bugün

yüzölçümü: 2.149.690 km²,
nüfusu: 27.020.000,
gsmh: 314 milyar amerikan doları olan,

arap ve islam ülkesi.

arap yarımadası'nın büyük bir bölümü bu ülkenin topraklarıdır.
süleyman demirel'in okumak isteyen türbanlı kızlara gitmelerini telkin ettiği, ne telkini yahu dayattığı ülke..petrol zenginidir..krallıkla yönetilir ve islam dünyası için kutsal olan yerleşim birimlerini içinde barındırır..
hz. nuh'un 3 oglundan biri olan sam'dan turemis halkin yasadigi ulkedir.
monarşiyle yönetilen "ülke"?
hakiki* arapların çok ama çok az olduğu, tembel ve çıkarcı, din olarak vehhabi, petrol ve hac sayesinde dünyanın parasını kazanan, ingiliz ve amerikan sevdalısı siyah fellahların ülkesi.

tıpkı iran örneğinde olduğu gibi, bazılarının "şeriatla yönetiliyor, kafa kol kesiyorlar" diye islamiyete çamur atmak için mükemmel bir fırsatın ismidir aynı zamanda. ama ne iran'ın ne de suudi arabistan'ın şeriatla falan alakası vardır. birisi şiidir, birisi vehhabi. kendi kafalarına göre yasalar çıkarıp, milletin organlarını kesmeleri, herhangi bir delil ya da kıstas olamaz.
Resmi adi: Suudi Arabistan Kralligi
Baskenti: Riyad
Diger önemli sehirleri: Mekke, Medine, Cidde, Taif, Demmam, Dahran, Bureyde.
Yüzölçümü: 2.150.000 km2
Nüfusu: 23,000.000 (2000 tahmini). Nüfusun % 77.5'i sehirlerde yasamaktadir.

Dil: Resmi dil de konusulan dil de Arapça'dir.

Din: Resmi din Islâm'dir ve halkin % 99'u Müslümandir. Müslümanlarin çogu sünni ve büyük çogunlugu Hanbelidir. Az sayida da Sii vardir. Müslümanlarin disinda az sayida hiristiyan ve Dogu dinleri mensubu mevcuttur.

Cografi durumu: Ortadogu ülkelerinden sayilan ve Arap Yarimadasi'nin büyük bir kismini kaplayan Suudi Arabistan kuzeyden Ürdün ve Irak, kuzeydogudan Kuveyt, dogudan Basra Körfezi, Katar ve Birlesik Arap Emirlikleri, güneydogudan Umman, güneyden Yemen, batidan Kizildeniz'le çevrilidir. Topraklarinin % 1'i tarim alani, % 39'u otlak, kalani çöl ve kumsaldir. Suudi Arabistan'a sicak ve kurak bir iklim hâkimdir.

Yönetim sekli: Suudi Arabistan krallik rejimiyle yönetilmektedir. Kral oldukça genis yetkilere sahiptir. Yasama yetkisi de kralin elindedir. Anayasaya göre ülkede uygulanacak yasalarin seriata dayanmasi gerekir. Ancak pratikte bu konuda birçok pürüz mevcuttur. Anayasayi degistirme yetkisi kralin elindedir. Kral 1993'te 60 üyeli bir Danisma Meclisi olusturdu ve üyelerinin tamamini bizzat kendisi belirledi. Ancak bu meclisin yetkileri oldukça sinirlidir ve sadece kral istedigi zaman toplanmaktadir. Seriatin normalde bütün herkese karsi islemesi gerekirken Suudi Arabistan'da "siyade" denilen ve kralla onun çevresindeki kisilerin olusturdugu sinifin yargi dokunulmazligi vardir. Yönetim kadrosunu olusturanlarin büyük bir çogunlugu Suud ailesine mensuptur. Kendilerine "emir" denilen idari bölge yöneticilerinin tamami Suud ailesine mensuptur. Bütün üst kademe yöneticileri kral tarafindan tayin edilir. Onlar da kendi emirlerinde çalisacak kisileri tayin ederler. Dernek yöneticilerine varincaya kadar bütün yetkili kisiler tayinle belirlenir, hiçbir yerde seçim yoluna gidilmez. Yardim kuruluslari ve dernekleri kurma ve kurdurma yetkisi sadece devletin elindedir. Her ne amaçla olursa olsun toplanti ve tören için özel izin gerekir. Suudi Arabistan, BM, IKÖ (Islâm Konferansi Örgütü), Arap Birligi, Körfez Isbirligi Konseyi, OPEC (Petrol Ihraç Eden Ülkeler Teskilati), IMF (Uluslararasi Para Fonu), Islâm Kalkinma Bankasi gibi uluslararasi örgütlere üyedir.

