bugün

farklı hikayeler anlatıp yeni insanları tanıma eşiği bu
hayatın sonu görülmeyen kuşku dolu yollarında heyecanlıyım
geçmiş çok uzakta kaldı, gelecekse hiçbir zaman görünemeyecek
her yeni başlangıç siler bazı yaşanılanları hep öğrenirsin

hayat her zaman yaşamın ölüme kavuştuğu bir döngü
bense sadece sesleri duyuyorum, anlatılanları dinliyorum
birazını görmek de yeter bazen hepsini göremezsen
tutku yoksa yaşadıkların tekdüzedir, varsa da hep içindesin

gece karanlık, ışık kayıp
korkmak çaresizliktir

gündüz aydınlık, düşler kayıp
tembellik yavaşça yok olmaktır

coşkuyla hayatı içine çekenleri izliyorum heyecanla
herkesten öğrenilebilecek çok şey var aslında
nasıl da kaygılılar bir şeyler için, koşuşturuyorlar
kaybedecek bir şeyleri oldukları sürece buna mahkumlar

depresyon hırkası, hayat soğuk
ne kadar sarılırsan o kadar üşürsün

ağlama krizi, eski alışkanlık
değişmediğin sürece bağımlısın.

içindeki sesi duy ve dökül sokağa
kendine olan onurunu asla kaybetme
devrim içinde oyun parkın dışarıda
oyuncaklarını kur ve oyna

dünya boşlukta, kararıyor gözlerin
yorul ve emeğinin tadını çıkar
sürekli yarat kısır döngüye girmeden
hayatı içine çek bir kaşif gibi

bırak ucuz kahramanlar dünyayı kurtarsın.
sen yokken ben neler çektim.
yalnızdım hep,
otuzbir çektim.
sigaramı yakarken
her otuzbirden
sonra...
sen aklıma gelirdin,
birden...
ansızca.

bir şarkı duyardım o sırada uzaklardan gelip sanki hiç bitmeyecek gibi kulaklarımı okşayan sanki bir ninni...
lakin...
dikkatlice dinleyince ilkin,
anladım ki
justin bieber'ın şarkısıydı o.
baby...
devrik ruhlar

devrik ruhlar gezinirken heryerde başıboş serseri
düşünsel izler taşımazken beyinleri
ne dünü, ne yarını önemsemezler de
harcarlar maddi uğurda kaçışsız bugünleri

ruhların artık beslenmeye ihtiyacı var
düşünmeye, hissetmeye, dokunmaya muhtaçlar
hem dünün, hem yarının yaşamsal izlerinde
umutları manevi uğurda yaşamak bugünleri

(by buzz - 2002)
bir hazan sabahının en vazgeçilmez anıydı
hüzünlü bir yaprak dökümü
bir yığın yaprak...
rüzgarın isteğine göre hareket eden
ama nereye gittiğini asla bilmeyen
bir yığın yaprak.

işte böyleydi darağacından dökülen
ama tek farkla sararmadan düşürülen
üç asil yürek

atılırken üstlerine toprak kürek kürek
bakıyorlardı hallerine gülümseyerek..
GÜLÜM'SE kurumuş sembolü ayrılıkların
ayrılmaya yüz tutmuş sevdalara GÜLÜMSE.
uykusuz geceler, güneş hiç mi doğmaz?
şu karanlık dünyam, sabah hiç mi olmaz.
nereye baksam sen, hayalin hiç gitmez.
bıktım artık yeter, yüzüm hiç mi gülmez...
elini tutmak...
duyarsızca olan bitene,
gözlerinle bütünleşip sonsuza bakmak.
toprak kadar kuru,
yağmur damlası kadar ıslak.
hissetmek kokunu,
tenimde yaşaman tik tak.
akrep kadar yavaş,
yelkovan kadar dakik;
saat gibi dönüp duran,
ben her yerindeyim bak.
http://www.youtube.com/watch?v=5K2eDn5vG6I

