bugün

gittigi yere kadar diyip bir sigara daha yakmaktan sikilsam da, benim icin dogru sonun bu olacagini biliyorum. Acinasi, bitmis, yitmis, boslukta kaybolmus halime kaybedecek hicbir seyi kalmayan biri gibi guluyordum.
sabahleyin saat 6.15 te uyandim, ama nasil uyanmak. ise gec kaldim diye haril haril giyiniyorum bir yandan da kendime kufrediyorum az daha erken yatsaydin diye. sonra yahu ortalik amma da karanlik diye disari bakiyorum. duvar saatine bakmak hic aklima gelmiyor. merdivenden yukari kosturuyorum duvar saatine bakiyorum ki saat 6 bucuga geliyor. Ve aslinda kalkmama daha 1 saat var. Ne mi yaptim. Gittim koltukta uyudum 1 saat daha ne erken gidicem.
üniversitede ev arkadaşımın sevgilisiyle yattım, ev arkadaşımın bilgisi dahilinde oldu, çünkü kendisini değil beni sevdiğinden şüphe ediyordu, bunu denemek amaçlı bunu yapmamı istedi. nitekimde haklı çıktı,
kız daha dünden razıymış.
adana kebap deyince aklım çıkıyor, güzel kadın deyince aklım çıkıyor, cem adrian dinleyince aklım çıkıyor, rakı balık deyince aklım çıkıyor, yalnızlık deyince de aklım çıkıyor. irade yok ya hiç, ona yanarım.
Facebook'da galatasaray sayfaları bir de maçın özetini yayınlıyorlar. Amk ben maçı aklımdan çıkarmaya çalışıyorum hiç yaşanmamış gibi göstermeye çalışıyorum. 2. yarı menemensporla takımlarımızın karışmış olabileceği fikrini git gide ısınmaya çalışıyordum ki. Bir de 6-1 lik maçı paylaşıyorlar amk. Zaten dün gece sinir krizleri ile uyuttu ipneler yetmez mi? Hafıza silici olaydı da maçı izlememiş olaydım. haaaa deyip geçeydim. Durduk yerde yine sinirlerim boşaldı.

Haa bu arada yeni aldığım parçalı da burak yılmaz'a girsin. Yalnız ne yedik be, iyi yedik.
mesela evde kahvaltı yaptığımda sadece lavaboya çatalımı, bıcagımı, bardagımı koyup gidebiliyordum.
üniversitede bunu yapamıyorsun.
masayı sen kaldırmak zorundasın, bulaşığı sen yıkamak zorundasın.
çamaşırlarını senin yıkaman gerekiyor.
evde öyle değil. evet, bir sürü tartışma bu yüzden cıkar evde fakat annen, baban dışardakiler kadar acımasız olamaz.
burada tek başınasın, her şeyi sen yapıyorsun.
oturup ağlıyorsun, boğuluyorsun karşındaki insan "of" deyip gidebiliyor.
çünkü anlamıyor, ablası, başka bir yakını yakınında.
ya da ailesini umursamıyor.
ama sen oturup konuşacak birini arıyorsun, derdini anlatabileceğin.
"of" deyip giden birine nasıl anlatırsın derdini?
işte ailenin, annenin, babanın, kardeşin, ninenin değeri burada anlaşılıyor.
onların verdiği sıcaklığı hiçbir yerde bulamıyorsun.
hep içinde bir acı, bir boşluk.
şimdi 16 gün sonra gideceğim günü iple çekiyorum.
ilk yapacagım şey anneme sıkı sıkı sarılıp beraber uyumak olacak.
bundan sonra kavga etmeyeceğim, ne derse onu yapacağım. yeter ki yanımda olup elimi tutsunlar.
can ciğer dediğin arkadaşlar bile anlamayabiliyor çünkü bazen.
aile gibisi yok. onlar gibisi yok.
kıymetini öyle bir anladım ki. ah öküz kafam.
kendi kozamı ördüm. kimsenin yaklaşmasına müsade etmiyorum.

Kırılmaktan ölesiye korkuyorum.
Itiraf edecek bir seyim yok lan. Valla yok.
bunu yazmazsam ölürüm. önce şu:(#6156881)

yıllar sonra bu olayın ileri boyutuna da tanıklık ettim. sevgilim olan, benden hoşlanıp sevgilim olmak isteyen kadınların belki de tamamının resmen kariyerine etki ediyorum. tabii ki bu süreçler hakkında elbette fazla detay veremeyeceğim ancak işsiz olup iş bulanlar, çalıştığı halde daha iyi iş bulanlar, kadro hakkı kazananlar...