Idari bölünüs: 13 idari bölgeye ayrilir.

Tarihi: Bilindigi üzere bugün Suudi Arabistan yönetiminin elinde olan topraklar Islâm'in besigi olan topraklardir. Bu itibarla bu topraklarin Islâmi tarihi Resulullah (a.s.)'in peygamber olarak ortaya çikmasiyla baslamis, rasid halifeler, Emeviler ve Abbasiler dönemleriyle devam etmistir. Bazi küçük karisikliklar ve ayaklanmalar müstesna tutulursa bu dönemlerde bu topraklar sürekli hilafeti temsil eden devletin yönetimi altinda olmustur.

1258'de Abbasiler'in Bagdat'taki varliklarina Mogollar tarafindan son verildikten kisa bir süre sonra Misir'da yönetimi ellerinde bulunduran Memlükler, Abbasi halifelerini yanlarina çagirmis ve hilafetin burada kendi himayelerinde devam etmesini saglamislardir. Böylece bu tarihten sonra bugünkü Suudi Arabistan'in hükmettigi Arap Yarimadasi'nin yönetimi Memlükler'in eline geçti. 1517'de Kanuni'nin Memlük saltanatina son vermesinden sonra hilafetin Osmanlilara geçmesiyle birlikte kutsal beldeleri içinde bulunduran Arap Yarimadasi'nin yönetimi de Osmanlilarin eline geçti.

Arabistan topraklarinin Osmanli yönetiminde oldugu dönemde 1740'larda bu bölgede Vehhabilik hareketi olarak bilinen itikadi hareket ortaya çikti. Hareketin öncüsü Muhammedu'bnu Abdilvehhab 1744'te Riyad yakinlarindaki Der'iyye kasabasina yerleserek orada bir kabilenin baskani olan Muhammedu'bnu Suud ile isbirligi yapti. Bu isbirliginden Vehhabi isyanlari dogdu. Isyancilar Osmanlilardan bagimsiz olarak kendi inançlarina ve düsüncelerine göre sekillenen bir devlet kurmak istiyorlardi. Muhammedu'bnu Suud'un 1765'te ölümü üzerine Vehhabi isyanlarinin askeri ve siyasi liderligini oglu Abdülaziz üstlendi. Isyan çok sürmeden Arabistan'a yayildi ve isyancilar 1803'te Mekke'yi ele geçirdiler. Osmanli Devleti bu isyanlari bastirmak için Misir valisi Mehmed Ali Pasa'yi görevlendirdi. Mehmed Ali Pasa'nin oglu Tosun'un komutasindaki bir ordu 1812-13'te Medine, Mekke ve Taif'i vehhabilerden geri aldi. Daha sonra Mehmed Ali Pasa bizzat kendisi Abdülaziz'in üzerine yürüdü. Baslangiçta direnen Abdülaziz 1814'te ani bir sekilde öldü ve kuvvetleri dagildi. Mehmed Ali Pasa'nin gönderdigi Kavalali Ibrahim Pasa 1818'de Der'iyye'ye girerek isyancilari yenilgiye ugratti. Muhammedu'bnu Abdülvehhab'in oglu Der'iyye kadisi Süleyman'i da öldürdü. Ibnu Abdilvehhab'in diger oglu Ali de haccda yakalanarak öldürüldü. Ibrahim Pasa Abdülaziz ibnu Suud'un oglu Abdullah'i ve çocuklarini yakalayarak Istanbul'a gönderdi ve bunlar 17 Aralik 1819'da burada idam edildiler. Ancak Vehhabi hareketi durmadi. Osmanli ordularinin önünden kaçan Türki ibnu Abdillah, Vehhabi kuvvetleri yeniden toparlayarak 1821'de Riyad'i baskent yapan bir Vehhabi devleti ilan etti. Bu yönetim baslangiçta askeri hareketlerle, 1843'ten sonra da Osmanli Devleti'ne tabi olmayi kabul ederek 1891'e kadar ayakta kalmayi basardi. 1891'de dagilan bu yönetimi II. Abdülaziz ibnu Suud 1902'de yeniden toparlayarak Riyad merkezli Vehhabi yönetimin kurulusunu ilan etti. II. Abdülaziz, Arabistan yarimadasinda gücünü artirmak için Ingilizlerle isbirligi yapti. Sonraki yillarda Arabistan'in diger bölgelerini de ele geçirerek topraklarini genisletti. Abdülaziz 26 Aralik 1915'te Ingiltere'yle özel bir anlasma imzaladi. Anlasmaya göre Abdülaziz'in ele geçirdigi topraklarin kesin yönetimi ona ait olacak, ondan sonra da yönetim çocuklarina geçecekti. Ancak bu topraklarin yöneticileri hiçbir sekilde Ingiltere'nin aleyhinde olmayacaklardi.

