bugün

artık beni esir eden o arkadaş yok artık. onun yalancı dostluğunu bıraktım. ne sırlarımı anlattım ama hep beni sırlarımla rezil etti. galiba onun dostluğu ile çok dost kaybettim . elvada yalancı dostum bay alkol. inşaallah dostsuz kalırsın

ulu manitu herkesi korusun.
küçükken evde sinek beslemiştim. öldüğünde çiçek saksısına gömüp her gün düzenli olarak ağlıyordum.
sevgilimden ayrılalı 6 gün oldu ve 6 gün içerisinde yaptıklarıma, söylediklerime rağmen barışmadık. bugün beni derinden vuran mesajı attı: ' artık zorlama diye' . her ne kadar takmayacam desem de, dışarıya umursamaz görünsem de içim yanıyor sözlük. bunu kimseye anlatamazdım, çünkü kimsenin üzüldüğümü düşünmesini istemiyorum.

bu hafta en yakın arkadaşım olarak gördüğüm abim üniversiteye gidiyor ve evde tek başıma kalacam. o' nun yokluğu da beni derinden etkileyecek. şimdiden yalnızlığı anlıyorum diyebilirim sözlük. ders çalışıp bu şehirden gitmekten başka bir alternatifim yok gibi. sonum hayrolsun...
sözlük eski sevgilimi unutmak için şuan da yakın samimyet içinde olduğum bütün kızlara asılıyorum bir kaç güne kalmaz hepsine basacam teklifi.

şans dile bana sözlük.
yolculuk var seyahate çıkmam yakın elime ne geçerse yüklüyorum gemime belki zor olacak binmek sonsuzluk gemisine belki buruk ayrılacağım hayat sahilinden
rotayı sorma aşkım gözlerime bak gözlerimin dağıldığı yer istikamet i̇şte sana deniz gözyaşlarımla dolmuş boşuna değilmiş ağıtlar bize yol olmuş
lara iyi düşün yükler tamam oluyor geriye dönüş yok yolumuz bitmeyen yol belki yeni bir başlangıç olacak yolculuğumuz
gözlerimi ayıramıyorum o notadan ayırırsam kahroluyor
bana engel mi dalga mı soruyorsun korkma aşkım gemimiz sağlam
birlikte görecez mi bunları hangisi bizi yıldırdı hangisi alıkoydu
konuş kaptan neden susuyorsun
aşkım yükler tamam ayrılık zamanı veda zamanı niye sustuğumu biliyorum aşkım çünkü sessizliği seviyorsun severek ayrılmak istiyoruz değil mi?
aşkım ne duydun? denizde fırtına mı kopacakmış?
denize çıkmak mı yasakmış? olur mu aşkım bizi kim çevirebilir yolumuzdan?

dur aşkım son bir kez bakayım rıhtıma
belki beni uğurlamaya gelenler vardır
yok aşkım yanıldım
çöz halatları
kimseler yok
en güzel şekilde ayrılacağım
duyan herkesi etkileyecek
benim ayrılışım sessiz
benim ayrılışım sensiz...
sırt dönülür bir bireye, bir dünyaya, bir evrene: başka bir yere gidilir, ileri değil ama öne bakılır, öne gidilmişlikle değil ama arkaya olan uzaklıkla ölçülür gidişin uzamı. gerçekten hiçbir zaman gitmeyi istemeyiz, istenen kalmamaktır, durmamaktır, o halde varolmamaktır, aslında hiçbir şekilde varolmamaktır...

gitmek bu hiçbir şekilde varolamamanın, o dinmek bilmeyen iç sıkıntısının hareket halindeyken hissedilen azlığından beslenir. deviniyorken şeyler, izlenimler, duygular ve düşünceler titreşmekte, bir şeyde yoğunlaşma dediğimiz ve en sonunda bu yoğunlaşmadan elde ettiğimiz koca hiçlik bize görünmemektedir. bu teselliyle gitmelere yelken açarız.

kalınan karada kusturucu bir soğuk ve kuraklık, susuzluk; gidilen ve gitme yolu olarak seçilen denizin ufkunda ise şiddetli ve büyülü fırtınalar vardır.