(bkz: askerlik anıları)
sen ben olamazdın.
ben sen olamazdım.
ama biz olabilirdik,
belki biraz idare ederdik.
istanbul'u özlemek,
seni hiç sevmeyecek birini özlemek gibidir...
kadıköy iskeleden haydarpaşaya bakarken,
hiç gelmeceğinle kavuşma anını hayal etmektir.
istiklalin kalabalık yalnızlığının tam göbeğinde bulmaktır kendini.
istanbulu özlemek bir fahişeye fiyat biçmek gibidir.
galatadan balıklara simit atmak
vapurun iskeleye yanaşma heyecanına yenilmektir.
bazen istanbulu özlemek
küçük bir çocuğa sarılmak gibidir...
sultanahmetinden eminönüne
insan kalabalığına karışmayı istemektir.
sonra taksimden ortaköye yürümektir
attığın her adımın zamanı öldürdüğüni inkar etmektir.
istanbulu özlemek geçmek bilmeyen yara gibidir.
bazen boğazında balık,
bazen rakısında buz olmak istemektir.
boğulmak isterken denizinde,
deniz kızlarını hayal etmektir...
Şakirt der aklım ermez.
Uzun kısa dilim durmaz.
Kulağım duymaz, gözüm görmez.
Bu acayip sır da bizim.

internet yasağını porno yasağı sanır.
Saftır azcık, her halta inanır.
Bir de üç harfli padişahları var ki bunların.
Ne dese kördür gözler, inanır.

Derler bunlar ekonomide yüzde 7 büyüme.
Fark etmedikleri cepte biraz küçülme.
Benzin zaten olmuş 4 tl.
Gülerler ağlanacak hallerine.

Kullanırlar propagandada dini.
Sanırlar ki tek inanan kendileri.
Bir de Atatürk ile kıyaslarlar rte' yi.
Biri anadol biri Ferrari.

not: ilk dört mısra Aşık Veysel' den alıntılanarak yazılmıştır.
rüya mıydı bu mutluluk pıhtıları,
nefesini doruklarda hissettiğim o nağmeler.
ölümümdü göğsümdeki sessiz aşk çığlıkları,
bir nefesin bin ömrüme bedel.

bitti sesleri yankılanıyor kulaklarımda,
bir kelime bin işkence ruhum için.
yalnızım terkedilmenin hayasızlığında,
bir bebeğin gözyaşı anlamsızlığım.
gömlek dolapta
ben burda
Ütü bir adım ötemde
Ütüyü ele alıp gömleğin üstünden
Geçecek takat yok bende
nedir bu bendeki bezginlik
Nereye kadar böyle devam edecek
Yeter de kalk silkelen kendine gel.
duyarsız duvarlar zamansız sevdalar var
kuralsız oyunlarda kaygısız kayıplar var
huzursuz uysalların lüzumsuz sukünetleri var
şairsiz şiirlerle şiirsiz şairler var
sonlarda bi bahar bu baharda bi son var
taşlı yolların şartlı yolcuları var
sert serserilerin ters dertleri var
yanlız yanlıların yanlış zanlıları var
keşkeli keşlerle dertsiz deliler var
zoraki kafiyelerden yersiz laflar var
hergün gitmeye değer bir seher varsa
git faili meçhule herşeyin bi kolayı var...
terler içinde sıçrıyorum bir gece yarısı
gözlerimden iki damla yaş akıyor
yaz yagmuru ısrarla vuruyor pencereme
dudaklarımda bir tuz tadı
gözyaşından mı terden mi?
bilemiyorum
boşluklar içinde bir tat arıyor sanki bedenim
gözyaşlarım sanki yagmurla yarışıyor gibi
birde yağmurun tadına bakma lazım...
ayık bir sarhoş olmak isterdim,
umursayan bir hovarda ,
pısırık bir külhanbeyi ,
çapkınlığına sadık bir eş...

pahalı siyah bir çanta isterdim ,
şu şifreli olanlardan.
içinde geleceğimi belirleyecek
gayet mühim boş kağıtların olduğu ...

kravatsız bir gömlek olmak isterdim ,
bekarlığı ile evli olan adamlara has kırışıklığıyla
kol düğmeleri birbirinden farklı ve
ortanca düğmesi olmayan ...