I. Dünya Savasi'nin Osmanli Devleti'nin aleyhine sonuçlanmasi üzerine Ibnu Suud yönetimi 1921'den sonra Hâil, Tâif, Mekke, Medine ve Cidde'yi de ele geçirdi. Abdülaziz ibnu Suud 5 Aralik 1924'te Necd ve Hicaz krali olarak ilan edildi. 27 Mayis 1927'de Ingilizlerle yapilan anlasmayla "Necd ve Hicaz Kralligi" bagimsiz bir devlet statüsü kazandi. 1932'de devletin adi "Suudi Arabistan Kralligi" olarak degistirildi. Abdülaziz ibnu Suud'un kralligi 9 Kasim 1953'e kadar sürdü. Onun arkasindan oglu Suud ibnu Abdülaziz kral oldu. Onun 2 Kasim 1964'te ölümünden sonra yerine kardesi Faysal ibnu Abdülaziz geçti. Onun 25 Mart 1975'te yegeni tarafindan öldürülmesi üzerine yerine kardesi Hâlid ibnu Abdilaziz geçti. Onun 13 Haziran 1982'de ölümünden sonra da yerine kardesi Fehd ibnu Abdilaziz geçti. Fehd ibnu Abdülaziz kardesleriyle arasindaki saltanat rekabetinde ABD'den destek gördü ve kralliga geçmesinden sonra da ülkeyi tamamen ABD güdümüne soktu. 17 Ocak 1991'de baslayan Körfez Savasi'nda da ABD'nin öncülügündeki müttefik kuvvetlere en büyük lojistik destegi Suudi Arabistan verdi.

Dis problemleri: Suudi Arabistan'in Körfez krizinde takinmis oldugu tavir Irak'in yani sira Yemen ve Sudan'la da arasinin açilmasina yol açti. Suud yönetimi Yemen'in söz konusu krizde Irak'in tarafini tutmasi yüzünden ülkesinde çalisan 1 milyon Yemenliyi sinir disi etti. Fakat sonraki dönemlerde iliskilerde bir yumusama oldu. Benzer problemleri Sudan'la da yasadi.

