bugün

kapı otomatiğine bastığımdaki acaba
yakalıyor beni
seni düşünürken
dibinde kalmış mıdır diye düşünürken
dibin geliyor aklıma
sevişirken
gözlerinin yarı açıklığı
çatlak nefesin
sen beni öperken
herşey
ilki ve hepsi gibiydi.
gözlerin olmadan boktan dünyada,
beyhude nefesler, detone tüm sesler.
yazayım desem seni, bomboş bir kağıda,
mürekkebi sikeyim, olamıyor esmer.
Acemice mısralar bunlar belkide
Yazıldıkları kağıttan daha ucuz
Allı pulu değiller
Kafiyesiz ama kifayetsiz değiller
içinde aşk var bu kelimelerin
Kalbimin sesi var sevgilim
Hani var ya senin bedeninde aynısından;
Bir taş misali duran
Bilir misin ne işe yarar o et parçası
Kanını ruhsuz bedenine hayat olarak vermekten başka
O yakar sevgilim insanları
Ve bu yangını yalnızca
O senin için değersiz mısralar söndürür belki
Söndürmese de paylaşır insanlarla
Hani acılar paylaştıkça azalır, mutluluk artar ya
Ben hep paylaştım zaten
Ama yalnızca acıları...
Karlı bir kış gecesiydi
galiba aralığın sonuna uzanmış gibi görünüyordu takvimler
karanlık uykuya kalmıştı ıssız sokaklarında bir şehrin
sinmiş kalabalıklar
dolmuştu hanelerin her biri erkenden
oysa kesmemişti ilk meyhanede içtiklerimiz
bazen geldimi gitmez bir türlü efkar
işte ben o vaziyetteyim
bazen ayılmaktan korkar insan
anlaki hal o haldeyim
dip yapmışsın mesala
öldürücü bir cesaret gelir 3.kadehten sonra,koparsın
düşün ki koca bir şehirde yapa yalnızsın bir uçtan bir uca
zehir içsede fayda etmez adama
anlaki anlaki hal o hal
sen olsan ne yazar olmasan ne yazar
Herşeyin olmasını istiyorum ama asla rüya görmek istemiyorum.
Çünkü her rüyanın,bazen bir kapı ziliyle
Bazen ağlayan bir çocukla bazende huzursuz bir sussuzlukla bittiğini biliyorum.
Sen benim kırılmış aynam olmalısın.
Bir tarafta seni görmeliyim kendi yüzümün.
Vazgeçilmez olmamalısın çünkü herşeyden vazgeçip geldim.
Sen benim sonsuzluğum olmalısın.
Ölüm kadar masum,bir çocuk kadar temiz,bir kadın kadar alımlı ve bir gün gidecekmiş gibi değilde.
Gittiğinde ölecekmişim gibi yaşamalıyım seni, o kadar korkmalıyım.
O kadar cesaretim kırılmalı.
Senelerdir peşine düşüp aradığım o pahabiçilemez şeyi bulduğumda gözlerinde, anladım.
Sen benim huzurum olmalısın.
Ve bir koltukta bir masum,yanında bir katil.
Sen o katilin yüzündeki masumiyete dokunan kadınsın.
Ilık bir nefesin yüzümdeki çatlakları doldurduğu, kırılan o aynadaki ölü çocuğa hayat veren kadınsın.
Sen gittin ve öldürdüm ikimizi.
Doğru olan buydu ama unutmadım seni.
soğuk odamda otururken bir sıcaklık, bir ışık geldi yüzüme,
nedir bu diye baktım.
düşüncem senin geldiğindi böyle anlarda hep sen gelirdin
kahretsin sadece güneş ışığıymış bu
anlamalıydım ama senin olmadığını, senin ışığın ve verdiğin sıcaklık bu kadar basit değildi anlamalıydım sevgilim.
çocuk

