bugün

ölüyorum...

belirsiz bir zaman, alakasız bir zaman... gösterişten uzak, gözden uzak... seçimi mi yaptığımda, sessiz, sedasız...

anladım ki, değerli sandıklarım değersizmiş, belki de hiç olmamışlar... bütün değersizliklere atfen, bütün değerler adına, onlara değer katmak adına;

ölüyorum...
BOĞULARAK ölüceğime inanıyoruM SÖZLÜK...
ciğerlerimde fazla hava varmış gibi hissediyorum sözlük.
itiraf ediyorum:
3 kişilik yurt odasına diğer 2 arkadaşımdan sonra gelip onların horlamasına dayanamayarak gizli numaradan onlara çağrı attım.evet ben yaptım o benim.
yaklaşık 16 yaşına kadar alafranga tuvalete baykuş gibi tüneyerek gübreleme işini gördüm. 6-7 tanesinin kapağını kırmışlığımı ve bir alfranga tuvaleti de dipten çatlatmışlığımı net olarak söyleyebilirim.
not: kilo problemi olmamasına rağmen.
Erkekler ilgi alanımda değiller.
artık seksten zevk almıyorum sözlük o derece sıkıldım. hergün karpuz hergün karpuz, bir günde kavun yiyeyim be aga!
küçükken annem birşey almak için pazarlık yaparsa çok utanırdım sözlük. çünkü tam olarak pazarlık yapmanın ne demek olduğundan haberim yoktu. mesela satıcı birşeye 20tl diyorsa, annem 15 tl' ye ver alalım deyip anlaştıklarında, annem para olarak 20tl verip üstünü alınca benim buna aklım ermiyordu sözlük. madem bizim verecek 20tl paramız var neden adamı kandırıyoruz derdim. şuanda ben pek pazarlık yapma becerisi olan bir insan olmasamda, eğer yaparsam satıcı ne kadara indirirse fiyatı, tam o parayı vermeye çalışıyorum, fazla param olduğunu görürse ayıp olur gibi geliyor hala. *
nihat doğan ve seda sayan'ın düeti olan allahına kurban adlı şarkıyı gizli gizli dinlediğim oluyor bazen. * * *
artık defolsunlar, aynıyız, diğer yarımsın deyip, şerefsiz muammelesi yapan herkes en başta yazdığım gibi defolsunlar hayatımdan...
çok korktum sözlük gerçekten çok korktum.

istanbul daki son günlerimde galatasaray lıya yakışmayacak bir hareket yaptım; 20 lira olan bilet fiyatından da faydalanarak 20 mart 2010 fenerbahçe gaziantepspor maçı na gittim. maçtan önce fenerbahçeli arkadaşla fenerium un önünde buluşup beraber stada girmek için sözleştik. benim stada geç gelmem neticesinde arkadaşın beklemeyip çoktan stada girmesi sonucu maça girmekle eve gitmek arasında bir teredüt yaşamadım değil. neyse sonra benim gibi ucuz bilet sahibi fenerbahçelileride peşime takarak otoparka daldım. hayır anlamadığım ben galatasaraylıyım adamlar bana soruyor;

- hocu migros tribünü nerde?

hayamunooyum sanki ben fenerbahçe liyim. gelin dedim bu taraftan. bazı sığırcanlar atladı tabi hemen peşimden, ben de bunların da bana güvenerek peşimden geldiklerini görünce daha bi gaza gelip koşun koşun takımları okuyorlar maç başlıyacak dedim. neyse sonra tükrük köftecilerini ve bozuk parayı polislerin aldığını iddia eden çekirdek satmaya çalışanları atlattıktan sonra istiklal marşımızın okunmasıyla beraber ilk güvenlik kontrolüne girebilmek için oluşturulan kuyruğa eriştik. (üstünüzde ne kadar yasak şey varsa elinize alın avcunuza bakmıyorlar)
kadrolar açıklanırken o gün gazetede okuduklarımın da yardımıyla fenerbahçe kadrosu hakkında kuyruktakilerle ileri geri konuşup ahkam kesmekten de kendimi alamadım.

- hoca guiza yı yanlız oynatıyor. yanına adam vermeli. adam yanlız kalıyor.*
- lugano ilk onbirde kesin bi gol atar abi kesin.**
güvenlik kontrolünü atlatıp merdivenlerden çıktıktan sonra kapıların önünde biriken insanları geçmek için bazı tiplerin canlarını tehlikeye atarak duvarın üstüne çıkıp ilerlediğini görünce gerçekten fenerbahçenin psikopat seyircilerinin olduğu bir tribüne geldiğimi fark ettim. neyse sonra stada girdim. bir galatasaraylı olarak deyim yerindeyse ağzım açık kaldı. kıskanmamak elde değil gerçek anlamda fenerbahçe stadı muhteşem olmuş. resmen büyülendim.

stadı görünce yaşadığım ilk şoku atlattıktan sonra arkamı stada dönüp maçı izleyen kalabalığı yararak yan yan ilerlemeye başladım sonra ayakta durabilecek boş bir yere ulaştığımda burası neden boş acaba demeye kalmadan amigoların önünde olduğumu davulun kulağımda patlamasıyla farkettim. hayır maçı izleyemeyecek olduğuma mı yanayım, yoksa staddaki en hareketli tribünde en psikopat adamlarla burun buruna olduğuma mı?

