bugün

daha çok muazzez akkaya'ya yazdığı şiiri mona roza ile bilinen şairdir.
kendisiyle tanışmayı çok isterim fakat ne yazık ki kabul etmiyormuş insanları.

http://herkestenalacak.bl...in-hikayesi-ve-srlar.html
Şahdamar

Siz hürsünüz; siz şartsız ve kayıtsızsınız
Bir balığın, bir siyah, bir kara balığın
incecik kılçığı üzerine yemin edersiniz;
(K) harfi üzerine yemin edersiniz.
Rakı içen kadınların, çiçek yiyen kızların
iyilikleri, günahları ve çeyizleri üzerine yemin edersiniz.
istakozların, kırmızı ve mavi istakozların
Bir mavzerlik peygamberlikleri üzerine,
Küçük ve büyük, acılı ve acısız
Yeminler yeminler yeminler edersiniz.
Siz siz üzre yeminler edersiniz.

Biz hayret eder, kuvvet eder, dudağımızı bükeriz;
Dudağımızı kör makaslarla dilim dilim ederiz
iki tane elimiz var deriz;
Bin tane elimiz olsaydı
Bini birbirinin aynı olurdu deriz.
999 elimiz kağıt gibi yansın,
Bir elimiz güneş gibi dursun..
Biz elbette dudak büker, hayret ederiz.

Biz inkar eder, inkarı severiz;
Bayram hediyenizi iade ederiz
Biz mahcup ve onurlu çocuklarız
Başımızı kaldırıp bir bakmayız
Siz rüyalarınızda yaşayıp durursunuz
Siz güvercinleri gözlerinden vurursunuz
Siz ekmeğin hamurunu, aşkın hamurunu samandan yoğurursunuz
Siz rüyalarınızda yaşayıp durursunuz

Toprağı zindana koyduk biz
Üzerine yedi kilit vurduk biz
Kaç gelinin alnında kaç yumurta kırdık biz
Varsın yarın takılsın benim çene kemiğim
Bir köpeğin ön dişlerine
Ve Fahriye'nin kürek kemiği tam ortasından kırılsın
Biz inkar eder, şah inkarlar severiz.

Kafamızı kaldırıp bir bakmayız
........................................
Ruhumuzun içinde kar yağar
Anamızdan doğduğumuz geceden beri
Heybemizi emektar makinelere yükleriz
Fikirlerimizi tifil vinçlere
iri buğday tanelerinin trenleri yürüttüğünü bilmeyiz
Biz yangında koşuyu kaybeden atlarız
Biz kirli ve temiz çamaşırları
Aynı zaman aynı minval üzere katlarız
Biz koşu bittikten sonra da koşan atlarız

Siz kalbe hançer gibi giren
Siz kalpten ağaç gibi çıkan
Siz bize şahdamarımızdan yakın
Siz yüzükler içindeki kan
Siz inançların sedef kabuğunu
Ebabil kuşlarının gagalarıyla kıran

Bununla beraber üzülmediğinizi biliyoruz
Gün gelecek toprağın altına uzanacağız
Her gece saat beş sularında sizi
Toplardamarlarımızın içinde bekliyeceğiz.

farklı farklı zamanlarda, durduk yere, düşündüğüm her şiirinde, makalesinde yeni yeni manalara erdiğim üstat.. Koca yürekli adam.. Çiçek soluyan, Gece ışıyan adam.
hakikati arayan, kendinde bulan adam.
müslümandır, islâmcıdır, şairdir, mütefekkirdir.
Uzaktan ülkeyi izlemek olmaz. Fransada düşünmek kolay. Madem bu ülkenin degerisin bu zor günlerde yalnız bırakmayacaksın.

Hadi atla gel be.
sürgün ülkeden başkentler başkentine isimli şiirini nasıl rte'nin kullanmasına izin verdiğini bir türlü çözemedim büyük adam.
kendisinin bir şiiri acımasızca katledilmiştir. geçmiş olsun dileklerimizi buradan iletelim hiç yoktan. izni olduğu doğrulanmamıştır ayrıca.
"saçlarını kimler için bölük bölük yapmışsın
saçlarını ruhumun evliyalarınca örülen
tarif edilmez güllerin yankısı gözlerin
gözlerin kaç kişinin gözlerinde gezinir
sen kaç köşeli yıldızsın

fabrika dumanlarında resmin
kirli ve temiz haritaları doldurmuşsun
hatırasız ve geleceksiz bir iç deniz gibi
aşka veda etmiş topraklarda durmuşsun

benim geçmiş zaman içinde yan gelip yattığıma bakma
ben geleceğin kara gözlü zalimlerindenim
bir tek köşen bile ayrılmamışken bana
var olan ve olacak olan bütün köşelerinin sahibi benim
ben geleceğin kara gözlü zalimlerindenim
sen kaç köşeli yıldızsın"
"sen bir gece gelsen
güneş doğmasa
gitmeden yine gelsen
bu yeni geleni
bu bize bakanı
sana bir anlatsam
güneş doğmasa
sandıkların içini göstersem sana
çizdiğim resmin
yalnızlığın geyik gözlü köşesinde
bir rafa koyabilsen
olup biteni ve onları
sabaha kadar konuşsak
o ürkek ürkek bakanı sana bir anlatsam
ateşi karı tüfeği çeksem
ocağa pencereye kapıya"
sürgün ülkeden başkentler başkentine isimli şiirinin rte tarafından kullanılmasına dair resmi hesabından şöyle bir yanıt verilmiştir. https://twitter.com/sezai...status/497777364638912512
Deyince aklıma mona rosa gelendir.
hani o Muazzez hanıma "mona rosa yazıldı" demesi var ya...
binlerce kelimeye değer.
(bkz: mona)
Köşe şiiri ve
'Sen geldin benim deli köşemde durdun'
Dizesiyle akla gelen saygı duyulası şair.