gitmenin yalancı kurtuluşu bir gelenle, tinin ve varoluşun sonsuz acısını parlatan şimşekle kesilir denizin orta yerinde. yıldırım denizin orta yerine saplanır ve donar, içinde bulunulan ruhun gemisi bu buzdağı benzeri donmuşluğa çarpar. gidiş hiç beklenmeyen acının yeniden dirilişi ile sonuçlanmış, gemi batmaya başlamıştır dibinden su alarak. şimdi gökten gelen, denizde öylece gideni tekrar karaya vurdurmanın sevinci içerisinde bilinçsizce kendisinden geçmektedir. ruh ise kendi gemisiyle birlikte gitmeye, kaçmaya çalıştığı dibe, karaya, toprağa tekrar değmekle kaçtığını ve uzaklaştığını sandığı yere tekrar dönmüştür.

o halde bu zamanın geçişi ve mekanın değişimi, bu durmaksızın arkada kalan görüngüler kuşağı ne işe yaramıştır? bunca şeyin biçiminin değişmesinden başka bir yere gidişinden sonra bile, ruhun varoluşun başka adalarına doğru yolculuğunun getirdiği bu gidiş eksenli değişimden sonra gene aynı yere gelmek... bu kişinin gitmesinin ve başka şeylerin onun ardından gelmesinin yarattığı delikler, bunlar neyle kapanır?

sadece kişi gider, - şeyler aslında hiç gitmez, onlar sadece gelir - ve sadece şeyler gelir. yaşam sürdüğü sürece bu savaşta kazanan hep nesne olur, yaşam gelmenin terazisinde şekillenir ama ölümle birlikte kişi üstünlüğü ele geçirir ve gidişi hiçbir şekilde kesilemez.

peki ya yaşamında gitmeyi isteyenin içinde bulunduğu çaresizlik, bu ölümle gelen üstünlükle gölgelenebilir mi?..
son olarak seviyorum bea seni aşkım ben cok.. yazı yazamıyorum sacmalıyorum...
Bayramın 2. günü. Gece sevgiliden ayrılmış bir psikoloji ile sadece yarım dilim ekmek tüm gün yetti. Ertesi gün sevgilinin yanına ona ve onun şehrine son kez gitmek için yola çıktım. saat 11 de yediğim atom döner den bu yana tam 31 saat geçti. ekmek yok. sadece su içtim. yiyecek olarak ise bir şeftali.

canım birşey çekmiyor. ayrılıktan mı kaynaklı bu ?
SEVDiĞiM KIZ 2 AYA YAKINDIR MEMLEKETiNDE..
9 temmuz da gitti..

şimdi yolda ve kısmet olursa sabah 9 gibi burada olacak..

otogardan alacağım onu, nasıl bir karşılama yapacağımı düşünüyorum. lise ya da üniversitede olmuş olsak sorun değil sarılır, ayaklarını yerden keser ve havada iki tur attırırdım ona.. ama şimdi bir öğretmene o işi yapmak biraz garip geliyor ne bileyim..

mutlu oluyor insan sevdiğine kavuşacağını bildiği ana yaklaştığında..

özlüyor insan..

özleniyor..
aile dışından gelip de aile içi mevzular hakkında kafasına göre yorum yapan insanların kafasından tutup duvara duvara vurmak istiyorum.

çok sinirliyim abi, öyle böyle değil.
itiraf ediyorum ben de kapıdan içeri giren kişiye geldiğini gördüğüm halde '' geldin mi? '' diye soranlardanım.
hala çayıma soğuk su katıyorum.
arkadaşımı çok özlüyorum. sırf onu özlemeyeyim benden nefret etsin bende onu bahane edeyim diye onun çok kızacağı bir mesaj attım ona. bile bile kalbini kırdım. neye kızıyorsa bastım inadına damarına.
özlemeyeyim denilince de olmuyormuş. o şimdi başka yaşantıda, beni çoktan unuttu ama ben yıllar sonra ilk defa ona güvenmiştim ve onu hiç unutmayacağım bunu biliyorum. inadına onu hatırlatan şarkılar dinliyorum canım yansın ve biraz daha nefret edeyim diye ama olmuyor.
sıradan olmak istiyorum diyordu. umarım kendince seçtiği sıradan hayatında çok mutludur.
keşke bende senin gibi yapabilsem. önüme sunulan basit yaşantıya evet diyebilsem. yol alsam unutsam yürek sızılarımı.
canım benim iyi ki varsın ve iyi ki bir yerlerde nefes alıyorsun.
sahi,
unuttun mu beni?
insanlar bazen yalnız sevişir, tepesindeki kalabalığa rağmen ölürken de yalnızdır aslında ve içinden çıktığı canlı onu ömrümce en çok sevecek insan olsa da, yalnızdır yine de. he bi de laflarım sana değil lakin sen, incir çekirdeği, boktan bi filmsin lan. bi film üzme amaçlı olmamalı yalnızca.
sadece bir roman mısrası olmak isterdim küçükken
insanların beni okuyup anlayabiliceğini düşünürdüm
gözlerinin üzerimde boş boş değil de
ön yargısız şekilde dolaşacağını hissederdim.
bir zincirin bir halkası olacağımı
bir amacımın olacağını hissederdim.
ancak ben büyüdükçe daha çok bir şikayetnamenin sonuna konulan nokta oldum.