çocuk sümüğünü sildi
bir makine edasıyla, yeknesak, umarsız
saydı oyuncaklarını, nedense
gökyüzüne baktı, güneş tepesindeydi
susadığını hissetti, içeri geçti
oyuncaklar ise pek de umurunda değildi
güneş

işte geliyor güneş
doğacak var olan herşeyin üstüne
aydınlatacak bedenimizi, fikirlerimizi, ufkumuzu
yeni bir biz yaratacak her birimizden...
aramıza yetmez ulu camii minaresi,
bizi ancak ayırır bakır köy tımarhanesi,
sevgilim aşkınla başım belada,
seni düşünürken uyumuşum helada.
ben, sen olmak istiyordum.
sen ise ben olmak..
ben sen oldum,
ya sen ?
Bir tek sen benzerdin anneme..
Saçlarının inceliği bile!
Camın önünde susuz kaldı krizantemler...
Saçlarım döküldü yaprakcasına..
Ve bir tek sen benzedin anneme!
Üşütürdüm zamansız,
Kızardın kendine..
"Ben kime üzülüyorum ki..!" diye.
Sonra dayanamazdın işte bak!
Bak, dayanamadım..
Benzettim seni anneme.
Bir balta yerken gövdeme,
"Niye döküyorsun yapraklarını?" deme..
Devrilirken genç görmesinler beni diye.

Yine sen benzedin anneme bu sabah,
Ilgıt ılgıt mutfak koktu buralar..
Ve o gül reçeli tadında bakışlar!..
Sahanda haykırış bunlar.
Sana da yalvarış..
Bak demin yine anneme benzedin,
Bir tek sen benzedin!
"Üstüne ne aldın?" diye sorarken...
Canları cehenneme dedim!
Sulamadım fesleğenleri,
Kendimi bu hâlde beğenmedim..
Ama bir tek,
Sen benzedin anneme..
Bana olan telaşını,
Hiç bu denli hissetmedim.
Sen bir bayraktın şuramda..
Çektiler,
Çıkaramadılar!
Uğruna kan aktı çünkü..
Geceler boyu kanadı.
Ve polarım yere düştüğü an..
Başkası değıl, sen benzedin anneme ki,
Sorma gitsin...
Varsa cesaretin,
Salla başka bir bayrağı bu payidar cumhuriyetinde...
Gözyaşlarımı içime akıttım yine sessizce,
söyleyemediğim kelimeleri, ben duydum sadece,
yine kendi kendime düşündüm,
düşündüm durdum çaresizce.

Az bir ümitle, bu karanlık ve sessiz gecede,
bekledim yarının sabahını saatlerce,
belki de saatler değil de, gecelerce,
bir umutla yaşadım umudumu yitirdiğim her gece,

bir çıkış aradım bu belirsiz ve kararsız halime,
onu da ulaşamayacağım bir yere,
koymuşlar sessizliğin en derin yerine,
dokunamasın biçare gönüller diye.
Bir kadının erkeği olmak istemiştim sürekli..
Ama öyle sıradan bir kadın değil,özel bir kadının erkeği olmak..
Ve sadece güzellikle işim olmaz, ön yargılarla da..
Kim demiş ki erkekler aptal kadın ister diye?
Ben çok zeki bir kadının erkeği olmak istedim..
O kadar zeki olsun ki hem, neyi niçin yaptığımda o kendiliğinden anlasın istedim..
" Vallahi billahi " ile başlayan açıklamalar yapmak zorunda kalmayan bir kadının erkeği olmak istedim..
O kadar zeki olsun ki, bana arkamdan oynadığı oyunlarla beni yensin istedim..
Görmezlikten geldim. Aslında beni, o kadın mat etsin istedim..
Aslında ben arkamdan oyun oynamayacak bir kadının erkeği olmak istemiştim..

Ben öyle bir kadın istedim ki, sığınmasın, ağlaşmasın, benden minnet beklemesin, hepsini söke söke kendi
yapsın istedim..
Kim demiş ki, erkekler sığınacakları bir kadın istemez ? Ben omzunda ağlayacağım bir kadın istedim..
Ama beni buna pişman etmeyecek, o göz yaşlarının zayıflık değil, duygu seli olduğunu bilen ve " Gözyaşına kurban olurum senin " diyebilecek bir kadının erkeği olmak istedim..
Yapmadığım, ötelediğim şeyleri bana yaptırsın istedim..
Ama öyle klasik kadın yöntemi ile kafamın etini yiyerek, dırdır ederek değil, bana örnek olarak " beni utandırarak yapsın " istedim herşeyi..