Tek dizede onlarca anlam çıkarılacak mükemmel bir söz ustalığı var. Çoğu şiirinde bu ustalığının da hakkını veriyor.
Mona Rosa eserine hasta olduğum şair.
"elektrik lambalarının altında
kadın kanları
kadınlar susmuştu
konuşan erkekti
kadın gömlekleri yırtılıyordu
anne gömlekleri
ve mesut dakikaları beklemiş
bütün saatler
tırak deyip durdu"
"sabah uyanıp karşılamak yeniyi
ufuklara bakıp beklemek yeniyi
kudüs'ü gördü şam'a vardı
biri güneşin parça oluşu
biri aydan düşmüş bir mezardı
biri selvi biri çınardı
biri ayna biri duvardı
kervanları şehirlere şehirleri kervanlara
çevirerek içinde sürüp gitti bu macera
eşyada alevlenip alevlenip sönüş
dolaşıp dolaşıp tanrı'ya dönüş"
"ne zaman yandı elin
ne zaman yaktı ellerini hatıram
ne zaman bir yüzük gibi taktı hatıram
bu gizli ve acı işareti, gelin"
annesi ateşin önünde perişan
annesi ateşin içinde hür.
'ben hep seni düşünürüm' demiş fakat yanlış anlaşılmıştır. *
bu artık burada dursun,

Sen bana yeni yılsın her dakika
Her dakika bir yaşıma daha giriyorum

Sen benim üstüne titrediğim güzel ve yeni
Saatim kadar saadetimin gözbebeği zamansın
Ben bin parçaya bölündüm her parçasında
Her parçasındayım kırkayak sesli boğuk arkadaşlığın
Çalkantısız Üniversitenin yalnızlığın ve ağlamanın
Erkek ağlar mı diyeceksin
Hayberin kapısı ağlar mı erkek ağlar mı
Ben yel gibi erkekler ağlar diyorum
Bir dakika ağlar yılbaşı dakikasında
Daha gözlerimin gerçek yaşları belirmeden
Ağlamak diye bir şey yoktur diye bir şey
Yüzme bilmeyen bir uyurgezer yüzer ya
Çürük ve havada asılı tahtalar üstünde
Hafif kedi ayaklarıyla yürür gerçekten yürür ya
Sen benim ağlamamı erkeklığıme
Uyanan ölmeyen yenilenen
Azgın kışlar içinde keskin baharlar bulan
Seni bulan yeniden bulan tekrar tekrar bulan erkekliğime say

Bütün bir yıl bütün bir yaşama boyu
Gizli heybelere binbir gece eşyası doldurduğuma say

Ben otomobilleri böylesine yankısız sağır komam
Öyle bir isyan şiiri var ki ben onu yakalayacağım
Bu yunan şehrinin düzenini öper ve yalvarırım
Şehrin ölümünü yanlış anlama
Gözleri kör oldu doğrudur ama o kadar
Ve şehrin gözlerini geri verme dakikalarıdır bu yılgın çanlar

Senin odan günışığı en güzel müzik bana
Farklılıklar odası
Giden tren buharları içinde örümcek ağı
Sen güzel örümcek ağı yaşamakla yaşamamak
Doğduğumuz şüpheyle öldüğümüz şüphe arasına gerilmiş
Garip bulut farklı müzik güzel örümcek ağı

Ben bir yabancı buğunun kokusunu alıyorum
Bu kokuyu alıyorsam onulmaz kıskançlık yaramdandır
Benim garipliğime bakma benim kıskançlığıma bakma benim
incilerin ilk gerçek ve yeni yorumunu bulur gibi oluyorum
Bu inciler denizlerin en karanlık noktalarında bile yoktur
Benim ak ve kara kayalar içinde bulduğum inciler
Bu inciler sen olmasan bende bile yoktur
Oldukları yerde bile
Kendisiyle geçen sene bu zamanlar aynı ortamda bulunma, konuşma şerefine erişmişimdir bir genç olarak. Allah uzun ömürler versindir.
"ellerinden belli olur bir kadın / denizin dibinde geziyor gibi / ellerin, ellerin ve parmakların"
Diyarbakır erganili olan şairin yine bu ilçede adına oluşturulmuş bir kültür merkezi vardır.
"gün batsa ne olur? geceyi onaran bir mimar vardır."
Mona Roza şiiri muhteşemdir.

Açma pencereni perdeleri çek
Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakisin ölmem için yetecek
Anla Mona Roza, ben bir deliyim
Acma pencereni perdeleri çek..
1.Ah benim sevgim çiçek örneği
Çarpılmışların kinini yeniler
Beni alnımdan vurmak ister
Saraların iftiraların gençliği

Bilirim geçmektir sevgi
Ölümün en yumuşak en ayarlı yerinden
Çünkü çocuklar geçer
Ölümün en yumuşak en ayarlı yerinden

Zarif vakitlerin seçkin kadınları
Hazırlardı kızlıklarında (doğum)ları
Kaçmakla kurtulamadıkları
Arada uyguladıkları

2.
Çölden farklı olmayan bu korku
Çocukların bu korkudan olur neşeleri
Siyah sepete baktıkça her biri
Sıcak hoşluğunu anlarlar ölmenin

O gün gün ışığından mahrum
Mahrum bırakılmış genç kızlar
Anneleriyle parka çıkarlar
Anneleriyle anneleriyle anneleriyle.