Suud yönetimi içerdeki insan haklari ihlalleri ve baskici uygulamalari yüzünden çesitli uluslararasi insan haklari kuruluslarinin da hedefi haline geldi. 1993'te sürekli bu tür kuruluslarla basi dertteydi. Uluslararasi Af Örgütü ve daha baska insan haklari kuruluslari bu ülkedeki insan haklari ihlalleriyle ilgili oldukça kabarik raporlar yayinladilar.

Iç problemleri: Ülkedeki despotik kraliyet rejimine ve insan haklari ihlallerine karsi tepkiler son yillarda iyice su yüzüne çikmaya basladi. Bu yüzden çesitli üniversitelerde ve bakanliklarda görevli aydinlar 1993 Mayis'inda bir bildiri yayinlayarak yönetimi seriat ilkelerine dönmeye ve seriatin insanlara saglamis oldugu haklari güvenceye almaya çagirdilar. Ancak çok geçmeden bu bildiriye imza atanlarin hepsi görevlerinden uzaklastirilarak birçogu tutuklandi. Buna ragmen üniversite çevrelerindeki rahatsizlik devam etti ve ayni yilin Agustos ayinda 60 ögretim görevlisi kraldan, tutuklananlarin serbest birakilmalarini istedi. Çok geçmeden bazi imamlar ve din alimleri de yönetimin baskici ve Islâm'a aykiri uygulamalarindan duyduklari rahatsizligi dile getirdiler. Bu gelismeler üzerine de çok sayida imam görevden uzaklastirildi ve birçogu tutuklandi. Yönetim simdilik kendisine yönelik tenkitleri ve tepkileri zorla susturmaya çalisiyor. Ancak bu metodun uzun vadeli bir çözüm olmayacagi, gittikçe yayginlasan rahatsizligin ileride ciddi bir patlamaya yol açmasinin ihtimal dahilinde oldugu görülüyor.

Islami Hareket: Suudi Arabistan yönetiminin uyguladigi siki baski politikasi ve örgütlenmeye karsi getirilen yasaklar bu ülkede örgütlü bir Islâmi faaliyet yürütülmesine imkân vermemektedir. Hâlen faaliyet yürüten kuruluslarin tamami devlete baglidir ve devletin resmi politikasini savunmak zorundadir. 100 bin kisilik bir orduya sahip olan Suudi Arabistan'in 300 bin kisinin çalistigi bir istihbarat örgütünün bulunmasi sebebiyle cemaat çalismalari yürütülmesi de oldukça zor olmaktadir. Basta Müslüman Kardesler olmak üzere kendi ülkelerinde Islâm'i devlete hâkim kilmayi amaçlayan cemaatlerin Suudi Arabistan'da faaliyette bulunmasi yasaklanmistir. Ibnu Abdilvehhab'in görüslerine dayandirilan resmi davet çalismalarinin amaci ise Suud yönetiminin izledigi politikaya bir mesruiyet zemini olusturmak ve özellikle gençler arasinda resmi sansürden geçmemis fikirlerin yayilmasina firsat vermemektir.

Para birimi: Suudi Arabistan Riyali

Kisi basina düsen milli gelir: 7070 dolar

--spoiler--
http://www.enfal.de/sarab.htm
--spoiler--
ortadoğu cografyasındaki hemen tüm ülkeler gibi özgürlüğün olmadığı ülke.
petrol olmasa bugün açlıktan kırılan afrika ülkelerinden hiç farkı olmazdı.
petrolun getirdiği zenginliğin bir kısmı halka-o da sadece arap olana-bagışlanarak
bu kölelik düzenini devam ettiriyorlar.hemen bütün yasakların-kısıtlamaların,
keyfiyetin arkasında bu kölelik düzeninin devam ettirilmesi isteği var.
kişinin-kişilik haklarının olmadığı bir ülkede hukuk olmaz.

