bugün

Soyutlama ile elde edilen, varlığı duyularla algılanamayan, mücerret, somut karşıtı, abstre.
(bkz: manevi)
Mayıs 1965'ten sonra Halil ibrahim Bahar tarafından yayınlanmaya başlayan edebiyat dergisi.
bu gün hocamın dersanede yaptığı tanıma göre kavram olan herşey soyuttur.. oysaki kavram dershaneleri oldukça somut.. kocaman binası var.
itü konservatuar mezunu gençlerden oluşan bir müzik grubu. yakın zamanda yeni albümleriyle piyasada olacaklar...
5 duyu organımızla algılayamadığımız icraatlarıyla varlığını bildiğimiz varlıkların yerlerini tutan kelimelerdir.
misal vericek olursak: sevinç, üzüntü, aşk, korku, rüya...
yeni bir yedinci nesil yazar. hoşgelmiştir.

(bkz: forum kaçkını)
az önce tanıdığım 7. nesil yazar. hoş gelmiştir.
bir daha ikinci entry girmeye cesaret edemeyecek olan yazar. kapak böyle yapılıyormuş.
(bkz: #9568702)
(bkz: #9568717)
kendimce yeni bir tanımlama getirdim bu kelimeye. hikayesini anlatmalıyım öncelikle:
sorgulayıp yeterince ikna olamadığım hemen hiçbir şeye inanmayan bir insan olarak, tanrının varlığını sorgularken şu soru geldi aklıma: "tanrı soyut mu somut mu".
duyu organlarımızla algılayamadığımız çok açık bu yüzden soyut cevabını verdim kendi kendime. ve dedim ki soyut olan şeyler gerçekte var olmayan şeylerdir lan. aslında yoklardır. biz somut olan bir şeylere soyut anlamlar yüklüyoruz. birkaç örnek üzerinden gideyim: soyut kavramlar: sevinç, aşk, zeka.

sevinç: şimdi efendim sevinç aslında somut bir şeydir. herhangi yaşadığımız bir olay durum vs vücudumuzda mutluluk hormonlarını harekete geçiriyorsa, o hormonlar salgılanırsa biz bu duruma sevinç diyoruz. yani sevinç aslında mutluluk hormonlarının vücutta dolaşması ve o hormonlar somut. demekki sevinç aslında somut.

aşk: benzer şekilde bu sefer farklı hormonların devreye girmesiyle oluşan bir durum. somut.

zeka: zeka konusu biraz daha çelişkili, zekanın pek çok tanımı var. birden fazla zeka çeşidi var. analitik, duygusal, müzik vs. en bilineni alalım. analitik zeka. daha matematiksel kararlar verebilen insanlara zeki diyoruz. fakat bu zeka, beyindeki kıvrım miktarıyla doğru orantılı gösteriliyor. demekki beyindeki kıvrım olarak nitelediğimiz bölgede alınan kararlar matematiksel kararlar oluyor, kararı alan elbet bir mekanizma var o kıvrımlı bölgede ve o da somut. demekki zeka da diğerleriyle aynı şekilde açıklanabilir.

sonuç olarak elimizde neler var?

soyut olarak nitelediğimiz kavramlar, aslında somut kavramların bir şekilde isim değiştirmiş, detayları atlanmış, şekil değiştirmiş hali. aslında temeline indiğimizde somut gerçeklikler var.

peki ya tanrı? tarı kavramının kökeninde herhangi bir somut kavram var mı? tanrının varlığını bize kanıtlayan, gerçekte varolan herhangi bir şey var mı?
tanrı somut değildir. somut olmadığı için (yukarıdaki soyut tanımımıza göre) soyut da değildir. geriye kalan tek ihtimal tanrının olmayışıdır. tanrı yoktur.
(#12702676) ayarın kralını vermiş yazardır. sevilesidir.
(bkz: mahkemede iyi hal indirimi için entry girmek/#13052601)

yakında bakanlık mertebesine erişecek bu entry ile, 5 dk. sonra kapıya aç arkadaşlar alacak işlemler için.

tebrik ediyoruz vesselam, iyi değinmiş..
nesnel olmayan. düşünmesi bile güzel
"bu öyle metafizik bir dert ki utanıyorum doğrusu"

jean paul sartre
soyutlama ile karıştırılmamalıdır. soyutta, objeden yola çıkılarak yakalanan imgeler soyuta taşınır. soyut boyutta işlenen imgenin artık objeye dönüşü mümkün değildir. tamamen sujenin insiyatifinde yeni bir olgudur.
ancak objeden elde edilen imgeler taşındığı için soyuta, belirli disiplin içinde olmak gereklidir.

örneğin;
brokoliden yola çıkıp soyuta gidildiğinde u şeklinde bir hacme gidebilirsiniz ama yıldız şekline benzer bir şekil elde etmek mümkün değildir. basit bir örnek vermek gerekirse, portakaldan soyuta gittiğinizde dokusuz bir küre elde edebilirsiniz ama ince uzun bir dikdörtgene gidemezsiniz. *soyuta gidildiğinde, artık objeye dönüş mümkün değildir. objeden iz taşımaz. bakıldığında yola çıktığınız objeyi göremezsiniz.
şey'lere varma yoludur.
insan soyutlamadan varamıyor ne yazık ki. yazık ki mi? yazık derken neyi kastettim acaba. acemiliğimizdir soyutlama yeteneğimiz. yetenek diyorum, çünkü bununla avunmak istiyorum hafız. anlıyor musun?
Beş duyu organımızla ağılanabilen her şeye somut diyoruz lakin, aslında onlar da dahil olmak üzere onların dışında kalan her şey de "soyut"luğu ifade etmektedir. Çünkü en büyük soyutluk düşünce dir. Ve tüm somutluklar düşünce yoluyla kavranmaz, algılanmaz ve imgelenmezse somutluğa bürünemezler.
örneğin: bir kediye bakıp onun "kedi" olduğunu "bilmemiz" için onun "kavranması" gerekir. (bilgi, kavram ve kedi imgesi soyuttur).
Yani her somut olan, soyut olana uğramadan gerçekleşemez ve var olamazlar. Tüm gerçeklikler siz fark ettiğinizde vardır. Dolayısıyla siz dahil, her şey soyuttur.
soyut olmayan tek şey, tektonik harekettir.
eğer ışığın yakalayamacağı kadar hızlı olursan belki sende Soyut olabilirsin.
somutun zıt anlamı, akplilerde olmayan düşünme yeteneği.
5 duyu organıyla algılanamayan anlamına gelir. zeki insanlar soyutu daha iyi kavrarlar. bir de soyut düşünce vardır ki o, neden sorusunu sorabilmektir.

soyut olan şeylere örnekler:
akıl, zeka, tanrı, kader, zaman, gurur, kıskançlık, şehvet, korku, nefret, sevgi, utanç, özlem, şeytan, hırs vs.