on dakika civarında orada takıldıktan sonra amigolara yukarıdaki tipleri gösterip
- hoca bunlar niye bağırmıyorlar. diyerek gaza getirdim* ve yardımlarıyla beraber yukarıdakileri hareketlendirmek için üst koltuklara doğru ilerledim. gerçekten zor dakikalardı. sürekli küfür ediyorlar sözlük. her küfürlü tezaruhatta yan taraftaki bayanlarında verdiği cesaretle fazlada sesimi yükseltmeden,

- şş bayan var beyler ayıp oluyor

diyerekten küfürleri bi nebze de olsa ertelemeye, geçiştirmeye çalıştım. hayır ben bayan var diyorum. bayanlar daha fazla bağırıyor. fener haftaya aslan .ikecek mi ararsın, analara taklalar attırmalar mı ararsın. gerçekten hiç terbiye kalmamış sözlük. gerçekten. bir de şöyle bir tespitim var; adamlar normal tezarühat edilince desteklemiyor, ya galatasaray a söveceksin yada ayağa kalkmayanı galatasaray lılıkla suçlayacaksın başka bildikleri yok. ha ben oturdum bütün maç ama ben zaten galatasaray lıyım.*

maçın ilk yarısı bitince stada beraber gelmek için sözleştiğim arkadaşa telefonla ulaştım. bi süre karşılıklı olarak telefona çemkirmek suretiyle anlaşmaya çalıştık. daha sonra amigoların yanında olduğumu söyleyince kal orda ben geliyorum cevabını aldım. evet bu tam da beklediğim cevaptı.

maçın ikinci yarısında nadir gelişen antep ataklarında içimden gol olmaması için dua ettim. çünkü antepin gölüyle beraber yaşayacağım sevinç ve tribündeki o kadar sarhoş psikopatı düşünecek olursak, ali samiyen deki gibi tribünden atılmak için dua ederdim zira bu adamlar yunanlıya yapmayacakları şeyleri yaparlardı bana eminim.

ilerleyen dakikalarda fenerliler küfürlerine devam etti. her kanım sarı lacivert dediklerinde arkadaşıma dönüp sessizce kırmızı dedim. onlar her galatasaray a küfrettiği yerde ben fenerbahçe dedim.* sessizce giydirdim sözlük napıyım dayanamadım artık bu kadar da olmaz. bir iki tanesi kıllandı galiba sürekli beni gösterip

- hey sen neden bağırmıyosun? dediklerinde resmen hayatım film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti.

maç bitip sağ salim eve ulaştığımda gerçekten çok şanslı bir insan olduğumu anladım sözlük.
itiraf ediyorum, küçükken mezurayı boğazıma dolamak suretiyle kendimi boğmaya çalışıyodum.
yetenek sizsiniz yarışmasını bilal avcı ve uğur karameşe kazanınca annemle çak yapıp, oynamaya başladık... vay amına koyim, televizyon denen tek dişi kalmış canavara kurban olduk ya lan kaşla göz arasında.

(bkz: hayat beni neden yoruyorsun)
sol framede sürekli kör bilal görüyorum. kim ve ne olduğu hakkında en ufak fikrim yok. merak etsem de kimdir diye bakmaya üşeniyorum. galiba tenezzül etmiyorum.
sözlük. hiç kilo almama rağmen alt bedenim 2 beden büyüdü. dün arkadaşım bana 'kuğu'cuğum kıçın da kocaman olmuş senin' dedi. n'ooluyor ulan? 44 beden eteklere sığmaz oldum!

küçükken şişmandım. bana bir teyze demişti ki 'kızım büyüyünce popon büyür göbeğin o kadar belli olmaz' demişti. ben ondan sonra her gece 'allaaaam n'olur popom büyüsün bismillah amin' demiştim. o yüzden oldu diyorum. o teyze seni bulursam gebertecem.

o değil de ben ne salakmışım. insan zayıf olmak için dua eder!!

sözlük bir de şey var, kuru götlü olacağıma 46 beden giyerim daha iyi.

hihihi.
çok pis ağliycam galiba...
götüm yok.
sözlüğe girmeyi çok özlemişim be.
itiraf ediyorum ki ben bir kış gününde gündüz izin vermiyorlar diye gece saat 3 civarında tek başıma çıkıp sokak lambası ışığında kardan adam yapmış bir insanım. gündüz izin vermediler diye mi hayır tabii ki de kimse yokken oynamak istedim.
ne kadar kötü bir davranış olsada, yere çöp atmaktan çok zevk alıyorum.
evet şizofreni başlangıcındaymışım.
reklamcı olmak zorunda kalmış bir komünistim. ya da idim. çok zor be sözlük.
ölçü birimleriyle büyük sorunum var hiç öğrenemedim...bilmem kaç metrekarelik ev diyince büyük mü küçük mü gözümün önünde canlanmıyo kendi evimizin ölçülerine göre kıyaslıyorum çözüm olarak tıpkı tarihi her olayı atatürkün doğumu ölümünü baz alarak değerlendirdiğim gibi.
hiç sigara içmedim ama deli gibi merak ediyorum...ama denemekten de korkuyorum.
adaşım olan insanlara gıcık oluyorum.
az önce sırtlarında çanta, üstlerinde mavi önlük, okuldan yeni çıkmış bir grup veled cama o zıplayan sert toplardan attı, cama çıktım ve bağırındım veletlere. kıskandığım için.
her gün, onu görebilmek için tam merkezde ki cafeye gidip cam kenarında oturuyorum. aylardır o yoldan geçeceğini hayal ediyorum ama şimdiye kadar bir kez geçti. bu kadarla kalsa iyi, daha sonra cafede çalışan kıza kendisi için o cafeye gittiğimi söyledim. ama ikisinden de hoşlanıyorum napıyım alla alla...