bugün

On kalır benden geriye dokuzdan önceki on
Dokuz değil on kalır
On çiçek, on güneş, on haziran
On eylül, on haziran
On adam kalır benden, onu da
Bal gibi parlayan, kekik gibi bunalan
On adam kalır.

Ne kalır ne kalır
Tuz gibi susayan, nane gibi yayılan
Dokuzu unutulmuş on yüz mu kalır
Onu da unutulmuş bir şiir belki kalır
On çizik, on çentik, on dudak izi
Bir çay bardağında on dudak izi
Aşklardan sevgilerden
Suya yeni indirilmiş bir kayık gibi
Akıp geçmişsem, gidip gelmişsem
Bir de bu kalır.

Ne Kalır benden geriye, benden sonrası kalır
Asıl bu kalır.

On yerde adam geçse geçmese
Dağlardan tepelerden inen bir düzlüktüm,
anlaşılır.

Aksam olur bir günden dibe çökerim
Su içer dibe çökerim
iyimser bir duvarcıyım her gün bir tuğla
düşürürüm elimden
Bu yüzden gecikirim
Size bu sıkıntı kalır.

Ne Kalır

Kahvelere de kalın kalın kayısı vakti
Dişleri kesmeyenin en az kayısı vakti
Dişleri hiç kesmeyenden
Gün geçer kendi kalır
Kahvelerde kayısı.

Gezginim, açık denizlerden yanayım
Biraz da Akdenizliyim, bu işte böyle kalır
Akdenizli herkes konuşur duyarlığını
Başka ne Kalır
Biz ki bir konuşuruz geriye on şey kalır.

Ben buyum, dersin, arkadaş
Sevgilim ben buyum
Yüreğim vurgun, dişlerim altın
Ceketim sol omsuzumda
Vakit vakit incelen vakit.

Edip Cansever
ilk baskısı 1974 yılında cem yayınevi tarafından gerçekleştirilmiş edip cansever'e ait şiir kitabı. daha sonradan toplu şiirleri basan yky aynı adı yeniden kullanmıştır.

şair, bu kitabını karısı mefharet cansever'e ithaf etmiştir.
şu anda "baslayan her sey biter" başlığının altında olan, onunla anlamlı bir ikili oluşturandır.
yky basımında, evvelâ edip cansever'in -özellikle dirlik düzenlik isimli kitabından- yayınlanmasını istemediği, ve yayınlanmayan şiirlerinin de son baskılarına eklendiği, tüm şiirlerini içeren kitap. 2 ciltten oluşur ve hem şiirlerine genel bir bakış edinmek için -başlangıç-, hem de zaman içinde felsefi ve edebi analizi için özen gösterilerek hazırlanmış güzel bir toplamadır.

bu ciltler düzenli bir okuma ve incelenme süreci ardından, şairin aslında albert camus ve jean-paul sartre gibi yakınçağ filozofları arasında, önemli bir yerde, felsefe dahilinde belirgin bir tavır ve tutum içerisinde olduğunu gösteriri.
ehlen ve sehlen kendim..

her şeyi ince ince rayına oturtmaya çalıştığın, hayalkırıklıklarının artık batacak yeri kalmadığı bir dönemde
sokaklar jazz kokarken ama hala dilenciler dolanırken ortalıkta
kafatasını vurup en sert kayaya beynini biraz denize akıtmaca faydalı olacakken
biraz uyuşmaca, biraz ölüleşme, az düzeyde melankoli seni yaşatacakken
erkin koray hala "inan" derken en ağdalı sesiyle, kendine bile inanacak halin yokken
parasızken ama en çok pulsuzken, her kadın gibi yaş aldıkça tüm ışıltını yitirdiğini düşünmeye başlamışken, hayıflanıyorken
aynada her gün manasızca gülen, zaman geçtikçe daha da irileşen gözlerine bakıyorken
irlandaya hala aşık ama duvarda asılı dünya haritasından bir türlü yer beğenemezken
kuşlaşıp, gözünü kapadığında 80lerin üstünden uçmaya başlayıp bugüne gelebilecek iri bir hafızaya sahipken ama her şeyi unutmak istiyorken
kurtulmak istemediğin her çentiğe yama yapma zamanın gelmişken

durma.

biraz plaj hayali, araplaşma isteği gerek sana. bol bol okumak, gözlerini az dinlendirmek, koşmak, yorulmak gerek sana. ikinci baharlar değil düpedüz yaz gerek sana.

durma.

radyoyu açtığın anda başlayan şarkıysa "yalnızlık ömür boyu"
senin en sade halinle kalabalıklaşıp yalnızlığa saygı duyman gerek. bitişler ve başlangıçlar, yeni kararlar, arınmalar gerek sana.

durma!

can't stop now don't you know.. don't go dup dup durupduuuu dup durupruu..
ah virginia! gidelim diyoruz yollardır, kaç yıla koyulmuşken hem de.. ne büyük uçurum kelimeler arasında gezinirken, vurgularda sarhoşluğumuza sığınırken, sessizken.
neydi?"yaşamak neden böyle içler acısı, neden bir uçurumun yanıbaşından geçen daracık bir yol gibi?"
hangi dalgalara vurmalı kendini nefes almanın zorlaştığı anlarda, yaşamak için? sırf bunun için. hissetmek için.
ah erken yaşlanmanın bir tedavisi olmalı! ya da çekip almalı seni birer kadeh tıkırtısında hayat. içine..içine..
sahi hayat? bir isim koymalıydı sana ruhumu sıkıştıran bu beden, içinden içinden doğru severken beni.
edip cansever'i tek başına sevme sebebi olan olağanüstü şiir.

http://www.youtube.com/watch?v=RfP8UcQpgZA
bütün şiirlerin iki cildini de tavladan kazandığım kitap. an itibariyle elime geçtiler.
Akşam olur, bir günden dibe çökerim
Su içer, dibe çökerim
iyimser bir duvarcıyım, her gün bir tuğla
Düşürürüm elimden
Bu yüzden gecikirim
Size bu sıkıntı kalır.
Sözlük yazarlarının çok az konuştuğu şiir.
Öyle güzel bir şiirdir ki bu okurken imgeler akar gider...