğine, kafana. şimdi ne söylüyorsam karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana..ve ben artık biliyorum: toprağın -yüzü güneşli bir ana gibi -en son en güzel çocuğunu emzirdiğini..fakat neyleyim saçlarım dolanmış ölmekte olan parmaklarına başımı kurtarmam kabil değil! sen yürümelisin, yeni doğan çocuğun gözlerine bakarak..sen yürümelisin, beni bırakarak...
kadın sustu. sarildilar, bir kitap düştü yere...kapandı bir pencere...ayrildilar...