özenle taradığım saçlarımı bozmak,
ve çantama zıt bir renkte
fötr şapka isterdim ;
kaldırdığında altından tavşan çıkan...
Saklı

Hâla saklı kalbimde,
Kurşun kalem,
Kokulu silgi,
Siyah önlük ve yakalık.

Seni hiç unutmadım;
Sonu gelmez pişmanlık.

Önlüğümde ayran lekesi,
Gözlerimde mesut bir can verişin
Dayanılmaz sevinci,
Gözlerinde ustalık.

Hâla kalbimde saklı,
Kurduğun hükümdarlık...
ucu kırık ta olsa düşlerim vardı eskiden
acıdı dizlerim düştüğümde, ama ezmedim onları hiç büyürken...
gözüm gibi baktım hepsine, pembe kokulu silgim gibi...
annem kızardı bir yerde unutursam ya da kaybedersem...
bilmezdim yalanları rengi pembe olanlarını bile
Allah baba çarpardı dilimin ucuna dahi gelse
şimdi hasretim doğru kalabilen cümlelere...
kırık yüreğim düş macunuyla yapışık,
saatlerle de aram bozuk kızgınım hızla ilerlemelerine...
kaptan, seni kallavi sokağı'nda görmüş
ben seni, sokaklarda görmedim
yemin olsun bakışlarımı çevirmedim sana
adına, belma sebil demiş
ve ben adını, bir kez daha kokunu
solumak nasip olmasın ki koyamadım

kaptan, seni kallavi sokağı'nda görmüş
yüksekkaldırım'da batmış gün
adına, belma sebil demiş, ben demedim
gözlerine gök yüzünü gömmüş,
gözlerinde mavilikler görmüş,
ben, hurma tohumları ektim,
kahverengi hüzünlerden çok çektim

kaptan, bulacakmış seni
rivayet o ki "bulurum" demiş
mesken tutmuş da kahve önlerini
fani, ebedi ömrü yetmemiş
ben buldum, gözlerin maviden
kahverengiye döndüğü sırada
sen, kallavi sokağından geçerdin
ve ben, tâ çukurcuma'dan alırdım
içimi dolduran, arındıran kokunu
sen onun oldun,

gözüm içine baka baka

oysa,

gülüyorduk beraber

anlatıyordun bana,

aramıza kimseler girmeden,

keşke hep ikimiz kalsaydık

sahi ikimiz olduk mu hiç?
Antakya sokakları dar,
Antakya sokakları bir kişilik.
Sen giderken ben gelemem,
Bir gönlümü bahar almış,
Bir gönlümü yaz.
Antakya sokakları bir kişilik
Öte git biraz...
was coming to you wheras lover
gettin ready to burn away in your fire
Keeping a promise that was not given by me
I was comıng to shut my eyes wide .
Come to end eventually
Taking leaves of words
Put fear in hearts
was inherit by you?
you have not done
Just shy away from fear my dear
herşey bitti derken oldum buraya üye,
olmasanda olur derdim bazen acaba niye?
pişman oldum artık yalvardım sana dön diye diye,
vazgeç burdan gel etme eyleme, eylem, eyleme, eylem, eyleeemeee..

(bkz: öykünün kardeşi berk ten nağmeler)
aşık olamıyorum

evet olmuyorum;

olamıyorum, inamıyorum çünkü,

sizin çıkarlarınız var,

geçici hevesleriniz.

garip hisleriniz.

kısa ömürlü oluyor aşklarınız.

ortak facebook hesabı açmakla birbirinize verdiğiniz değeri gösteriyorsunuz.

sıktınız bunaltınız,

alın yapmacıklıktan yapış yapış olmuş aşklarınızı

mutlu mutlu yaşayın.

ben yokum.
mersin...bir kadın gibi ağlıyor sanki.
akmış rimel gibiydi koyu mavi deniz.
nefret dolu bir kadının ağlayışını andırır,
hızlı hızlı düşen damlalar.
*