(bkz: colden gelen din)
bugün okuduğum bir habere göre adamın teki karısını boşamış. evet normal bir olay boşanmak ama ilginç kısım şu; adamın karısı evde yalnız iken tv de bir erkek sunucuyu izlemiş ve bu sunucu aileden değilmiş, yetkili merci de bu dayanaklara dayanarak çifti boşamış.

inanılmaz ama essah.
ırmakta su savaşının tadına asla varamıycak insanların yaşadığı ülke.çünkü Suudi Arabistan`da hiç ırmak yoktur.
400 yıldır olmak istedigimiz ve özendiğimiz toplumun, ülke kurmuş hali... Arap toplumunun yüzde yüzünü oluşturduğu ada ülkesi. Zira bunlarda fazla kafa olmayıp (bkz: Peygamber gelen milletler) o televizyonlarda gördüğümüz zengin arap tiplemesi sadece kraliyet ailesi ve onun etrafındakilerden oluşmaktadır. 4 karı alır, kadınlara develerden az değer verirler. insan ya da insancık topluluklarıdır. Tabiki bütün araplar böyle değildir ama, bu tarz yaşayan insanlarların yüzde doksanı araptır.
bir kaç rakam verelim

27.600.000: nüfus
5.6 milyonu arap olmayanlardan oluşuyor.
2 milyon hacı her yıl bu ülkeyi ziyaret ediyor.
4.7 milyon: başkent riyad ın nüfusu. riyad ülkenin en çok yağmur alan bölgesiymiş. yine de su ihtiyacını iran körfezine uzanan yüzlerce kilometrelik borular yardımıyla karşılıyor.

nüfusunun yüzde yüzü müslüman. zaten müslüman olmak vatandaş olmanın şartlarından biri.

0: ülkedeki ehliyetli bayan sürücü sayısı.

264 milyar: (varil) ülkenin mevcut petrol rezervi.

90: ülkenin petrol kaynaklı ihracat gelirlerinin yüzdesi.

7000: suudi kraliyet ailesi üyelerinin sayısı.
para basilmasindan ba$ka herhangi bir$ey icin efor sarfetmedigini du$undugum insanlarin ulkesi.

efor sarfetmeye gerek yoktur zaten. hali hazırda afrikalı işçiler köpek gibi çalıştırılmayı beklemektedirler..

(bkz: medeniyet)
ulkenin duzensiz de olsa en cok yagıs alan bolgesi riyad olmayıp mekkenin de icinde bulundugu
gorece daglık hicaz bolgesidir.

(bkz: colden gelen din)
kabeye saygısızlıkta sınır tanımayan ülkedir. kabenin etrafına kabeden uzun binalar inşa ederek bi bakıma kıyamet alametlerini gerçekleştiren arap ülkesidir. nitekim elin gavuru bile daha saygılıdır kutsal mekanımıza.

(bkz: yazıklar olsun)
herkesin dalga geçtiği(başta ben), düzen olarak ülkemizden bin kat iyi bir ülke
ülkenin prensinin aynı zamanda citigroup'un en büyük hissedarı olduğu ülke.

(bkz: http://money.cnn.com/...e...tm?postversion=2007110917)
(bkz: citigroup)
cidde kentinde berberlik yapan bir türk vatandaşına ''allah a küfretme'' suçlamasıyla baş kesilerek idam edilme cezası veren kimi ümmet soysuzlarının kardeşlerinin yaşadığı ülke. devlet büyük(!)lerimizin, bu vahşi ülkenin kralının kaldığı otele gidip, 10 kasımlarda üstün hizmet madalyaları vermesi ne kadar işe yarayacak bu ilginç süreç sonunda göreceğiz.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/8672577.asp?m=1
amerikan ekonomisini ayakta tutan sermayenin önemli kaynaklarından biri.
şer ocağı, her santimetrekaresinden nefret ettiğim pislik ülke. gittikleri ülkelere bi milyon uçakla giden şeyhlerini s.ktiğimin ülkesi. kadınları, yoksulları ezen, dinleri imanları para olan soysuzların ülkesi. ne var ki, petrolün bitebileceği olasılığını hayrettir ki düşünebilmiş olan bu pisliklerin, hiçbir fosil yakıtın kullanılmadığı, geri dönüşüm manyağı bir "gelecek şehri" yaratmak içi harekete geçtiklerini okumuştum bir yerde. tabi, kendi kafaları basmayacak, petrol parası konuşacak bu şehiri inşa etmek için.
(bkz: ecyad kalesi)
1900'lerin başlarında orta odğu'da hemen hemen her ülkede darbeler gerçekleşirken, yöneticiler ve rejimler değişirken, darbe yaşamayan, yönetimin kayıtsız şartsız suud hanedanlığında bulunduğu ülke.

