bugün

sözlük çarşamba almanya ya gitcem ama uçağa binmekten korkuyorum. daha önce binmemiştimm keşke binseymişim.
sözlük ya 2 aydır evdeyim gün ışığı görmedim, kemiklerim eridi. kurtar beni.
bunca yıllık rockçıyım, hala grup seks yapmadım.
bu entriyi sessizliğimi bozmak için girdim .
hayatım boyunca hep günlük tutmak istedim ama tutamadım sözlük. ilk girişimim ilkokul yıllarında başladı. bi selpak reklamı vardı filli milli. küçük bi çocuk günlük tutardı ne güzel şeyler yaşardı,yazardı. ona heveslendim. başladım yazmaya...

bir hafta sonra yazdıklarımın;
----- öğretmenim soruyu bilince aferin dedi.
----- beslenme çantama annem kek koymuş ne güzel yedim.
----- bugün engin'e çelme taktım . düştü .ağladı. öğretmene şikayet etti . öğretmenim kulağımı çekti . onu hiç affetmeyecem.
----- bugün beşiktaş aydınspor'u yendi. *
vs vs vs.... bunlardan öteye geçmediğini gördüm. öyle güzel günlük tutmalar, hergün değişik şeyler yaşamalar filmlerde,reklamlarda olurmuş onu gördüm...

ama isterdim ki öyle bir günlük tutayım 20 sene sonra okuyayım. ama olmadı. yapamadım.
içimde kalan bu ukteyi belki sözlük doldurur ha ne dersin?

20 yıl sonra görüşmek üzere... nickimi ve şifremi unutmazsam eğer...
beter'in söylediği laf zoruma gitti be sözlük.
hikayelerde, romanlarda geçen 'yaşlı gözler' ifadesini uzun bir süre boyunca yaşlı bir insanın gözleri olduğunu düşünüp çoğu zaman da 'ne saçma!' diye düşünüyordum.
canım sıkıldığınd diş hastanelerine gidip milletin çektirdiği dişleri kavanoza topluyorum. sanırım tahtalarım gitti benim.
cok uzun bir aradan sonra ilk kez ne hissettigimi tanimlayamadan utandim sozluk.

on yil onceki bir ingiltere seyahatimde, kuzenimin bir kiz arkadasi bana ingilizce bir seyler soylemisti, love falan diyordu, anlamamistim hepsini. sonra kuzen bozuk turkcesiyle tercume etti; bana asik oldugunu ve benimle birlikte bir seyler yapmak istedigini soylemis, e utandim haliyle, "hello, i love you, kem kum" diyebilmisim. neyse efenim.. gel zaman git zaman aradan on yil gecmis, hatirlatmasalar kizin adi bile aklima gelmez.. ama gecenlerde yine kuzenin yanina, birmingham a gittim. kuzen de beni arkadas grubuyla tanistirdi, ha-ha-hi-hi diye giden muhabbeti kizil sacli ve beyaz tenli bir bayan geldi ve kesti. once kuzene gulumseyerek bir seyler fisildadi, sonra yanima geldi ve dedi, "do you remember me, deniz?". ic ses olarak derinden hassiktiri cektikten sonra, kuzenin kas-goz isaretlerine bakarken fantastik dusuncelere daldim; konserlerde omuzlarda en one tasinan cennetten dusme bayanlar gibi bir varlik onumde durmus bana kendisini hatirlayip hatirlamadigimi soruyordu.. bir anda yalnizca "i am afraid but i can't" diyebildim. "ah, i am kathrin, remember?" dedi, ve biraz hareketsiz kaldiktan sonra beni tam on yil oncesine goturdu. utanmistim yine.. amerikan filmlerinden firlayarak "damn! kathrin? are you.. you.. ehheh" diyebildim kekeleyerek. o da gozlerini buyuterek, "yes that's me dear!" seklinde karsilik verip sarildi. ben de sarildim. oturduk, konustuk, ictik falan.. kuzen sonradan soyledi, benim gelecegimi haber vermis belki ilgilenir diye..
cok garipti sozluk; uzun bir aradan sonra garip bir duyguyla utandim.
küçükken komşunun kızını dudağından öptüm.
sessizce çıkıp gitmek istiyorum herkesin hayatından.
iki haftadır harçlık almıyorum; artık gurur yaptım vermediği sürece istemiyeceğim.
fikim 17 santim. kafası hariç tabii...
çok yüksek vizelerim, bir boka yaramayan finallerim var, yoksa ben zurna mıyım.
vizelerde bir kızı seviyordum galiba, en azından bir rüece girmiştik sanki, ama gel gör ki tam teklif etmek için kenara çektiğimde erkek arkadaşından bahsetti... o gündür o kızla konuşmuyorum, ama gel gör ki numaralarımız yakın olduğundan aynı sınıflarda sınava giriyoruz. genelde ben arakaya geçiyorum o sınıfa geldiğinde hemen kitaba gömüyorum kafamı, hala... o önümde oturuyor o sınavdan artık kimseye hayır gelmiyor. sınıftan tüm finallerde ilk ben çıktım. üzücü lan bu böyle söylediğimde. valla bak başkası yazsa da okusam salak lan bu demem üzülürüm. kendime salak lan bu diyorum o ayrı.
sonunu hep en başınan gördüm ama hala uslanmadan görmemezlikten geliyorum.
çocukluğumdan beri hep eriği kiraza tercih ettim. ama geçenlerde artık kirazı tercih etmeğe başladığımı farkettim. içim cız etti. sanki sevgilime ihanet etmişim gibi geldi. galiba yaşlanıyorum...
sokak ortasında, kalabalıklar içinde sözüm ona çocuğunu terbiye maksadıyla döven bir türk ailesi gördüğümde o kadar hiddetleniyorum ki oracıkta o insanı ben dövmek istiyorum.o küçücük insana reva gördüğün neymiş gör diyesim geliyor. bu gidişle birgün bu olacak gibime geliyor, bu sıralar çok karşılaşıyorum bu gibi durumlarla.
bu insanlara terbiye edenin terbiyesinin düzgün olması gerektiğini öğretmeli birileri.
sözlüğe gelmeden önce bir yazarın " o kadar kız var ki moruk gel işte" demesi üzerine başlangıç yaptığım ve sözlüğe girişiminden hemen sonra "ayarlarım" butonuna büyük bir heyecanla basarak kız ayarlayacağımı zannettiğimi biliyor muydunuz? *
istanbul kızlar zirvesinin yerini öğredim.*
Patronumun yakasından tutup..