Delikanlı bir kadının erkeği olmak istedim, hani, koy yüz tane erkeğin içine, kızoğlan kız çıkanından..
Sokakta biri laf attığında, çantayı kafasına geçireninden olsun istedim..
Şöyle gözüpek bi kadın..
Kadınsı bir kadın istedim, delikanlılık kalbinde olsun ama kendisi çok mütevazi fakat afilli bir kadın olsun istedim..
Kendisine bakmayı, saç boyamaktan, ruj sürmekten, dar giyinmekten ibaret olduğunu düşünmeyen bir kadın olsun istedim..
Bir gören, onun o dikkat çekici saçlarına, dar kıyafetler giyilmiş vücudunun her hattı belli olan o vücuda değilde, efendiliğine baksın hani.. Kıskançlıkta yapabilirim bu durumda tabi ki.. işte bunu da hoş görecek bir kadının erkeği olmak istedim.
Benim söylediğim nasihatleri öfflemeden püfflemeden dinleyen, daralmayan ve bunları son derece dikkate alan bir kadın olsun istedim..
Bana, şiirler, öyküler yazdıracak kadar ruhumda fırtınalar koparacak, şiirlerimi ezberleyecek bir kadının erkeği olmak istedim.
Ben çok sinirli bir insanım. Sinirli olduğumda üstüme gelmeyecek, ama sonradan canıma okuyacak kadar cesaretli bir kadının erkeği olmak istedim.
Ben kendi falına baktırmak için elinde fincanla dolaşan değil, benim kahve falıma bakacak, falımda bana bir kadın çıkarıp sonra da, " Kim bu kadın bakayım? " diye şakadan hesap soracak bir kadının erkeği olmak istedim..
Kapris yapmayanı olur mu demeyin, ben vallahi kapris yapmacak bir kadının erkeği olmak istedim..
Ben kanaatkar,hiçbirşeyde gözü olmayan bir kadının erkeği olmak istedim.. Öyle
bana " Ayşe hanımın kocası ne almış biliyor musun ? Aa bilmemneyin de şu marka bilmemnesi var " demeyecek bir kadının erkeği olmak istedim..
Ben gerçekten soğan ekmek yenecek günlerde de bana destek olabilecek bir kadının erkeği olmak istedim..
Ben ortamı değiştiğinde bir gram dahi değişmeyecek, kendisinden asla ödün vermeyecek bir kadının erkeği istedim..

Ben derdimi anlatmak istemediğimde beni deşebilecek ama bunu beni sıkmadan yapabilecek bir kadının erkeği olmak istedim..
Ben onurum için mesela rütbe ve makamlarımı terk etmek istediğimde " Ama biz ne olacağız, nasıl geçineceğiz? " demeyen " Aslanım benim seninle gurur duyuyorum " diyebilecek bir kadının erkeği olmak istedim..
Ben bir eşi ya da sevgiliyi sadece geleceğinin garantisi, huzur ve güvenin timsali olarak görmeyen " Aşkın " kıymetini bilen bir kadının erkeği olmak istedim..
Ben kural tanımayan, toplum kurallarının aşkı zehirlediğini bilen, aşkı için hani tahtını da bırakabilecek HERŞEYi VE HERKESi ELiNiN TERSiYLE iTEBiLECEK bir kadının erkeği olmak istedim..

Ben cilveli, işveli bir kadının erkeği olmak istedim, sokakta veya bir mekanda tam bir hanımefendi olabilecek..
Ben halden anlayacak bir kadının erkeği olmak istedim.. Ben şefkatli olsun istedim o kadını, yeri geldiğinde anne olabilecek..
Ben bir defa söylüyorsam sevdiğimi, defalarca söyleyen olsun istedim.. Bu yüzden az söylerim sevdiğimi..
Durup durup sarılan, yanağımdan makas alan bir kadın olsun istedim. Ben yıldızları seyredebileceğim, dizine yatabileceğim ve o sırada saçımı okşayacak bir kadının erkeği olmak istedim..

