bugün

sosyal olarak takıldığım kız arkadaşım vardı kafasına tepik attım diye bana küstü, ama bilerek olmadı bunu anlamalıydı.
dinlediğim tüm aşk şarkıları ve benzerleri bana kendiliğinden allah'ı hatırlatıyo bazen, peygamber efendimizi.. e insanın en sevdiği kimse , aklına "o" gelmez mi ?
onun bunun gazına gelip sözlük formatını aşan tanımlar girmiş ve bunu neden niçin yaptın güzel kardeşim sorusuna göz yaşları ile cevap vermiş bir büyüğünüzün sesine her daim kulak verin.
bundan sonra yalnızca işi düşüp de arayana bir tekme de benden...
yıllık iznim olan 6 günü sonunda ayarlayıp verdim içeriye. buna göre temmuz, ağustos, eylül, ekim aylarında izin kullanacağım. temmuzda çeşme-alaçatı, ağustosda olimpos, eylülde cunda adası-ayvalık-kaz dağları, ekimde de üniversiteden arkadaşım gelecek onu gezdireceğim istanbulda. ayıptır söylemesi kredi taksitim bitiyor da yüksek lisans taksitlerim başlayana kadar * yemeyi düşünüyorum her ay için 570 tele yi * siz bu entry mi eksilemeye başlamadan önce belirteyim ki 2 ay sonra 23 yaşında olacağım ve 23 senelik ömrüm boyunca hiç tatile gitmedim (günübirlik denize gitmeler hariç) çünkü okul parası biriktirmekten, yurt parası biriktirmekten, çalışmaktan hem zamanım hem de ona ayıracak param olmadı. dolayısıyla geçen onca yılın acısını çıkarmak istiyorum. işin itiraf kısmı da birazcık burası oluyor işte. * *
ulan 6 gün izin nasssı olacakta yetecek bütün bunlara derseniz şööyle bir açıklama yapmak isterim;
- temmuz ayında cuma, cumartesi, pazar, pazartesi olmak üzere 2 GÜN,
- ağustos ayında yine cuma, cumartesi, pazar, pazartesi olmak üzere 1 GÜN (cuma 30 ağustosa geliyor),
- eylül aynında yine cuma, cumartesi, pazar, pazartesi olmak üzere 2 GÜN,
- ekimin 10 un da yarım gün (arkadaşın nikahı var), yine ekimin 25 inde 1 GÜN (nikahı olan arkadaşın kınası ve düğünü olacak) ve son olarak ekimin 28 inde yarım gün. ekimin 25 - 29 u arası tatildeyim yani 5 güncük

bunların toplamı 7 gün yapıyor ve siz şimdi hani yıllık iznin 6 gündü diyeceksiniz diiymii. ama çok zeki(!) ben ne yapacağım peki bu durumda? tabiki o artan bir günü de bir daha ki yıllık iznimden kullanacağım artık *

edit büdüt: gözünüz kaldı ulan yapamadım hiç birini, işten de çıkartıldım zaten * *
dudağımın uçukladı sözlük, lanet olsun gülemiyorum bile. yırtılıyor sanki. canım acıyor. küfür edesim geliyor.
ulan bursagaz yavşakları yüzünden 3 gündür duş alamıyorum kokcam diye korkuyorum artık sözlük.saçlar yağ kazanı dışarı çıkmaya bile üşeniyorum.hızlı hızlı koşa koşa faturayı ödemeye gittim ama ondan sonra ne zaman açarlar orası da meçhul.

yakın zamanda daha farklı itiraf yapcam tamam.
sevgili sözlük:

sabahın köründe işe gidiyorum. yaklaşık 4 yıldır böyle bu. yine bu sabah otobüse bindiğimde camda insan yağı izi bırakmayacak şekilde kafamı yasladım. o sırada dışarısı karanlık olduğu için cama yansıyan silüetimi gördüm.

ne kadar yaşlanmışım ben ya..

daha dün üniversitede kızlara yazarken aynı zamanda silen ben...

daha dün eş dost ile pes turnuvalarında kafa dağıtan ben..

daha dün yağmur altında kızla yürümek yerine halı saha maçı yeğleyen ben...

daha dün annemi anne özler gibi özleyen ben...

ne olmuş lan bana böyle, kırışmaya başlamışım ya. yaşlanmaya başlamışım. otobüste yer vermeden yer alacak yaşlara doğru hızla koşmaya başlamışım.

ben galiba geçmişi özlemeye başlamışım sözlük.
Bi kaç gündür evimiz mısafirden geçılmıyor biliyorum çok ayıp ediyorum ama gitseler de kurtulsak ve rahatlasak diye iç geçiriyorum.
hayatımın önemli kısmında beraber olmak istediğim, ve şu bir buçuk ayımı dolu dolu geçirdiğim, canımdan çok sevdiğim biri o, hayatım da önemseyeceğim tek insan, o üzgünken benimde üzüldüğüm, o mutluyken benimde mutlu olduğum, biraz deli, biraz utangaç ama sevgi dolu, heyecan dolu, **, güzelleri güzel bir sevgilim var sözlük. Ben, "biz" mutlu olmayalım da kim mutlu olsun *
*
şu yaşımda sanal bebek oynuyorum sözlük. verecek şefkat fazlam varsa demek ki.
yagmuru hem cok kiskaniyorum hem cok ama cok asiri derecede ozluyorum.
şu anda avesta okuyorum, harbi teolojisi sağlam, belli ki bizim mevlana buradan araklamış çoğunu. aynı lan.
evcil hayvan olmak istiyorum.
hakeden birisine omzum amade. ama kuzum sana bütün bedenim, bütün benliğim, herşeyim feda. ağlarsan sümüklerini silmem ve kırmızı gözler sana yakışıyor demem. çünkü kuzum ben seni asla ağlatmam. ağlatana da hayatı zindan ederim.
itiraff ediyorum sözlük sanki burada itiraf edilen olayı yapan kişinin anlattığı olay(kafan karıştı dimi) kötü bir şeyse eksiyi yiyor (bkz: #19328490)
Edit : entry'nin kendisi gibi
bazen sözlükteki diğer yazarlara aynı yerde büyüdüğüm hissine kapılıyorum.