kimin şikayetnamesi mi?
annemin ya da babamın...
belki de akrabalarımın.
senden bi bok olmaz derlerdi inanırdım.
bana bunu diyenlerin adam olmadığını bildiğim halde inanırdım.
çok değil sadece bir mısra olmak istemiştim hayatta.

okunabilecek bir cümle olmak.
anlaşabilecek bir ifade olmak.
hissedebilecek bir duygu olmak...

ama ben

"hayat sayfasına yanlışlıkla değdirilmiş yalnız bir nokta oldum."

eğer okuduysanız teşekkür ederim.
bu tecavüz olaylarına falan acayip tepkiliyim sözlük çok sinirleniyorum duyduğumda. tecavüzü hak eden kadın tarzında şeyler söyleyenlere de çok kızıyorum. geçen gün bi yazar yine böyle bişey yazmıştı. dar giyinen şöyle böyle yapan kadın tecavüzü hak eder gibisinden. sinirlendim bende kötü hissetsin istedim. mesaj attım tecavüzü hak etmek bu kadar basit mi falan diye. baktım yine aynı şeyleri söylemeye devam ediyor bende ablam küçük yaşta tecavüze uğradı akli dengesini kaybetti falan dedim özür diledi sonra benden. aslında tecavüz falan yok ortada. hatta ablam bile yok. o kendini kötü hissetti ya yetti bana. hiç pişman değilim. bi daha olsun bi daha yaparım.
Çok samimi bir itirafla geldim buraya. Aslında beni dışarıda hahaha hihihi diye dolaşan, gördüğüne gülen ,saçma sapan espriler yapan ve ıyy denilen, kafana tokadan başka birşey takma gibi klişe bir lafın baş savunucusu gibi gözüken bir insan sanıyorlar. Yalan arkadaş akşamları bunalım müzikleri açıp moda giren,oturma odasına doğru düzgün gitmeyip kendi odasında takılan asosyal iğrenç bir insanım . Birde kafama herşeyi takarım.
babannenin ağlaması çok yalnız bir şey, çok üzücü. çok hayat özeti. çok acı. hepimiz bazen torunlarını uğurlarken ağlayan birer babanneyiz.
Bursa`yı çok özledi be sözlük ! Kimsesiz kaldığımda derdimi anlatacak kimsem olmadığında kültür parktaki o kimsesiz şarapçıyla yaptığım muhabbetleri özledim. Şimdi ankaranın bilmem neresinden koşarak o sessizce seni dinleyen hiç yargılamayan, kendi derdini anlatmaya çalışmayan şarapçı abimi özledim ! amk hayatımda o şarapçı kadar olamayan insanların neden hala hayatımda olduklarını bile anlamaya çalışmadım be sözlük '
Bikac gündür hayalini kurdugum -bikaç seyin- suya düşmesi, ardından derinliklerinde kaybolması olayını yaşıyorum. ha yok depresyonda falan da değilim. yoksa siz daha alısamadınız mı kendi sularınızda boğulmaya?
beni bıraksam sabaha kadar bıkmadan cacık yerim, öyle böyle değil.
itiraf ediyorum sözlük ben 5 yaşıma kadar meme emmişim. öyle işte.
şu sıralar aşırı derecede bardak tabak kırmaya başladım. takımlar yavaş yavaş gidiyor.
(bkz: sözlükçülerin en tuhaf takıntıları/#11603400)

aynı zamanda itiraflarım.

bölüm 1 :

yatmadan önce mutlaka saate bakarım.

- kapıyı kilitledikten sonra 2 defa kontrol ederim.

- odada ses çıkaran saat varsa uyuyamam.

- takımımın maçlarını ( tvden ) izlersem kazanacağına inanırım. bu sezon tek maçını izledim. sonuç felaket. takıntı işte.

- çay doldurmadan önce bardağımı sıcak suyla mutlaka çalkalarım.

- banknot paraların atatürk resimlerini aynı tarafa getiririm.

- tavla oynarken zarları tavlaya atmadan önce ( bir kereye mahsus ) masaya sallarım.

- tavlada ilk eli kaybedersem zarları mutlaka değiştiririm.