resmen sihirli gücüm var amkınake. hem de dokunmama bile gerek yok.
Otobüsteki kıza markette çalışan kasiyerlere tezgahtarlara falan hep platonik aşklar yaşıyorum. Sonra da "çok çirkin hatunmuş lan." deyip aşkı bitiriyorum.
ölmek ve öldürmek istiyorum.
herşey öle boş ve anlamsız ki bu anlamsızlığın içinde bile bir anlam aramak ayrı bir acınası durum, insanlar neden bu kadar kötü neden çıkarcı olur neden hep kötülük yapar bunu hiç bir zaman anlayamacagım galiba.
kendimi resmen güzin abla gibi hissediyorum.
kimi sevgilisi terk etse gelip bana anlatıyo ya napıyım ben barıştırcak mıyım sizi yeter ben yeter!
çok doluyum bu konuda anlatamam.
geçen sene ben ağlaya ağlaya kendimi anlatırken onlar hiç umursamamıştı ama.
hayatta en değer verdiğim insanı, dedemi kaybettiğimde sadece bir kişi vardı yanımda.
dost acı günde belli olurmuş bunu anladım ben meğer benim gerçekten tek bir dostum varmış.
http://www.youtube.com/watch?v=_Mf93Xygl6Q
ipekböceği gibiyim kedi gibi hırçın kuş kadar özgür ama bi okadar hapis hayatı yaşamaktayım. ne diyorum ben sözlük.
birlikte olduğum kızı az önce öpüp gönderdim. Kıçımı koltuğa koyar koymaz da sevgilime onu ne kadar sevdiğimi yazan mesaj attım. Hiç pişman değilim, üzülmüyorum. izlediği her romantik filmde göz yaşı döken , yufka yürekli , iyi niyetli olarak tarif edebileceğim ben aldatma konusunda zerre vicdan azabı duymuyorum.
ailemi çok seviyorum.
sevmedigim insanlarin sirf isini yurutmek icin bana cok yakinmis gibi davranmasina nefret ediyorum.
"kendini tutmayı öğrenmelisin" diyen bir arkadaşım belki de haklıydı. kendimi, bir ben tutamıyorum sanırım şu hayatta...

deniz tutuyor bazen, otobüs tutardı bir zamanlar, çeşitli sancılar tutar beni pek çok zamanlar, bir özlem tutar bazen, birileri gelip yakamdan tutar ama tüm bunların sonunda hep ben kendimi tutamam.

"şaşmamalı her iki kaşının da yarılmış olmasına" dedi sonra. "seksi bir hava" kattığını söyledi kirli sakallarımla bir kombinasyon oluşturduklarının altını da çizerek.

hoşuma gitti aslında bunları duymak ama tutamadım sonra ben gene kendimi ve "hadi artık kalkalım vakit geç oldu" dedim. beni tutan bütün o şeylere karşın ben tutamıyorum kendimi sanırım. bir insanla son görüşmemin üzerinden yıllar geçmiş olsa da bir özlem beni tutunca ben kendimi tutamıyorum ve ona dokunup da hala sıcak mı ölü ruhu diye bakasım geliyor.

sülalenin gençlerine, en çok da böyle kötü örnek oluyorum.
Odam fare ölusu gibi kokuyor.temizlemek lazim.
bugün anasınıfında kayra adında bir öğrencim 'öğletmenim kakam var benimle gelil misin' diye beni tuvalete götürdü. neyse geçtik klozete, 'öğletmenim temizle şulayı' diyerek önce klozeti sildirdi bana. tam kapıyı kapatıyorum 'hayıl hayıl gitme yanımda kal yapamam yoksa' dedi. anlıycağınız çocuk klozete oturmuş bir yandan elimi tutmuş bir şekilde on beş dakika kakasını yaptı. sonra da 'ben popomu temizleyemem' diye onu da bana temizletti. lan var ya o an tam o an dedim ki allahım nolur benim de böyle bir oğlum olsun. ama aynı böyle olsun. böyle küçük bıcır bıcır bir salak gezinsin yanımda her istedigini yaptırsın ben de gülerek yapıyım her dediğini. bugün ilk defa hissettim o bağlılık duygusunu. şimdi size çok salak gelebilir ama o klozetin başında çocuğun elini tutarken kendimi o kadar iyi hissettim ki, kayra bensiz tuvaletini yapamıyordu, kayra bana güvenmişti, kayra beni anneliğe seçmişti. * ama düşünsene lan bana benzeyen bir velet böyle bacak kadar geziniyor sürekli bişeyler istiyor falan. fena olmaz sanki be..
Kendimi programlamaya karar verdim.

Cumartesi, pazar, pazartesi spor yapacagim ve geriye kalan gunlerdede hafif seyler yiyecegim.
sevgili yapmak dünyadaki en basit olay insanlar niye sabah akşam ağlıyor orada burada acaba?
6-1' lik maçtın son golünde oturup sakince iyi attı orospu çocuğu dedim.
yeni tanıştığım çiftle sohbet ederken, ablaya "kaç aylık hamilesiniz?" dedim. kadın hamile değilmiş.
arada delirmek istiyorum.