Ben böyle istedim.. Çok mu şey istedim bilmiyorum.. Ben böyleyim işte ve böylesinin var olduğunu sanmıştım, yanılmışım.. Ama var biliyorum..
kahve istedi canım yine,
mutfağa gittim
kahve yapmak için.
dolabın kapağını açtığımda
gördüm:
kalmamış...
ulen karnım acıktı
dolapta da bi şey yok
uykum da yok gibi
boş boş geziniyorum internette
vay arkadaş zamana bak
ne de çabuk geçiyor şu zaman denilen şey değil mi su gibi adeta acımasızca akar gidiyor umarsızca
pis yedili var tv'de
izlesem mi la
uykum gelir belki
bilemedim şimdi.
Cinayeti kör bir kayıkçı gördü..
Ben gördüm, kulaklarım gördü.
Vapur kudurdu, kuduz gibi böğürdü.
Hiçbiriniz orada yoktunuz...

atilla ilhan.
kara kalem
karalama
içim dolu
yaralarla.

şiir yazdım
anlayana
şiir gibi şiir oldu
bak gözlerim nasıl doldu.
*
yine... boş evin maaşsız bekçisi,
sigarası, rakısı ve yüzde elli deniz manzarasında,
derinlere dalan yalanlara kuşanan,
belki aşk belki de deli tesellisi bizimkisi.

insan bir kere sevmeye,
insan bir kere sana aşık olmaya görsün.
ya işte böyle içer,
ya da hem yaşar, hem de ölürsün!
içerik bulunamadı.
bir ada vapuruna binmiş gidiyoruz
çay smit keyfi yapa yapa
yüzünde o tatlı gülümsemen var güzeller güzeli
mutluyuz hiç olmamış gibi,
böyle değil miyiz zaten her yeni an daha daha mutlu.
güneş yüzüne çarparken rahatsız oldun gibi
o kadar tatlı oldun ki
kucağıma koyuyorsun başını yüzündeki o çocuksu masumluğun içindeki çocuk dışarı çıkmış gibi...
denizde o kadar güzel ki bugün sanki bizim geleceğimizi biliyormuş gibi
hadi kalk canımın içi gelmişiz saniyeler sürdü sanki yolculuk
bize özel bir gün sanki havada sıcak kalbin gibi, gülümsemen gibi.
kapı arkalarından arakladılar gözlerimi
yittim
ve gittim
geldiğimde
hala aynıydı
gözlerim.
Yok deme
Hırsız gözlerindeydi
ilk gören ben oldum
El koyuyordu rüyalarıma.
gece yağmur yağarken
hayaletler cirit atarken
nasıl tuvalete gideyim
annemler yan komşudayken.
bir yolda yürüyoruz sen ve ben
ağaçların arasında upuzun bir yolda
iç ısıtan fakat yakmayan bir güneş var gökyüzünde
yürüyoruz...
ah o gülüşün kalbimi eriten gülüşün hep dudaklarında
yüzünde sanki bir yorgunluk, ah dayanamam gel dinlenelim
sarıl, uyu biraz sevgilim
devam ederiz yolumuza aşkla.
senin uyurken ve uyandığındaki ilk halin,
ah en güzel görüntüdür benim için değimem hiçbir şeye.
o masumiyet, o içineki çocuğun dışa çıkışı, o tatlılığın...
yürüyoruz varıyoruz bir köşke,
nasıl bir köşk ama, önüde bahçesi çeşit çeşit ağaçlar çiçekler,
ilerisinde o berrak, saf deniz...
dünyanın bütün güzellikleri önümüze serilmiş gibi.
yağmur çiselemeye başladı gel oturalım şöminenin başına elimizdeki kadehlerde şaraplarımızla.
sonra şiirler okruz birbirimize, danslar ederiz, şarkılar söyleriz,
çocuklar gibi eğleniriz.
yorgun düşer pencereden dışarıyı, denizi, yağmuru seyrederiz ve bir şarkı söyleriz,
ve bu anın hiç bitmemesine kaldırız kadehlerimizi.

http://www.youtube.com/watch?v=rRnI7TZSvbg
Ince eleyip sık dokuyan bir aşkın öyküsüydü bu.
Herkese nasip olmaz
Yüzündeki hüznün karanlık
ve hüznün altında yatan umut ışığı
ağlayan ben değilim
masadaki kağıt kalem.
Oysa aşk acısı çektiğime dair anlatacaklarım olsun diye sevmiştim seni.
Bitmek bilmeyen bir rüya
O kadar aklımdasın ki..
Kalbimi kaşıyacak vaktim yok.
Bilinmezlik üzerine yazılan bir şiirdi bu.