işin sırrı şuradadır ki, 1900'lerin başlarında petrolün önemini anlayan avrupa ve a.b.d petrol şirketleri ırak, iran, suriye, ürdün petrolleri için kıyasıya bir yarrış içindeyken suudi arabistan'daki petrol daha bilinmiyordu. bu yüzden bu saydığım ülkelerdeki egemenlik mücadelesi gittikçe kızıştı. imzalanan bir petrol anlaşması, alaşmadan memnun olmayan bir batılı ülke, ve söz konusu orta doğu ülkesinde hemen darbenin olması ve yönetimin değişmesi. hemen başka bir anlaşma... başka bir hoşnutsuz batılı ülke vs...

batılı devletler suudi arabistan petrollerinin farkına vardıklarında ise dünya iki savaş arası dönem dediğimiz sınavdan geçiyordu. 1. dünya savaşı'nda toprakları savaş alanı olan avrupalı devletler belini doğrultamazken, sosyalist rusya iç savaş ile çalkalanırken, savaş boyu silah satmış, voliyi vurmuş, sonradan savaşa girerek savaşı bitirmiş olan a.b.d dünyanın başat gücü olmuştu. avrupa'da ekonomik kriz başgösterirken orta doğu'da ipler a.b.d'nin elindeydi. dolayısıyla suud petrolleri de... suudi arabistan ise a.b.d'ye hiç zorluk çıkarmadan petrolünün büyük kısmını a.b.d'ye satmayı kabul etti. tabi bir şartla... dış güvenliğinin sağlanması. işte bu yüzden suriye'de, ırak'ta sürekli darbe olurken suudi arabistan'da 100 küsür yıldır tartışmasız süren bir suud otoritesi mevcut. işte bu yüzden a.b.d piyasasının büyük bölümü suud sermayesi ile ayakta. ve işte bu yüzden a.b.d afganistan'a, ırak'a götürdüğü özgürlüğü! suudi arabistan'a götürmüyor.*

bırakın kadınlara hayvan muamelesinin yapılmasını, sırf özgürlüğün, bağımsızlığın parayla satılmasından ötürü nefret ettiğim ülkedir. islamiyet'in doğduğu coğrafyanın bu halde olması içler acısı. şöyle de bir gerçek var ki, bu adamlar altın sıçsalar, o petrolden gelen sermaye bitmez. o kadar da zenginler. ve görülüyor ki suud hanedanlığının otoritesi ve insanlara yaptığı baskı, zulüm daha çok devam edecek.
islam düşmanlığının en büyük taraftarları ; Arabistan yarım adasında yaşayan götlerini altın varaklı tuvalet kağıtlarına silip petrol işeyen prens kral gibi insanlar tarafından yönetilen ülke.üstelik bu kral vd... kafadan bütün islam ülkelerine parmak atmış ülkeler ile işbirliği içindedirler. **
erkeklerinin dünyada tek olduklarını sandığı ve her kadına rahat ulaşabilecekleri gibi semsemce fikirlere sahip, şeriatın yanında her türlü iğrençliğin yaşandığı, dini kendi yaşamlarına göre değiştirmiş, dünyadan, adaletten, özgürlükten, eşitlikten habersiz yaşayan ülke.
g7ye eklenmesidüşünülen ülkelerden birisi..para var huzurvar para yok hayat gereksiz..
petrol bitince afrika'dan daha yoksul hale düşecek ülke.