mektupla haberleşmeyi yaşamış efsane nesil
şahmaran filmini korka korka izleyen efsane nesil
türkiye yi dünya kupasında izlemiş efsane nesil
show tv nin eski logosuyla büyümüş efsane nesil

hadi bunların hepsi neyse, standart olabilir de bu aşağıdakiler ney lan. itiraf edin hepiniz bizim orda oturuyodunuz .

arı maya izleyerek büyümüş efsane nesil
akşama kadar sokakta oyun oynayan efsane nesil
akşam ezanı ile birlikte eve girmiş efsane nesil
balonu çeşmeye takıp su dolduran efsane nesil
iğneyi parmağının derisinden geçirmiş efsane nesil
küçükken boncuklu tabancanın o sarı plastik mermilerini burun deliklerime sokmuştum. sonra da nefes alamadığımı farkedip anneme koşmuştum. ne oldu kim yaptı gibi arka arkaya sorularla karşılaşınca suçu ben uyuyordum o yapmış diyerek henüz doğru dürüst konuşamayan kardeşime atmıştım. bunu halen aile içinde anlatırlar gariban kardeşim de başını öne eğer öylece bakar işlememiş olduğu bir suçun ağırlığı altında ezilircesine *
bunu hep fark etmiştim zaten ama üstünü devamlı kapatıyordum sürekli. iki gün önceydi. derse girdim. sınıf 7-A. Metnimiz Melih Cevdet'e ait Bize Bağlı adlı şiiri. Şiirin ana fikri hemen hemen şu şekildeydi: insan, ömrünü boş ve faydasız işlerle geçirmemeli; hayatta ne yaparsak yapalım, çoğu bize bağlıdır. benim için o gün o kadar boktan geçti ki anlatamam. kaçtığım, içimde açılmasından korktuğum bütün şeyler gün yüzüne çıkıverdi. o gün caddelerde kaç saat bomboş dolaştım bilmiyorum. eve giremedim. ayaklarım hep geri geri gitti. içimde deli bir suçluluk duygusu. ve o iki yıl. bomboş, yaptığım onca boş ve anlamsız eylemler...hayatının baharında olmaması gereken şeyler...onlar nedir ne değildir anlatmaya gerek yok. önemli olan pişman olduğumdur. nolur önce kendinize, sonra da çevrenize faydalı olun, güzel işler yapın, iyi insan olun...böyle...
formula1 manyağıyım. futbola bağlanan tek derdi fenerbahçe galatasaray olan insanlara çok kızıyorum fakat aynısı benim için formula1 için geçerli.
küçükken hadi matrix oynayalım diyerek kardeşimi gaza getirdim. ama o neo gibi benim savurduğum yumruktan kaçması gerekiyorken ağaç gibi dikildi karşımda. sanırım sorun filmi izlememiş olmasından kaynaklanıyordu düşünemedim. şu an burnundaki hafif yamukluğun nedeninin o gün olduğunu iddia edip beni suçluyor.
Bu gün kan değerlerimden iki tanesinin haddinden iki katından bile fazla olduğunu öğrendim ama söyleyemedim ona. Hastaymışım diyemedim. Bir ay sonra üniversite hastanesine gidicem ama o zamanda söyleyemiyceğimi biliyorum sözlük...
oyle kiskanc bir insanim ki..deliriyorum!!!
evde tek başına iken hasta olmak çok çok zor be sözlük. hele bir de iyileşmeye mecbursan... sallana sallana kalkarsın kendine bi portakal suyu sıkarsın o güçsüzlükle ancak yarım saatini alır. evde ekmek yoktur. en yakın simit centre ı ararsın 3 simit istersin falan. utana sıkıla hem de. hatta telefonda öyle ki, ''hastayım abi o yüzden gelemiyorum eve getirir misiniz'' diye bi açıklama yapma gereği duyarsın. onlar alışkındır halbuki sen utanıp sıkılırken. aslında yiyebileceğin altı üstü 1 simittir. o da karnını tok tutup ilaç içebilmek içindir. anneni aramak istersin uzaklardaki... arasan hastayım deyince ağlayacaksındır. o da üzülecektir, bilirsin, arayamazsın. anne şefkatine ihtiyacın vardır ve anne çorbasına...

akşam olur sen uyuya uyuya, ateşler içinde terleye terleye, halüsinasyonlar görerek edersimn akşamı. hala ekmek yoktur. dışarı çıkıp alacak halin asla... hayırsız komşulardan bi parça ekmek isteyecek samimiyetin de yoktur. kalkarsın biraz simit kemirip bi ilaç daha içersin. o simit seni oyalarken bi çorba yapayım dersin. çorba tam pişmeden alırsın ocaktan o haliyle içersin hakiki ''hasta çorbası''nı.

ilaçlar da fayda etmez bu arada. bir de evde tek başına hasta iken duş almaya kalkarsan kuşkusuz ki o buharda tansiyon şeker vs düşer bayılırsın. uyandığında yine yalnızsındır...

hayat zor be sözlük hemde hastayken, bi de evde teksen... yaşama sen, öl.
başım çatlıyor resmen sözlük ya, napsam bilemedim.*