- çok net bir golü kaçıran futbolcunun eğer aynı pozisyonu tekrar yakalarsa ikincide başarılı olacağına inanırım.

- markette, raflardaki ilk sırada bulunan ürünü asla almam.

- kitapçılarda incelediğim kitapları aynen yerine koyarım.

- ilk sıradaki kitabın yazarının hakkını yemek istemem.

- berberde asla saç yıkatmam.

- sakal traşını tek seferde olurum.( ''tek perde'' beber tabiri )

- halı sahada en son hangi formayla gol atmışsam bir sonraki maçta da o formayı giyerim.

- gol atamamışsam sıra diğer formaya gelir.

- sigara paketini açınca ilk dalı en arka sıradan çekerim.

- çamaşır makinesini izlemeyi severim.

- günde 2 kere duş alsam bile mutlaka yeni çamaşır giyerim.

- yeni aldığım giysileri giymeden mutlaka yıkarım.

- yeni aldığım kot pantolonları tuzlu suda en az bir gün bekletirim.

- lokantalarda çalışanların ellerine asla bakmam.

- en az iki farklı çeşit sıvı sabun alır ve karıştırırım.

- her defasında farklı kokulu sabunla banyo yaparım.

- şarjı tam olarak bitmeden telefonu şarj ederim.

- telefon uzağımdayken çalarsa arayanın kim olduğuna dair tahmin yürütür, bahis yaparım.

- beğendiğim filmi tekrar izlerim.

- sözlük yazarlarının dış görünüşleri ile ilgili tahminler yürütürüm.

- sözlük yazarlarının ruh halleri ile ilgili tahminler yürütürüm.

- sözlük yazarlarının ( trolller hariç ) rumuzlarının ( uzaktan-yakından, büyük-küçük ) geçmişleri ile bağlantılı olduğunu düşünürüm.

- bulaşık makinesine dizmektense bulaşıkları elle yıkamayı tercih ederim.

- bazı markalara, firmalara karşı ön yarlıyımdır.

- keyifli ve zorunlu iki ayrı işi aynı an/ gün / zamanda yapmam gerekirse zorunlu olandan başlarım.

- bazı insanların isimlerinin '' eh işte, bunun adı da bu olsun '' düşüncesiyle verildiğine inanırım.

- bazı insanların isimlerinin özenle verildiğine inanırım.

- dünya dışında başka yerlerde yaşayanların olduğuna inanırım.

- çok sakin seyreden bir haftada aniden bir olay patlak vermişse tesadüf olmadığına inanırım.( ülke ile ilgili )

- maç öncesi ve maç sonrası görüntüleri izlemem.

- maç benim için 90 dakikadır.

- büyük futbol organizasyonlarında bazı ülke / takım eşleşmelerini kura şansına bağlamam.

- şike yaparak başka bir takımın zarar görmesine neden olan takımın benzer bir zarar göreceğine sıkısıkıya inanırım.

- şansa inanırım. şansım olmadığına inanırım.

- abd / rusya / ingiltere / üçlüsünden yetkililer ülkemize gelirse kıllanırım.

- çin den ciddi ciddi kıllanırım.

- bazı ülke sınırlarının nasıl belirlendiğini merak ederim.

- bilgisayarda bir kelimeyi yanlış yazarsam ( bligsray gibi )uzunluğuna bakmadan, kelimeyi tamamen siler yeniden yazarım.

- bilgisayarı açtığımda birkaç defa f5 yaparım.

- belirlediğim 5 6 siteyi günlük mutlaka takip ederim.

- sevdiğim bir parçayı birkaç defaya mahsus olarak üst üste 6 7 kez dinlerim.

- bir poşeti / paketi '' buradan açınız '' yazısından açmam.

- son kullanma tarihi yazmayan ürün babamın firmasına ait olsa almam.

- '' son kullanma tarihi parti no yerine geçer '' yazılı ürünlerin bölüm şefinin üşengeç bir adam olduğunu düşünürüm.

- kitap okurken kahramanları kafamdan seslendiririm. role uygun ses ataması yaparım. ( cüneyt arkın, münir özkul, hulusi kentmen, ilyas salman, kadir inanır, türkan şoray, aliye rona, lale belkıs, mürvet sim, danyal topatan )

- insanların kınadıkları şeyleri yaşamadan ölmeyeceğine inanırım. ..

1. bölümün sonu.
itiraf ediyorum 18 yaşıma geldim ama hala çizgi film izliyorum.
her aşkın derin bir trajedi içermesi aşktan yüz çevirmek için neden oluşturmuyor.