senin pisliklerini toplamaktan bıktım, paran olmasa bir dakika bile yuzune bakan olmaz pislik. deyip odadan kurtlar vadisi jenerik müziği ile çıkmak istiyorum.

edit: herşey tamamda neden jenerik müzik, hala araştırılıyor.
manifaturacılardan nefret ediyorum.

arkadaş, sözleştiniz mi, size yemin mi ettirdiler, gizli bir güç mü var, her iki manifaturacı dükkanından birinin adı ''bursa kumaş pazarı'' olacak diye.

bakın canım kardeşlerim, sevgili manifaturacılar, sadece bir toptancının portföyünde yirmiyedi tane '' bursa kumaş pazarı'' ismi taşıyan dükkan var.

ben her seferinde bu hangisiydi diye debelenmek zorunda mıyım? yahu biraz yaratıcı olsanıza kardeşim!

hele adana'daki dükkanına ''öz bursa kumaş pazarı'' adını koyan, sana ayrıca kıl oldum haberin olsun.
stajyer üniversite rektörlüğünün birinde staj yapmaktadır. ondan sorumlu olanda yeni mezun o üniversitenin eski öğrencisidir. yeni mezun birini stajyerlerden sorumlu yapmak ne kadar mantıklıdır bilinmemektedir. ayrıca yeni mezun olan stajyerden sorumlu şahıs stajyerlerini köle yerine koyarak bütün işleri sorumlu olduğu stajyerlerine yüklemekte, stajyeri canından bezdirmektedir. ayrıca ki o stajyer, stajından sorumlu olan kişinin tüm aşağılamalarına rağmen kendini tutmakta, sabırla stajın sonun beklemektedir. hele bi staj bitsin, staj defterini sorunsuzca halletsin o zaman kıyamet kopacaktır demektedir bu stajyer.
***
(bkz: evet o stajyer benim) * *
salaklığım yüzünden çok sevdiğim dünya güzeli bir insanın kalbini kırdım. affetsin diye uğraşıyorum. ne bileyim haklı da. o salaklığın üstüne ben olsam ben de affetmezdim.
3 vakta kadar bu topraklardan gidiyorum.
sevineyim mi, üzüleyim mi, bilemiyorum bile.
erdek deyim ve yalnızım...ne olacak benim bu halim sözlük !